ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sana vurana sen de vur diyen ebeveyn
-
once kendini koru,
sonra ogretmenine soyle,
baktin devam ediyor, sen de vur yumrugu agzinin ortasina.
bu siralama bence en iyisi.
emniyet kemeri takmamaktan trafik cezası almak
-
emniyet kemeri takmayan butun barzolarin yasamasini diledigim, belki bazi seyler duzelir diye umit ettirmis eylem.
birisinin canini korumak için onu parasiyla tehdit etmek zorunda kalmak ne aci.
"sıkıyor be abi"
okullar tatil edilebilir
-
eğer gerçekleşirse öğrencilerin en sevdiği virüs corona virüs olur.
2 gün sonra gelen edit:beklenen oldu öğrenciler çok mutlu*
1 yıl sonra gelen edit: lanet olsun,virüsü batsın.tüm öğrenciler okulların açılmasını istiyor artık.
elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
neden zorunlu kimya dersi tartışılmıyor
-
çünkü kimya masal değildir diye cevaplanabilecek soru.
herkesin yaptığı ama yapmadığını sandığı şey
-
entry girerken bazen kelimelerin yazımları hakkında şüpheye düşüp, doğru yazılışını teyit etmek için google veya sözlüğün başlık ara butonunda kelimeyi aratmak.
not: bu itirafta beni mal kılan detay ise aynı zamanda bir türkçe öğretmeni olmam.
alaçatı'daki hesap çılgınlığı
-
ulan tüm argümanınız herifin menemene melemen demesi üzerine mi? yok mu başka yorumunuz? melemen yazdığı için haketmiş güya.
tanım: anormal fiyatları menemen yerine melemen yazılmasıyla alakalandıran yüksek zeka (!) kişileri görmemizi sağlayan başlık.
edit: başlığı hortlatan arkadaş ilkin "melemen" yazmıştı, menemen olarak düzeltmiş.
kahpe bizans
-
gani müjde'nin anlattığı kadarıyla aktarayım.
cem yılmaz, filmin başrol oyuncusu olacaktı. rol, cem yılmaz için yazılmıştı. röportajlar yapıldı, basın toplantısı bile yapıldı. yapımcı arayışları sırasında gani müjde ve ekibi kanal d binasına gitti. faruk bayhan ve armağan çağlayan'ın da bulunduğu bir ekiple toplantı yaptılar. bayhan, cem yılmaz'ın tavırlarını beğenmedi. (cem yılmaz, o sıralarda yeni yeni popüler olmaya başlamış birisi) lakin, müjde'nin ısrarı ile gösterisine gitti. yine beğenmedi. yapımcılığını almadı. başka yapımcı aradılar. bu arama süreci 1 yılı geçti. bir müddet sonra cem yılmaz, filmden affını istedi. her şey çok güzel olacak filmi için aldığı teklifi kabul etti. film bir süre daha bekledi. daha sonra tekrar faruk bayhan ile gani müjde bir araya geldi. bu kez yapımcılığını aldılar. filmi kanal d'ye sattılar. bayhan da kanal d'nin ne kadar star ismi varsa filme yolladı. mehmet ali erbil, cem davran, hande ataizi, nurseli idiz dahil olmak üzere bütün isimler kadroya bu şekilde dahil oldu.
film, 1999'da 2.5 milyon kişi tarafından izlendi. o yıllarda ülkedeki sinema salonu sayısı toplamda 800 bile değildi.
bira içme hevesini kaçıran şeyler
-
(bkz: boş küme)
"eğer berbat bir şeyler olmuşsa unutmak için içersin; iyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin; ve hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin."
charles bukowski
must ile have to arasındaki fark
-
en kolayı aynı cümlenin olumsuz halini söylemek.
must'ta "mamalı" anlamı olur, have to'da "zorunda değil" anlamı olur.
örnek:
you must fill this form: bu formu doldurmalısın.
you have to fill this form: bu formu doldurmalı/doldurmak zorundasın.
olumsuz:
you mustn't fill this form: bu formu doldurmamalısın.
you don't have to fill this form: bu formu doldurmak zorunda değilsin.
görüldüğü üzere olumluda anlamlar birbirine çok yakınken olumsuzda anlam farkı ciddi boyutlara geliyor. ayrımı bence en güzel bu şekilde yapılabilir.
20 senedir ingilizceyle haşır neşirim ve şunu söyleyrbilirim ki must ile have to arasındaki en bariz süzgeç bu.
8 ocak 2002 istiklal caddesi fotoğrafı
-
o isikli yildizlar yok mu hala ıstiklal'e gidince bize maziyi hatirlatan o yildizlar. o yildizlarin ustunde de selocanli turkcell reklami olmali tabii, yilbasindan once alisveris yapilmaya gidilmis. kar yagiyor, kalabalik ama insanlar bir birine carpmiyor. arap turistler vara vara diye cocuk kovalamiyor, sonra tramvay agaclarin arasindan yavasca geliyor, farlari acik. daha sonra yukari dogru cikiyorsun, kizilkayalar var, hemen 2 tane islak atiyim diyorsun sonra dolmusa gecerim ya da akm onunden otobuslere... kizilkayalar'a geldiginde bu adamlar gezi'de bize hamburger vermedi demiyorsun, otobuste bu soforler bizi sopayla kovaladi demiyorsun, biniyorsun kirmizi beyaz korukluye geliyorsun eve, yilbasi programinda huysuz virjin varmis, hadi bakalim...
edit: cadde patates oldu, ne kasmışım yazarken. püü