ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şehit çocuklarına ücretsiz özel ders
-
facebook grubunu incelerken bir arkadaşın şöyle bir yazısına denk geldim:
"arkadaşlar müsadenizle sizinle bir konuyu paylaşmak istiyorum.benim 4.5 yaşında bir kızım var 22 aylıktı babası şehit olduğunda. onun için 3 yıldır elimden geleni yapıyorum normal bir psikolojiye sahip olması için. babasız bir hayata hazırlamaya çalışıyorum. ama okullarda öğretmen arkadaşların yaptığı bazı saçma uygulamalar yüzünden kızımı okula göndermeye korkar oldum. bizim çocuklarımızın çok şükür maddi yardıma ihtiyacı yok daha çok psikolojik desteğe ihtiyaçları var. en son bir okulun 2.sınıf mezuniyetine katıldım. 3 ay önce babasını kaybetmiş bir şehit çocugu var sınıfta. yıl sonu gösterisine başlarken öğretmen artık ne düşündüyse çocuklar sahneye çıkarken tek tek ""canım annem canım babam iyiki hayatımdasınız iyiki varsınız. sizi çok seviyorum"" cümleleriyle inmeye başladı. şok oldum şimdi bu çocuk ne diyecek dedim boğazım düğümlendi. çıldırdım sinirden ve sıra ona geldiğinde önce konuşamadı kekeledi en sonunda zorla "canım annem iyi ki hayatımdasın " diyebildi sadece.
şimdi bu çocuk ne hissetti kimsenin umrunda olmadı ve bu çocuk bu program için hazırlanırken bu cümleleri kaç defa duydu kaç defa yaralandı. sizlerden tek isteğim sınıflarınızda bulunan çocuklarımızın arasında özel durumu olan yavrularımız için hayatı daha da zorlaştırmayalım biraz daha özverili olup onların da orada olduklarını unutmayalım onlar daha çok küçük bu yükler onların ruhunu çok yaralıyor."
ayrıca (bkz: up) daha çok kişiye ulaşmasını, daha çok öğretmene ulaşmasını sağlayalım.
mesai saatleri dışında ulaşılamayan çalışan
-
cuma günleri bilişim sektörü için "read only" günüdür.
sen kodunu cuma günü canlı bir sisteme entegre etme riskini alıyorsan, sonuçlarına da katlanırsın.
mersin'de 600 limon ağacı kesilen çiftçi
-
kim yapacak, oradaki köylüler yapmıştır. sebebi? sebep yok. köylü milletinde böyle bir kıskançlık var. bazen şehirden veya başka bir yerden gelip araziyi ekip biçenler oluyor. bu kişiler genelde bilinçli geldiğinden elde ettikleri ürünler de iyi oluyor. köylüler de kıskanıyor. arsa sahibi köyde yaşamadığından rahat bir şekilde ya tarlaya hayvanları daldırıyorlar, ya da böyle bir gece vakti tüm ağaçları kesiyorlar. bilenler bilir. sadece benim gördüğüm onlarca kişi var böyle. sonunda ya arsa sahibi ile köylü kavga eder ya da arsa sahibi araziyi terk eder. hafife almayın. en kötü haberlerde görürsünüz üç beş parça toprak için birbirini vuran köylüleri.
bazı köylerde etrafı sağlam çitlerle veya duvarla çevrili, güvenlikli arsalar görürsünüz. sebebi köylü girip mahvetmesin diyedir. ben anlam veremiyorum bu duruma. hiç düşünmez ki o kişiler belki yüz binlerce lira ile o çiftliği kuruyor, köyü güzelleştiriyor falan... belki ilerleyen yaşları için kendine yaşam alanı oluşturuyor. umrunda olmaz, bir geçe girer, talan eder, çıkar. hiç öyle aldanmayın köylü güzellemelerine. köylü cahildir, paragözdür, kıskançtır, empati duymaz, acımasızdır... en namuslu kişi benim der ama başkasının karısına kızına bakarak öyle bir iç geçirir ki, elinden bir şey gelmeyince de kadınlı erkekli namus dedikodusu yayarlar. köylü gördüğünüz zaman selam bile vermeyin.
(bkz: köylüleri niçin öldürmeliyiz)
edit: üç dört sayfalık başlıkta bile köylünün kötülüğüne aynı şekilde uğramış yazar arkadaşların örnekleri var: (#145148969) (#145148060) (#145148107) (#145150512) (#145151304) (#145172945) (#145175106) (#145162705) (#145165313) (#145172918)
edit 2: şehirde yok mu, diyenler olmuş. var. bu köylüler bir şekilde şehre yerleşince onların çocukları aynı köy geleneğini şehirde de devam ettiriyor.
grup laçin üyelerinin 2019'daki halleri
-
bu sene de bekar gezelim derken gülen adamlar çok uzun süre bekar gezmişler ki yüzlerine bir asabiyet gelmiş dedirten fotoğraf.
bir orta sınıf budalalığı olarak netflix
-
netflix üyeliği şart, netflixdeki diziler bir harika, netflix bir efsane, hatta netflix mutluluk kaynağıymış..
netflix onlar için adeta bir medenilik göstergesi, kültürün olmazsa olmaz üstün bir parçası, orta sınıflığın vazgeçilmez sınıfsal bir sembolü haline geldi.
