hesabın var mı? giriş yap

  • ww2'den sonra esas müttefik planı, almanya'yı tamamen kırsal bir ekonomi ve ona dayalı tarım sanayisi ile donatıp ilelebet kendine mahkum etmekti, marshall planı'yla türkiye'ye yaptıkları gibi.

    fakat sovyet tehdidi iyice baş gösterince avrupa'nın komünizme karşı en önemli savunma hattı olarak federal almanya görüldüğü için bu plandan vazgeçilmiş ve almanya'ya büyük iktisadî ve askerî destek verilmiştir ki, "alman ekonomik mucizesi" denilen şey tamamen bundan ibarettir aslında.

    kore'nin de japonya'nın da "ekonomik mucizeleri"nin altına bakarsanız, koskocaman bir amerika ve ingiltere gerçeğini görürsünüz. "üretim, istihdam, liyakat" geyiği aslında boş. amerika iyiliğini istiyorsa sonu iyi oluyor her şeyin. japonya 1905'te rusya'yı ingiltere desteğiyle yendi. aynı ingiltere rusya'yla birlikte osmanlıları parçalamaya çalışıyordu.

    işte "japonya başardı, biz niye başaramadık" geyiğinin de sonucu orada.

  • toparlanmayı tarif ediyorum
    - sağ elinizin işaret parmağı ve orta parmağı ile "v" yapın
    - bu pozisyonda avuç içinizi kendinize çevirin
    - hiç bozmadan parmak uçlarınız yere bakacak şekilde elinizi bükün

    her şeyi doğru yaptı iseniz eliniz bir kobra gibi yüzünüze dönmüş olmalı
    şimdi püf noktası geliyor
    baş parmağınızı iki parmağın arasından geçirip yumruğunuzu sıkın.

    tebrikler! , berat'ın tarif ettiği toparlanmayı görüyorsunuz.

  • çok alkol alan bir babaydı. evde de huzursuzluk, tartışma sık yaşanıyordu. hiç detaylara girmeyeyim, bir çocuk ne hissederse onu hissediyordum.
    ama hiç unutmuyorum anne tarafımın bir tanıdığı olan kişinin düğününe gitmiştik. dayımla babam düğün sonunda yerlerde oynuyorlardı. ikisi de küfelik olana kadar içmişlerdi. 8 veya 9 yaşlarındaydım daha.
    o kadar utanmıştım ki! onun sarhoşluğundan çocuk halimle ben utanmıştım.
    zaten ilerleyen yıllarda ev içindeki sorunlar daha da artmış, annem daha fazla dayanamamış, yurtdışına iş vesilesi ile gitmiş ve bir daha da dönmemişti.
    beni aldırtmaya çalışmıştı ama velayetim babaya verilmişti. kendi kurtulmak istediği cehenneme beni bırakmıştı.
    yıllar sonra "eğer gitmeseydim, dayanamazdım" demişti ama benden dayanmamı beklemişti! ya ben de dayanamasaydım, ya öyle sorunlu bir insan yüzünden yanlışa sürüklenseydim, kendime bir şey yapsaydım?
    ama yapmadım, güçlenmeyi seçtim. ufacık yaşımda söz verdim kendime "pes etmek yok" dedim.

    anneannemin yanına kaçtım 17 yaşımda. sonrasında bir şekilde hayatımı toparladım derken eşimle tanıştım, uzun bir birlikteliğin ardından evlendik. hani hep denir ya "kız çocukları babasına benzeyen insanları bulur" diye. eşim babamın tam tersiydi.
    hayatımda verdiğim en doğru kararlardandı. güzel bir ailem olmadı ama kendim güzel bir aile kurdum. ileride ne olur bilmiyorum ama 2 yıllık birliktelik ve 20 yıllık evliliğin ardından ben de ondan razıyım ve eminim o da benden razıdır.
    beraber elele verdik, çok çalıştık, çabaladık ve şimdi birçok şeye sahibim hayatta, şükrediyorum.

    yıllar sonra baba kişisi telefonumu bulmuş, beni aradı görüşmek için. 22 yıl aramadı, ne haldeyim sormadı. evlenmişim, çocuğum olmuş, maddi olarak iyi durumdayım, arıyor!
    hayatıma sokmadım çünkü aradığında bile sarhoştu. ama onun tarafından olan akrabalarımdan duydum "hayırsız evladım" ben. ne kolay birini yaftalamak hayırsız diye. bir kendi evladıma bakıyorum, içimdeki sevgiye, gösterdiğim ilgiye, verdiğim çabaya bir de kendi babama.

