hesabın var mı? giriş yap

  • "helikopter para "ekonomileri desteklemek için salgın öncesi gündeme gelmiş olsa da covid-19 kriziyle yaygın şekilde uygulandı. kuvvetle muhtemel uzun yıllar uygulanmaya devam edecek. hatırlatmak gerekirse 2008 krizi sonrası da varlık alım programları geçicilik iddiasıyla uygulanmaya başlamıştı ve o gün için şok yaratan uygulamalar (ilk program yanlış değilsem 800 milyar dolar büyüklüğündeydi.) daha sonra sıradanlaşmıştı ve varlık alım programları günümüze kadar uygulanmaya devam etti/ediyor. varlık alım programlarının yetersiz kaldığı noktada "helikopter para" devreye girmiş durumda. covid-19 krizi sona erdiği halde abd'de 1,9 trilyon dolarlık bir destek paketi onaylandı ve 2008 tecrübesi bize uzun vadede çok daha büyük rakamları görebileceğimizi işaret ediyor.

    öncelikle helikopter para nedir sorusuna cevap vermek gerekirse; helikopter para kamu harcamlarının doğrudan merkez bankası tarafından fonlanmasına verilen isimdir. neredeyse her ülkede bu durum kanunsuzdur fakat kaçınılmaz zaruret sebebiyle mb'ler bu durumu kanunlara uyduracak mekanizmalarla bunu uygular. bahsettiğim bu kamu harcamaları günümüzde olduğu gibi halka para dağıtılması da olabilir ki bu yöntemin ismi helikopterlerle para saçılması metaforundan gelir.

    varlık alım programlarında merkez bankaları bankaların rezervlerine katkı yapar, kredi imkanlarını iyileştirir fakat covid-19 salgınından önce bile bu yöntem işlevselliğini kaybetmişti çünkü kişi, şirket, ülkelerin borcu yok denecek maliyetlerle bile o kadar artmıştı ki düşük finansman maliyetleri insanları daha çok borçlanmaya teşvik edemiyordu veya 2019 sonbaharında olduğu gibi bankalar piyasanın ihtiyacı olan kredileri gerektiği miktarda piyasaya sunmuyordu. ( 2019 sonbaharında bankaların rezervinde olması gereken seviyeden trilyonlarca fazla para mevcutken abd'de para kıtlığı ortaya çıkmıştı/ 2019 repo krizi) helikopter para yöntemi bankaları aradan çıkarıp bu tıkanıklığı çözüyor.

    sistemin insanların cebine para koymayı gerektirecek hale gelmesi tabii ki çok sorunlu fakat bir şeyler yapmamanın bedeli, uzun vadede daha büyük sorunlara sebebiyet verecekse de bir şeyler yapmanın bedelinden fazla olduğu için merkez bankaları temel sorunları çözmese de ( görevleri de değil.) problemlere müdahale ediyorlar. problemlere müdahale edilirken uygulanan yöntemlerin toplum kesimleri için de sonuçları var. genelde bütün dünyada gelir paylaşımı uzun yıllardır alt gelir gruplarının aleyhine bozulmaktadır fakat 2008 yılında varlık alım programlarıyla bu durum rezil bir hal almıştı. abd'den örnek vermek gerekirse varlık alım programları sonrası birçok yatırım ürününün değerinde marjinal değişimler olmuştu ve 2020'e geldigimizde üst gelir grubunun serveti, alt gelir grubunun yükümlüğü abartılı şekilde artmıştı yani fed fakirden alıp zengine dağıtmıştı. helikopter para sorun biriktirmek pahasına alınan önlemlerin bedelini sadece belli kesimlere ödetmeyebilir.

