hesabın var mı? giriş yap

  • sokaktaki köpeklere bir çözüm bulunmazsa, önümüzdeki günlerde çok daha fazla taraftar toplayacağını düşündüğüm temenni.

    siz sokakta gördüğünüz her köpeği beslemeye devam edin. bakın bakalım, köpekler yüzünden ölen insanların haberleri geldikçe sonu nereye varıyor.

  • okunu$u a$agıdaki gibi olan $arkıdır.. ("n"lere dikkat)
    "bana a$k sözcükleri söylüyor" anlamına gelen "il me dit des mots d'amour" kısmının "il mö di, de mo damur" $eklinde okunması pek orijinaldir.

    des yeux qui font baisser les miens, (dezyö ki fon bese le miyen)
    un rire qui se perd sur sa bouche, (ön rir ki sö per sür sa bu$)
    voilà le portrait sans retouches (vuala lö portre san rötu$)
    de l'homme auquel j'appartiens. (dö lom akel japartiyen)

    quand il me prend dans ses bras (kand'il mö pran dan se bra)
    il me parle tout bas, (il mö parl tu ba)
    je vois la vie en rose. (jö vua la vii an roz)

    il me dit des mots d'amour, (il mö di de mo damur)
    des mots de tous les jours, (de mo dö tu le jur)
    et ça me fait quelque chose. (e sa mö fe kelk şoz)
    il est entré dans mon coeur (il et antre dan mon kör)
    une part de bonheur (ün par dö bonör)
    dont je connais la cause. (don jö konne la koz)
    c'est lui pour moi. (se lüi pur mua)

    moi pour lui (mua pur lui)
    dans la vie, (dan la vii)
    il me l'a dit, l'a juré pour la vie. (il mö la di, la jüre pur la vii)

    et dès que je l'aperçois (e de kö jö lapersuva)
    alors je sens en moi (alor jö sanzan mua)
    mon coeur qui bat (mon kör ki ba)

    des nuits d'amour à ne plus en finir (de nüi damur a nö plüzan fini)
    un grand bonheur qui prend sa place (ön gran bonör ki pran sa plas)
    des ennuis, des chagrins, des phases (dezennüi, de $agren, de faze)
    heureux, heureux à en mourir. (öröz öröz'an murir)

    quand il me prend dans ses bras (kand il mö prand dan se bra)
    il me parle tout bas, (il mö parl tu ba)
    je vois la vie en rose. (jö vua la vii an roz)

    il me dit des mots d'amour, (il mö di de mo damur)
    des mots de tous les jours, (de mo dö tu le jur)
    et ça me fait quelque chose. (e sa mö fe kelk şoz)
    il est entré dans mon coeur (il et antre dan mon kör)
    une part de bonheur (ün par dö bonör)
    dont je connais la cause. (don jö konne la koz)
    c'est toi pour moi. (se tua pur mua)

    moi pour toi (mua pur tua)
    dans la vie, (dan la vii)
    il me l'a dit, l'a juré pour la vie. (il mö la di, la jüre pur la vii)

    et dès que je l'aperçois (e de kö jö lapersuva)
    alors je sens en moi (alor jö sanzan mua)
    mon coeur qui bat (mon kör ki ba)

  • abi lincoln gelmiş 15 sene sonra plaket veriliyor, sen yayıncı kuruluş olarak yalandan 10 saniye arka planda gösterip tek kelime etmiyorsun, üstüne hemen yayından kesip lincoln taraftarı selamlarken eski kaleci tolga’ya berkan’ın sol kanatta oynamasını yorumlatıyorsun.

    bunlar ufak detay gibi görülebilir ama değil. büyük beceriksizlik. kim sikler tolganın galatasaray’ın dizilişi hakkındaki yorumunu maçı izleyen galatasaraylılar arasında allahaşkına. beceriksizsiniz. her alana yansıyor bu beceriksizlik sonunda işte.

  • haber

    video

    düzce ziraat odası başkanıdır. israil'den gelen tohum ve fideleri yerlere saçarak tepki göstererek: "bundan sonra satmayacağız" demiş. peki israil'den tohumların getirten kim süper zekalı arkadaşım? reisin olmasın? yerli tohumu yasaklayan kim?

    bizim insanımız balık hafızalı hakikaten.

  • işçilerin haklarını almasıyla beraber, projenin imajına leke gelmesin diye medyadan gizlenen işçi ölümleri de gün yüzüne çıkması için duacıyız.

  • dizinin özellikle 2002-2005 arası yayınlanan bölümlerinde aslında haluk-meltem ve selami-gönül ikilisi 2000'ler türkiyesi'nde orta-üst sınıfın halini ve idealini cizmiştir.

    o kadar cok örnek ve detay var ki buna dair, mesela dizide haluk ve selami'nin taktığı saatler genelde rolex hatta haluk tek model takıyor genelde: rolex submariner. herhalde biraz kariyerli iki mühendis bu sekilde bir hayat yasıyordu diye düşünüyorum bugün izlediğim yerden.

    meltem ve gönül özelinde bakarsak kentli, aydın ve ekonomik özgür türk kadını güzel islenmiş. burda da yine çantalar louis vuitton gibi ikonik ama okumus yazmıs beyaz yakanın ulastıgı markalar.

    meltem, gönül ve selami tam kentli beyaz yaka. sergiden sergiye, suare kokteyl ne varsa geziyorlar. geri kalan haluk olmus. o da ''anadolu'dan gelen zorluklarla okumuş ve daha iyi bir hayata kendini özünü kaybetmeden atmış adam'' profili ciziyor.

    yasım yetmiyor, belki de türkiye'de 2000'ler basında çalışan kariyerli beyaz yaka
    gercekten de böyle bir hayat sürüyordu bilemiyorum. 20 yıl sonra baktıgımız yerden ulaşılmaz görünüyor bizlere.