    hayatta herkesin bir sınavı var. kiminin içine doğduğu aileyle, kiminin kurduğu aileyle, kiminin maddiyatla, kiminin çevresiyle, dış görünüşüyle, sağlığıyla vs.. ama herkesin öyle ya da böyle bir sınavı var. kiminin sınavı ağır, kiminin daha kolay. bazı şeyler kader ama bazılarını da biz seçiyoruz. başımıza gelen kader ama seçimlerimiz bize ait.
    o yüzden mümkün olduğunca isyankarlığa yönelmeden durumu kabul edip seçimlerimizi sağlıklı yapmalıyız. başka hayatımız yok çünkü.
    ayakta dimdik durmaktan başka bir yol bilmiyorum ben.

    sonradan gelen düzenleme:
    kimileri de içerliyor, mesaj atıyor "ne de olsa babadır" diye. keşke herkes sizin gibi çiçek çocukluk yaşasa keşke. ama maalesef her evin içi kendi eviniz gibi değil. en son görüşmemizde benim yüzüme karşı "seninle görüşsem de olur görüşmesem de. benim için önemli olduğunu mu sanıyorsun?" diyen bir babayla, yirmi iki yıldır arayıp sormayan bir babayla görüşmediğim için kusura bakmayın kendimi suçlu hissetmiyorum.

    bana babalık ettiyse rahmetli k.pederim etti. beni öz çocuklarından ayırmadı, bağrına bastı. gönlüm sadece onu baba biliyor. içimden gele gele de hep "babacım" dedim.
    herkes aynı değil. her gün haberlerde görüyorsunuz harcanmış çocukları. çocuk dünyaya getirmek ayrı, anne/baba olabilmek ayrı.

    kendi ebeveynlerimden nasıl ebeveyn olunmayacağını öğrendim en çok.

  • olum siz bu tahammülsüzlükle bu hayatı nasıl yaşıyorsunuz? böyle basit şekilde muhattap olabileceğiniz sorulara karşın bu denli abartı tepkilerinizin sebebi ne? bunlar nasıl kafalar ağa? hayatsızlar tam kadro amk.

  • korkunç derece tehlikeli boyutlara gelmiş para birimi. hemen homurdanmayın, fiyatlamasından veya potansiyelinden bahsetmiyorum. bu fiyatlamanın finansal piyasalara karşı olası risklerini dün yayınlanan deutsche bank 2018 riskleri raporundan okuyabilirsiniz. gelecek yıl sert fiyat dalgalanmalarının daha sistemik hale gelebileceğine ve kitlesel finansal kayıplara yol açabileceğinden bahsedilmiş.

    bu kısmı geçiyorum. yıllarını kapitalist piyasaların risk yönetimine vermiş kişilerden farklı bir yorum gelmesi anormal olurdu zaten. entry'nin bundan sonrası uzun, ancak teknoloji bilgisi sınırlı olan kişilerin özellikle okumasını isterim, bir iki kişi bile olsa kardır. belirtmek istediğim tehlike bu kadar özgür ve regülasyona tabi olmayan bir piyasadan haberi olan, bu sisteme dahil olan insanların profilindeki değişim ve getirdiği tehlikeler.

    bundan 6 ay öncesine kadar facebook'un ötesine geçemeyen mahallemin tekel bayisinin sahibi, margin ne demek lan diyen ekşisözlük yazarları, ingilizce bilmiyoruz nasıl alınacağını türkçe açıklayan link koyun diyen forum üyeleri, hala daha kağıt kalem ile altın fiyatı hesaplayan kuyumcular çarşısındaki esnaf abiler, yıllardır seramik işi ile uğraşan arkadaşım... çevremde denk geldiğim bir kaç örnek verdim sadece. bugün bu insanlar 14-16 bin dolar seviyelerinden bitcoin almaya çalışıyor, bir türlü de alıyorlar.

    bu işin güvenliğinden haberi olmayan binlerce insan hızla parasını bu piyasalara yatırıyor, arabalarını satanlar var. potansiyel olarak para kazanabilirler mi, belki. ama sadece o tuttukları bitcoin ve türevlerinin güvenliğini sağlamaları koşulunda. o bitcoin gittiğinde geri dönüşün yok artık.

    şimdi bu bitcoin olayının güvenlik risklerini iki boyutta düşünmek gerekir. öncelikle coinlerin tutulduğu platformların, yani wallet'ların güvenliği, ikincisi ise mining amacıyla saldırılar gerçekleştiren kişilere karşı kurumların ve kişilerin maruz kaldığı güvenlik riskleri.

