hesabın var mı? giriş yap

  • 2. dünya savaşı devam ettiği sırada, savaşı kazanmak için amerikalıların aklına alternatif parlak! bir fikir geldi. kazanmak için yarasaları kullanma fikri!

    ilk olarak pennsylvanialı bir diş doktoru olan dr. lytle adams' ın aklına geldi bu dahiyane! fikir. bir seyahat dönüşünde arabasında öğrendi pearl harbor baskınını ve aynı anda frontal lob, parietal lob, oksipital lob, temporal lob, serebellum' un çalışması ile ortaya çıktı bu müthiş idea. kaynağı ise adams' ın new mexico’daki carlsbad mağaralarını ziyaret ettiği yarasalardı.

    ana fikir şuydu; bir şafak vakti 1.000.000 ( birmilyon ) yarasanın bir uçak vasıtası ile japonların üzerine bırakılmasıyd tabi yarasalar uçuştan önce sakinleştiriliceklerdi ( çok ince bir düşünce.). uçak hedefin üstüne geldiğinde yarasalar bırakılacak ve düşerken kendilerine gelen yarasalar her tarafa uçmaya başlayacaklardı. gece yaratıkları oldukları için, kolayca yanabilen japon binalarında buldukları her deliğe gireceklerdi. yaklaşık on beş dakika sonra, zaman ayarlı bombalar şehrin dört bir yanında binlerce yangın başlatacaktı.

    böyle demoniac bir planı hayata geçirmek tabi ki saçma gibiydi ama adams' ın çevresi bayağı genişti özellikle dönemin first lady’si eleanor roosevelt’e çok yakındı. dolayısı ile franklin delano roosevelt' e ulaşması hiç zor değildi. planını bir şekilde fdr ile paylaştı, konuyu danışmanları ile görüşen fdr “bu adam deli değil,kulağa ne kadar olanaksız gelse de önerisini düşünmeye değer.” dedi ve proje ulusal savunma araştırmaları komitesi ve hava kuvvetleri’ne gönderildi.

    yarasaların bir çoğu bomba taşımaya uygundu ama tercih edilen ve bu iş için tercih edilen yarasa türü kuyruksuz meksika yarasasıydı.normalde bir yarasa 10-20 gr. ağırlık taşıyabiliyordu ama bu çok düşük bir kapasiteydi zira ordunun elindeki en hafif bomba 1 kg. ağırlığındaydı ayrıca o irtifada yarasaların yaşayıp yaşamayacakları bile belli değildi. çalışmalara bir süre devam ettiler hatta ilerleme bile kaydettiler, bu sırada adams daha yüksek maliyetle olan başka bir projenin, kendi projesinin önüne geçtiğini öğrendi ve tarihe geçen şu sözleri söyledi " evet! biz burada savaşı kazandırması garanti olan yarasa bombaları üzerinde çalışıyoruz, onlarsa küçük atomlarıyla oynuyorlar. ağlamak istiyorum."

    hükümet artık adams' a destek vermiyordu tüm masrafları cebinden karşılamak zorunda kaldı hatta evini bile bu proje uğruna sattı. adams yarasa taşımak için kullanılan bir düzenek tasarladı, toplamda her yarasa bombası, 1040 tane yarasayı ve bir paraşütü uygun koşullarda taşıyabiliyordu. projede göreli kimyager louis feiser ise napalm adını verdiği yeni bir yanıcı maddeyi kullanmayı tercih etmişti bunu selüloit bir kaplama ile çerçevelemiş ve ağırlığını 17,5 grama indirmişti.

