ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fayton atına saldıran pitbull köpeği
-
pitbull besleyenler, topluma kendini kanıtlayamamış korkak tiplerdir.
pitbull’u olan insanlarla arkadaşlık etmeyiniz.
russell westbrook
-
(bkz: triple-double)'a saygınlığını kaybettiren oyuncu.
r.westbrook emekli olduktan sonra büyük ihtimal bu şekilde anılacak,onun sayesinde triple-double artık çok saygın bir istatistik değil; eskiden en basit triple-double bile bütün basketbol sitelerinde yer bulurdu ama artık çok dikkate alınmıyor.
bir yazar arkadaş mvp olmasını dile getirip onu eleştirmeyi aşağılamış; mvp oylamasında çok fazla oy almasını bu duruma neden göstermiş. öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki spor yazarların bizden daha ehil olması onların her söylediğini kabul etmemiz anlamına gelmiyor; onların her kararını bilimsel gerçek gibi mutlak doğruluk kabul edeceksek bill russell nasıl 5 defa mvp oldu açıklamak lazım. nba tarihinde r.westbrook'a en çok benzeyen oyuncu wilt chamberlain kariyeri boyunca b.russell'ı istatistikleriyle ezdi hatta bütün diğer oyuncuları da... chamberlain'in kariyerini 5'e bölseniz istatistiklere göre nba tarihinin en iyi beş oyuncusu olur. bütün bunlara rağmen istatistik kasıyor diye w.chamberlain 4 defa mvp olabilmişken aynı dönemde sıradanın biraz üstünde istatistikleri olan b. russell 5 defa mvp oldu. bu seçimleri de spor yazarları yaptı her ikisini de aynı anda kabul etmek çelişkili. bir dönemin yazarları için istatistik, başka döneminin yazarları için galibiyet takıma katkı vs. önemli.
adam mvp oldu peki gerçekten ligin en değerli oyuncusu mu? k.leonard, j.harden, k.durant , l.james, s.curry, k.irving , a.davis , j.wall ( belki bu seneki performansıyla giannis antetokounmpo) bunlardan herhangi biriyle r.westbrook takas edilebilir mi? bir mvp'nin değeri mvp olduğu yıldan sonra nasıl bu kadar düşük olur?
r.westbrook'a gelince istatistik kasıp kasmıyor oluşu artık tartışma konusu bile değil; çok eski zamanlarda neler dönmüş bilmiyoruz ama yakın zamanda r.westbrook ile karşılaştırılabilecek seviyede istatistik kasmış bir oyuncu yok hatta eskiden mahçupça istatistik kasıyordu ama artık iş arsızlık seviyesine geldi. link
geçen sene istatistik kasması takımının çöp(!) olmasına bağlanıyordu. yakın zamanda takımdan ayrılan oyuncular ;
v.oladipo : indiana'da star seviyesine çıktı. şimdilik sezonun bir numaralı mip adayı. istatistik vermeye gerek yok.
d.sabonis : ilk beş oyuncusuyken yedeğe düştü ama süre ortalaması 4 dk. civarında arttı. istatistikleri ise 2 kat artmış durumda geçen seneye göre çok daha değerli.
şu an p.george ile bu ikiliyi tekrar takas etmek imkansız.
e. kanter: hem istatistikleri hem de değeri arttı. en ilginci ligin en iyi ribaundçuları arasına girdi, sahi bu adam neden geçen sene birden bire rib. yeteneğini kaybetti tıpkı s.adams gibi ? rib. almamaya çalışmasıyla alakası olabilir mi? link
d.mcdermott: istatistikleri daha iyi değeri ise çok çok daha yüksek. hatta o ile t.gibson'ın rakamlarına baksanız geçen sene bulls'ta iyi okc'de kötü takımdan ayrılınca yine iyi.
bu durumu bu oyuncuların genç olmasına(t.gibson hariç) gelişime açık olmasına bağlayalım peki e. ilyasova? geçen sene okc'de tamamen hiçken 76'ers'ta nasıl yıldızlaştı ya da gerçek yaşı kırklarda olduğu söylenen s. ibaka? k.durant gibi zaten zirvede olan bir oyuncunun bile bu takımdan ayrıldıktan sonra performansı yükseldi.
d.waiters'ın nerdeyse erkenden kariyeri bitecekti, min. kontratla heat'e gitti. okc'den ayrıldıktan sonra ortalama üstü bir oyuncuya dönüştü.
