hesabın var mı? giriş yap

  • şu da vardır :
    hakan şükür gol kralı olmuştur. kafasında sembolik bir taç vardır. yanındaki numune toplardan birini alıp tacın üstüne koyar ve kendisiyle roportaja gelen muhabire sorar.

    - (eliyle kafasındaki topu işaret ederek) şimdi n'oldu?
    * bilmem n'oldu ?
    - top taca çıktı...

  • ingilizce konuşurken, değil "interneyyşınıl" demekten çekinmek, "enternasyonal" bile diyebilirim. ağzıma o sırada ne geldiyse. allahın italyanı "internatzionaaalleeee" filan gibi bişey deyince sevimli oluyo, ben türkçe sesleriyle ingilizce konuşunca hıyar mı oluyorum. benim tek amacım en yakındaki ucuz oteli bulmaktır, varsın bana yol tarif eden kişi içinden mükemmel ingilizce telaffuzuyla "hıyara bak hotele otel dedi" diye düşünsün. düşünmüyosa da ne ala, yeter ki gönüller hoş olsun, insanlar kardeş olsun, hayat bayram olsun...

  • daha gerçekçi bir eylem için tarih aralığı belirtilmesi fikriyle ilk etapta; 04 temmuz 2018 ile 04 ağustos 2018 arasında sabret ve tüketme!

    üst edit: herdemmuhabbet ve emirov güncel fiyat listelerini gönderdi. unutma, bu liste yalnızca 6 ay sonraki yeni zama kadar geçerli.

    işte o liste-yüksek alkollüler
    işte o liste-biralar

    sahi, yeter diyeceğin o nokta kaç 6 ay sonra gelecek?

    şunu da unutmayın lütfen. amerika'ya atarı bile alkol üzerinden yapıp, bizim paramızı alma derdindeler.

    amerika'dan ithal ürünlere ek vergi. şampiyon %70 ile viski

    twitter hashtag önerilerini paylaştı bir kaç arkadaş. aktarıyorum:

    #adaletlivergi
    #vatandasayikol
    #buyukalkolboykotu

    sosyal medyada paylaşım için görselleri de ellerimle hazırladım. sadece 1 ay, haydi!

    nane likörü!bayılırım!
    bi' duble keyfimiz var.
    rakıdan %300 vergi alıyor iki gözümün çiçeği.

    ------------------------------------------

    arkadaşlarımız arasında başlattığımız boykottur. #pınarürünleriboykot kampanyasının başarısı da ortada.

    3 temmuz 2018 ötv zammı ile açıkça ortaya konmuştur ki, bu ülkenin bütçesi adaletli vergi sisteminden değil; benzin, alkol ve tütün ürünleri üzerinden finanse ediliyor. benzin mecburen kullandığımız ve şu anda alternatif üretemeyeceğimiz bir kalem. ancak günlük yaşamda kullanılan ötv'li ürünler öyle değil.

    2017 bütçesinde, ötv'den gelen gelir %24'e ulaşmış. yani bu ülke bütçesinin 4'te 1'i; zamanında kdv yerine çıkarılacağı söylenen bu vergiye dayandırılmış durumda, ancak hem kdv hem ötv yürürlükte.

    alkol oranı %45 olan 70’lik rakıda aracı kârı dahil 28,50tl olan fiyat; ötv 67,10tl, kdv 17,20tl ile vergiler dahil 112,80tl olmuştur. yani ürün fiyatına göre vergi oranı %258’den %296’ya yükselmiştir! ve bu zam her 6 ayda bir artacaktır. biz dur diyene kadar!

    demek oluyor ki bu ülke çoğunlukla şu anda ezilen, hor görülen, terörist ilan edilen kesimden gelen gelirle finanse edilmektedir. meyve suyu, maden suyu gibi kalemlerdeki ötv, muhafazakar olmayan kesimden elde edilen vergi kalemlerine göre oldukça düşüktür ve etkilenmeyecekleri seviyededir. dolayısıyla kimsenin umrunda değiliz. yat ve pırlantada "özel" tüketim vergisi olmamasından bunu anlayabilirsiniz.

    ben kendi adıma bugünden itibaren başta alkol ve sigara olmak üzere ötv'ye dahil ürünleri mümkün mertebe kullanmayacağım. çünkü artık canıma yetti.

    haklı olarak, "onlar da bunu istiyor" endişesi var. tam tersi. bütçenin yüzde 25'ini oluşturan bir kalemin kesilmesini, hele ki böylesi bir dönemde kimse tolere edemez. inadına, yaşam tarzımızdan taviz vermeyeceğimizi bildikleri için tüm yükü sırtımıza yüklemiş durumdalar. dolayısıyla yüksek ötv'li bu ürünlerin tüketimine bir süreliğine ara veriyoruz. evde dahi üretsen 40 liraya üretilebilecek bir ürüne, fabrikasyon olmasına ve maliyetlerinin çok düşmesine rağmen 120 lira vermiyoruz.

    peki dayanamayanlar ne yapabilir?

