hesabın var mı? giriş yap

  • oda kirasının yanı sıra çocukları için "haftada 5 gün, günde 2 saat eytim" isteyen bir dallamanın ilanını kabul etmekle başlayacak kölelik. önce sana vermek lazım sayın amk ev sahibi.

  • çocuktuk ufacıktık,

    -"baban ne iş yapıyor" dediler
    -"ressam" dedim.
    -"ha boyacı yani" dediler.
    -"hayır ressam, boyacı değil. hem boyacı olsa ne olurki, o benim babam, her haliyle severim onu ben" dedim.
    -"ay boyacı olsa ne olur dedi yaaa. boyacı, amele yani, iğrenç..." dediler.

    insanlıklarından utandım.

  • 1993 yılında taylor hackford'un çektiği filmdir. çok kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip olan bu filmde 80li yıllarda amerika'daki ve hapishanelerindeki etnik çatışmaların boyutları incelenmiştir. meksikalı, zenci ve beyaz ırkçıların çeteleşmeleri bunların nasıl çatıştıkları can alıcı bir biçimde aktarılmıştır. filmde özellikle meksikalıların çetesini temsil eden dövmeler ve el dia del muerte sahneleri belleğimizden silinmemiştir. rol alan oyunculardan bazıları benjamin bratt, damian chapa, jesse borrego, enrique castillo, raymond cruz ve billy bob thorntondır... filmin müziklerini de bill conti yapmıştır.

    ayrıca film defalarca kanal dde gösterilmiştir.

  • her yaşa göre değişir.

    yaş 1: aha gene aynı parmaklıklar. çıkarın beniiiii üheheeeeee
    yaş 5: bugün alınsın diye tutturulacaklar: oyuncak kamyonet, akülü araba, marmelat, muzlu dondurma, sarı köpek. sorulacak konular; okula ne kadar büyüyünce gitcez, gitmesek olmuyo mu? leylek meselesi, kardeşi iptal edebilir miyiz? evet hazırım... bir de çekyatın içine girmeye çalışcaktım, unutmayayım.
    yaş 7: ulan okula hergün mü gidiliyo?
    yaş 10: anneme bugün tuğçeyle evlenmek istediğimi söyleyeyim. kıza doğumgünüde barbi evi mi alsam?
    yaş 15: shit, bu boktan hayatın boktan bir sabahı ve 4 boktan sivilcem daha çıkmış.
    yaş 17: oleyyy bugün perşembe, sedayı beden dersinde görecem. havalar fena değil şort giyme ihtimali var.
    yaş 18: neeeee? saat 8 olmuş. ulan beşte kalkıp 800 matematik sorusu çözecektim ben!
    yaş 20: burası neresi? ahh kafam, hiiiaaahhhh bu kadın kırk yaşında be!
    yaş 22: gitmiyorum lan okula mokula. gitsem de bitmiyor, gitmesem de... mmhh
    yaş 23: allaaaaah kep yok lan! nasıl kaçıcam içtimadan!??!
    yaş 25: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 26: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 27: düğün salonunu bugün kesin bağlamam lazım. evleniyor muyum hakketen?
    yaş 28: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 29: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 30: bugün ödenecek çek vardı lan! sıçtım!
    yaş 32: ağlıyor mu? vallahi ağlıyor! geldim babacııım geldimm.
    yaş 40: ben mi horladım bütün gece o mu?
    yaş 45: o stajer kız bana bakıyordu kesin, bakalım bugün de bakacak mı? hala iş var bende ehehe
    yaş 50: çok şükür hala sertiz
    yaş 60: heyyyo bu sabaha da çıktık
    yaş 70: penaltılara kaldık.
    yaş 80: bu ışık da ne?

