hesabın var mı? giriş yap

  • "eveyi ci vocce" dir dogrusu.

    hatta sözlerini de yazayim da tam olsun:

    eveyi ci vocce, eveyi ci vocce
    aya vocce yeri
    yulbin hilbe, yulbin stok be
    es muut a mut..!

    eveyi ci vocce, vigi tanis, aya vocce
    dada sana dada window, deri tokyu
    a ya vocce yeri

    aynen böyle... 20 senedir neden unutmadim, nasil bir bilincaltidir, ne ayaktir bilinmez.

    maykil sarkicisina minik dimaglari taciz ettigi gerekcesi ile dava bile acilabilir, aliskin nasilsa...

    edit: maykılımı ölüm almış, entry yetim kalmış. huzur içinde yat çocukluğumun son kalesi...

  • amk yıl olmuş m.ö. 2251, hala kaynak vermeden haber başlığı açan var. papirüsün nerede kardeşim? sıçtınız sözlüğün içine.

    edit: hahah şu an düşündüm de, biz 2251 yıl sonra isa'nın doğacağını nereden biliyoruz amk??

  • hayatımın türlü evrelerinde farklı uyku problemlerine sahip biri olarak bir kaç öneri vereyim
    1) yatak sertliğinin kendinize endeksli olması, boyun boşluğunuzu dolduran bir yastık kullanmanız fiziksel anlamda uyku kalitenizi artırır, saçma salak ağrılarla kalkma ihtimalinizi azaltır.
    2) yatacağınız odayı uyumadan önce mutlaka havalandırın. nefes problemleriniz varsa mutlaka bir buhar makinesi alın veyahut kalorifer peteğine ıslak havlu koyun ki gecenin bilmem kaçında çölde susuz kalmış sahabe gibi uyanmayın.
    3) bu çok lafta kalacak bir önerme ama mümkün olduğunca telefonunuzu yatağınızdan uzakta tutun ve uyumadan en az bir saat önce ekranla ilişiğinizi kesin. gerçek anlamda uykuya daha erken dalmanızı sağlıyor. eğer bunu sağlayamıyorsanız telefonunuza karanlıkta bakmamaya dikkat edip okuma modunda kullanabilirsiniz.
    4) ev içinde giydiginiz kiyafetlerle yatağa girmeyin pijamanın gücüne inanın. hem psikolojik olarak uyumaya hazirlanacaksiniz hem de çarşaf değiştirme döngünüz uzayacak. aynı şekilde uyandığınızda da tüm gün evde olacak bile olsanız pijama yerine ev kıyafeti giyin.
    5) uyuyacağınız odanın sıcaklığı ideal olmalı ne çok soğuk ne çok sıcak tam ayarında.
    6) temiz çarşaf bence aşırı iyi bir şey yeni serilmiş çarşafta çekilen o ilk gece uykusu..*
    7) yastığınıza, bulduğunuz en yakın aktardan lavanta yağı alıp bir iki damla damlatmak koşuluyla hiçbir işe yaramadığını deneyimleyip "ah be abi boşa aldık ama en azından koku güzel" demenizi şiddetle tavsiye ederim.
    8) bitki çayı da insanı bir triplere sokuyor. kendinizi keşiş gibi hissedip mutlak huzuru bulacağınızı inandığınız aptal bi ideolojinin varlığıyla zihnen ve bedenen rahatlayıp bi nebze de olsa uyku kalitenizi artırabilirsiniz.
    9) hazır bitki çaylarının işlevsizliğinin yanı sıra bir aktara gidip* rezene, melissa, hibiscus ve adını unuttuğum bitkiyi alıp çayını yapın ciddi anlamda sakinleştirici rahatlatıcı etkisi var.
    10) burnunuz tikaniyorsa burun delikleri altına nane yağı sürün. ama sağlıklı bir uyku için kesinlikle kaliteli nefes şart.
    11) ideal uyku saati hakkındaki hurafelere olabildiğince inanmayin. yok 8 saat yok einstein 2 saat uyuyormuş. her insanın dinlenme ihtiyacı süresi farklı. ortalama 30 yaşındaki bir insan yaklaşık 10950 defa uyku döngüsüne girdiğini düşünürsek 10950 sefer uykudan hangisinde kaç saat uyuduğu zaman en dinç kalktığını hesaplayabilmesi gerekir. aynı zamanda 30 dakika* ve katlarında beynin hafif uyku sürecine girdiği için daha kolay uyanılabilecegine dair bir yazı okumuştum denemeye fırsatım olmadı ama bir şans verilebilir.

    asıl maddeye geldik vesselam)
    saydıklarımın hepsi fiziksel yardımcı etkenler. eğer aşıksanız, hayattan kazık yediyseniz, borç batağındaysanız, kuruntulu biriyseniz, işkolik bir insansanız vb. yazdığım hiç bir bok işe yaramaz. beden yorgunluğu, kafa yorgunluğunun yanında hiç bir anlam ifade etmez. kafanızda kuyrukları birbirine dolanmış kediler olduğu sürece ister camız sütü çayı içip kaf dağındaki kuş tüyü yatakta yatın yorgun kalkarsınız. bozuk psikoloji ilk beynin en savunmasız olduğu anda yani uykuda patlak verir ki bu uyku verimini fazlasıyla düşürür. kafanızdaki düşünceleri yatmadan önce katlayıp düzenleyip rafa kaldırmayı öğrenin.
    (bkz: başkasına tavsiye veriyor ayağına kendine öğüt verme)