    --- spoiler ---
    bitcoin güvenliği
    --- spoiler ---
    bu gözler şifresi bjk1903 olan adamın bilgisayarında içerisinde 2 bitcoin bulunan bitcoin core 'un yüklü olduğunu gördü. durmadan 8333 portu üzerinden dışarıyla haberleşiyor. gelin abicim ben buradayım, bu bilgisayarda bitcoin var diyor. kurbanlık koyun gibi bekliyorum diyorsun. böyle.

    bilgisayarında antivirus dahi bulundurmayı düşünmeyen kişilerin online wallet'lara para yatırdığına şahit oldum. giriş yaptığı wallet sitesinin şifresini tarayıcıya kaydetmiş, tarayıcıda "şifreleri göster" özelliği ile doğrudan şifresini alabildiğiniz kullanıcılar bunlar. fiyatı uygun diye adres çubuğu üzerinde session bilgisi taşıyan sikko wallet sitelerine paralarını yatırıp para kazanıyorum diyen kişiler. yani bir şirket ağından bile o wallet'a giriş yapmanız, o şirketi önceden hacklemiş kişilerin veya gittiğiniz adresleri görebilen ağ sahibinin elinizdeki tüm coin'leri geri dönüşü olmayacak şekilde alabilmesinden bahsediyorum. belirttiğim her riskin aslında ne kadar kolay istismar edilebileceğini onlarca farklı yöntemle açıklayabilirim.

    çok basitinden bir örnek vereyim, yüreği yeten deneyebilir elbet. dark web üzerinden çok cüzi fiyatlarla, geçmiş hack vakalarında sızdırılmış kullanıcı adı ve şifresi bilgilerini satın alabilirsiniz. cebinizde 50 dolar ile yola çıksanız yaklaşık 2 milyar adet kullanıcı adı ve şifre bilgisi elinize geçebilir. hangi sitelerde kullandıklarınız? örneğin linkedin, badoo, last fm, zomato, yahoo ve daha yüzlercesi. küçük bir deneme için buyrun kendi mail adresinizi dark web'e bile gerek kalmadan arayın. kaç platformda şifrenizin kırılmış olduğunu kendi gözlerinizle görün. şimdi bu platformda basitçe kurban gitmiş kişilerin güvenlik açısından bilgi eksikliğini düşünün. aynı şifreler ile wallet'lara girdiğini, bilgisayarlarını açtığını, mail şifrelerinin aynı olmasını vs. burada aldığınız bilgiler ile yazacağınız basit bir kod yardımı ile wallet'larda oturum açmayı otomatik olarak deneyebilirsiniz. işte artık buralarda ifşa olmuş kişiler, sonunu düşünmeden bitcoin piyasasına giriyor.

    e banane lan, akıllı olsunlar güvenliklerini sağlasınlar diyenler vardır mutlaka. o iş öyle olmuyor işte. durmadan bok attığımız bankalar, 5000 tl limitli sikko kredi kartımızın güvenliğini sağlamak için onlarca mühendis çalıştırıyorlar, denetimlere tabi tutuluyorlar, her yıl güvenlik testlerini geçmek zorundalar. hadi diyelim kartlarınızı çaldırdılar, her biri için size ödeme yapıyorlar, kullanıcının hatası olsa dahi bankalar itibar riskine karşı bir şekilde ödeme yapıyor. onu da geçiyorum, olası bir vakada kafalarına balyozla vurmayı bekleyen uluslararası kuruluşların baskıları var.

    konu bitcoin bile olsa, finansal bir piyasada yer alan para milli servete dahildir. kaptıran kaptırsın parasını diye bir bakış açısı olamaz, olmamalı. bu kadar yatırıma, personele, cihazlara ve regülasyona rağmen bankalar bile kolaylıkla hacklenebiliyor. bizim amca ne yapıyor, komisyonu ucuz diye dandik wallet sitelerinden bitcoin alıyor.

    daha basit bir örnek vereyim, öldün lan. dükkanı kapattın, yolda giderken öldün. 5 bitcoin ile öldün. kim bunun sahibi artık, şifreni bilen yok, karın çocuğun zaten resmi veraset işlemleri ile uğraşıyor. wallet sahibi firma kimse hayırlısı olsun, para da artık onların. yasal olarak kimsenin bir hak iddia etmesi mümkün değil. hatta yasa olarak, o bitcoin'leri alarak yarattığın kart borcu herhangi bir karşılığı olmadan karına çocuğuna devredildi, onlar ödeyecek.

    güvenlikle ilgili kurallar kan ile yazılmıştır. geçmişte yaşanan vakalar, çaldırılan bilgiler, kaybedilen paralar. hepsi yıllarca olgunlaşmış ve bugünkü halini almıştır. kişisel bitcoin'lerin güvenliği de aynı şekilde yazılacak. bak daha geçtiğimiz günlerde 80 milyon dolarlık bitcoin çalındı. toplu çalındığı için haber oldu, bireysel hırsızlıkların yüz milyonlarca dolar olduğu biliniyor.

