hesabın var mı? giriş yap

  • bana göre erdem falan değildir, lütuf da değildir. birçok farklı sebebi olabilir, parayı, zekayı, herhangi x bir şeyi güzelliğe tercih eden birinin tercihi olabilir, toplumun güzellik normları dışında da olsa sevdiği kişiyi gerçekten çok güzel bulan birisinin kararı olabilir, şartlar öyle gerektirdiği için mecburiyet olabilir. ama erdem? sanmıyorum.

    birilerini önce itip sonra da onlara merhamet bağışladığınızda daha iyi insanlar olmuyorsunuz. bu biraz, "gözlerin görmüyor ama sana iş vermişiz" demek gibi oluyor, bence.

  • yine gelmiş "masadayız" ekibi! isvicre'yi 3-5 farkla yeneriz hesabı yapan adamın nöronlarını parmakla sayarsın! defalarca söyledik, yine söylüyoruz "milli" diye bir şey yok bitti o devirler. para kazanmanın, cukkalamanın diğer adı oldu "milli, yerli" vb... kelimeler. parayı alana kadar her şey! 10 milyon euro verdin mi? verdin... o sırada futbolcular milliyetçiyiz pozları kesti mi? kesti... orada kapandı defter, şimdi tatil zamanı; enayi fransa, belçika, italya topçulari kıçını yırtıyor! onlar 35 derece sıcakta nefes alamazken bizimkiler karayiplerde partileyecek. yeni türkiye dedikleri buydu işte; hala anlamamanız sizin andavallığınızdan...

  • son durak derken mecidiyeköy-bakırköy hattındaki son duraklardan bahsetmiyorum şüphesiz. misal taksim-hürriyet mahallesi hattı olabilir, yani bu hattaki merkezi değil de çevredeki durak (merkez-çevre ilişkisine de bir atıf yapmış olum gördüğünüz üzre, ne çakalım) ne diyorduk, eğer o mahalleden değilseniz enterasan bir deneyimdir. durakta üç kişi filan beklersiniz misal, otobüs gelsin diye. ya da gittiğinizde otobüs vardır ama öyle kendi halinde parketmiş duruyordur. anlarsınız, o otobüse bineceksiniz. duraktaki küçük kulübede şoför otururur tek başına. ya da bir iett görevlisi daha olur en fazla. neyse şoför bakar ki durak ufaktan kalabalıklaştı, kalkar kapıyı açar, millet üşümesin otursun diye sonra yine kulübeye döner hat saatini bekler. sonra kulübede sıkılır mı artık ne olursa, yine kalkar, şoför koltuğuna oturur, orada bekler kalkış saatini. o ara şoförle önlerde oturan mahalleli iki üç kişi arasında küçük bir sohbet döner, bu ne soğuk gibilerinden. şoför baya dost canlısıdır bu aşamada. durup durup ara gaz verir, otobüsün kapısına gelip "ne zaman kalkacak, bilet alıp geleyim" diyenlerle söyleşir. bu arada kapısı açık bekleyen otobüste oturan üç beş kişi bu sefer kendi aralarında bir sohbete başlar, küçük bir kasaba garı havası oluşur. neyse efenim sonra kalkar otobüs, durklardan yolcu ala ala. osmanbey'e geldiğimizde otobüs tıklım tıklım olmuştur. yolcular artık birbirini tanımamaktadır, şoför asabileşmiştir, sanki kasabadan büyük şehre gelinmiştir on dakikada. "aynı otobüs mü lan bu?" diye düşünmeden edemez insan arkalarda bir yerde otururken.

  • 24 yaşında kuryelik yaparken keşfedilen ve 30 yaşında şampiyonlar liginde gol atarak adını dünyaya duyuran futbolcudur kendisi.

    24 kasım 2021 şampiyonlar ligi b grubunda italya'nın milan takımı ispanya'nın atletico madrid takımını deplasmanda 1-0 yendi. burada enteresan birşey yok. fakat takımına galibiyeti getiren golü atan futbolcu junior messias'ın futbola baslangıcı alışılmışın dışında bir azim hikayesi taşıyor.

    13 mayıs 1991'de brezilya'da minas gerais eyaletinin ıpatinga şehrinde doğan júnior walter messias, cruzeiro'nun futbol üssünden geçerek profesyonel bir oyuncu olma hayalinin peşinden gitmeye çalıştı. ancak, ailenin mali zorlukları bir engeldi. 20 yaşında, júnior futbol hayalinden vazgeçti ve ağabeyinin ayak izlerini takip ederek daha iyi bir yaşam arayışıyla italya'ya gitti.

    seçilen hedef torino'ydu. spordan çok uzaktaydı. bir beyaz eşya mağazasında çalışmaya başladı ve aletleri müşterilerin evlerine teslim etmekten sorumluydu. hayallerinin çok ötesinde bir senaryonun içinde yaşıyordu ama 20 yaşındaydı, evliydi ve bir de çocuğu vardı. onlara bakmak zorundaydı.

    fakat futbol tutkusu asla kaybolmadı ve amatör olarak torino'da futbol oynayan peru'lu gençlere katılarak futbol tutkusunu tatmin etmeye devam etti. 20 yaşından 24 yaşına gelene kadar yaptığı 3 şey vardı; ev aletleri teslimatı, amatör futbol turnuvalarına iştirak ve yorgun bir bedenle uyku!

    sonunda şans kapıyı kendisi tam 24 yaşındayken çaldı ve eski rüyasını gerçekte yaşamaya başladı. profesyonel futbol oynayacaktı! denenmek için italya beşinci liginden amatör bir takım olan casale'ye çağrıldı. begenilip takıma alınmakla kalmadı, 32 maçta 21 gol atarak takımını serie d'ye yani 4. lig olan profesyonel seviyeye taşıdı.

