hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: ellerine sağlık) keşke yine bu tarz program yapıp, tatlı su kurnazlarına ayar verseydi. çocukluğumuzda onun gezdiği mutfaklardaki hamam böceği avını gözlerimiz kocaman izlerdim, bu topluma çok katkısı olan adamın yumruğudur.

  • şu kafada biri:

    -birbuçuk ay oldu sevgilimden ayrılalı neden hala yokk panpişlerim çünküü beni ancak einstien mutlu edebilir:)

    -karar verdim bir bilimadamıyla çıkıcam hahahahahah

    -newton öldümü yaşıyomu pekii panpişlerimmm onlada sevgili olabilirim

    -newton damı ölmüşşşş :(

    newton damı düşşün kafana.

  • 8 yaşında bir gudik olarak, kokpitte uçmak..

    evet efendim, bu hikayedeki gudik benim.. annem, ablam ve ben bir yaz tatili sonunda, trabzon'dan istanbul'a dönüyorduk.. istanbul havayolları vardı o zamanlar.. alana gittik kontroller yapıldı, uçağa bindik, yerlerimizi bulduk oturduk.. herşey yolundaydı, ta ki ön kapının orada yaşanan kargaşayı farketmemize kadar.. kabin ekibi ve alan çalışanları çaktırmamaya çalışıyorlardı ama bir ellerinde telsiz, diğerinde listeler, hostesler sayım yapıyorlar vs.. dedik bir şey var kesin.. tam o esnada, içlerinden birisi koşar adımlarla bize doğru gelerek :

    - yenge, sizi allah gönderdi!

    diyip, annemin yanına geldi.. babamın arkadaşıymış bu beyefendi, şirketin sorumlularından da biriymiş.. çömeldi koridorda, başladı anlatmaya..

    - yenge, bir problemimiz var.. yanlışlıkla çift bilet basmış arkadaşlar.. 2 kişi ayakta kalıyor bu duruma göre.. şimdi ben sizden rica etsem, siz ve çocuklardan biri kokpitte misafirimiz olsa.. sizden başka kimseye güvenemem bu şartlar altında..

    annemin yanıtını beklemeden, ben hemen kemerimi açtım tabii.. böyle bir fırsat kaçar mıydı hiç? zaten uçak daha havalanmadan korkudan 5 kez tuvalete giden ablamın gözleri iyice büyümüştü o anda, öldürsen gitmezdi kokpite.. hakkını da yemiş olmuyordum yani.. neyse efendim, biz annemle gittik kokpite.. daha önce hep tv'de gördüğüm düğmelerle dolu tavan gözlerimin önünde.. pilot amcaların da her zamanki gibi karizmaları üzerinde.. pilotların arkalarındaki koltuklara kurulduk annemle bir güzel, sohbet başladı akabinde..

    - adın ne senin yavrum?
    - (etrafa şaşkın şaşkın bakarken) a little bird told me..
    - korkuyor musun?
    - (deli misin amca? rüyada gibiyim) yoooo korkmuyorum...
    - aferin sana.. bak şimdi, sana rotamız boyunca hangi şehirlerin üzerinden geçtiğimizi söyleyeceğim..
    - tamam..

    sonra hatırladığım, birkaç ingilizce muhabbet, geçtiğimiz şehirler, otomatik pilotun ne olduğunu bana anlatmaları vs vs.. tek haneli yaşlarımın en eksantrik anısıdır belki de.. ah ulan diyorum bu yaşımda olacaktı ki her ayrıntıyı hatırlayayım, acayip acayip sorular sorayım pilot amcalara.. bir de diyeyim ki mesela, "abi sesiniz çok normal bak burada, şu yolculara yapılan anons esnasında kasmayın bu kadar.. hatta içinizden bazıları o kadar abartıyor ki, insan telefon sapığı uçak kullanıyor, birazdan da üflemeye başlayacak hissine kapılıyor, etmeyin.."

  • bugun ustsuz guneslenenlere hallenecekler. yarin "bunun bikinisi cok kucuk, avucici kadar" diye kovacaklar. obur gun "hasemadan dizinin yukarsi gorundu aboooov" diye kovacaklar. bu isin matematigi, bunlarin sistematigi bu. hic sasmaz.

  • gençliğinde bir kaç yıl karanlık bir odada tutup dövmüşler, çiğ etle beslemişler. sorumlusu futbol topu demişler, anasını sikicem demiş, yemin etmiş.

    başka bir açıklaması olamaz.

  • yöresel metotlar deneyen bi' psikolog, başarılı olma ihtimali yüksek. yenilikçi. evet.

  • surf&turf,amerika birleşik devletleri ve avustralya nın başını çektiği yeni bir yemek modasına verilen isim. aslında eski bir moda ama bize yeni geldi işte. deniz mahsulleri ile kırmızı eti aynı menü içerisinde servis ediyorsun buna da surf&turf diyorsun.

    kelime öbeğinde yer alan surf ibaresi ıstakoz, karides ve büyük etli balıklar gibi tüm deniz mahsullerini kapsamakta. diğer yandan turf kelimesi ise kırmızı et (özellikle bonfile gibi yumuşak özellikli etler) grubunu karşılamakta. surf&turf yemek anlayışının geçmişine bakıldığında; bu yemek tarzının yaklaşık altmış yıl önce özellikle kuzey amerika’da orta sınıfın karnını doyurmak için tercih ettiği bir yöntem olarak ortaya çıktığı ve asıl özelliğinin ise ekonomik ve doyurucu yemek yaklaşımı olduğunu söylemek mümkün. diğer yandan surf&turf beslenme tarzı günümüzde artık lüks restoranların menülerinde de yer almaya başlayan yeni akım bir yemek alışkanlığı olarak da kabul edilmektedir

  • tam o anda insanın aklına onlarca şey gelir.

    -o son filmi izlemeyecektim.
    -nasıl kitapçık lan bu.
    -üçüncüsünü c mi yapsam.
    -10. soruya geldik hiç a işaretlemedim amk. birini a yapayım.
    -tüm test bitsin şu şıkları bi sayayım.
    -boşver ya kalsın, en azından 2'si bu şıktır bunun.

    gibi onlarca fikir.

  • ibadet dilleri türkçe olan, yunan alfabesiyle türkçe yazan, çok fazla insanın bilgi sahibi olmadığı, orta anadolu'da yaşamış ve tarihçilerce anadolu'nun türkleşmiş eski halklarından. yunanistan'a mübadele ile göç ettiklerinde yunanca bilmemeleri yüzünden çok zorluk çekmişlerdir. turkos sparos yani türk tohumu diye hakarete maruz kalmışlardır. louis de berniere'in kitabında da karamanlı rumlardan bahsedilmektedir.