hesabın var mı? giriş yap

  • kapitalizmin nasıl işlediğinden bihaber memur kafasına göre yanlış yol. bunu diyen adam zaten hayatı boyunca maaşlı çalışır, sonra da ben neden zengin olamadım diye bakar durur.

    krediyle bal gibi de iş kurulur kardeşim. "kapital" maaşla biirkmez. fırsatı gören girişimci borç alır yatırım yapar. kazancıyla da faizini ve anaparasını ödemeye başlar ve işini de büyütür. ha bu girişimci yanlış yatırım yapmıştır, işi yönetemiyordur; o zaman iş elbette batar. kredi çekti diye batmaz ama.

  • ona küçük küçük sürprizler yapın.
    şaşırtın onu.

    beklemediği bir anda arkasından sarılıp yanağından öpüverin mesela.
    veya çantanızdaki tarakla tüylerini tarayın, eski günlerden kalma jölenizi onunla paylaşın.

    ona, onu sevdiğinizi, değer verdiğinizi gösterin.

    eve ondan önce gidip, yemek hazırlayın mesela. elinizden geldiği kadar yapın farketmez, o elinizden gelenin en iyisini onun için yaptığınızı anlayacaktır.

    leoparlar yapıları gereği duygusal hayvanlardır, bu hoşlarına gidecektir.

  • bu ilişkiyi açıklamak için kendimize önce bir ülke belirleyelim.bu ülke madagaskar olabilir.şimdi madagaskar merkez bankası'nın faiz oranlarını artırdığını düşünelim.artan faiz oranları nedeniyle bu ülkeye belli bir miktar yabancı sermaye girecektir.yabancı para birimlerinin ülkeye girmesiyle döviz arzı fazlası meydana gelecektir.bu da madagaskar'ın ulusal parasının* değerinin artmasına* sebep olur.böylelikle madagaskar'da üretilen mallar göreceli olarak pahalılaşmıştır.bu da o ilgili ülkenin ihracatını azaltacaktır.dışarıya mal ihracının azalması suretiyle işsizlik ortaya çıkacak ancak philips eğrisinde gösterildiği gibi işsizlik arttığında enflasyon azalacaktır.eğer bu ülke sabit döviz kuru sistemini uyguluyorsa merkez bankası döviz kurunun belirli bir seviyeye kadar gelmesine müsahade edip (ki bu seviye pek esnek değildir) kur sınıra geldiğinde dövizde arz fazlası olduğu için talep yaratmak adına döviz alımına başlayacaktır.böylelikle kuru kontrol altına almış olur.ancak günümüzde bazı demir perde ülkeleri dışında bu sistemi kullanan pek ülke kalmamıştır.çünkü bretton woods sistemiyle başlayan bu akım 1970'lerde etkin bir sistem olmadığı anlaşıldığında terk edilmiştir.günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, sabit ve dalgalı döviz kurları arasında bir yerde kur politikalarını belirlerler.

    aynı şekilde bu durumun tersini de düşünebiliriz.şöyle ki: bu kez merkez bankası faizleri düşürsün.şimdi hali hazırdaki bir kısım yabancı sermaye de ülkeden gidecek, onun yerine borç almak isteyenler yatırım yapacaktır bu ülkeye.bu kez döviz kuru artış eğilimi gösterir çünkü dövizde talep fazlası meydana gelmiştir.dolayısıyla madagaskar frangı değer kaybeder*.bu kez madagaskar'da üretilen mallar göreceli olarak ucuzlamıştır ve ülke ihracatını artırır.bunun sonucunda işsizlik azalma eğilimi gösterirken enflasyon artacaktır.eğer kur kontrol altına alınmak istenirse merkez bankası belirli bir miktar döviz satışına başlayıp piyasada döviz arzını yaratır.

    (bkz: bir ekonomi tetikçisinin itirafları)

  • zamanında, bir tıp fakültesinde üroloji sözlüsünde, sorduğu sorulara yetersiz, yüzeysel cevaplar veren öğrenciye 'bu bilgiyle gelişmiş ülkelerden birinde olsan, seni doktor yapmazlar. hoş ben de bu donanımla profesör olamazdım, onun için seni geçiriyorum' demiş hocanın biri.

    bu maaş da o hesap, her şeyimiz gibi yetersiz ama evet.

    debe editi: okumuşu cahile ezdirmeyelim, devlet ihalesi alıp, iki bina dikerek dünyalığını yapan adamların yanında komik paralardır.