    -viski, rakı, votka gibi yüksek alkollü ürünleri mümkün mertebe yurtdışına gittiğimizde ya da giden arkadaşlarımızdan tedarik ediyor, yapabiliyorsak evde üretiyoruz. her arkadaş gurubundan 1 kişi bunu yapsa masraflar paylaşılabilir.

    -bira gibi düşük alkollü ürünler için evde üretimi tercih ediyoruz.

    -ben kullanmıyorum ama sigara kullananlar yine yurtdışından karton alma ya da sarma kullanmaya başlıyor.

    4-5 aylık bir protesto süreci en azından bu konuyu bu sektörden ekmek yiyen insanlar, meyhaneler, birahaneler, tekeller, rakı-balık mekanları, oteller, turizmciler ve firmaların gündemine taşıyacak ve önlem almak zorunda bırakacaktır.

    ben bireysel olarak bu boykotu sürdürmekte kararlıyım. çünkü paramla beni terörist olarak gören kesimi beslemekten yoruldum.

    katılıp, katılmamak size kalmış.

    edit: boykot alkol özelinde açılmış olsa dahi ötv içeren kısılabilecek tüm ürünleri kapsamaktadır. alkol kullanmıyorsundur ancak meyve suyu kullanıyorsundur; o zaman meyve suyunu azalt, maden suyunu azalt, daha az benzin al daha çok yürü. sigarayı bir süre bırak. ekonomi dediğimiz şey sensin, senin harcamaların.

    edit-2: ötv ile öiv karışmış. ötv, kdv'nin yerini alması planlanan bir vergi olarak çıkarılmış. ancak pek tabii şu an ikisi de yürürlükte. düzelttim, uyarısı için mistosilo'ya teşekkürler.

  • 69 kez söylenmiş. 70. kez de söylenir. (bkz: juninho)

    lyon'da fransa liginde frikikten gol atmadığı takım yok adamın. sadece frikikten hepsini sıradan geçirmiş.

  • öncelikle, yaşanabilir 7 yeni gezegenin keşfi olayı değildir.

    trappist 1 adı verilen ultra soğuk cüce yıldızın keşfedilmesi. ve bu yıldızın etrafında dolanan 7 adet gezegenin bulunması olayıdır.

    buradaki güneşimizinden bahsedersek; dünyanın etrafında dönmekte olduğu güneşin kütlece yaklaşık %8'ine ve çap olarak %11'ine tekabül etmekte. neden cüce dendiğini anlamışızdır umarım. trappist 1 bizim güneşimizin aşağı yukarı %10'u kadar bir şey.

    gezegenlerimizden bahsedersek; 7 adet bulunmakta. goldilocks bölgesi dediğimiz alanın içinde 3 adet yaşanabilir gezegenden bahsedebiliriz. nedir goldilocks zone? güneşten ne çok uzak, ne çok yakın bir alanda seyri-alem eden ve kuvvetle muhtemel yaşamın temel yapı taşı olarak bildiğimiz su bulunma ihtimali olan bölge. bizim güneş sistemimizde bu tarife uyan sadece bizim dünyamız olduğunu düşünürsek burada 3 adet gezegen bulunması gerçekten ihtimaller açısından muazzam.

    şuraya şöyle bir karşılaştırma da koyayım: veriler

    e - f - g gezegenleri goldilocks zone dediğimiz bölgede konuşlanmış.
    gezegen çapı olarak yaklaşık dünyamızla eş değer diyebileceğimiz çaplarda fakat, kütlece hemen hemen dünyanın yarısına eş değer olduğu söyleyebiliriz. işin bizim için garip tarafı, bu 3 gezegen güneş etrafındaki turunu sırasıyla: 6,10 gün - 9,21 gün - 12,35 gün gibi bir sürede tamamlıyor. yani bizim bir yıllık takvimimiz burada yaklaşık 1 haftada gerçekleşiyor diyebiliriz. dünyada 18 yaşında olan bir kişi bu gezegenlerin birinde yaklaşık olarak 936 yaşında olacaktı gregoryen takvime göre.

    bu 3 gezegen kendi güneşlerine dünyamıza göre yaklaşık 30 kat daha yakınlar.
    şöyle ki; bizim güneşimizin etrafında fıldır fıldır dönen küçücük merkür'den bile 10 kat daha yakınlar kendi güneşlerine.
    düşün ki bu kadar yakın olmalarına rağmen goldilocks zone olarak bahsedebiliyoruz.
    peki neden? çünkü trappist-1 yıldızı bizim güneşimize göre oldukça soğuk ve genç.
    bizim güneşimiz yaklaşık 4.6 milyar yıl yaşında ve sıcaklığı 5778 kelvin olduğunu söylersek, trappist 1 yıldızı en az 0.5 milyar yıl yaşında ve sıcaklığı yaklaşık 2550 kelvin olduğu düşünülüyor.