takım değiştirmenin oyuncuları olumlu etkilemesine bağlayıp geçelim. takımına bakıyorum.
s.adam; geçen sene berbattı o yüzden bu sene biraz iyi gibi görünüyor ama sıradan bir pivottan fazlası olamıyor,rib. almaması gerekiyor, şut yeteneği pek yok ama pota altında çok etkili. pota altına top indirmek de organizasyon gerektirir ama takımın öyle bir amacı yok tabii eğer westbrook'a asist gerekiyorsa ayrı... gelişimi ileri değil geriye doğru.
a.roberson; geriye gidiyor.
a.abrines;geriye gidiyor.
ya da şöyle soralım;son iki sene de okc'den ayrılıp daha kötü olan tek bir oyuncu var mı? (c. payne sakatlandı )
okc'e gelip değeri artan tek bir oyuncu var mı?
okc'nin takasla giden/gelenler hariç mevcut oyuncularından değeri artan var mı?
bu takım çöp falan değil, r.westbrook bu takımı çöplüğe çevirdi. geçen sene play-off'a katılmış en genç takımdılar ama artık saçma sapan fantazilerin takımı haline geldiler.
bir diğer argüman da triple-double'ın nasıl inanılmaz bir istatistik olduğu. nba tarihinde bu istatistiğe ulaşan iki oyuncudan biri; o.robertson o rakamlara nasıl ulaştı bilmiyorum ama r.westbrook'a gelince bu adamın yaptığını nba'de yapamayacak bir süperstar/star olduğunu sanmıyorum. hatta vasat/vasataltı oyuncular için bile yaptığı şey imkansız değil. bu sene ünlü olduğu için ve gelecekte ne olacağı şüpheli ama şu an kesinlikle vasat/vasat altı olan l.ball'ı ele alalım. adam 9-7-7 ile oynuyor.
maç başı gerekirse 30 şut kullanarak +10 ortalama yakalayamaz mı?
savunma yapmak yerine pota altında beklerse ve bütün uzunlar rakibe of. rib. kaptırmak pahasına topları lonzo ball'a bıraksa, faul atışlarında topu almak için lonzo pota altına geçerse 3 tane daha rib. alamaz mı?
takım arkadaşlarına pas verdiğinde oyuncular uygun olsa ya da olmasa sırf lonzo'ya asist yazdırmak için lonzo'nun elinden gelen hep topu potaya sallasalar 3 tane daha asist yapamaz mı?
evet. lonzo ball..
r.westbrook, triple-double ortalama tutturdu çünkü geçen sene okc'nin ne maç alma ne de başka hedefi yoktu tek hedefleri r.westbrook'a td yaptırmaktı; böyle bir amaç bir takım için gerçekleştirilmesi çok zor olmayan bir hedef. bu sene de aynı şekilde istatistik kasıyor ama bu sezon c.anthony ve p.george gibi oyuncular geçen seneki gibi saçma sapan işlerin içine girmedikleri için arada triple double'lar ile mutlu oluyor.
furkan bölükbaşı'nın özgür demirtaş'a verdiği ayar
-
bir tarafta furkan varsa diğer tarafa hiç bakmadan direkt olarak hak vereceğim için büyük olasılıkla olmayan ayar.
kraliçe victoria'nın 6 bin sterlinlik donu
-
(bkz: victoria's secret)
11 milyona aldığım yalı lüks değil ihtiyaç
-
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini yerle bir edendir.
carrhae savaşı
-
geçmişten günümüze tarihin tozlu sayfalarını çevirerek gelirsek, kitabımızın her sayfasında savaşların olduğunu görürüz. hiç şüphesiz tarih yapraklarının yarıdan fazlası savaşlar ile ilgilidir. savaşları tek tek incelersek hepsinin ayrı bir hikayesi olduğunu görürüz. bu savaşlara yön verenler rakiplerini önce masa üstünde yenmeye çalışır, stratejisini buna göre yapar. bunu yaparken de her yol mübahtır. çünkü savaşın bir kuralı yoktur. iyi bir plan ve strateji, askerlerin kullandığı silahtan daha güçlü ve yıkıcı olabilir. ve çoğu zaman zihinlere hükmetmek, rakibin kafasını karıştırmak en büyük silah olabilir, daha savaş başlamadan ya da savaş anında da rakibinize psikolojik üstünlük kurarak rakibinizi alt edebilirsiniz. işte bu yazıda partların meşhur carrhae savaşında romalılar'ı nasıl psikolojik olarak yıprattıklarını ve acı bir mağlubiyet tattırdıklarını anlatacağım...
