ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
akit'in peynirin zararları haberi
-
türkiye tarihi bu güruh kadar hainini görmemiştir.
28 ocak 2024 kadının soyadı özgürlüğüne kavuşması
-
hazır eliniz değmişken şu nafaka olayıda bi kalksa güzel olur.
şampiyon kokoreç'in efsanevi yemeksepeti ayarları
-
--- ayar ---
müşteri: çok pahalı
restoran cevabı: kokoreçi ele alalım: bunun ekmeği, kokoreçi, baharatı, yağı, doğalgazı, ustası, paketleyen garsonu, size ulaştıran kuryesi, motosikletin benzini, hazırlanılan restoranın elektriğinden tutun kirasına kadar, daha sayabileceğimiz bir çok şeyi düşündüğünüzde çok da pahalı bir hizmet vermiyoruz. çoğu yerde bir fincan çaya 5 tl istenirken biz en kaliteli ürünleri kullanıp en az karlarla hizmet vermeye çalışıyoruz. ayrıca fiyatları da gizlemiyoruz. siparişten önce görebilmektesiniz. saygılarımızla.
--- spoiler ---
üç camili ve 53 mescitli üniversite
-
daha 3 ay önce, iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nde kablosuz internet olmayan, kablolu internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın da bir takım aksaklıklar yüzünden internete giremediği üniversite.
yerler filan hep parlak granit ama, valilik binası gibi.
(bkz: türkiye)
italyan çöpçüyle evlenen türk kızı
-
inanılmaz sempatik, güler yüzlü ve keyifli bir adam. yol arkadaşını çok doğru seçmiş, bizim kızı tebrik edelim. ben bayıldım enişteye.
yalnız bu sivaslılar hakikaten her yerdeler. *
kendime not
-
eğer gece ağrılarım yoksa,
vücudum uyuşmamışsa uyuyabilmişsem;
gece mide bulantısıyla uyanıp kusmamışsam, sabah yemek yiyebilmişsem…
aynaya baktığımda saçlarım varsa ve kaşlarım kirpiklerim.
ne çok şeye sahibim?
ne çok şeye sahibim.
bu dünyada su içerek aldığım kemoterapi ilaçlarını atmam gereken fakat bir yudum su içemediğim, çünkü midemin almadığı zamanlar da yaşadım.
normalliğin, rutinin sihrine hep inandım. ancak standart donanımlara sahip her insan gibi düzgünce uyuyup uyandığım dağınık saçlı sabahlarımı çok özledim. çok özledim.
bir sabah kanser oluyorsunuz ve söylendiğiniz tüm normalleriniz hastanenin camlı vitrininde unutulmuş kurumuş bir çiçek gibi solup gidiyor.
kemoterapiye gittiğim günlerde hastanenin camlı vitrininde, sevinçle yollanmış ama sahibine ulaşamadan solmuş çiçekleri her gördüğümde aklıma kendim geliyor.
kendime not: yaşamanın kolay olmadığı bu hayatta en önemli şey kendimim. vitrinimdeki çiçekleri asla soldurmayacak, kendimi asla söndürmeyeceğim.
ölümün en iyi tanımı
-
okyanustaki içi su dolu balonun patlaması.
kendini balon sananlar için başka, aslında su olduğunu farkedenler için başka sonuçları vardır.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
lisedeyken karneyi getirdim, şöyle bi göz gezdirdi kaça geçtin dedi.
resmen kendi hevesimizle okuduk anasını satıyım.
ekşi itiraf
-
hayatım 2007 yılından beri sürekli inişte...
