ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
almanya'daki 3 milyon türk'ü yollarım diyen alman
-
" yollaman senin tarihine bakılırsa naif bir hareket olur "
diyecek delikanlı bir diplomat elbet vardır bu ülkede.
var mısın yok musun'da son ikiye 1 ve 2 tl kalması
hamile eşinin ayak tırnaklarını kesen koca
-
adam gibi adamdır. bir gün evlenir ve cocuk sahibi olacak olursam olacağım adamdır.
kadın hamile, üstelik karnında senin çocuğunu büyütüp taşıyor. insan olan hamile karısının ayak tırnaklarını kesmekten, hamileliği boyunca bir anlamda el ayak olup karısına hamilelik sürecini en rahat şekilde gecirmesine yardımcı olmaktan rahatsiz olmaz,bunda bir beis bulmaz.
insanlıktır bu , daha fazlası ya da azı değil.
türk televizyon tarihinin en kaliteli dizisi
italyan kahvaltısı
-
portakal suyu, espresso ve kruvasandan oluşan bir versiyonu vardır, denedim çalışıyor. bizdeki kahvaltı gibi değil tabi, sabah şekerli bir kruvasanla birlikte portakal suyunun çok iyi bir ikili olmadığını düşünüyorum. bu üçlü roma-terminide 4.20 euroydu yakın zamanda.
yurt dışında yaşamak
-
normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.
karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:
http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg
yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.
yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.
bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.
kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.
"ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."
anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.
"bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.
doğa için çal 7
-
amaç ulvi, ortaya çıkan performans takdire şayan... doğa için çal 3 hala bir başka tabi ama bu da güzel. ikinci yarısı ilk yarısından daha güzel. ilker ayrık'ı görmek de güzel.
itinayla bir araya getirilmiş güzel sesler, güzel nefesler için;
(bkz: cafer nazlıbaş)
(bkz: cem ekmen)
(bkz: maksut coşkun dokunulmaz)
(bkz: cihan orhan)
(bkz: yaprak sayar)
(bkz: kenan yılmaz)
(bkz: ezgi akbaş)
(bkz: zehra necli aykaç)
(bkz: ant kurttekin)
(bkz: esra erdem)
(bkz: coşkun günay)
(bkz: aytaç bayladı)
(bkz: sinan uzun)
(bkz: sinan cem eroğlu)
(bkz: murat aydın)
(bkz: taylan yıldız)
(bkz: nazan nihal)
(bkz: utar artun)
(bkz: tolga gülen)
(bkz: şahika koldemir)
(bkz: mustafa kaya)
(bkz: engin aykaç)
(bkz: çağlar fidan)
(bkz: deniz tuzcuoğlu)
(bkz: gediz çoroğlu)
(bkz: seda kireççi)
(bkz: deniz demiröz)
(bkz: tuvana türkay)
(bkz: buğra kazancı)
(bkz: ömer salman)
(bkz: melihat gülses)
(bkz: ilker ayrık)
(bkz: erdin kamoğlu)
(bkz: gülce duru)
(bkz: fatih ertür)
(bkz: cem topal)
(bkz: münevver özdemir)
(bkz: sena şener)
memura yüzde 12.5 zam müjdesi
-
haberi okursak iki yılda %3+3+3+3 zammın toplamından bahsediyor. iki yıl az olmuş. şöyle on yıllık zammı toplayıp "yüzde 60 zam müjdesi" diye de haber yapabilirdiniz.
çomarın aptallığını hafife almayın, inanır.
ayrıca neden iki yıllık teklif verilmiş anlamadım. galiba önümüzdeki iki yıl enflasyon yüksek olacak. %20'yi rahat aşar. %12.5 zam ile vazelin alırsınız bol bol. her sene istikrarla büyüyen kazığa yer açmak lazım.
edit: toplu sozlesmeler iki yillik yapildigi icin boyleymis. bilgilendiren yazarlara tesekkurler. memurluk ya da maasla alakam olmadigi icin bilgim yoktu o konuda. fakat iki yillik enflasyonun sahte tuik rakamlariyla bile %12'yi asacagi da bir gercek.
26 yaşında üniversite okuyan öküz
konya'da hayvan barınağında yaşanan vahşet
-
akp genel başkanı şahsın örnek gösterdiği bir barınak olduğu için şaşırtmamış görüntülerdir.
ofiste klima savaşları
-
yaz-kış üşüyenlerin her daim çoğunlukta olduğunu görüyoruz. dışarısı 40 derece, klimayı 18 dereceye aldığımız anda yaygara kopmaya başlıyor. bu savaşların galibi her zaman "üşüyen" tayfadır malesef
trump'ın ingiltere kraliçesini takmaması
-
bence bu konuda takdir edilesi.bazıları vardı, para dilenmek için gittiği ingiltere'de neredeyse kraliçenin ayaklarını öpecekmiş gibi önünde eğiliyordu...