  • 1-bol bol okuyun, her okuduğunuz kitap size elbet bir şeyler katacaktır. kelime dağarcığınızın aslında ne kadar dar olduğunu kitabınızıyazmaya başladığınızda göreceksiniz.

    2- plan yapın; şu kadar sürede bu kadar sayfa yazacağım diye planlar yapın ve bunlara uyun.

    3- tıkandığınız yerde bırakın; eğer yazarken zorlanıyorsanız başka bir zaman devam etmek üzere ara verin. emin olun hiç beklemediğiniz bir anda yazmanız gerekenler aklınıza gelecektir.

    4- kendinizi zorlamayın; cümleyi tamamlamak veya konuyu uzatmak için uğraşırsanız o iş olmaz, basite kaçar ve anlam bütünlüğü bozulur.

    5- tarzınız net olsun: ilk sayfalarda realist olarak yazmaya başlayıp da sonradan hayal alemlerine uçan çok aday var. siz onlardan olmayın ve bütüne bakın.

    6- önemli konuları geçiştirmeyin; asla ve asla hikayenin bütünlüğüne etki edecek şeyleri kısa tutup okuyucuyu boşluğa sürüklemeyin. eksik noktalar bırakmayın.

    7- finale özellikle özen gösterin, her şey orada sonuca varacak ve okuyucunun aklında en çok o kısımlar kalacaktır.

    8- kimseyi umursamayın; yazdığınız şeyi kardeşiniz bile okumamışsa bu sizi üzmesin, tarih nelere şahit oldu bir bilseniz.

    9- para için yazmayın; kendini için, edebiyat için yazın. değeri bilinmeyen binlerce yazar ve eser var ancak bir gün doğru insanlar tarafından okunacak ve literatüre isimlerini yazdıracaklar.

    10- izole olun; müzik dinlemeyin, arkada tv çalıştırmayın, bir kahve içmeden yazamam gibi şartların peşinde olmayın.

    11- tekrar tekrar düzenleyin; yazdığınız cümleleri en az iki üç defa düzeltmek isteyeceksiniz emin olun. dikkatli olun anlam bütünlüğü bozulmasın.

    12- coşmayın; özel bir şeyler yazayım, ben ben ben diyerek kendinizi şaha kaldırmaya çalışmayın: yüksek yerden düşenler yere daha sert çarparlar.

    13- kitabınızı özel kılacak cümleler yazın; akılda kalacak ve duyana sizin kitabınızı hatırlatacak hoş cümleler bulun.

    14- aklınıza gelen her şeyi not alın; benim de çok yaptığım bir şey olarak en büyük tavsiyem budur. emin olun aklınıza hiç beklemediğiniz anlarda hiç tahmin edemeyeceğiniz güzellikte şeyler gelecektir.

    15- imla ve dil bilgisi kurallarına çok da takılmayın; çünkü kitabınızı bastırmayı düşünürseniz zaten basımdan önce editoryal düzenlemeden geçmesi gerekecektir.

    16- 21. yüzyılın kafkası olmaya çalışmayın; kendiniz olun. tabi ki rol modelleriniz olacaktır ama başkalarının izinden gitmek yerine kendi ayak izlerinizi bırakmayı deneyin.

    17- teşekkür edin, gülümseyin, ayıyı öpün

  • hodri meydan, hepsini kayıt altına al bakalım. 20 30 milyonluk camialara gider yapmaya senin bile maçan yemez reis.

  • sevgili evinde gerçekleşmiş dünyanın en çaresiz mevzusu. şehrin uyuduğu saatlerde, tuvalette kitap sayfası çevirince bile sevgilinin uyandığı sessizlikte sıçmak zorunda kalan bünyenin, çaresizlikten terlikleri yere vurarak bok sesini örtbas etme çabası. adeta bir umuda yolculuk. büsbütün ayrıksı bir antoloji.