ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
23 temmuz 2015 nasa basın açıklaması
-
parmak arası terliklerimi bavuluma yerleştirip beklediğim açıklama. kobay olarak göndersinler beni
uçak modundaki cep telefonunu evde kaybetmek
-
sözlükte başlık açarak bulunabilir galiba. şimdi biraz daha bak bakalım sağa sola..
teyze kızı amca kızı dayı kızı hepsi caiz
hastaya bağırdı diye linç edilen doktor
-
doktorların kimseye bir borcu yok, hele pandemi dönemi yaptıklarından sonra.
yok böyle bi entry.
8 bin 500 yıllık istanbullu
-
aslen sivaslıdır.
çocuksu bir erkeğe aşık olmak
orkid reklamlarından öğrenilenler
-
kadınların belirli periyodlarla mavi renkli bir sıvı salgıladıklarını...
filmi çekilesi kitaplar
-
okurken insanın aklını karıştıran, okuduktan sonraysa "oha" dedirten, hayal gücünüzü deli gibi çalıştırmanızı sağlayan, "bu olay akışını bir de beyazperdede görebilsek keşke" diye düşündürten kitaplardır bunlar. örnek vermek gerekirse; açlık - knut hamsun
ilk defa metrobüse bineceklere tavsiyeler
-
bir hafta boyunca sabah gidiş, akşam geliş şeklinde 500t ile antrenman yapın. hatta bu eğitimin daha gerçekçi olması için okulların açıldığı ilk hafta binin 500t'ye.
sonra bütün öğrendiklerinizi unutun. çünkü ne kadar hazırlanırsanız hazırlanın, hiçbir antrenman sizi bir ağustos akşamüstü mecidiyeköy metrobüs durağında iş çıkışı saatinde yaşayacağınız kabusa hazırlayamaz.
ne verdun, ne somme, ne de stalingrad... mecidiyeköy metrobüs durağı...
mustafa durdu'nun 27 kasım 2013 tarihli yazısı
-
okuyunca nasıl bir yokluk içinde okuduğuma şaşırtan yazıdır.
biz de kızlı erkekli oturduk ama hiç bir kız gelip kucağıma oturmadı. demek sorun sadece bizim lisedeydi.
karşılıklı münazaralar yaptık, fikirlerini dinledik, fikirlerimizi çarpıştırdık. beraber ders çalıştık, ders dinledik, ders astık.
okuldan kaçıp dönercide 1.5 porsiyon döner yedik, sinemaya gittik güldük muhabbet ettik.
bazen karşılıklı futbol oynadık, kavga ettik, beraber sevdik, sevdiğimizi müzikleri bir kulaklıkla dinledik.
bak bu kitap çok güzel diyerek birbirimize kitaplarımızı paylaştık, bazen de gençliğin verdiği heyecanla ağzımızdan tükürükler saçarak kavga ettik fikir ayrılıklarımız yüzünden.
birbirimizi güzel/yakışıklı bulduk, aşık olduk.
kadın ya da erkek hepsinin birer adı vardı hepsi birer bireydi başta.
fikirleri, hayalleri, hedefleri olan kızlar tıpkı erkekler gibi. evet hiç biri kucağıma oturmadı ne yazık ki.
papa'nın kendine isim seçmesi
-
radikal bir papanin çikip da "1.izzet altinmese" ismini seçmesiyle sonlanmasini bekledigimiz olay.
hiçbir kızın ilki olamamış erkek
-
tüm içtenliğimle söylüyorum, keşke ben olsam dediğim erkektir. ,
hayatım boyunca hep ilk olan erkektim ben. bu ne demek biliyor musunuz? pantolonlar aşınana kadar sürtünmek demek. imkansız hesaplar ödeyerek "zamana ihtiyacım var." lafını duyup tavana bakarak uyuyakalmak demek. hep ertelenmek demek, hevesi kursağında bırakılmak demek. ve hepsinden önemlisi müzakere etmek demek.
o yatağa girdin mi müzakere edeceksin arkadaş. bu topraklar kolay kazanılmadı. elin bele değmesinin bile şanlı galibiyet olarak addedildiği nice geceler yaşandı o er meydanında. sütyeninin kopçasını açtığımda gözleri yuvalarından fırlayan sevgilim oldu benim. birini elimle yerine taktım. iç çamaşırına dokunduğumda "hayatımda bu kadar kirlenmiş hissetmedim" cevabını aldım. yılmadım, müzakereci tutumumu korudum. "sadece uyuyalım hiçbir şey yapmayalım" dedim ve sadece uyudum. yaz sıcağında kışlık eşofmanlarla girdim yatağa, isilik oldum. yeri geldi ayaklarımız birbirine değsin diye mücadele verdim.
sonra vay efendim neymiş ikinci olunca rererö. oglum mal mısınız lan?