    3 mayıs 1943’te yapılan testler başarıya ulaşmadı, 15 mayıs 1943' te ( new mexico- carlsbad hava kuvvetleri merkezi) ikinci testleri yaptılar ve yarasalara sahte bombalar bağlanmış ( gerçek bomba olduğu takdirde bir felaket olabilirdi.) yarasaları uçaktan attılar ve yarasalar bulabildikleri her deliğe girdiler.

    louis feiser bu durumdan umutlandı 6 tane yarasayı aldı ve üzerine gerçek bombalar yerleştirdi, sakinleştirilmiş yarasaların bombalar patlayıncaya kadar hareketsiz duracaklarına inanıyordu ve tabi ki yanıldı... yaraslar çöl sıcağı ile birlikte kendilerine geldiler ve her yöne uçuşmaya başladılar çok kısa süre içerisinde kontrol kulesi alev aldı ve sıçrayarak tüm tesisi etkisi altına aldı proje gizli olduğu için itfaiyede içeri alınmamıştı görevlilerin yapabildiği tek şey tüm tesisin kül olmasını izlemekti.

    bu tam bir fiyaskoydu fakat planın işe yaradığını göstermişti 6 yarasa bir hava üssüne bunu yapabiliyorsa bir milyon yarasa japonya' ya neler yapmazdı?
    fakat ordu ikna olmadı adams planı’na verilen destek geri çekildi ve proje suya düştü.

    projenin aptalca olmasının yanında bir de başımıza bela olan plastik patlayıcıların geliştirilmesinde katkısı çoktur.

    ahh adams ahh..

  • hanımın gallinari'ye;

    "aaa ne güzel yüzlü çocukmuş, türk mü bu?"

    demesinden sonra evde küçük çaplı bir kriz yaşandığını söyleyebilirim.

    tribimi yaptım hemen, şeftali soymuş getirmiş, yemiyorum.

    öyle bir maç.

  • 3-4 hafta kadar once buyuk bir firtina vardi. eve dondugumde camasirlari iceri aldim ve katlamakla ugrasirken pantolonumun uzerine tutunmus bir tirtil gordum. normalde de bocekleri falan oldurmem, disari birakirim bir sekilde. ama azem`i (hic arkadasim olmadigindan ismini azem koydum) o firtanada disari birakmaya gonlum razi olmadi acikcasi.

    bir nescafe kavanozundan kendisine bir ev yaptim, hava alabilmesi icin uzerine aluminyum folyo yerlestirip bir kurdanla delikler actim,icerisine yemesi icin yaprak ve marul parcalari biraktim. pek hareket etmiyordu, korktugu cekindigi belliydi. bir kac gun sonra cok fazla yemeye ve cok fazla diskilamaya basladi. kendisini bir selpak icerisinde kavanboza koymustum, o kadar dala ve yapraga ragmen onlara sarilmadi ve yemegini yiyip hemen kendini selpagin aralarina sakladi. ben de o selpagi cikarip rahatini bozmak istemedim.

    bir kac sonra azem hareket etmeyi birakti, oldu sandim,selpagin icine gizlendiginden ona cok zor ulasiyordum. sonra ki gun fark ettim ki etrafina ipek oruyor. cok heyecanlandim.

    sonra ki surecte ona hic dokunmadim (kucukken bir kac ipek kozalak haliyle kotu bir tecrube yasadigimdan hic dokunmamam gerektigini dusundum).

    aradan ne kadar gecti bilmiyorum, her gun kendisine bakmak istedim ama selpak buna engel oluyordu. gecen hafta pazartesi aksami bir arkadasim misafirlige geldi, azemin evinin yaninda kalemlerim mevcuttu oradan kalem almak istedi ve fark etmis, azem kelebek olmustu, ucuyor ama cikamiyordu.

    heyecanla kostum, kavanozu alip balkona gectim, hemen aluminyum folyoyu actim ve onu serbest biraktim.

    bugun 7. gunu, bir haftalik oldu o kisa hayatinda azem. eger yasiyorsan bir ugrasaydin be, anlik gordum seni. 7 gunun kutlu olsun.

    debe edit : ilk debeye azemle girmis oldum. mesaj atan herkese iyi dilekleri icin tesekkur ederim :)