peki neden böyle oluyor? çünkü bu sınıfa dahil erkekler, kadınlar vs. kendilerini toplumda hem kültürel hem üretim ilişkileri içerisinde tüm küresel tekeller ve şirketlere rağmen belirleyici zannediyor. görece üstün gelirleri ve eğitimleri onları benmerkezci kılıyor. ve esasen eğitimleri esnasında haiz oldukları pozitivist bilimsel süreçlerle törpülünen dini veya manevi boşluklarını maddeci bir anlayış çizgisinde ileri taşıyamadıkları için temelde düştükleri manevi boşluğu netflix gibi küresel yapım şirketleri ve onun dizilerine çarpık bir zihniyetle kutsiyet atfederek gideriyorlar. esasen bu bir boşluk doldurma, yerine koyma ve ikame etme işlemi. sadece biçim farklı ama öz aynı. netflixi veya küresel tüketim ağı içerisindeki herhangi bir ürün onlar için adeta yeni bir dine dönüşüyor. fakat bu sefer birer mümin değil ama küresel kapitalizm tüketim kültürünün birer müridi olarak fan'lara dönüşüyorlar. tabii bu boşluk doldurma işlerinin tarihsel olarak farklı biçimleri de mevcut. ama günümüzde bu mekanizma işliyor.
tabii ülkemizde işin farklı bir boyutu da var. eşitsiz gelişmeyle batının endüstriyel gelişimini geriden takip eden bizim gibi kapitalizm taklitçisi bağımlı ve geri kalmış kısa bir kentleşme tarihi olan ve hala büyük oranda feodal zihniyetin izlerini barındıran bir ülkede, kökenleri taşraya ve köye dayanan yeni orta sınıflar, batı tüketim kültürünün ürünleriyle haşır neşir olmayı kendilerince bir batı temsiciliği, quality, seçkincilik hatta üstünlük göstergesi olarak da algılıyorlar. bu bir nevi ulus olarak geri kalmışlığı bireysel olarak aşma hezeyanını, toplum genelinin alışılagelmiş feodalist kültürel kalıplarının dışında burjuvaca bir kültür temsilcisi olarak hizip alma pozisyonunu, kendilerinin de birer ortadoğulu olduğu gerçeğini psikolojik olarak yadsıma anlamını da içeriyor aynı zamanda.
orta sınıflar kendilerini de oradan oraya sürükleyen covid-19 güncelinde de şatafatlı maskesi düşmüş, sadece bir avuç zümreye fayda sağlamaya devam eden asalak kapitalist sistemi sorgulamak veya bir şekilde bu sisteme son vermek düşüncesini önlerine koymak yerine, onun ideolojik duvarları içinde hapsolmaya devam ediyorlar. çünkü onlar hırsla, kariyer aşkıyla, toplumsal piramit basamaklarını tırmanma güdüsüyle motive edilmişler ve taptıkları bir şey de bu netflix gibi.
sınavlarda verilmiş en kötü yanıtlar
bitter sweet symphony
-
the verve aslında tavuğun suyunun suyuna çorba yapmıştır. "en" orijinal parça the last time; rolling stones'un bok gibi bir parçasıdır. sonra rolling stones manajeri andrew loog oldham'ın yan projesi andrew oldham orchestra için bu parçaya david whitaker orkestral düzenleme yapar. david parçayı bambaşka bir hale getirmiş, the verve de parçanın bu halinden hacılamış. the last time, the david whitaker songbook isimli şahane albümün ilk parçasıdır aynı zamanda:
http://www.hbdirect.com/…lbum_detail.php?pid=519639
müşteri memnuniyetinin sıfır olduğu şirketler
kadıköy moda'da gerçekleşen covid-19 partisi
-
bakın bunlar kendilerini "modern" gören ve çalışmak için dışarı çıkmak zorunda olan tayfaya çomar diyen kesim. en az yüzde 99'u. hep derim bu ülkenin muhalifi de çomar, çomarı da çomar. bir insanın siyasi görüşü evet size fikir verir fakat aptal aptaldır.
türkler yapınca eğreti duran şeyler
-
star wars hayranı olmak.
iş yaşamının yazılı olmayan kuralları
-
bilmediğini asla çaktırma ama biliyormuş gibi de yapma. öyle bir çizgi ki kıldan ince kılıçtan keskin.
olamayan ilişkiler müzesi
-
kurmayı planladığım müze. başlayıp da bitmiş ilişkiler değil, ne başlayıp ne bitirilmiş ilişkiler. masada bir cep telefonu, içinde bir kaç güzel mesajin ardından yanıt gelmemiş son bir mesaj. bazı facebook dökümleri, sonra bir profil görüntüsü: asıl sevgili ile fotoğraf paylaşılmış. kenarda bir kanepe üzerinde yastık, yorgan. bir kenarda rakı masasında yalnız oturan bir adam figürü. sağda solda antidepresan kutuları. izmarit dolu bir küllük. falcının önünde duran bir kız. inbox (1). beklediğimiz, umutlandığımız, yenildiğimiz ve kabullendiğimiz bütün o anların can yakan anıları.
seze naksu
-
lakabı minikser ç. olan sanatçıdır.