ilk önce savaş öncesi duruma göz atalım. partlar doğu'da dicle ve fırat nehirlerinin hemen hemen kontrolünü sağlamışlar, ipek yolunu ele geçirmişlerdi. ekonomik olarak güçlü bir duruma gelmişlerdi. roma ise zaten süper bir güçtü. kendi içindeki isyanları bastırmış ve düzen sağlanmıştı. sezar, pompey ve crassus üçlü ittifağa girişmişti. crassus spartacus isyanını başarılı bir şekilde bastırmıştı. aynı zamanda roma'nın önde gelen zenginlerindendi. hiç şüphesiz spartacus'e karşı kazandığı zafer, onu sadece zengin olmasıyla değil askerî anlamda da saygı duyulmasını sağlamıştı. ayrıca iki devlette ermenistan konusunda da ciddi bir psikolojik savaş veriyordu. ermenistan sorunu iki devlet için bir gövde gösterisi idi. her ikisi de ermenistan üzerinde hakimiyet kurmak istiyordu. en sonunda ermeni kral roma'dan yardım isteyince savaş kaçınılmaz oldu. ama bu savaş crassus için politik olmaktan çok ekonomikti. çünkü zengin crassus gözünü doğunun yani partların zenginliğine dikmişti.
crassus, crassus... roma'nın en zengin adamı. servetine servet koymak için yönünü part topraklarına çevirdiğinde onu karşılamak için hazır olan biri vardı: surena. surena'da crassus gibi zengindi. geniş topraklara sahipti. partların kraldan sonra en güçlü kişisiydi. gelin ünlü romalı tarihçi plutarch'ın surena hakkındaki betimlemesine bakalım,
"cesaret ve yetenekte, boy ve kişisel güzellikte eşi benzeri yoktu. bin develik konvoyu, zırhlı bin atlı ve daha da fazla sayıda hafif silahlı süvarisi vardı. dahası, tacı part kralının başına geçirmek gibi kadim ve kalıtsal bir ayrıcalığın da tadını çıkarıyordu. ve o sırada henüz otuz yaşında olmamasına rağmen, basiret ve sağduyu konusunda en yüksek itibara sahipti."
crassus rakibini hafife almamalıydı ve dikkatli olmalıydı çünkü rakibi de keza güçlüydü.
roma ordusu oldukça iyi eğitimliydi, disiplinliydi. lejyonlar kuşatma anında kaplumbağa¹ dizilişi yapıyordu. her arazide savaşabilecek şekilde eğitiliyorlardı.
partlar ise vur - kaç taktiğini başarılı bir şekilde uyguluyordu. at üstünde ok atan askerleri vardı. part ordusu geri çekilirken, arkadan gelen askerlere özellikle suvarilere at üstünden ustaca ok atıyorlardı. ayrıca yine at üstünde mızrak kullanan ve "part katafraktı"² denilen ağır zırhlı süvarileri vardı. şunu da ekleyelim, partlar develere yükledikleri oklarla savaş meydanına tedarik yapıyorlardı.
partlar 9.000 atçı okçu ve 1000 katafrakt atlısı vardı. roma ordusunda ise 30.000 ağır piyade, 4.000 hafif piyade ve 4.000 süvari idi.
tüm "sayısal" şartlar roma'nın yanındaydı. yani roma ordusunun "kılıcı", partlar'dan daha fazlaydı. crassus hayatına mal olacak olan topraklara doğru para hırsı ile yol alırken ordusunun sayısına güveniyor olmalıydı. crassus'un atladığı önemli bir şey vardı; partların rakibi yormaya yönelik stratejisi. partların stratejisi roamalıların kılıcından daha güçlüydü.