  • öncelikle feyyaz şive komedisi falan yapmıyor. feyyaz'ın iyi olduğu konu durum komedisi bölümü, deadpan humour ana bilim dalıdır. yani içinde bulunduğu saçmasapan ve absürt bir durum karşısında ciddi yüz ifadesiyle olayları ele alma komedisi. bunun geçmişteki en iyi temsilcisi buster keaton'dır ve eminim feyyaz'ın komedisini de etkilemiştir. ayrıca feyyaz'ı komik yapan diğer bir unsur da sahip olduğu fiziksel tip bence. adamın mizahı, ağzından dökülen kelimeler ve fiziksel özellikleri ile bir bütün oluşturuyor. "ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimsemene mi kaldım" soru cümlesini ilkkan kursa komik olmaz ama işte yılmaz sorunca komik oluyor. feyyaz'ı komik ve absürt yapan şey "bak kutay, bugün sen arı olabil diye çok büyük bedeller ödendi" derken, bunu 6 yaşında bir çocuğa eğilip kararlı gözlerle ve tüm benliğiyle inanarak söylemesinde gizli.

  • demek ki aslında saran ihaleyi kazandı. herkes iyi biliyor ki bein 10 tl daha yüksek teklif verseydi ihaleyi çoktan almıştı.

    artık nasıl nemalanıyorlarsa bir türlü bitmek bilmedi birilerinin arap sevdası.

  • oha reklam gordum de boylesine flood reklami ilk kez goruyorum ekside. yakisir benim eksime yakisir benim tosunuma ooooh.

  • insan ömrü sonsuza kadar sürmüyor. an itibariyle türkiye'de ortalama ömür 75 yıl.

    üniversite mezunu, evlenmek ve çocuk doğurmak isteyen bir kadın da genelde 25 ila 30 yaşları arasında evleniyor zaten. yani evlenmek için toplam 5 yılı var.

    e bu kadın senden ayrıldıktan kısa süre sonra evlenmesin de ne yapsın? ah bizim ilişkimiz süperdi, o yüzden en az 1 yıl başkasına bakmadan, 2 yıl da evlenmeden bekleyeyim mi desin?

    son 10 yılda, evlenmek isteyen kadını aşağılamaya doyamadı millet. hırsız, katil bu kadar sıkça yerilmiyor muhtemelen.

    - ay duydun mu, aynur mehmet'i evlenmeye zorluyormuş.

    lan aynur dediğin 15 değil 28 yaşında, işi gücü olan hatun. evlenmek, aile kurmak istiyor. bunun için de çok zamanı kalmamış zaten. o dönemde yanında olan erkek arkadaşıyla evlenmeyi istemeyecek de görücü usulüyle mi evlenecek? o mehmet denen hıyar, sevgilisinin evlenmek istediğini bilmiyor mu? n'oluyoruz lan?

    dangalaklar sizi.

  • malatya'da düğün fotoğrafçılığı yapan onur albayrak, bir düğün için fotoğraf çekimine gittiğinde yaşı küçük görünen geline kaç yaşında olduğunu sordu. habere göre “15” cevabını alınca da “çocuk gelin fotoğrafı çekemem” diyerek duruma tepki gösterdi.

    ...ısrarla çekimin yapılmasını isteyen damat ile fotoğrafçı arasında yaşanan yaşanan kavgada damadın burnu kırıldı."

    "... evet maalesef durum bu, keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. bir daha olsa gene çekmiyorum der miyim evet derim. kimse kusura bakmasın, çocuk gelin de çocuk istismarıdır benim gözümde ve hiç bir kuvvet bana o çocuğun gelinlikle fotoğrafını çektiremez. çocukların saçına duvak takılmaz, kır çiçekleri ile süslenmiş taçlar takılır ancak. saygılarımla"

    onur albayrak
    http://haber.sol.org.tr/…ografini-cektiremez-242285

  • böyle saçma meraklari olmayan insandır; zira sen kapatinca karşı tarafı da görmuyorsun. bence harika.
    kaldı ki bir sürü "aaa girmiş cevap yazmamis" modunda takılan arkadaşlar hala bunun "kişiye özel telefon" olduğunu unutup "her istediğimde ulaşabilirim telefonu" olduğunu sanıyorlar. lütfen bisktrp gidin, istediğime istediğim zaman cevap veririm.