hesabın var mı? giriş yap

  • hala cekilmemis olmasi saskinlik verici. ben dizici arkadaslara yardimci olayim.

    dizinin adi: mapushane gulleri
    yonetmen: osman sinav
    oyuncular:
    andy : kivanc tatlitug
    red : mansur ark
    hapishane muduru: zafer ergin
    rita hayworth posteri: turkan soray posteri.
    muzik : grup yorum

    hadi gerisini de siz halledin artik. kib. optm. bye.

  • ---------------------uche okechukwu------------------------

    ----------------------hamdi vardar--------------------------
    osmantan erkır-------------------------------- ömer durak

    ------------------süha yavuz----------------------------------
    ---------------------------hakan poyraz-----------------------

    ömer gürsoy - hakan altun - kerem alışık - stelyo pipis
    -------------------------reza zarrab---------------------------

    abdullah gencal
    levent akkaş
    atilla saral
    ilyas tetik
    mert sarıca

    takımın ideal 11'i bence budur. uche niye orda diye sormayın adam zenci. kaleci de doğal olarak zerrab tabi. oyunun gidişatına göre ilyas tetik kurtarıcı olarak, mert sarıca genç yetenek olarak girebilir.
    edit: dizilim.

  • muharrem ince yalova’da oy kullanmak için sandık başına gelirken etrafındaki herkesi o harika gülümsemesiyle selamlar. o esnada bir “canlı” da hemen önünde beklemektedir. muharrem ince bu mahlukun görüntüsüne aldırış etmeksizin elini uzatır. kadın, tam bu esnada, bu ülkede dindarlar tarafından 16 yıldır oluşturulan tiksintinin arayüzü olur.

  • bulmak zor değil. bulduğunla sağlam gerçek bir ilişki kurmak, karşılıklı güven oluşturmak ve bir bağ kurmak aşırı zor. kimse kimseyi ne seviyor, ne değer veriyor, ne önemsiyor, ne ciddiye alıyor. her şey oyun, her söz yalan, her duygu geçici, her davranış sahte, herkes bencil, kararsız ve dandik. leş gibi bir döneme denk geldik.
    yani aşktan, sevgiden samimi ve ciddi beklentileri olan, iyi bir hayat arkadaşı isteyen, bir aile kurmak isteyen, düzgün bir ilişki, güzel bir evlilik yapmak isteyen insanların işi aşırı zor artık. bitik.

  • efes one love festivalinde, "eyüp sınırları içinde bira festivali" istemiyoruz diye ortalığı yıkan eyüplü kepazelerin çakallığıdır. bu namussuzlar alkol satışının yasak olduğu konser sırasında migrostan çalınmış sepetle kutusu 7,5 liradan bira satar. normal zamanda 5 tl olan otoparkındaki afişin 5 tl'lik bölümünü kesip 12 tl'lik yama ile millete çakar. semt sakinlerinin oluşturduğu organize ayakçı takımı konser akşamı sokak aralarına park eden insanları tehdit ederek 5'er tl toplar. dükkanının leş tuvaletini "tuvalet 1 tl" diye kocaman kartona yazıp sıra bekleyen insanlardan nemalanır ve daha bir sürü şey. saymayacağım hava güzel, kadıköye gitmek lazım.

    ha bu arada sorsan hepsi müslümandır, kutsal ilçelerinde alkol içilsin istemez bu bok kokan yerlerin sakinleri.

  • dünya lideri türkiye’nin diplomasız baş ekonomistinin ülke ekonomisini getirdiği hal: merkez bankası memurları kapalıçarşıda tekerlekli çelik sandıklarla döviz toplarken görüntülenmiş.

    yakında tarım bakanlığı memurlarına da pazarda limon sattıracaklar.

    edit: iletişim başkanlığı, yayımladığı dezenformasyon bülteni adlı, ismiyle müsemma belgede bu haberi yalanlamış. "türkiye cumhuriyet merkez bankası (tcmb), kapalıçarşı’da doğrudan herhangi bir döviz alım satım işleminde bulunmadığı gibi, haberlere konu olan görsellerde herhangi bir tcmb çalışanı bulunmamaktadır" demiş.

  • izledik stres olduk tamam. gittim içeri tabi dizinin etkisindeyim düşünüyorum neler oldu diye. lan dedim o anda "evreka"

    burada gerçekten son zamanlarda gördüğüm (hatta hayatımda gördüğüm) en iyi ürün yerleştirmeyi kullanmış vodafone'a bir tebrik iletiyorum.
    bence ödül almalı (ciddiyim)
    neden mi?

    hatırlayalım: (hafif spoiler)

    kuzey'in telefonu çalışmaz ve taksiciden telefonunu ister. taksicinin telefonunda cemre'yi arar. cemre numaraya uzun uzun bakar ve açıp açmamakta tereddüt eder. ekranda 3-4 saniye boyunca kocaman bir 0549 lu numara gözükür (vodafone).
    cemre'nin açmamasını anlarız çünkü o anda kuzey'in onu çağırması onu büyülü bir dünyaya çağırmıştır. hiç bir şeyin bu anı bozmasına izin vermez.
    sonunda açar telefonu.

    ama asıl olay burda kopar: taksici arkasına döner ve der ki: "tünele giriyoruz" (yani telefon çekmeyebilir anlamında)
    sen, ben, evdeki herkes, nilgün teyze, fatma yenge hepimiz "ayayaaaa aaaaay ayy gelme diyemicek beykoz korusuna.. ay ay ay kız ölecek" diye tırsarız. ve gerçekten de doğal bir şekilde tırsarız.
    ama gel gör ki vodafone her yerde, tünelde bile çeker.

    tünelin içinde bile çok net duyar kuzey'i cemre.
    zeynep'i arar, haber verir.

    vodafone'a alkışlar gelir kanımca.
    bu kadar güzel reklam yerleştirme yapınca da alttaki hashtag'li saçma twitter mesajlarını da artık çekebilirsin vodafone.

    elini sıktık. tebrik ettik.

  • anladım ki huzur birseylere sahip olmak değil, birseylerin içinde olmamakmis. kosusturmacanin olmamasıymis, telefonların cekmemesiymis, internetin kısıtlı olmasıymis, stresten, yetiştirme, yetişme telaşından uzak olmakmış, doğayla iç içe olmakmış; o kadar ki yolu bile olmayan bi yerde hiç birseyi, hiç kimseyi düşünmeden vakit geçirmekmis. büyük şehirlerde bize stresi, huzursuzlugu, mutsuz olmayı ogretmisler. mayis ayinda, sezon tam acilmadan, kalabalik olmadan vakit gecirerek bunu anladigim yerdir kabak koyu.