hesabın var mı? giriş yap

  • trabzon maçında sarı kart görmeden önce üzerine doğru yumuşak gelen bir topu göğsüne alıp sürmek yerine omuzuyla ara pası atmaya kalktı, sinirden ayağa fırladım, kendini hala katar liginde zannediyor, çünkü porto’da böyle işlere kalkışmıyordu,
    ardından yusuf’un topu çizgiden mükemmel çevirmesine mukabil çift daldı, ya senin ne hakkın var adama çift dalmaya? sonra yusuf’u bir eliyle yerden kaldırır gibi görünürken aşağıdan ayağıyla tepikliyor, ikinci sarıyı o anda hak etti.
    ardından hakem düdüğü gözüne soktuktan sonra hakemi beklemeden 3. sarıyı hak ederek alıyor.
    porto’da 42 maçta 1 sarı kart gördü. orda 42 maçta 1 sarı kart görüyorken burada 60 dakikada nasıl 3 sarı kartı hakkedersin!?
    demek ki ortada bir ciddiye almama durumu söz konusu, cezası bitince şenol hoca direk sahaya çıkarmaz bir süre yanında oturtur,
    ki oturtması da gerekir..

    uğur meleke 24.08.2015 lig radyo.

    şu dünyada seninle aynı düşüncede birilerinin olduğunu görmek mutluluk verici.

    edit: imla

  • türk televizyonlarının unutulmak istenen ama unutulamayan adamı savaş ay production gururla sunar,

    bir kaç ay önce atv ana haber'in "savaş ay oradaydı" adlı bölümünde savaş ay'ın narkotik ekibiyle terör bağlantılı bir şebekeye baskın yapmaya gitmesi, polislerin kapıyı kırmalarını ve savaş ay'la birlikte içeriye girmelerinin kameraman tarafından evin içinden görüntülenmesi..

  • x'i okuyorum, berbat, sakın x yazma diyenleri boşverin.

    misal ben x okuyorum, sıçtım batırdım. ama sizin kişisel özellikleriniz uygunsa x'in altından girer üstünden çıkarsınız. kendi kararınızı verin, korkak olmayın. hayalci olmaktan korkup aptalca kararlar vermeyin.

  • 8 yaşındaki mayolu kızdan tahrik olan kişiden daha tehlikeli olmayan tiptir.

    edit: baslik basa kalmis, mevzu bahis konu baslığı sahibi akıllanıp, utanıp kaçmış sanabilirsiniz pek tabi bu ihtimal vy canis majoris etrafını bisikletle 1 günde dolaşmak ile eşdeğerdir.

  • bazılarının yaptığı şey.

    fiyat-performans-hayat kalitesi olarak da bence doğru olan. yok tribini çek, yok nazını çek, yok dırdırını çek, yok üstüme düştün ceptesin uzaklaşayım, yok whatsapp'ta ne zaman çevrimiçi oldun, yok ilişkiyi sorgulamamamız lazım, dağ gibi adamlar 1.60-1.65 arası cadıların ömür törpülüğü eşliğinde hayatımızı sürdürüyoruz.

    bunu çekeceğine git rusya'nın bir köyüne, olga,irina,natasha,katya bul bir tane. giyim tarzı v.s ilk başlarda rüküş olur ama adapte olunca toparlar hepsini. karşında bir trip yapmak için doğan kadın değil-bir şeyler paylaşılabilecek ''insan'' bulursun. işte kilit kelime ''insan'' bulmak. türk kadını fazlaca ''kadın'' fenomeninin gölgesinde. arz talep dengesi de bunu teşvik ediyor. rus kadınları ise genelde insan. burda herhangi bir kadın ortalama altı bir erkekten bile iltifat alınca arşa değerken, rus çok güzel bir kadın normal bir erkekten iltifat aldığında ''so what?'' tribine giriyor. teşekkürler diyor, konuyu değiştiriyor.

    çok pis bilendim oğlum, ekşi'de yaza yaza türk kadınlarını bitireceğim.

  • öğrencinin ne yaptığını anlayamamış olmalarından kaynaklı olabilir. seviye üstü demişler reddetme sebebine. tamam da, kimin seviyesinin üstü?

    sizin mi, çocuğun mu?

  • gecenelerde bir arkadas sagolsun 8-10 tane getirdi. abi bunlar solucan bocek filan yiyolar diye de yagladi. neyse kahvaltida gomduk bunlari. olum dedim sen her hafta getir boyle. cevap su:

    "abi tavugun gotu belli"

  • güneşin dünyayı aydınlatmadığını güneş ışınlarının dünyada zaten var olan "gündüz" varlığına çarptığını iddia eden kişi. bu beyanlarını izleyebileceğiniz videoda surat ifadesi ve vücut diline bakarsanız. iyice saçmaladım bakalım nasıl toparlayacağım telaşını açıkça görebilirsiniz.

  • + hello sir, i am calling you on behalf of mr.topal
    -mr who?
    +topal
    -could you please spell it?
    +yes sir :

    "t" as train
    "o" as oslo
    "p" as prince
    "a" as arthur

    and

    "l" as lüleburgaz...

  • aşağıdaki hikayenin kahramanıdır. kuzenin başından geçmiştir.

    kuzen, aynı firmada çalışan bir türk kızı ile tanışır. emailler ile muhabbet ilerler, iş aralarında görüşülür filan ve kuzen de adım atar ve bu arkadaşı bir kahve içmeye dışarı davet eder haklı olarak. neyse gel zaman git zaman kızdan ses seda kesilir. kuzen olayın üzerinde durmaz "demek ki, kız bu kahve olayına soğuk bakıyor ki cevap dönmedi" der ve olayı kapatır ( ki türk kızının aptal davranışı burda görülüyor. ulan en azından hayır diye bir cevap ver di mi? yok türk kızı buna tenezzül etmez tabi. )

    aradan bir hafta on gün geçer ve kuzenin pek sevmediği ukala bir iş arkadaşı laf arasında şöyle der: " abdurrahman sen de sahipli kıza yazıyomuşsun. ayıp!" kuzen anlamaz. ne alaka sevgilisi olan kıza yazıyosun demek? hem de böyle yavşak bir herif bunu diyorsa...

    sonradan olay anlaşılır: kuzen kahve teklifini yaptıktan sonra, türk kızımız bu durumu hemen sevgilisine yetiştirir. sevgili kişi de kuzenin iş arkadaşına söyleyerek kuzene bunu iletmesini söyler.

    işte burdaki kıza türk kızı diyoruz. bir maille bu kahve teklifini reddetmek varken, olayı sevgilisine ordan da yavşak iş arkadaşına aktarma beceresini ancak bunlar gösterebilir.. ve işin daha ilgnci de tüm bunlar bittikten sonra kuzene hiçbişe olmamış gibi bir mail gelir "abdurrahman naber :)"

  • ulan bana üniversiteye zar zor girdiğim sene bir mp3 player aldılar diye 2 saate yakın krize girip ağlamıştım.
    bu gerçekleşse komaya falan girerdim heralde..

    iyi ki almamışlar..