hesabın var mı? giriş yap

  • bazen canı çok acıtan eylemdir.

    yaklaşık 1 yıl önce kaybettiğimiz canım dedemden geriye kalan eşyalardan biri de cüzdanıydı. açıp baktığımızda içerisinde 55 yıllık hayat arkadaşı babaanemin, çocuklarının ve biz torunlarının fotoğraflarını gördük. hayatı boyunca kalbine sığdırdıklarını bir de cüzdanında taşımış benim aslan dedem. nurlar içinde yatsın.

  • arkadaşlar bazı oyuncular vardır. koşmazlar, çok hareketli değillerdir hatta yavaş oyunculardır ama öyle paslar verirler, öyle şutlar atarlar ki deli dana gibi koşan adamlardan 4 kat fazla iş yaparlar.

    ha işte bu onlardan değil.

    bu sadece şişman.

  • biz bu takımlara olan sevgimizi metin oktay'dan, lefter'den, baba hakkı'dan aldık. çocukluğumuzda sokak aralarında top oynarken, sert bir şut çekip gol atınca "hamiiii" diye; frikikten gol atınca "prekaziiiii" diye; çalım atıp da gol attığımızda "rıdvaaan" diye; gol kurtardığımızda "schumacher" diye sevinç naraları attık. hangi takımı tuttuğumuzun önemi yoktu. sonraları hayatlarımıza aziz yıldırım'lar, ünal aysal'lar, demirören'ler, hacıosmanoğulları, melo'lar, emre'ler, volkanlar girdi. futbol bütün masumiyetini kaybetti. şu geldiğimiz hale bakın. bu durumdan memnun olup da hala futboldan zevk alan varsa gölge etmesinler başka ihsan istemem.

  • sabahları, burnunuzun dibine kadar sokulduktan sonra gözlerinizin içine bakarak "baba uyandık mı? " diye soran üç buçuk yaşında sarı kafalı bir oğlan çocuğu.

    ardından "henüz uyanmadık oğlum" deyip, yarım saat daha sarılarak uyumak; hayattaki küçük mutlulukların en değerli bonusu.

  • bugün beni gülmekten öldürmüş oyundur.

    oyunda ”canan karatay” isimli küçük bir baloncuk, renkli küçük yemekleri katiyen yemeden ve hatta yiyeceklerden uzak kalacak şekilde ilerleyip gezerek yanımdan geçti gitti.

  • bir müslüman olarak beni de yaz dediğim uygulama.

    müslümanlığı namaz kılmaktan, oruç tutmaktan ibaret sanan insanlar yığınıyla dolu bu memleketten, ateist kardeşlerimle birlikte beni de gönderin. en azından onlar, zihniyet olarak sizin gibi insanlardan daha müslümanca yaşıyorlar.

    edit: bu entryi eksileyerek cennete girmeye çalışanlar var. yapmayın olm. ben diyanete sordum olmuyormuş öyle.

    büdüt: artık deistim. ama hala bu entryi eksileyerek cennete girilmiyor. deist olmam bir şeyi değiştirmedi. heveslenenler oldu görmedim sanmayın.

  • başlık altında ikinci girim olacak.
    hemen hemen bir seneye yakındır orta paket fiat egea için sıradayım. o veya bu sebeple araç gelmiyor ya da bana yok. egea macersının sonu belli olmayınca rota değiştirmek şart oldu. tiggo 7 türkiye'ye geldiği ilk takibe aldım. kâğıt üstünde çok mantıklı geldi. sonra bayiye gittim, bizzat inceledim. bu sefer cazip gelmeye başladı. risk alıp nisanda ankara tan otoda sıraya yazıldım. herhangi bir ek ücret falan istemediler. bu ayın başında liste fiyatından faturamı kestiler dün teslim aldım. tecrübe edindikçe burayı güncelleyeceğim.
    araç comfort paket, yani en boşu. en boşu ama baya bir dolu. geniş bir araç ve oldukça konforlu. bu fiyatlara yakın tek rakibi mg hs -mgnin daha kaliteli ve iyi olduğunu düşünüyorum-.
    servis ankarada çiftlik kavşağının orda hizmete girmiş. yedek parça ve aksesuarlar gelmeye başlamış. cherynin kalıcı olup olmayacağının bir garantisi yok, ancak bu sefer markanın doğrudan türkiye pazarına girmesi planlarının daha uzun vadeli olduğunun göstergesi. bir terslik olmazsa rekabetçi fiyatlarıyla kalıcı olacaklardır.