crassus önce partların barış tekliflerini geri çevirmişti. roma'da çoğu kişi bu savaşı gereksiz buluyor ve crassus sert bir şekilde eleştiriliyordu. o zamanlar kış şartları hâkimdi. crassus önce brundisium limanına geçti. gemi ile suriye'ye geçmeyi planlıyordu. ne var ki fırtınada gemilerin bazıları battı ve bazı askerleri kayıp verdi. bu yaptığı oldukça büyük bir hataydı. orduyu galatya'ya çıkardı. bu bölge günümüz eskişehir ve ankara dolaylarını kapsıyordu. crassus partların batı şehirlerini aldı ve garnizon kurdu. aslında crassus bu bölgede savaşarak ve garnizon kurarak hata yapıyordu. crassus'un hedefi seleukia (antalya) üzerinden fıratın doğusuna geçmekti. romanın müttefiki olan ermenistan kralı ikinci artavesdes crassus'a daha farklı bir yol sundu. sonuçta partları ve savaşçılarını tanıyordu. partların okçu süvarileri açık alanda iyi savaşıyordu. crassus'a ermenistan üzerinden dağlardan geçmesini tavsiye etti hem böylece yardım da edebilecekti. crassus bildiğini okudu.
eskiden pompey'in bir müttefiki olan bir arap şefi, surena tarafından romalılara gönderildi. adı ariamnes idi. crassus'a partların nerede olduğunu bildiğini ve sayıca az olduklarını söyledi. ve romalılar'ı çöle getirdi. ariamnes daha sonra ortadan kayboldu ve surena'yı romalılar'ın konumu hakkında bilgilendirdi. artık roma ordusu bir tuzağın içine çekilmişti. roma ordusu susuzluk çekmeye başlamış ve bitkin duruma gelmişti. biraz ilerledikten sonra bir pınara denk geldiler. crassus'un teğmeni cassius dinlenmeyi teklif etti. crassus acele ediyordu. yukarda dediğim gibi crassus zaman kaybediyordu ve bu rakibinin de işine gelen bir durumdu, partlar hem plan yapma hem askeri olarak hazırlanma fırsatı bulmuş oldular.
crassus ve ordusunun üstünde en baştan beri uğursuzluk vardı. hieropolis ( denizli) tapınağına gelen crassus, burda partların okçu atlarıyla ilgili bazı söylenceler duydu. askerler korkmaya başlamıştı. subaylar, crassus'a fetihten vazgeçmesini bile söylediler. crassus askerlerinin sözünü dinlemedi. ve yine kamp yapacakları bir sırada yoğun bir yağmur ve yıldırım'a yakalandılar. yerler sırılsıklam olmuştu. çakan bir şimşek crassus'un atlarından birini korkutmuş ve bakıcısını suyun içinde sürüklemişti.
part ordusu kendini gösterdiğinde crassus aldatıldığını anladı. partlar az değillerdi sayıları tahmin edilenden fazlaydı. iki ordu'da savaş düzeni aldı. hatta surena ordusunun görünenden daha az gözükmesi için askerlerinin büyük bir kısmını muhafızların arkasına sakladı. daha sonra partlar tüm ovayı inletircesine davul çalmaya başladılar. plutarch'ın anlatımına göre bu sesler "sağır edici, korkunç ve bir canavarın sesini andırıyordu". surena süvarilerinin zırhlarını deriler ve cüppelerle kaplamasını emretti. romalılar saldırıya geçtiler. partlar dağılarak zırhlarını açtılar. bu psikolojik taktik romalılar'ın moralini iyice bozdu. romalılar birbirine kenetlenmiş ilerliyordu. surena atçı okçularını lejyonların üzerine sürdü, ve bir ok yağmuru başladı. oklar zırhları deliyordu. o sırada develerin üzerinde ok mühimmatı yapıldı. crassus bunu görünce oğlunu yani publius'u süvarilerin başına geçirdi ve ileriye doğru gönderdi. okçu atlar geri çekilme numarasını uyguladılar. roma süvarileri onları takip ediyordu. uzun bir kovalamaca sonunda part katafraktları romalılar'ı pusuya düşürdü. romalılar yerlerinde durdular, bunun üzerine okçu atlar onları çembere alarak toz çıkardılar. romalı askerler safları sıklaştırdılar ancak önlerini göremiyorlardı. çaresiz kalmışlardı. publius saldırı emri verdiyse de katafraktlar hepsini öldürdü. crassus bunun üzerine teslim oldu.
crassus'un en baştan zaman kaybetmesi, bir aldatılma sonucu çöle girmeleri, partların sayıları hakkında yanlış bilgilendirilmeleri, partların savaşın başında sahte zırh hareketleri hepsi roma ordusunun önce psikolojik olarak yenilmesini sağlamıştı.
crassus'un ise ölümü ironik bir şekilde olacaktı. crassus idam edildi. altın için geldiği topraklarda kafasının içine altın eritildi. ilginçtir ki surena'da aynı yıl kral tarafından öldürüldü.
biri roma'nın diğeri de partların en zengini olan iki kişinin savaşında, ikisinin de en sonunda ölmüş olması tarihin tozlu sayfalarında acıklı bir şekilde yazacaktı.