  • futbolun bu kadar yüksek sayıda olmasının sebebi, hif'tir. sırf böyle istatistiklerde fazla görünsün diye zaman zaman halısaha futbol turnuvaları yapılıyor ve katılım için hif lisansı olması şart koşuluyor. çıkarttığınız zaman da lisanslı futbolcu statüsünde oluyorsunuz.

    hif dediğim de 'herkes için futbol'. biraz araştırmayla detaylarına ulaşabilirsiniz. bir iki örnek vereyim:

    milliyet

    tff'nin amacını direkt yazdığı talimatname

  • yarın yüksek ihtimalle 60 günlüğüne olağanüstü hâl ilan edilecek ve bu durum mart'taki seçimlerin ertelenmesine neden olmayacak veya savaş ilanı içermeyecek. ukrayna, haklı olarak maruz kaldığı tutum karşısında tepki göstermek istiyor ancak hep söylediğim gibi rusya açıkça ülkeyi ilhak etmeye başlamadığı sürece savaş ilan edeceklerini hiç mi hiç zannetmiyorum. liseli gibi "rusya alır" veya "ukrayna ölür" demeye gerek yok; böyle bir savaş iki ülke için de felakete dönüşebilir. ukrayna şu anda varlığına yönelik ciddi bir saldırı olmadığı müddetçe rusya'ya saldırabilecek durumda değil. rusların yaptığı normalde savaş sebebidir evet ama ukrayna'nın hali ortada... donbass gitti, kırım gitti, mariupol limanını neredeyse hiç kullanamaz oldular, gemilerine ruslar el koydu... yapabilecekleri bir şey yok. bu noktada boş kahramanlık yapıp savaş ilan ederlerse hem yalnız hem de rusların insafına kalmış olacaklar. bir anlamda rusya'nın istediğini yapmış olacaklar: ukrayna'ya fütursuzca, hiçbir uluslararası tepkiden çekinmeksizin saldırabilme fırsatı vermek...

    ukrayna'nın kendi kaderini tayin edebilme isteğini anlıyorum fakat ne yazık ki ukraynalıların artık abd'nin maşası olarak bir yere varamayacaklarını, abd desteğinin bu tip kritik anlarda gelmeyeceğini anlamaları gerekiyor. bu gece savaş ilanıyla sonuçlansaydı abd en fazla yaptırım uygulayıp kınayacaktı. kimse kerç boğazı ya da azak denizi için rusya'yla nükleer savaşa dahi gidebilecek, çok ciddi kayıplara yol açabilecek bir mücadeleye girişmez. mariupol veya odessa için amerikanlar new york'u riske atmaz; öte yandan rusya için ukrayna çok önemli ve rusya, gerekirse moskova'yı dahi tehlikeye atabilir bu ülke için.

    nitekim ukrayna hükümeti de boş gazla bir yere varamayacağını anlamış olacak ki savunmaya yönelik, makul bir karar alarak "bir şey olursa hazır olalım" planını uygulamaya soktu. politik açıdan bu konuda rusya'nın yanında olsam dahi yaşananlara üzülüyorum. hepsinden önce, savaş kötü bir şey. bilgisayar oyunu değil bu, masum insanlar ölüyor. ikinci olarak, sebebi ne olursa olsun, bir ulusun böyle adeta "tokatlanıp" karşılığında diş gösterememesi can sıkıcı. bu noktada gerçekten ukraynalıların kendilerine sorması gerekiyor artık: avrupa birliği ve amerika birleşik devletleri için biz ne kadar önemliyiz? bunların gazıyla devrimden devrime koşuyor, "aslansın kaplansın!" sözleriyle kendimizden geçiyoruz da ülke olarak, ukrayna halkı olarak bizim kapasitemiz nedir?

    son olarak "şakacı" it oğlu itlere sesleniyorum: umarım anneniz, sevgiliniz, kız kardeşiniz "mülteci" olur da onları eli sikinde bekleyen sizin gibi pisliklerin eline düşer. ya da yok ulan onlar düşmesin, siz düşün. sizin köpekliğinizin, şerefsizliğinizin ceremesini kadınlar çekmesin. ayrıca, dünyanın ruslardan çektiği kadar kimseden çekmediğini söyleyen ve türkiye'nin rusya'nın eline düşmemiş olmasıyla övünen acınası varlıklar görüyorum. ülkesinin bağımsızlığını savunan birisi olarak elbette ki ülkem adına "rus yanlılığı" isteyecek değilim ama nato'nun meat shield'ı, abd'nin kuklası, siyasal islam'ın filizlendiği ülkede yaşayıp da "ruslar çok kötü, iyi ki bize bulaşmamışlar, bunlara vermemişiz vatanı!" demek ağır psikolojik sorunların işareti bence. rusya'dan çok daha "genç" olmasına rağmen emperyalizm ve katliam konusunda rusya'yı cebinden çıkaracak birilerine verdin vatanı, haberin yok.

