ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
akıllı saat kullanan 30 yaş üstü tip
-
adam gibi adamlardır.
z kuşağının her teknolojik gelişmeyi kendileri kullanır zannetmesi de kabak tadı veriyor. ulan o kullandığınız her teknolojiyi bulup, icad edip üretenler boomer dediğiniz 30 yaş üzeri adamlar zaten. siz anca sokakta tiktok dansı yapın.
doğru yerden vurulursa atom çekiçle parçalanır
-
atomun yuvarlak olması nedeniyle fırlayıp gideceğini düşünemeyen insan beyanı.
13 nisan 2023 hilal kaplan ifşa
-
herkesin hayatına kimse karışamaz, tamam da, sen oyle herkese ahlakcilik taslarken, kadinlara "kadinlik" ogretmeye kalkarken gidip de kocani onun da arkadasi olan "evli" bir adamla boynuzlarsan linci sonuna kadar yersin.
akpliligi suratina yansimis ahlaksiz bir insanin ifsalanmasi durumu. beter olur umarim.
esenyurt'ta kasiyere saçın açık diyen faslı
-
skandal bir hadisedir.
bu güruh, seküler biçimde yaşayan insanlara yönelik böyle dini dayatmalarda bulunur. sonra ülkede teokratik bir rejim kurulunca ilk önce kendileri kaçarlar kafir dedikleri avrupa ülkelerine. hiç şaşmaz. şu riyakârlığa bakar mısınız?
ayrıca bu ne cüret?
yahu savaştan, anarşiden ve avukatı olduğunuz ilkel doktrinlerden kaçıp türkiye'ye sığınmışsınız. buradaki insanlara hürmet edeceğiniz ve insanların yaşam şekline saygı göstereceğiniz yerde böyle bir densizliğe imza atıyorsunuz. bir değil, iki değil. bu kaçıncı oldu? yani gerçekten pes doğrusu.
bu mülteci güruh, tavşan gibi üreyerek ve yeni göç akınları ile ülkedeki mevcudiyetlerini tahkim ederek pek yakında bu vatanın öz evlatlarının istikbâli hakkında söz sahibi olacaklar. bugün sayıları 10 milyonu geçmiş durumda. ülkenin hem demografik yapısı, hem hoşgörü kültürü, hem de lâik ve demokratik nizam gittikçe tahrip oluyor.
tehlikenin farkında mısınız?
ilk öpüşme
-
yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
"ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
5 yaşındaki trabzonlu bır çocuğun dolmuşta annesıne dedigi gibidir belki de hayat; '' hem vuruysin hem ağlama diysin..."
türk futbolunun en çirkef ilk 11'i
-
emre aşık 5 maçlık cezası olduğu için kadro dışı kalmıştır. yoksa bir hata yok.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
hocanın* ingilizce "urfa ve gelenekleri" konulu bir sunum yapmak için hazırlanmış urfalı öğrenciye hiç bir görsel hazırlık yapmamasından dolayı tepki göstermesi, çünkü elemanın hadiseyi dümdüz anlatmak niyetinde olması, geleneksel müzik ve dans kısmına gelince hocanın tepkisini yinelemesi, "nasıl anlatacaksın ki müziği, getirip dinletseydin, dansını da yapardınız" şeklinde dırdırlanması, birden öğrencinin gözlerinde bir ışık belirmesi, akabinde sınıftaki ikinci urfalı öğrencinin elinden tutulup kaldırılması, sınıfın ortasında, müzik olmadan, sadece mırıldanılarak, halaya benzer bir dans yapılması, yaklaşık 3 dakika boyunca büyük bir ciddiyetle, hareketlere sonsuz özen gösterilerek dansın sürdürülmesi, sınıfın şaşkın bakışlar ve dumur ifadeyle bırakılıp, sunumun bitirilmesi.
esenler otogarı
-
sanki biri inşa etmemis de sicmis gibi duran otogar.
ursula k. le guin
-
zamanında harry potter çılgınlığı sürerken, ursula k. le guin ile bir röportaj yapılır;
- sizin yerdeniz büyücüsü kitabınızda da yetim bir çocuk var ve büyücü olduğunu keşfedip bir okula gidiyor; j. k. rowling’in harry potter serisinde de aynısı oluyor ve harry potter kitapları patladı. buna hiç kızıyor musunuz veya içerliyor musunuz?
- tabii ki hayır. bu şanstır neticede. kendisi de hikâyelerini güzel bir şekilde kaleme alan başarılı bir yazar.
hakikaten de le guin, bu tarz fantastik bir dünyayı bizlerle rowling’den önce tanıştırmış olmasına rağmen, rowling milyarder olurken kendisi normal yaşantısını sürdürmüştür ve bunu hiç dert etmemiştir. “ne kadar büyük bir yazarmış,” demek için değil, şansın bazen kimlerin yüzüne gülüp kimlere gülmediğini belirtmek için yazdım bunu. kaldı ki kendisi de edebiyat dünyasında hayli saygın bir yazar idi.
ışıklarda uyusun...
tayt giydiği için öldüresiye dövülen kız
-
ey babalar size sesleniyorum. özellikle kız çocuklarını yetiştirirken avrupalı ebeveynler gibi olun. bağırmayın, azarlamayın. ben babayım dediğim dedik, astığım astık demeyin. sonra ileride kendilerince doğru erkek seçimi yaparken ne yazık ki sizi baz alıyorlar...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"deli gibi hem kendi etrafında hem güneşin etrafında dönen birşeyin üzerinde yaşamak istemiyorum ben."
önder irevül
-
hükümranlığınız yavaş yavaş bitiyor siyasal islamcı yavşaklar. hepinize sıra gelecek. bugünkü fetöcülerle aynı muameleyi göreceksiniz. size acıyan sizin gibi olsun hain köpekler.
edit: üstüne alınan “hainler” mesaj kutumu doldurmuş. kudursunlar! bu ülkeden ne mustafa kemal’i silebilirsiniz ne de onunla fikir bağı gönül bağı kurmuş on milyonları. siz o yobaz gerici arapçı kafanızı düzeltmeye bakın ne yeni dünyada ne de yeni türkiye’de size yer olmayacak.
hayvan sever editi: köpekleri çok severim. hakaret amaçlı kullandığım için tüm hayvan severlerden ve köpeklerden özür dilerim.