¹görsel
görsel
² görsel
görsel
sonda ki görsel wikipedia
1923 yılında kameraya söven istanbullular
-
25 saniyede atatürk'ün ne kadar büyük bir karakter, ne kadar başarılı bir devlet adamı olduğunu gösteren videodur.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık:
yıl 1453 ve inci sözlük başlıkları
gemiler karadan yürüyor beyler
1. çok ilginç amk
2. salak onların altında yağlı kütük var, gemiler onların üzerinde kayıyor
3. @2 ibn-i sina
4. @2 ibn-i sina nın kayıp dölü
5. @2 aynştayn
6. @5 aynştayn kim amk
ahahahahahah bu ne amk?
2 kasım 2019 ömür boyu nafakanın kalkması
-
yoğun gelen mesajlar üzerine edit;
gelen mesajlarin birçoğu geriye dönük kapsama olabilir mi olamaz mi diye. bu durumu sanirim paket onaylandiktan sonra netlesecegi dusuncesindeyim. tabi hukukçu arkadaşlar daha iyi bilirler, hukuk geriye işlemez diyen arkadaşlar haklilar ama belki karşi dava açilma vb. gibi durumlar olabilirde olmayabilirde.
-------------------------------------------------
2. yargı paketine eklenecek olan 'ömür boyu nafakanın kalkması' ve icra yoluyla çocuk teslimininde nihayet son bulacağı muazzam bir haber ahali.
nafaka bağlanması için evlilik süresi, kadının yaşı, gelir durumu, çocuk olup olmadığı, tarafların kusur oranı gibi kriterler dikkate alınacak. nafakanın evli kalınan süre ile sınırlandırılması, ancak bu sürenin iki senenin altında olmayacağı belirtiliyor.
iki seneye kadar olan evliliklerde nafaka süresi iki sene, bu sürenin üzerindeki evliliklerde ise evli kalınan süre kadar nafaka ödenmesi planlanıyor.
1 ay kadar evli kalip, uzun süre nafaka ödeyen garibim hemcinslerime umut veren, hadi inşallah diyecegim kurtuluş yolu.
kaynak
esra erol ve kocasının günde 100 bin tl kazanması
-
inanılır gibi değil. 1 yıl çalışarak felipe melo alabiliyorlar.
debe editi: ekşi sözlük'te günde ortalama kaç adet entry giriliyor? bilen varsa yeşillendirebilir mi? istatistikler fasilitesi eskiden ne güzeldi, şimdi bakmak bile istemiyorum.
bu arada günlerden cumartesi, hava güneşli, burayı okumak yerine dışarı çıkıp iki arkadaşınla buluşsana dostum :)
o ses türkiye
-
hadise'nin tiril tiril sıfır kollu bir bluz giydiği yerde mazhar alanson'un kazak üstü kaşe montla oturduğu jüriye sahip yarışma.ben anlamadım şimdi stüdyo mu soğuk, hadise mi yanıyor, mazhar alansonun kanı mı çekilmiş ?
depremzedelerle dalga geçen gurbetçi
-
hic uzatmadan sirketine sikayet edilmesi ve hayatinin karartilmasi gereken kisidir.
asagidaki formatla maili 50 kisi atsa adamin aklini alirlar. kaldi 49 kisi hadi biraz emek verelim.
alici : cnx-bg-recruitment@concentrix.com ( sirketin bulgaristan ayagi hr i )
konu : complain about employee named - fatih yeresacan -
mail :
hello,
one of your employees posted a video about the earthquake in turkey. ın the video, he humiliates and insults people affected by the earthquake. the video contains a lot of disrespectful behavior and words to them. he is ruthless on a sensitive subject and speaks without hesitation.
for the company image, please take the necessary steps in this regard.