    cüce yıldızlarına bu kadar yakın olmalarından kaynaklı diğer bir problem ise; (bkz: kütleçekim kilidi)
    bu da demek oluyor ki gezegenlerimizin bir tarafı sürekli gündüz, bir tarafı sürekli gece. ay'ın karanlık yüzü gibi düşünün. merkür'ün güneşe bu kadar yakınken kütleçekim kilidi sebebiyle bir tarafının sürekli karanlıkta kalması, bir yüzü +200 celcius iken diğer yüzü -200 celcius olması gibi. buradaki gezegenlerimiz de koca yürekli merkür'ün kaderini paylaşıyor demek bu. yani şu anda atmosferleri vs net bir şekilde tespit edilmesede bir tarafında sıcaklık değerleri +30 +100 vs iken karanlık yüzünde -30 -100 vs sıcaklık değerleri okunabilecek.
    güneş etrafındaki turlarını 6-12 gün gibi sürelerde tamamladıklarından dolayı mevsimler de bir garip olacak.

    bu 3 gezegenden birinde gökyüzüne bakan biri, diğer 2 gezegenin atmosferini, bulutlarını ve yerküre şekillerini bile görebilecek yakınlıkta bulunuyor. hatta dünyanın aya uzaklığının yaklaşık 1,6 katı olan aralarındaki uzaklık göz önüne alındığında; bazı durumlarda ay'dan daha büyük görünebilecek zamanlar olacak.

    peki bu sistemde uzaylı dediğimiz bir yaşam formu var mı?
    gezegenler incelendiğinde sinyallere yanıt verebilecek veya veren akıllı diyebileceğimiz bir yaşam formuna rastlanılmamış.

    ne zaman gidebiliriz?
    bu yolculuğu gerçekleştirmek için tahmini 100 adet, şu anda mucize diye nitelendirebileceğimiz bilimsel ve teknolojik gelişmeye ihtiyaç varmış.

    trappist 1 kütlece bizim güneşimizin %10'u olduğundan, ve gezegenlerin de bu yıldıza ve birbirlerine oldukça yakın olduğundan, bu 3 gezegenden birinde gün batımı ve gün doğumunu, güneş tutulmasını vs. hayal etmekten garip bir zevk duyuyorum. (gün doğumu ve gün batımı hayal olarak kalırken, ufuk çizgisinde seyahat etmek enteresan olacaktır.)

  • su; yaşam dediğimiz kriterin olmazsa olmazlarından biridir. dünyadaki yaşam için o kadar önemlidir ki, başka gezegenleri incelerken bile ilk olarak skalamıza önlerden girmektedir.

    hazır su hayatımızda bu kadar önemliyken, amerikan jeofizik birliği geçen ay yani, 15 haziran 2023'te şaşırtıcı bir duyuru yaptı. duyuruda, seul ulusal üniversitesi'nde ki bilim insanlarından olan ki-weon seo'un araştırmasına göre dünya'daki 8 milyar insan o kadar çok yeraltı suyu çıkarıp başka yerlere pompala ki dünyamızın dönme ekseninde fark edilebilir bir kayma sağladığımızı söyledi.

    1993'ten 2010'a kadar olan veriler ve iklim modelleri üzerinde yapılan çalışmalara göre yaklaşık 2.150 gigaton yeraltı suyunu pompaladığımızı tahmin eden ki-weon seo bunların başlıca tarım, madencilik veya evsel kullanım için yapıldığını dile getirirken, dünya'nın ağırlık merkezinde ki değişiminden dolayı hafif ama fark edilir bir kaymaya neden olduğunu. bu da, dünya'nın dönme kutbunun son yirmi yılda yaklaşık bir metre kadar kaymasına neden olduğunu dile getirdi.görsel-1

    peki neden bu olay bu kadar önemli, hemen kısaca açıklama getirelim.görsel-2
    ilk olarak günesin dünyaya çarpma açıları değişeceğinden dolayı, bu durum, mevsimlerin işleyişinden başlayarak hayatımızın neredeyse her yönünü değiştirebilir. gezegenin daha önce güneş gören bölümleri karanlığa gömülebilir veya her seferinde aylarca doğrudan güneş ışığına maruz kalabilir. bu durumda özellikle kuzey ve güney kutupları gibi yerlerde hava sıcaklıkları artacaktır. kutuplardaki sıcaklığın bu şekilde ikiye katlanması sonucu, kutup buzullar tamamen eriyerek, deniz seviyelerinin yaklaşık 7 metre kadar yükselebileceği ve dünyadaki kıyı kentleri sular altında kalacaktır.