  • annemdi. babamla olan evliliğinde en iyi şartlarda yaşamış, çok iyi bir geliri olan ama kumar tutkusu nedeniyle eve uğramayan kocası yüzünden bir dönem kuru ekmeği ıslatarak yemiş, kocasının iyi kazancına rağmen borç yüzünden elektrikleri kesik evde oturmuş, sonrasında üzerine yapılan evleri boşanırken geri vermiş, rulet ve poker masalarında bir servet bırakan, iflas eden bir kocadan sonra 3 genç kızla tek odada oturmuş, kilidi bile olmayan kapıyı iple bağlamış, geceleri korkuyla sabahlamış ve yoksulluğun dibine vurmuş bir kadın.

    lüksünü bir tarafa bırak, ihtiyaçlarını bile göz ardı ederek, çocuklarını okutmak için didinmiş, bir an önce kurtulmak için boşanırken nafaka bile istemeyecek kadar canından bezmiş, bir zamanlar yaşadığı ihtişamda gözü kalmamış, arkasına bakmamış, ikinci evliliğinde de gülmemiş, paraya pula, takılara, güzel kıyafetlere önem vermemiş, durumu iyiyken bile azıcık bir bükmeyle eğrilebilen çatallar kullanmış, gösterişi hiç sevmemiş, kitap okuyup bulmaca çözmek en büyük zevki olmuş, dedikodulardan, insanlardan uzak durmuş, evli çocuklarının yüklerini bile üzerinden atmamış, daima bir kale olmuş ve 10 yıl savaştığı kansere rağmen gülebilmiş ve kimseyi üzmeden, kimseye ağlamadan, yüzündeki hiç değişmeyen vakur ifadeyle hayata veda etmiş güzel kadın.

  • 86 yaşındaki bir adamın 80 yaşındaki diğer adama karşı başlattığı parti içi muhalefet tweetleridir. türk siyasi hayatının geldiği koltuk sevdasını en iyi açıklayacak örnek olabilir. demokrasilerde insanlar yerlerini gençlere bırakırken bizimkiler dinozor çağına doğru gidiyor.

  • başlama düdüğü
    sıkıcı ve ortada geçen 0-0'a giden bir maç
    penaltı
    selçuk şahin
    bitiş düdüğü ve kapanış

    not: at fav'a, maç günü oku, fenerbahçenin deplasman maçlarında zaman kaybetme.

  • murphy kanunları uyarınca, doğru insan tam da beklenmeyen anda çıkar aslında karşımıza.
    her kalabalık kutlamaya, üzerimize en kibar elbiseler, en içten gülücükler alıp gideriz.
    herkesin alnında ne yazar okumaya çalışırız, gel gör ki doğru insan, kafada takke, ayakta sabo terlik ve dizleri çıkmış bir eşofmanla bakkala indiğimizde düşen parayı yetiştirmek için arkamızdan koşan insandır.
    ya da otobüste cep telefonunu açık unuttuğumuz için tüm yolculardan azar işitirken, -ikarus otobüste ne abs' si- diyerek bizi kollayandır.

    doğru insanı ararken girilen şekil şemal, bizi onun için doğru olmaktan çıkarır aslında. en doğru en doğal olandır. bunu unutur, o bizi yüzlerce metreden seçsin diye şatafata boğarız kendimizi.yüksek sesle konuşuruz o ne kadar esprili olduğumuzu anlasın uzaklardan diye, pembe, morlara boğarız kendimizi elalem çok yakışıyor dedi diye, sosyal görünmek için bir merhabamız olan herkesi öperiz yol ortası rastlantılarında.

    bu sebeple bekleyiş kaybettirir aslında ha keza arayış da. çünkü gerçek, yağmuru seyrederken yalnızlığa ağlamaktır.
    doğru insan bu anı içten içe bilen ve bu anı silmek için emek verendir.
    oysa göremeyiz. çünkü yaptığımız şatafatın benzerini bekleriz ilk etapta.

    karizmatik bir merhaba bekleriz belki de o her bayram mesaj atanımızdır. 15 yıldır doğum günümüzü unutmayan ve sadece dost gördüğümüzdür.
    belki okulda sınav dönemi bize de fotokopi çektirendir.

    doğru insan biz teklif etmeden ders çalıştıran, hava soğuduğunda ceketini verendir.
    doğru insan yalındır, doğaldır. bunu bilmek bekleme süresini kısaltır.
    aramak ya da beklemek değil aslolan görebilmektir.

    herkes için doğru insan vardır, önemli olan omzunuza bırakılan ceketteki sıcaklığı hissedebilmektir.

  • "tayyip göstericilere tepkinizi sandıkta gösterin diyor, adam zaten sana oy vermemiş, daha ne yapsın sandığa mı sıçsın?"