kind regards
you can reach:
to the video: https://www.youtube.com/…&ab_channel=gurbethavaları
to the employee: https://www.linkedin.com/…atih-yeresacan-445157181/
edit: guzel mesajlariniz icin tesekkurler. boyle insanlarin varligini gormek umut verici
son edit: bir yazarin attigina gore isten cikarilmis. ellerinize saglik
link: https://twitter.com/…dar/status/1637150118183944194
doların bir yükselip bir düşmesinin sebebi
-
başlık tuttu madem, son zamanlarda doların neden yükseldiğine ilişkin bir şeyler yazayım şöyle anneye anlatır gibi:
şimdi bu dolar dediğimiz amerikan parası, abd merkez bankası (fed) tarafından basılan bir ödeme aracı. dünyada ne kadar dolar olacağına fed karar verir. nasıl bizim merkez bankamızın belirli hedefleri ve misyonları varsa (fiyat istikrarı en önceliklisi) fed'in de kendi öncelikleri ve tutturmak istedikleri hedefler var.
şimdi bu fed, kriz zamanlarında piyasayı canlandırmak için, işsizliği azaltmak ve büyümeyi sağlamak için bir karar aldı. dedi ki, alın size dolar, ama faize de koymayın, faizleri de düşürdüm dedi (0 ila 0.25), gidin bu parayı harcayın, yatırım yapın, paradan para kazanın dedi. bunları yaparken de hem büyürüz hem de yatırımlarda o kadar insan çalışacak işsizlik azalacak gibi bir plan yaptı. dolayısıyla, yıllarca piyasaya ucuzdan dolar saldı.
peki bu dolarlar nerelere gitti? altına gitti, kendi iç piyasasına gitti, başka ülkelere gitti, başka ülkelerin borsalarına girdi. bu başka ülkeler kimlerdi? yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyan ülkeler, gelişmekte olan ülkeler. türkiye gibi ülkeler. bu para yağdı türkiyeye. ucuzdan dolar oh mis. yabancı elinde dolarla geldi türkiyeye, bozdurdu dolarını, tl ile borsaya girdi, tlden faize koydu falan fistan.
peki yıllarca süren bu dolar sağanağında bizim ne yapmamız gerekiyordu ve ne yaptık?
biz bu likiditeyi bulduğumuzda yapmamız gereken şey yapısal bir takım iyileştirmeler ve uzun vadede bize para kazandıracak teknolojik gelişmeler ve know-how barındıran yatırımlar yapmalıydık. boylece piyasada para kalmayınca da ürettiğimiz katma değerli ürünleri satabilir, ülkeyi büyütebilir ve orta gelir tuzağından sıyrılabilirdik. eğitime bilime teknolojiye yatırım yapsa idik, bir güney kore gibi teknoloji üreten firmalarımız, ne bileyim hindistan gibi uzay araştırmaları gerçekleştirecek bilimsel altyapımız falan olabilirdi.
ne yaptık bunları yapmadık da? ev yaptık. gökdelen diktik. harcadık. dolarları gömdük inşaata gömdük lüks araçlara gömdük iphone 6 lara. lan bu ucuz likiditenin bir sonu olabilir diye düşünmedik hiç..
yıllar geçti ve 2013'e geldik.. fed yeni bir açıklama yaptı. dedi ki, artık ucuz para devri bitti. iyi kötü yıllarca saçtığım paralarla ekonomi biraz düzeldi. artık daha fazla para saçarsam bu sefer balonlar oluşur. doları hakettiği seviyeye yükselteceğim, faizleri artıracağım dolayısıyla yine tasarruf oranı artsın istedi. bu kararı neden aldı? çünkü 1) balonlar oluşabilirdi engellemek istiyor, 2) tasarruf oranları artmalı sermaye toparlanmalı. 3) fedin bütçesi trilyonlarca dolar oldu bunun bir sonu olmalı.
sonuçta gezi eylemlerinden hemen öncesinde, tahvil alım programı adı verilen ucuz para saçma politikasını durduracağını açıkladı. bu bizim için ilk şok oldu. insanlar bu karara hemen tepki verdiler ve dolar yükselmeye başladı. bu duruma hemen müdahale edemediler bizim merkez bankamız. sonrasındaki süreçte siyasi gerginliklerle beraber beklentiler o kadar değişti ki dolar 2 liranın üzerini gördü. bizim merkez bankası da el mahkum doları düşürmek için faizleri 4-5 puan artırmak zorunda kaldı.