    4. lig ve 3. lig seviyelerinde başarılı maçlar çıkardı ama halâ alt liglerdeydi. 2019-2020 sezonunda ise crotone takımı ile serie b, yani ikinci lig'de mücadele eder hale gelmişti ve bu seviyenin bir üstü dünyanın en elit liglerinden birisi olan italyan ligi serie a idi. takımına yine gereken katkıyı vererek serie a'ya çıkmasında önemli bir pay sahibi oldu.

    güney amerika'dan avrupa'ya kucağında bebeği ile gelip, 20 ile 24 yaşları arasında kuryecilik yaparak beyaz eşya dağıtırken 24 yaşında başlayan kariyeri 5 yıl içinde italya'nın en alt liginde başlayıp en elit liginde ve dünyanın gözü önünde devam ediyordu. takımı o sezon kötü bir performans ortaya koymuştu ama kendisi 9 gol ve 5 asist ile göze batmayı başarmıştı serie a'da.

    dünya futbolunun en bilinen takımlarından milan kendisini istedi ve 2.600.000 euro bedel ödeyerek messias'ı takımından kiraladı. ayrıca messias milan takımından yıllık olarak 5.400.000 euro garanti ücret almaya hak kazandı. gerçekten bir rüyadaydı. aylık 600 euro'ya kuryelik yaparken yıllık 5.4 milyon euro kazanan ve sadece kendisinin değil tüm ailesin de hayatını değiştiren birisi haline gelmişti.

    20 yaşında italya'ya göçen, 4 sene kuryecilik yapan, 24 yaşında futbola başlayan messias, dortmud'lu youssoufa moukoko'nun 16 yaşında, galatasaray'lı ozan kabak'ın 18 yaşında oynadığı avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki en önemli organizasyonunda ilk defa 30 yaşındayken oynayabildi ve takımının golünü atarak futbola bu denli geç başlayan birisine güvenmeyenleri mahçup etti. bana da bu fantastik azim öyküsünü yazmak düştü.

  • tamamiyle gramer kurallarına uygun olan soru cümlesidir. ingiliz ingilizcesinde read, study yerine kullanılabilir.

    zoge: oxford advanced learner's dictionary'den örnek iki cümle:

    she's reading for a law degree.

    i read english at oxford.

    akıllı olun.

  • kahve miktarındaki son fine tuning...

    en son bu ekleme yapılmazsa ayarı olmuyor kahvenin.
    herkes mi yapıyor, bir ben mi manyağım?

    önce kendi neşene göre silme, tepeleme, az neyse kaşıkla koyarsın, ama yetmez hemen kaşığın ucuyla son bir pinçik... hah oldu.

  • "kankamı atamayıp kimi atayacaktım? ilkokulda saçımı çeken hüseyin'i mi?"

    böyle deseydi çocukluğuna verirdim en azından.

  • lazer epilasyona giden bir zahmet birazcık araştırsın yahu. o çok dalga geçtiğimiz kadınlar kulübü'ne girip bir baksa bile insan, sert kıllar dışında hiçbir halta yaramadığını şap diye anlar. bas bas bağırıyor insanlar. nedir iş yarayan bu bölgeler? genital, koltuk altı, belki bacaklar (çok kalın olması lazım tüylerin). bunun dışında kol, yüz ve diğer yerler için iğneli epilasyona gidin direkt. hem paranız cebinizde kalır, hem seanslarca sürmez, hem de bir daha o bölgeden tüy çıkma ihtimalini ortadan kaldırmış olursunuz. evet biraz acılı bir şey ama binlerce lira döküp sonuç alamamaktan iyidir.

    önemli not: hiçbir bok bilmeyen ve kıçındaki kıla bakmadan sizin minik tüylerinize laf eden erkeklerin "lazer epilasyona gitsene yaa", "lazere git lazere" , "lazere gitsen ne güzel olur", "2013 yılındayız hala lazere gitmeyen kadınlar var" türü laflarına aldırmayıp, her bölgeye en uygun epilasyonu seçmenizde fayda var.

    sanıyorlar ki lazer, içi sıvı dolu bir küvet. kadınlar giriyor çıkıyor, hooop bütün tüyler gitmiş.

    hey gidinin efesi!

  • kizlar: elbisem nasıl olmuş?
    -yakışmamış.
    -ay hemen değiştiriyorum.

    erkekler: nasıl oldu lan?
    -yok olmamış.
    -sen ne anlarsın mall:)))

    not: evet bu kadar uzun.

  • asla öldüğüne inanmadığım kişi. ölü süsü verilerek başka bir ülkede başka bir kimlikle yasadığına inanıyor kalbim.