  • tam 1 senedir hastanelerde doğru dürüst kendime ortopedi anneme ise kardiyoloji randevusu bulamıyorum. tam 1 senedir! neden biliyor musunuz? sağlık sisteminin yavaşlaması yüzünden.

    ister aşı ol ister olma. sokaklardan ekmek toplayan insanların olduğu bir ülkede gerçekten insanların aşı vs olup olmaması umurlarında mı sanıyorsun? aşı olmazsan ne mi olur? sağlık sistemi çökmeye başlar. yarı kapasitede hizmet veren doktorlar, covid birimlerine kaydırılmış sağlıkçılar derken kimse normal sağlık hizmetini alamaz olur. bir de sinirle yazmış; "huaaa size ne kardeşim aşı olayım olmayayım huaaa".

    şubat 2020 tarihinde birleşmiş milletler ülkelere covid salgınına karşı sağlık sistemlerinin koruyacak önlemler almalarını önerdi. daha virüs türkiye'de yokken. ilk günden beri aşının da maskenin de yasakların da tek amacı sağlık sistemini ayakta tutmaktı. bir rapor vardı 2016'ya ait sanırım. hemen bugün ülkede ki tüm hastaneler hizmet vermeyi durdursa günlük ortalama 13bin insanın ölme ihtimali üzerine senaryolar vardı.

    vazgeçin artık şu aptalca "aşı olsam da hastalık bulaşacak hüüü" zırvasından. aşı zaten ağzınızı yüzünüzü yok eden bişey değil. adam daha aşı olunca virüsü kapsa dahi daha rahat atlatacağını anlamamış, aşının virüsü yok ettiğini sanıyor gelmiş burada tespit sıçmış. yazık günah soluduğunuz havaya.

  • an itibariyle günümün içine etmiştir. ulan ihale var sabah, bu güya yeminli tercüman olan lavuğa da ispanyolca kalite belgelerini çevirttirdim... neyse efendim, eleman facebook'tan eklemiş beni yarım saat önce, artık neyine güvendiyse... ben de kabul ettim fazla kurcalamadan. girdim profiline geziniyorum ne ayak lan bu deyu... bir baktım ki darwin'i, evrim ağacı'nı, karikateist'i vb. sayfaları beğenmiş. kan beynime sıçradı bunları görünce. "ateist misin lan sen it" diye sert bir mesaj attım facebook'tan. "evet abi" yazdı. "senin ben mına koyim emi! hani yeminli tercümandın lan sen! kuran'a filan el basmadın mı sen" yazdım, "annemin üstüne yemin ettim ben abi" dedi. daha fazla yazamayacağım. :( hayır amk ben de ateistim de kariyerim tehlikede resmen şu an. :(

  • e olm e hadi benim param var altın aldım sen niye ampir ampir konuşuyorsun etrafta derse ne diycen?

  • mizmizlanarak ve hayatinizdan sikayet ederek hicbir seyi degistiremezsiniz.
    hepimizin korkulari kadar hareket alani var. ve cesaret edemeyecegimizi dusundugunuz seyleri yapmadan gecirdigimiz her gun, cesaret ettikten sonra kayip bir zaman parcasi gibi gorunse de, aslinda bir butunun parcasi.
    yani pismanlik diye bir sey yok esasen.
    siz isterseniz olur, olmuyorsa; yeterince istemiyorsunuzdur aslinda.
    birinin veya bir seyin sizi gelip kurtarmasini bekliyorsaniz; o is yaş.
    kendinizden baska careniz yok...