    bu ne demek? piyasanın iyice halka inmesini isteyen güçlü hacker grupları bekliyor demek. ciddi bir söylenti de, bu fiyat hareketlerinin "gel bana, gel bana" amaçlı kötü niyetli kişilerce yapıldığı. ne kadar alt tabaka bu işe girerse, wallet'lardan yapılacak vurgunlar o kadar büyük olur. daha çok haber olsun, daha çok iştah açsın, daha çok kişi sisteme dahil olsun. yapılan vurgunun boyutları da tüm finansal sisteme zarar verecek ölçülere gelsin. bu amacı taşıyan kişiler kısmen aktivist zihniyetten türeyen hacktivist gruplar. kitlesel kaos oluşturma hedefi olanlar.

    bu sebeple, sadece fiyatlamalar sebebiyle değil, büyük vurgunlar ile de para kaybedebileceğinizi düşünün bu işe girerken. henüz regülasyon yok, hesap sorabileceğiniz merciiler kim belli değil, wallet diye bilgisayarınıza indirdiğiniz uygulamalar hangi güvenlik testlerinden geçti bilinmiyor, iletişim alt yapısını nasıl koruyorlar meçhul. eğer doğru yöntemlerle korunmuyorsanız, paranızı online wallet'a koymanız ile bilgisayar masanızın kenarına koymanız arasında hiçbir fark yok. bakın daha geçen gün çok sayıda hp bilgisayarda fabrika çıkışlı olarak kurulu olduğu belirlenen, basılan tüm tuşları kaydeden bir zararlı yazılım haberlere yansıdı. yani güvenlik sizde de bitmiyor. muhattap olduğunuz kurumların yaklaşımı önemli.

    --- spoiler ---

    bitcoin mining saldırıları
    --- spoiler ---

    ikinci konu daha teknik arkadaşlar için. mining amaçlı kurumlara ve kişilere yapılan saldırıların yöntemleri. bu kişiler başkalarının kaynaklarını kullanarak ekipman, lokasyon, elektirik gibi maliyetlerden kurtulmak amacıyla ele geçirdikleri sistemleri devasa mining ağlarına dahil ediyor.

    entry fazla uzadığından şimdilik kesiyorum, daha sonra bu alana edit gelecek. bilemedim belki de gelmez yeni entry yazarım. hatta durmadan referans link paylaşan andavallar sebebiyle birazdan bu entry zamanın ötesine gideceğinden yeni başlık açıp orada özet bir derleme yapabilirim. kurumların bilgi sistemlerini yöneten arkadaşlara bu gibi saldırıları tespit etmek ve engellemek açısından yol gösterici olabilir.

  • 2019 yılında kızı ölmüş bir babaya bile her türlü işkenceyi yapacak kadar ahlaksızlaşmış, kendi bekaları dışında gözleri hiçbir şeyi görmeyen insan müsveddelerin son icraatı. yazıklar olsun rabia'nın ve babasının tüm bedduları üzerinizde olsun.

  • cumhuriyetin kuruluş dönemindeki rekor büyümeyi geçtim, 3.selim ve 2.mahmut dönemlerinden neye göre daha iyi olduğumuzu iddia ediyorsun şeklinde bir soruyla yanıtladığım zırvalama.

    senin ülkenin ihracatı, ithalatının yüzde 60'ı kadar. geçen yıl yüzde50'yi görmüş, ekonomin tarihteki en kötü durumda.

    bu yaz 6 genci öldürdü zihniyetiniz, oğullarınızın yedikleri de ortada.

    daha hangi iyilikten, hangi istikrardan bahsediyorsunuz lan?

    not: döte falan girmez bu entry ama siz yine de ispiyonlayın, gücünüz anaokulu çocukluğuna yeter sadece.

  • tatilya projesinde yer almış olan adamın konuşmasını izlemiştim. tatilyanın neden battığını hatırladığım kadarıyla şöyle açıkladı:

    + türk ailesi çocukları için hiç bir şey yapmaz. tatilya projesi amerikan aile yapısına göre tasarlandı, her çocuk için iki yetişkinin de geleceği düşünüldü, neredeyse şehir dışına yapılması da sorun olmayacaktı çünkü aile taa beylikdüzüne kadar gitmeye çekinmeyecekti.

    oysa anladık ki türk ailesi çocuğu için o kadar uzağa gitmez. türk ailesi alış veriş merkezine kendi ihtiyacı için gider çocuğunu da avm'deki ufak oyun parklarına bırakır, kendi ihtiyacı yoksa sadece çocuğu için gitmez.