hesabın var mı? giriş yap

  • boxing day ingiltere, avusturalya, yeni zelanda ve kanada'da kutlanan ayni zamanda st. stephen's day olarak da bilinen 26 aralik'a denk gelen tatil gunudur. st. stephen inanci icin ilk kez taslanarak sehit edilen ve bu olaydan sonra unlenen bir hiristiyan azizdir. aslinda boxing day tuccarlarin yil boyunca yaptiklari iyi servisten dolayi topladiklari kutulanmis hediyeler (bu parada olabilir) ile baslamis ve lordlarin ve zengin kisilerin kendi usak ve hizmetcileri icin christmas'tan bir sonraki gunde kendi hediyelerini acmalarina izin verdikleri dinlenme ve yeme icme gunu olarak gelismistir. daha sonra kilise'ler christmas sonrasindaki gunde fakirlere ve ihtiyaci olanlara kutulanmis hediyeler dagitmislardir. st. stephen atlarin mudavimi oldugu icin boxing day at yarislari ve avlanma ile birlesik bi yapi icerir. futbol ve rugby'de bu gunun diger sporlarindandir.

  • burada bazen "daha izlemedim, izleyeceğim" yazanları okuyunca kıskanıyorum.

    dwight'ın jim'e arabanın arka koltuğunda oturmanın kendisine sağlayacağı avantajları anlattığı sahnede yaşananlar gibi bir sürü sahnede sanki 6. kez tekrar yapmamışım gibi gülüyor olsam da, şu diziye yeni başlamış olmak daha önce hiç girilmemiş bi ormana girmek, daha önce adım atılmamış bi toprağa basmak gibi hissettirirdi. bunun kıymetini bilin. şanslısınız.

  • vahşi ve eski bir cezalandırma yöntemidir. muharebeden kaçan ve lejyonları rezil edenlere uygulanırdı. her bir kaçak, diğer dokuz kaçak silah arkadaşı tarafından sopalarla dövülerek öldürülürdü. silah arkadaşları da kendilerinin yerinde olabilirdi çünkü kurbanlar kurayla seçiliyordu. her on kişiden bir kişi seçilir ve idam edilirdi. bu uygulamaya bu yüzden decimatio denir (decimal, yani ondalık, onda bir terimi buradan gelir).

    (bkz: barry strauss)
    (bkz: spartaküs)

  • sonrasında günün kalan kısmının zehir olmasına sebebiyet verir.

    ulan zaten akşama kadar beynin patlamış, saatler süren telefon konuşmaları, bütçe raporları, sipariş ve sevkiyat planları yüzünden anandan emdiğin süt burnundan gelmiştir. iki saat bir pub da oturup ayak üstü 2 tek yuvarlayacaksın, bunu sana çok görür. o iki saatlik keyif eve geldiğinde burnundan gelir. öncesinde tabi her 15 dakikada bir taciz telefonlarıyla zaten seni çileden çıkarmıştır. eve gittiğinizde, kafasına sardığı beyaz tülbent parçasıyla karşılar sizi. çünkü tüm hayatı boyunca ağrımamış her yeri ağrımış. midesi bulanmıştır. siz gelmeden hemen önce ateşi 41 e çıkmış, tansiyonu 3'e düşmüştür. sen arkadaşlarınla keyif(!) çatarken, o yatak döşek yatıp, acılar içinde kıvranmıştır. "ne oldu?" diye sorduğunda ise, "yok bi şey" derse, sıçtığının resmidir. hatta işi abartıp geceyi hastane geçirme ihtimaliniz bile olur.*neden çünkü arkadaşlarınla çıkıp iki saat kafa dağıtmışsındır ve allah senin belanı versindir.

  • bu bölümde (82) ismail abi hiç zorlanmadan iş buldu. üstelik de işinin hiç bir vasfı yok. diğer işçileri korkutmak için. o yüzden ismail abi ve genleri de yoktu. çünkü ismail abi'nin geçmişinde boş adam yok.

  • demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.

    "halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "

    sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.

  • şu maçta bile acaba tur gelir mi dedirtebiliyorsa galatasaray, bize tebrik etmek düşer. helal olsun.

    dipnot: bronşlarıma kadar fenerbahçeliyim.