ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ankaragücüme gidiyor böyle yaşamak
soruşturma için gerekli talimatlar verildi
-
devlet dilinde "meseleyi kamuoyu unutana kadar bürokrasi labirentinde bir geziye çıkardık".
(bkz: gerekli talimatları vermek)
ahmed arif
-
bir gazetecinin "tek bir kitapla şair olunur mu?" sorusuna "tek bir kitapla peygamber olunuyor da şair niye olunmasın?" cevabını vermiştir.
turizmde umutlar yerli turistte
-
kazıklamaya çalıştıkları,tavandan fiyat çektikleri yerli turistlere muhtaç kalanların yeni umudu.
(bkz: su veren itfaiye hortumu ve benim fantezi dünyam)
sayıştay'ın ücretsiz istanbulkart kararı
-
ekrem imamoğlu'nun, 0-4 yaş çocuğu olan annelerin, öğrencilerin vs ücretsiz binmesini yasaklayan bu kararı boy boy bilboardlara asıp istanbullulara göstermesi gerekir.
vatandaş neden ücretsiz binemediğini görmeli.
edit: belediyenin süt yardımı ve öğrencilere burs da usulsüz bulunmuş.
kaynak: https://twitter.com/…uru/status/1340297625925541890
balçiçek ilter
-
bu kişi hakkında sözlükte aklıma geldikçe yaptığım bir hatırlatma var. baktım uzun zamandır yapmamışım.
kendisi kabataş provakasyon komplosunun baş aktörlerinden biridir. sözde kabataş vakasından sonra ölen her gencin ölümünde payı vardır. şimdi karnı tok, altı sağlamdır, ama bir gün mutlaka adalet önüne çıkacaktır.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ege (5 yaş) anneannesinin evinin bahçesine tohum ekiyor.
anneanne: al bakalım ege, bu mısırları toprağa yerleştir, büyüyünce ben ektim dersin.
ege: vay canına hayatımda ilk defa bir şey ekiyorum!
anneanne: afferin sana çok güzel ektin, şimdi de şu karpuz çekirdeklerini ek bakalım.
ege: vay canına, hayatımda ilk defa ikinci bir şey ektim!
markette yere düşen cüzdanın üzerine yatan kadın
-
ramazanda sigara içen birini görünce ters ters bakar.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
bir gün netten tanıştığım bir arkadaşımla istanbul film festivali'ne gitmek için plan yaptık. messenger üzerinden telefonlarımızı aldık. film günü için sözleştik.
ertesi gün taksimde buluşmadan bir saat önce son durum nedir diye aradım, telefonu meşguldü. herhalde işi vardır dedim, yola çıktım. taksim'e gelirken yine aradım yine meşgul, ardından üç dört defa daha ard arda aradım hep meşgul. 5-6 aramadan sonra ekildiğime kanaat getirdim. içimden de ertesi gün msn'de atacağım nutuku planlamaya başladım. sorumluluktan girdim, insana saygıdan çıktım, aklıma geldikçe sinirlendim, sinirlendikçe tasarladığım cümleler sertleşti.
bir yandan da sinema salonuna yürüyorum. o arada tanımadığım bir numara aradı, "naber napıyorsun ben geldim sinemaya" diye. bir anda dumur oldum kafamdaki tüm kurgu iptal oldu. sonra aradığım numarayı tekrar kontrol ettim. meğer msn'de görüp kaydettiğim numara kendi numarammış.
bazen böyle mallıklar yapıp üstüne sinirlenebiliyorum kusuruma bakmayın :/
tüm şarkıları birbirine benzeyen şarkıcılar
cem garipoğlu
-
umarım hortumu kıble'ye güzelce denk getirebilmişlerdir. aksi takdirde adam tabutta havasızlıktan boğulup, ölecektir.
(bkz: davaro)