    ayrıca denizlerde de sıcaklık artacağından hem deniz yaşamı olumsuz etkilenecek hem de daha güçlü kasırgalara ve tropik fırtınalara yol açacaktır. bu hem hayvanları hem de bitki örtüsünde bozulmalara yol açacaktır.

    hatta magma tabakasındaki dönüş açısı da değişebileceğinden dolayı plaka hareketlerini de etkileyebileceği düşünülmektedir.

    kaynak ve ileri okumalar için:1,2,3

  • yalan değil. şimdi istediğini düşün. bak bişey oluyor mu? hayır. ha onu söylemeye kalkma sakın. aman diyim.

  • ülke gündemini, belirli bir süre boyunca meşgul etmiş, esasen çapının, bazen ise gerçekliğinin nerelere uzandığı bilinmeyen olaylardır.

    şarbon: biyolojik savaş yöntemlerinden biri olarak addedilmişti. insanların, kapalı zarflar içinde, kapılarına şarbonlu mektuplar bırakıldığı iddia edilmişti. ana haber bülteninde günlerce konuşuldu bu durum. insanlar tedirgindi.

    deli dana: orijinali bovin spongiform ensefalopati olan salgın hastalık. özellikle tedavisinin olmaması ve bir anda, türkiye'de infial yaratacak düzeyde, yaygınlaştığının duyurulması, insanları, et yeme noktasında paranoyak hale getirmişti. sığırların kulağına sağlıklıdır manasında onay küpesi takmak bu haberlerden sonra yaygınlaşmıştır.

    van gölü canavarı: bir dönem, ana haber bültenlerinin vazgeçilmezi olmuş fantastik yaratık. zırt pırt birileri bu canavarı gördüğünü iddia ediyordu. gazetelerde düzenli olarak haberi yapılıyor, van gölü'nden geçimini sağlayanlara uyarılar yapılıyordu. iş o kadar ciddiye vardırıldı ki, iyi tirajlı gazetelerimizde bu canavarın sözümona fotoğrafları yayınlanıyor, reha muhtar konunun üzerine gidiyor, hatta birtakım denizaltı araştırma organizasyonları çağırılıp, işin aslı öğrenilmeye çalışılıyordu.

    kuş gribi: tavuk piyasasının dibine vurmasına neden olmuş bir olaydı. ülke çapında kafes hayvanları itlaf edildi. hastalığın mevcut olarak nasıl bir yüzdeye sahip olduğu belirlenemedi ama infial yaratmaya ve tavukçuluğun dibe vurmasına yetti. tabii sonra sektörün bu kolunu kalkındırmak için bir çok kamu spotu benzeri reklamlar ve yayınlar yapıldı.

    domuz gribi: türkiye'de temizlik paranoyasını başlatan ve antibakteriyel sabunların piyasaya girmesine neden olan olaydı. tüm bir ülkede, okullarda el yıkama zili projeleri bile düzenlenmişti.

    medyum, büyücü, falcı, bonus olarak mesih: 80 döneminin politize olmuş, ideal arayan toplumu, artık iyice apolitik olmuş fakat gitgide bu toplumda paranoya ve paranormallik baş göstermeye başlamıştı. bu dönemi, tv'lerde,çivici katil'in filan gösterildiği sıcağı sıcağına, cam yiyen adamın gösterildiği ister inan ister inanma ve ne bileyim gözünden metrelerce iplik çıkaran çocuğun gösterildiği teksoy görevde ile birlikte anmak gerekir.

    işte bu dönem toplum olarak psikolojimizi bozdu. manyak olduk resmen. medyumların düellosu olurdu televizyonlarda. insanlar bu tarz paranormal olaylara büyük ehemmiyet veriyordu. bu tarz insanlara güveniyorlardı sanırım. ama yine de keto, memiş'in ters yumruğunu önceden göremedi. insanlar bütün gün işlerinde güçlerinde yorulduktan sonra, prime time'da işte bunları izliyordu. ulan teksoy'un a4 kağıdının altına çakmağı yakarak, a4 kağıdında cinlerin suretinin oluştuğunu iddia ettiği bir adamı bile gördüm; cin çarpan bir ailenin görüntüleri filan vardı.

    bu dönemin sonunu ise reha muhtar, hasan mezarcı'yı video konferans ortamında konuk ettiği programda sonlandırmıştır: "yahu adama soruları soramadık; asasıyla beraber uçtuuu gitttiii. evet, tarkan ve askerlik haberiyle devam ediyoruz"...