hesabın var mı? giriş yap

  • manchester city'nin haftalık 550bin euro önerdiği iddia edilen futbolcu. haftada 550bin euro. 550bin euro. haftada. euro. 550. bin. 550bin. euro. haftada.

  • mimari ve sosyoloji/psikoloji üzerine yaptığım uzun okumalar sonucu ulaştığım kanaat. üstelik yalnızca sosyolojik ve psikolojik açıdan değil; deprem gibi afetlere karşı da müstakil bahçeli evler diğerlerine göre daha güvenli.

  • kanım çekildi. ne biçim bir cografya bu amk. bir gerizekalı da modern silahla öldürülünce savaş, bogaz kesilince vahşet mi olucak demiş. sen silahla mı yoksa sikilerek mi ölmek istersin söle bakalım bi.

  • şöyle bir mektup yazmıştır;

    işin hep mizahi tarafını görün. çocuklarıma da bunu öğrettim. şimdi de hasta yatağımda "nasılsınız?" diyenlere "iyiyi oynuyorum" diyorum.

    en çok söylediğim şey: "turneye çıkacağım." bazen de kendimi turnede gibi anlatıyorum: "akşam oyun var, oyuna yetişeceğim" diyorum.

    ekip arkadaşlarımın o kadar sorumluluğunu aldım ki hep onları soruyorum, "nasıl, iyiler mi?" diye? yoğun bakımda bile gözümü ilk açtığımda "oyun kaçta?" dedim. bu kadar tiyatroyla yaşayan bir insanım; hasta yatağımda da tiyatroyu düşünüyorum, eski repliklerimi tekrar ediyorum. bazen o repliklere yeni cümleler ekliyorum... hastalanmadan bir gün önce de ankara'da sahnedeydim.

    hastalanmasaydım hâlâ oynuyor olacaktım. 60 seneden fazla tiyatro sürdürdüm... sürdürürken bir sürü acılar, darbeler savaşlar yaşadım... her şey değişirken nejat uygur tiyatrosu hep vardı. bir şekilde ayakta tuttum. bir turnede darbe oldu ekip aç kaldı... iskenderun'daydık; celal bayar'ın maskını yapıp sattım... "sıkıysa almasınlar" dedim. şu tarafın bu tarafın değil her kesimin sanatçısıyım... istediğim herkesi eleştirdim ama eleştirirken kimsenin gururuyla oynamadım...

    nejat uygur en çok neye üzüldü, derseniz izmir fuarı'ndaki büstümün bir köşeye atılması hastalanmadan önce beni çok üzdü.

    insanları hep güldürmeye alışmış bir insanım.
    bu kadar güldürmeye alışmış bir insan olarak hep sağlam, sağlıklı, güldürürkenki halimle görülmek istiyorum.
    izleyicilerim için "akrabalarım" derim. onları çok özledim.

    nejat uygur

  • çoğu mekanik saat manyetik ortamlara girdiğinde, herhangi bir mıknatıslanmaya maruz kaldığında sıkıntı oluyor, kalibrasyonu bozuluyor (saat normalden daha hızlı çalışıyor, bu abartılı fazla da olabilir, farkedilmeyecek kadar az da) hatta komple durabiliyor. bir mekanik saatin manyetize olup olmadığını anlamanın çok basit bir yolu var, ufak bir pusulayı saate yaklaştırıyoruz, pusulada bir hareketlenme varsa, tamamdır başka bir şeye bakmaya gerek yok, saatimiz bir şekilde manyetize olmuş demektir. üzülmeye başlayabiliriz çünkü kısa bir çözümü yok. servise yollasan yalandan saati bir aletin içine koyuyorlar, demanyetize ettik diyip geri yolluyorlar. manyetize olmuş bir mekanik saati kesin olarak tedavi etmenin tek yolu makineyi komple dağıtmak, bütün parçaları teker teker demanyetize etmek, pandülü çöpe atıp sıfır pandül takmak. son kertede mıknatıslanma problemi yüzünden çok büyük bir zaman sapması yoksa, öyle takılmak en iyisi.

    ayrıca iki dipnot detayı var:

    uyduruk watch winderlarda saatleri manyetize etme sıkıntısı var amk, ciddi sorun. velhasılı ya watch winder kullanmamak lazım ya da iyisini kullanmak lazım.

    macbook'ların sol tarafında şarj kablosunun takıldığı yerde epey güçlü bir mıknatıs var (diğer laptopları bilmiyorum, mıknatıslı şarj takma dalgası olan her laptopta geçerlidir bu durum muhtemelen), saati kesinlikle çıkartınca o taraflarda bırakmamak lazım.

  • fenerbahçe takımı* şampiyonlar ligi maçı için sevilla'ya gidiyor, kameralar da uçakta. kamera sağa dönüyor, deivid almış yanına vederson'u milletle uğraşıp muzurluk yapıyor, arkaya dönüyor selçukla uğur türkü falan söylüyor, yanlarında kezman yine depresyonda pencereden bakıp memleketini düşünüyor, kazım her zamanki gibi izole olmuş psp'de maç çeviriyor. sonra objektif birden alex'e dönüyor, profesör geçmiş bi kenara takmış gözlükleri dostoyevski okuyor. işte bu adam böyle olduğu için alex de souza.

  • ya o değil de, chp 1940 larda camileri ahır yaptı. bir de aynı evde kız-erkek kalma durumu olan üniversite öğrencileri var. o yüzden bu durumu çok takmayalım.