faiz neden kötüdür? aslında faiz kötü değildir, ayarında faiz, enflasyona uyumlu faiz iyidir. çünkü sermaye toplanır. toplanan sermaye ile yatırım yapılabilir. faiz bu açıdan iyidir. ama olmaması gereken ve el mahkum istemeden yaptığın faiz artırımı kötü bir durumdur çünkü faiz yüksek olursa insanlar borç almak istemezler. borç almayınca da yatırım yapmazlar. yatırım yapmazlarsa her sene işgücüne katılan insanlar işsiz kalır. ya da mesela ev mev satın almamaya başlarlar. eldeki evler falan elde patlar. tayyibin şu an faiz indir diye yırtınmasının sebebi budur. amma kazın ayağı öyle değil işte. tayyibin dediği gibi kolay olaydı bütün dünya faizleri kaldıralım mis gibi yaşayalım küresel ekonomi coşsun di mi ne güzel lan hayat? tayyip rüya görüyor. gösteriyorlar.
sonuç olarak, fed en sonunda bu faizleri, yukarda anlattığım sebeplerden ötürü artıracağını ifade etti. bu durumda neler oluyor bak:
- yıllarca ucuz dolara alışmış ekonomiden yabancı elini çekmeye başlıyor. yani yabancı diyor ki, benim güvenilir merkez bankam da artık bana faiz vermeye başlayacak. dandik türkiyede ne işim var lan artık benim diyor. giderken dolarlarını alıyor ve içeride dolar azalıyor.
- senin dolar türünde bir ton borcun var. o iphoneları alırken o range roverları alırken hayat çok güzeldi di mi? ucuz ucuz nasıl olsa öderim diye aldın doları bastın yine yabancı şirketlere. sahip olmadığın bir zenginliği öne aldın, önceden yaşadın. bu borç ödenecek illa ki. ve dolar da azaldı piyasada. ne yapacan? daha fazla tl vereceksin ki az olan dolardan elde edebilesin.
- eğer teknolojik gelişmeler yapmış olsan, know-how değeri olan ürünlerin olsaydı onları satar yine dolar bulurdun ama parayla yaptığın betonları kimse almak istemiyor. güney kore gibi cep telefonu tablet gibi bişey üretebilseydin satar yolunu bulurdun şimdi ne yapacan?
- bir de o kadar safsın ki, bu sahte zenginliği kendinden bildin. benim süper yeteneklerim ekonomiyi uçurdu zannediyorsun. ve halkımız da 90% embesil olduğu için büyük çoğunluk buna inanıyor. tayyip sayesinde oldu zannediyor yaşadığı sahte zenginliği. şimdi işler değişince de apışıp kaldı öyle. saçmalamaya başladın. kalan bir avuç yabancı vardı, onları da ürkütüyorsun. adamlar kuyruklarını kıçlarına alarak kaçıyorlar ülkeden lan ne işimiz var bizim bu sirkte diyerek.
sonuç olarak, doların şu sıralar değerlenmesinin temel sebebi bunlar. eklemeler yapılabilir ya da bir hata yanlış varsa uyarın düzelteyim.
ekleme: @sia belirtti; petrolün yükselişiyle türkiyeye giren ve düşüşüyle türkiyeden çıkan bir arap sermayesi mevcut. ve bir de yolsuzluğun yarattığı etki var, yolsuzluk iddiaları bile güveni sarsıp doların yükselmesine yol açıyor. bunlara şeffaflığımız, ekonomik özgürlüklerde geldiğimiz nokta vs gibi sosyal / siyasal riskleri de ekleyebiliriz. hepsinde de daha kötü yerlere gidiyoruz.
edit: çok fazla soru geliyor 1) kriz çıkar mı, 2) euro'da da aynı durum geçerli mi diye. bu yazıda ele alınan dolar idi, euro'nun da ayrı bir hikayesi var elbette. krizin çıkıp çıkmayacağı da kriz lafından ne anladığınıza bağlı. şöyle bir şey yazmıştım geçen hafta: #49447815
edit2: bu yazı birgün gazetesinin 6 mart sayısı manşeti dahil birçok yerde kopyalandı, yayınlandı, araklandı vs vs. onedio haricinde kimse ne izin istedi ne de referans gösterdi. bu hırsızlık kültürü ile bu ülke gelişmez beyler. fırsatınız varsa çekin gidin bu ülkeden.