    2020 borsa hareketini büyük sermayenin başlatmaması, gamestop, robinhood, kripto paralar vb. olayların çoğunda yeni bölüşüm yönteminin payı büyük. bahsettigim olaylar çok sağlıklı mı? hayır fakat her senaryoda eninde sonunda bir bedel ödeniyorsa bir zahmet bugünkü pastayı bir avuç insan yemesin.

    yine helikopter para, günümüz şartlarında ekonomileri desteklemek için varlık alım programlarına oranla çok daha etkin fakat bunun da olumsuz yanı sorunları ötelemek geçmişe göre daha zor. (daha önce yazmıştım; ayrıntı için : (bkz: #120386191))

  • oldukça güzel film.

    film, washington post ve new york times'ın "devlet sırrı" olarak nitelendirilen belgeleri nixon'un tüm baskı ve zor araçlarına rağmen yayınlamasını, gazetecilik yaptığı için yargılanan ve yine pes etmeyen bir avuç insanı anlatıyor.

    bi' şu amerikan gazetecilerine ve patronlarına bakıyorum bi' de bizimkilere.
    medyanın özgür olmadığı ülkede kimse özgür değildir ve medya "halkın hizmetindedir, halkı yönetenlerin değil."

  • burada çin ekibi çalışıyor, buraya gelmenize gerek yok demek istemişler.

    adamlar enkaz altından insanları çıkarmak için yardıma gelmişler bu adamları bile eleştirecek, karalayacak bir şeyler buluyoruz. şaka gibi.

  • az evvel tuğba özay'ın şu şekilde açıklama yaptığı yarışma: "bence adada dedikoduların merkezinde yattara yer alıyor."
    lan adamın en uzun cümlesi" lüfen bekle yemek ne zaman.."

  • son durak derken mecidiyeköy-bakırköy hattındaki son duraklardan bahsetmiyorum şüphesiz. misal taksim-hürriyet mahallesi hattı olabilir, yani bu hattaki merkezi değil de çevredeki durak (merkez-çevre ilişkisine de bir atıf yapmış olum gördüğünüz üzre, ne çakalım) ne diyorduk, eğer o mahalleden değilseniz enterasan bir deneyimdir. durakta üç kişi filan beklersiniz misal, otobüs gelsin diye. ya da gittiğinizde otobüs vardır ama öyle kendi halinde parketmiş duruyordur. anlarsınız, o otobüse bineceksiniz. duraktaki küçük kulübede şoför otururur tek başına. ya da bir iett görevlisi daha olur en fazla. neyse şoför bakar ki durak ufaktan kalabalıklaştı, kalkar kapıyı açar, millet üşümesin otursun diye sonra yine kulübeye döner hat saatini bekler. sonra kulübede sıkılır mı artık ne olursa, yine kalkar, şoför koltuğuna oturur, orada bekler kalkış saatini. o ara şoförle önlerde oturan mahalleli iki üç kişi arasında küçük bir sohbet döner, bu ne soğuk gibilerinden. şoför baya dost canlısıdır bu aşamada. durup durup ara gaz verir, otobüsün kapısına gelip "ne zaman kalkacak, bilet alıp geleyim" diyenlerle söyleşir. bu arada kapısı açık bekleyen otobüste oturan üç beş kişi bu sefer kendi aralarında bir sohbete başlar, küçük bir kasaba garı havası oluşur. neyse efenim sonra kalkar otobüs, durklardan yolcu ala ala. osmanbey'e geldiğimizde otobüs tıklım tıklım olmuştur. yolcular artık birbirini tanımamaktadır, şoför asabileşmiştir, sanki kasabadan büyük şehre gelinmiştir on dakikada. "aynı otobüs mü lan bu?" diye düşünmeden edemez insan arkalarda bir yerde otururken.

  • --- spoiler ---

    (nükleer enerji üretimi sonrası atıklardan bahsediyor)

    - derdiniz atıklarsa afrika orada? veririz üç beş kuruşu oraya göndeririz.

    --- spoiler ---

    yani ne diyebilirim, ne dersem bu korku filmini tam olarak izah edebilir gerçekten bilmiyorum. benim kelime dağarcığımın bittiği bir nokta burası. kan donması nasıl oluyormuş bu lafın sonunda anladım...