hesabın var mı? giriş yap

  • hızlı bir biçimde ekşi sözlüğün ticari yönünü kafasında ve uygulamada bir yerlere oturtması gerektiğini düşünüyorum.

    bu oturttuğu yeri de bizlerle paylaşması gerekir. medyaya verdiği röportajlarda sözlüğün fenomen haline gelme sebebinin içinde barındırdığı protest ruh olduğunu kendisi bizzat tarif etmişti.

    şimdi işler değişti. ekşi sözlüğün sahibi/yöneticisi artık yanlızca burada yazan bir takım huzursuz tiplerin bildiği, saydığı kişiler değil, bir yandan bu işlerden kazandığı paralarla mercedes'e binen, canı sıkıldı mı 2 bilet alıp oraya buraya tatile gidebilen tipler. işin içine para girince her iş değişiyor, çoğunlukla da çirkinleşiyor. sözlük de çirkinleşti artık.

    ha bu paralar gelmeye devam eder mi? eminim ki sonsuza kadar olmasa da çok uzun bir süre evet devam eder. ama şunu unutmamak lazım;

    işlek bir yerde açtığınız umumi helayla bir tıp profesörünün kazandığından daha fazla para kazanabilirsiniz. hayatta tıp profesörü mü olmak istersiniz yoksa helacı mı? bence bunun cevabını versin. bize de bildirsin. bizde ssg ve kilolu arkadaşının uygun gördüğü başlıklara, onların uygun gördüğü fikirlerimizi ona göre yazalım.

  • konuşacak konu kalmayınca cepteki iddaa kuponunu iki parmak arasına sıkıştırıp elin tersiyle masaya, kızın önüne fırlatmak suretiyle "aha bak tek maçtan yattı dün akşam" demek de bunlara örnektir.

  • yurtiçi kargonun adres ve kimlik bilgilerini kaydettiği yetmiyor, bütün çalışanları kafasına göre canı isteyince o bilgilere ulaşabiliyor ama kimse bunun üzerinde durmuyor mu? bu nasıl iş lan?
    siz nasıl bu kadar rahatsınız?

  • şıracı ile bozacı osmanlı zamanlarının bilinen iki keyif üreticisi ve satıcısıdır. o zamanlardaki toplumsal ikiyüzlülüğün örnek mekanlarıdır. sözde içki yasaktır ama yönetim bilerek şıracıya da bozacıya da göz yummuştur. bunlardaki alkol oranları zaman zaman değişse de bugünkü içki düzeylerine yakın içecekler satılırdı. soran olursa da adı şıra ya da bozaydı...

    şıranın şarapla akrabalığı gibi bozanın da birayla akrabalığı vardı. yoksa osmanlıdaki bozacı ve şıracı yasaklamaları neden olsun? ya da bu ünlü atasözümüz.

    bu deyiş, ikisinin de benzeri bir kaynağa dayandığını, keyif verici maddeler üreten ve satanlar olduğunu, bu nedenle de birinin, diğeri lehine şahitliğinin çok da güvenilir olamayacağını anlatan bir söz öbeğidir.

    unutulmasın ki, en eski dillerdeki boza ve bira karşılıkları aynı anlama gelirmiş. zaten bilinir ki hem kadim anadolu uygarlıklarında hem de mısır'da bira denilen içecek şimdikine göre epeyi kalınca bir şeymiş, neredeyse boza kalınlığında, hatta boza gibi, yani aslında boza.

    kaynak olarak efes pilsen'nin sponsorluğunda, tarih vakfı tarafından hazırlanmış bira tarihi kitabına göz atılabilir.

  • bir futbol sahası taş çatlasa 1 hektar; manhattan'daki central park, 341 hektar'dır. 171 futbol sahası büyüklüğündeki bir park projesini "dünyanın en büyük parkı" diye satana ve bu haberi havada kapana, dünyanın en büyük atasözü hatırlatılmalıdır:

    "başkasınınkini görmeyen, kendininkini piyade tüfeği zanneder"

  • "kimse ona oy vermez çünkü herkes şovmen olduğunu biliyor" günün en kısa fıkrası olmakla birlikte, şovmen falan olmayıp oylarına sahip çıkan, beştepe ile korkmadan kavga edebilen ekrem başkan tercihimdir.

  • - abi nerde yiyelim yemeği, nereye gitsek?
    - farketmez abi, nereyi istersen...
    - o zaman x e gidelim bari
    - ya abi x e gitmeyelim, ben daha dün yedim orda
    - hmm, y ye gidelim madem
    - y ye de gitmeyelim abi, orası pahalı biraz, param kalmadı
    - yürü o zaman z ye gidelim en iyisi
    - yapma be abi, oranın yemekleri iğrenç... aç kalırım daha iyi...
    - lan yarraam nereye gidecez o zaman?
    - abi benim için farketmez cidden, sen söyle...
    - ?!!??