2007 yılında 24 yaşındaydım, o yaşta sahip olunabilecek en prestijli işlerden birinde çalışıyordum,sevdiğim adamla evliydim ve ondan hamile idim...önce düşük yaptım bebeğimi kaybettim,sonra eşim için işimden istifa etmek zorunda kaldım,en sonunda da eşimin boşanma talebi ile karşılaştım...27 yaşına geldiğimde ne bebeğim ne işim ne eşim kalmıştı özetle...yılmadım,küllerimden doğmak için abd'de yeni bir hayata başlama kararı aldım,yok denecek kadar ingilizce bilgimle 9 ay dil okuluna gittim,döndüğümde halen toefl'dan gerekli puanı alacak ingilizcem yoktu,yılmadım türkiye'de çalışmaya devam ettim,gerekli skoru ve dolayısıyla gerekli kabulü aldım istediğim üniversite'den ama 27 nisan günü abd vize talebim,bu anlattıklarımın "mantıklı olmadığı" gerekçesi ile reddedildi.(vize yetkilisi kadının ince ince sorduğu sorulara verdiğim cevaplar neticesinde son 5 yılı özetlemek zorunda kalmıştım.)
yine de iflah olmaz bir iyimser olarak, bardağın dolu tarafını görmek istiyorum: belki de gerçek anlamda "yeni ve güzel bir hayat" için,bir topun sert bir zemine ne kadar hızla çarparsa o kadar yükseğe çıkacağı mantığından hareketle, her şeyi kaybetmeye ihtiyacım vardır kim bilir...
15 ocak 2018 beşiktaş tanıtımı
-
bundan 3-4 sene öncesine kadar kulüplerin reklam vizyonu, bir tane sempatik yıldız yabancıyı çıkarıp "merhaba ben x, ben de zattiri kart kullanıyorum" dedirtmekti. yani kulübün tırt bi ürününü(kredi kartı, mobil hat vs.) pazarlama üzerine kuruluydu. son birkaç senedir beşiktaş (candaş tolga ışık pay sahibi sanırım) tırt bir ürünü değil, komple kulübü pazarlıyor mantıklı bir hamleyle.
reklam çok başarılı olmuş. dedikleri gibi ortadoğu ve asya'da tv kanallarında yayınlanacaksa ve bu konseptte tanıtımlar devam edecekse büyük bir taraftar kitlesinin sempatisini kazanırlar.
darısı başımıza.
not: ulu elmander spor.
eylem tok
-
vize istemeyen ve en erken kalkan uçak mısır uçağı olduğu için apar topar mısır uçağına binip ülkeden kaçmışlar ve mısır'dan da 3. bir ülkeye geçmişler. kendisinin vizesi var ama oğlunun yokmuş iddialara göre. yani gideceği ülkeler sınırlı.
kırmızı bülteni yiyince göreceğiz bakalım ne bok yiyeceksiniz. telefonları ben almadım da diyemez çünkü hts kayıtları var. belki telefonları almasa, yaralılar telefon açacaktı ve erken müdahale ile o adam kurtulacaktı. bu nasıl bir vicdansızlıktır.
en büyük acıları, üzüntüleri, hastalıkları, utançları yaşamadan ölmezsiniz inşallah ailecek.
zorunlu edit : avukat ordusuyla, sosyal medyada haklarında yazılan olumsuz yazıların kaldırılması için 4 koldan ellerinden geleni yapıyorlar. ekşi sözlük yönetimi ile de iletişime geçtikleri, haklarındaki olumsuz yazılarını kaldırılmasını talep ettikleri iddiası var. yakında bu başlıktaki entryler silinmeye başlanmaz umarım.
survivor all-star
-
hakan gercekten duzgun yetistirilmis bi cocuk. esine olan sevgisini cok rahatlikla gosteriyor ya da duygulandiginda rahatlikla aglayabiliyor kim ne der diye dusunmeden. o ada kosullarinda turabi ve bozok'a ragmen olmasi gerekenden daha efendi davraniyor. sevmeyebilirsiniz bu normal ama adam cok duzgun bi adam.
market kasiyerlerinin asık suratlılığı
-
bir tane tanidigim var. asgari ucretle haftanin 5 gunu 9 saat, bir gunu 16 saat calisiyor ve haftada sadece bir gun izni var o da kesinlikle haftasonu degil. evde iki kucuk cocugu var, onlarin odevleri var, ev isleri var, o var bu var... kisacasi gulumsemeye gucu yok, enerjisi yok.
ekleme: 16 saat calistigi gunlerde dahi ne yemek ne su veriyorlar. marketten indirimli alisveris ya da kupon vs haklari da yok. ustune yilin bazi donemlerinde bu 16 saat calisma haftanin 2 ya da 3 gunune kadar bile cikabiliyor.