    ilk ekleme:
    henüz 1000 km olmadı ancak yakıt tüketimi beklediğimden daha az gözüküyor. 467 km yol yaptım ve yakıt aldığımda 39 lt yakıt aldı. bu durumda ortalama tüketimi 8,35 lt/100 km şeklinde oluyor. garip şekilde ekranda tüketim 8,8 lt/ 100 km. bir yerde bir hata yapmış olabilirim.
    yalıtım konusunda bu araç çok başarılı bence. yol sesi ve motor sesi neredeyse yok. start stop hissettirmeden çalışıyor.
    comfort paketteki hayalet ekran çok boş. sadece anlık tüketim ve ortalama tüketimi veya lastik basıncını görebiliyorsunuz.
    aracın üstünde gelen lastikler atlas diye bir marka. pek güven vermiyor. falso verene kadar kullanırım.
    ses sistemi tiz seslerde kendini belli ediyor. yani pek iyi değil.
    vakit buldukça gözlemlerimi gireceğim.

    ikinci ekleme
    orta konsoldaki bardaklık biraz dandik. bir tek yarım litrelik pet şişeleri adam gibi tutuyor. bardaklığın içinde herhangi bir mandal benzeri bir parça olmadığı için küçük içecekler ilk virajda savruluyor.
    çözemediğim bir konu var araca bir telefon bağlıyken, bağlı olan telefonun bağlantısını kesip başka bir telefon bağlayamadım.
    baya garibime giden bir husus var; radyoda bilgi yazıları geçmiyor. sadece fm frekansı yazıyor.
    arabada üç tane sürüş modu var. gündelik kullanımda şanzımanı korumak için egoda kullanıyorum. vites geçişleri biraz daha kararlı oluyor. normal modu hiç denemedim. spor modda vites geçiş devri artarken, gaz tepkisi daha hassaslaşıyor.
    viraj kabiliyeti beklentimin üstünde, kolay kopmuyor virajdan. arkalar bağımsız süspansiyon. buna bağlı arka koltuktaki konfor da yükseliyor.

    üçüncü ekleme
    boyası çok ince, 90 mikron civarı. seramik falan kaplama şart.
    iki adet ön konsolun altında bir adet de arkada var. bütün usb girişleri a ve b tipi. bu devirde biraz demode bir karar olmuş. ama hızlı şarj olabiliyor.

    dördüncü ekleme
    bagaj 450 lt civarı. net kullanım alanı daha az. ancak alanın şekli küpe yakın olduğu için ölü hacim yok gibi. yarım boy stepne var. stepne ve bagaj arasında bir köpük var. bu köpüğün içinde kullanılmayan pandizotun sığabileceği bir yer var. bu arada boş pakette pandizot gelmiyor. bir adet bagaj aydınlatması ve 12 volt çıkışı mevcut.

    beşinci ekleme:
    yakıt tüketimini merak edenler için tık

  • ahmet çakar emre'yle ilgili konuşurken.
    (- ertem şener)

    +emre sen saha içinde kötü bir yaratıksın
    -hocam şimdi yaratık deme ayıp oluyor
    +ne var yani allah'ın yarattığı anlamında
    -olsun hocam öyle anlaşılmıyor
    +tamam emre sen kötü bir mahlukatsın

  • 4 kür aldığım kemoterapi( akıllı ilaç) 1 ay kadar nefes almamı sağladı. dayanılmaz karın ağrılarım geçtiği için, aldığım kemoterapiyi bir kez olsun kendime dert etmedim.
    tedavi bittikten sadece bir hafta sonra ağrılarım tekrar başladı. bunun ne anlama geldiğini biliyordum, işe yaramadı.
    yapabilecek hiçbir şeyim yoktu, oturdum ağladım. hıçkıra hıçkıra ağladım. elbet bir çaresini bulacaklar. teşhis konulana kadar 2 ay bu ağrıları çektim, ellerimi ısırdığımı, uluduğumu biliyorum. bir kez daha katlanabilir miyim? çok korkuyorum. çaresizliği yaşamayan bilmiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum. ne dua edecek bir tanrım, ne de oturup anlatabileceğim bir insan var. herkesi kendimden özenle uzaklaştırdım, çünkü çoğu bana "tabuta girmişim" gibi davrandı. sorun değil, kanser, adı bile korkunç. evimi kapattım, anneme taşındım. yanında hep güçlü durmaya çalıştım.
    bugün gidip balkonda sessizce ağladım.

  • doğru diyenlere okuyup hak verdiğim, sonra doğru değil diyenlere de okuyup hak verdiğim önerme. ulan ne çabuk ikna olan biriyim ben.