hesabın var mı? giriş yap

  • kendisinin türkiye'nin en iyi oyuncusu olduğunu iddia eden kişinin şaka yaptığını düşünmek istiyorum. şaka maka güzel bir şaka.

  • aslan ormandaki senelik iznini kullanacakmış. toplantı düzenlemiş, ormanın %90'ı da katılmış. hemen konuya girmiş aslan:

    "evet arkadaşlar biliyorsunuz yine benim yıllık iznim geldi, 15 gün kadar olmayacağım buralarda, bu süreçte benim yerime bakacak olan arkadaşınızı bu sene tavşan olarak belirledim, 15 günlüğüne ormanın kralı odur"

    bütün hayvanlar biraz şaşırmış ama kralın kararına itiraz etmeye cürret edememişler. neyse, aslan çıkmış tatiline, ormanda tavşan hegemonyası sürmeye başlamış. gidip maymuna pandik atmış, "hoop napıyorsun" demiş maymun, "ben kralım ne var?" diye hemen üste çıkmış tavşan. onun dışında kurtun sırtına çıkıp deh deh diye sürüyormuş, geyiğe pandik atıyormuş vs. bütün hayvanlar şikayetçiymiş ama kral olduğundan sesleri de çıkmıyormuş.

    tavşan bir gün dolaşırken bakmış ayı nehirde balık avlamaya çalışıyor. gitmiş hemen pandik atmış ayıya. ayı dönmüş bildiğimiz minnacık beyaz bir tavşan mal mal suratına sırıtıyor. bir koymuş tavşana elinin tersiyle, tavşan duvara yapışmış. ardından üstünden tozları falan silkelerken tavşan:

    "mına kodumun ayısı bir toplantıya da katıl be !!"

  • senelerce garsonluk yapmış bir it olarak açıklayım..
    tırı vırı restoranları saymıyorum.
    garson zaten garson değildir. müşteri de kendi cep hesabı , kitabı belli ..ne yiyeceği önceden tasarlanmıştır.
    belki komik gelecek ama garson istemsizce menüleri toplar.
    bir refklestir bu.
    ilk olarak garson adisyon yazmasını bilmiyordur ve menüyü bir masa gibi kullanır. adisyon yazması çok daha kolay ve anlaşılır olur.
    masa da yer açmak içindir. menü devrilebilir, çarpabilir. bardağı dökebilir.
    bu tür resterontlarda rezerve olayı olmadığı için ve kişi başı menü basılmadığı için bir sonra ki masa ve sipariş için menüler toplanır ve ortak kullanım olan servant'ta istiflenir.
    bu sadece bir reflekstir sebebi yoktur. menüleri toplamak işletmecinin ve garsonun işini kolaylaştırmak içindir. zaten bu tarz yerlerde içecek, ön sıcak, sıcak ve tatlı siparişi bir sefer de alınır.
    ikincisi orta halli meyhane ve ocak başı yerlerinde olur. garson siz istemezseniz menü vermez. sadece içmek istediğiniz içkiyi sorar (genelde rakı olur) ona göre kişi sayısına ve istenen içki miktarına göre meze, ara sıcak, ana sıcak size öneride bulunur. bu tarz yerlerde garsonlar tam bir kaşardır ve müşteriye pek söz hakkı vermez. balıksa balık, ızgaraysa ızgara. kişi başı porsiyon olayına girmez. ortaya yaptırır. zaten mezeler vs. tepside gelir. orta da pek menü olmaz.
    fining dining room (siz ekşici piç fakirler pek bilmezsiniz) üst düzey yerlerdir. sadece şarap menüsü bulunur. siz şarabınızı söylersiniz garson ona göre devamını getirir.
    yani menü bir teferruattır her mekanda. baş ağrısıdır. işi bilen garson en ufağından en tepesine kadar mekanda yularları elinde tutmaya bayılır. bir şekil ego tatmini diyelim.
    ayrıca işi bilen bir garson kesinlikle menü'leri masa da bırakmaz. hijyen olarak menüleri masa da bırakmak akıllı bir iş değildir. onlarca insanın eli değiyor, tükürüğü bulaşıyor. üzerine öksüren, aksıran, yere düşüreni oluyor.
    menüyü masa da bırakmamak için birçok sebep vardır. ama menüyü masa da bırakmak için ne mekan ne garson ne de müşteri için elle tutulur bir neden yoktur.

  • hiç gerek yok. çare (bkz: ekonomik boykot)

    çok değil 3 ay dişini sıksın bu ülkenin okumuş yazmış beyaz yaka kesimi, avm'ye gitmesin, pazar kahvaltıya gitmesin, kıyafet almasın, bu yaz tatile gideceğine evde kalıp fırsat bulup okuyamadığı kitapları, izleyemediği filmleri dizileri izlesin, bu eylemlerle arttıracağı parayı da döviz yapıp evde saklasın.

    bak çok değil 3 ay diyorum. bunlara oy veren çomar esnaf da, devlet dört dörtlük çalışıyor diyen gavat da, beştepe eşrafı da bunun etkisini çok açık görür. yapın bunu aç kalsın pezevenkler, birbirlerine düşsünler. öyle oraya buraya yürüyüp ne canınızdan olmaya değer, ne de bunlara yeni mağduriyetler yaratmaya.

    ekonomik gücünüzün farkına varın. keyfinizden feragat etmeyi öğrenin.

    edit: uzun boylu biri ile ilgili nahoş denebilecek bazı doğru hitap şekilleri yumuşatıldı.

    edit2: smokinle kopruden atlayan adam hatırlattı: bu eylemin etkili olacak olmasının en büyük sebebi ülkece katmadeğer üretmeyip sikimsonik tüketim/hizmet sektöründen para kazanmaya çalışıyor olmamız. o yüzden "tasarruf dövize, döviz yastık altına" hadi koçlarım tasarrufunuz bol, gazanız mübarek olsun!

    debe edit: öncelikle teşekkürler destek mesajları için. sonra da bu yöntem etki etmez işe yaramaz diyenlere şu örnek video gelsin: https://www.youtube.com/watch?v=y97rbdsybkg

    tekrarlayalım: gücünüzün farkında olun. öğrenilmiş çaresizliğe yenilmeyin.

  • alman teknik direktörümüz var. rakibimizin ana dillerinden biri almanca. basın toplantısına çıkıyoruz almanca bilen çevirmen yok.

    çevirmen "ben ingilizce biliyorum almanca konuşursanız çeviremem" diyor. luksemburglu gazeteci almanca soru soruyor, kuntz almanca cevaplıyor. biz de beypazarı kurusu gibi bekliyoruz "bunlar ne diyorlar acaba?" diye. çevirmen "next question" diyor.

    baştan aşağı rezalet bir futbol idaresi var bu ülkede.

  • duygulandıran olaydır.

    derler ki internetten her ders kaydığında bir yiğit repeat öğrencisi ölür
    sonra toprak olur
    ve bir çiçeğin köküne can verir
    ve bir arı o çiçekten besin alır
    işte o arı...
    o arıydı evet...
    eminim onun o arı olduğuna, o arı bugün dolmuşu dar etti bana
    çıkmadı gitti camdan dışarı
    vızladı durdu kafamda sabah sabah
    stres yaptırdı
    calculus'tan kaldığım an ki gibi aynı...