hesabın var mı? giriş yap

  • karanlık mizah üzerinden varoluş sancılarını tetikleyen ve insanı düşüncelere sürükleyen repliklerin geçtiği yetişkin animasyon dizi.

    morty: “bütün bir gezegen oturmuş senin için güç mü üretiyor? bu kölelik!”
    rick: “bu toplum! birbirleri için çalışıyorlar morty, birbirlerine para ödüyorlar, evleniyorlar ve güç üretemeyecek kadar yaşlandıklarında yerlerini alacak çocuklar yapıyorlar.”

    “var olmak acıdır.”

    “hepimiz birer yemiz. bizi sevgi bilmez bir tanrı dünyaya getirdi ve onun yarattığı belirsizlikle kendimizi yok etmeye itiliyoruz.”

    “ben acaba hiç yaşadım mı diye düşündüm. başkasının hikayesindeki bir nesneden mi ibarettim? tek olduğum şey bu muydu? daha fazlası olabilir miydim? zamandan başka bir şeyim yoktu ama hala bir cevap bulamadım. amaçsız geçen zaman hapishanedir.”

    “kimse kasten var olmadı. kimse bir yere ait değil. herkes bir gün ölecek. gel televizyon izleyelim.”

    “okul hakkında ne düşündüğümü söyleyeyim jerry. tam bir vakit kaybı. bir sürü insan koşup duruyor, birbirine çarpıyor. öndeki adam “iki artı iki” diyor. arkadakiler de “dört” diyor. zeki insanlara göre bir yer değil.”

    “çünkü dünya neyin önemli olduğunu anlamayan aptallarla dolu.”

    “barutun icadıyla 'amazon prime' denen bir şeyin arasında, “gezegeni yönetmemiz mi gerekiyor? onun yerine marvel filmleri yapsak ya?” diye düşündünüz. çünkü siz insanlar bunu seviyorsunuz. bizse yeni yaşam türlerini ayağa kaldırmayı.”

    “bu hayat hiçbir zaman pespembe olmayacak, zira var olmak zaten başlı başına sancılı bir şey! evren bu kadar küçük bir şeyi umursamak için çok büyük sadece.”

    “bu koskocalık içinde aslında ne kadar yer kapladığımızı bilmek ve her şeyin bizimle alakalı olamayacağını her daim akılda tutmak yaşamı bir nebze de olsa kolaylaştırabilir.”

    “karbon bazlı yaşam, üst türler için bir tehdit. siz insanlar bizim için, “hastalık” olarak adlandırdığınız şeysiniz. sizi bulduğumuzda tedavi ederiz. fedakarlık gerekse bile yaşam korunmalı.”

    “yaşamak her şeyi riske atmaktır; aksi takdirde evren seni nereye savurursa oraya sürüklenen, rastgele bir araya gelmiş moleküllerden oluşan hareketsiz bir yığın olursun.”

    “başarısızlık için plan yapmak, normal plan yapmaktan daha aptalca.”

    “siz insanlara göre sevginin değeri az rastlanır olmasıyla belirleniyor. sevgiyi aramak konusunda oldukça bilgilisiniz ama onu sürdürmek konusunda hiçbir bilginiz yok. zahmet edip sevgide ustalaşsaydınız su kadar bol olduğunu şimdiye öğrenirdiniz.”

  • yahu hala gül gibi teoriyi geçmişsiniz, "maymunla mı akrabayız?" diye üzülüyorsunuz. lan ben amcamla dayımla akrabayım onu napıcam?

  • baukis'in ve filemon'un sonsuz aşkını simgeleyen ağaç.
    baukis ve filemon kıt kanaat yaşayan, ömürlerinin sonlarında, günümüz bergaması'nda tepenin üstünde bir köy evinde günlerini geçiren bir çift. tebdil-i kıyafet köye gelen zeus ve oğlu hermes gün boyu geceyi geçirip, karınlarını doyurabilecekleri bir yer arar dururlar. gün sonunda insanların kabalıklarından asabı bozulan zeus, tam vazgeçmek üzereyken tepenin üstündeki küçük evin kapısını çalar ve karşısına baukis ve filemon çıkar. kapısındaki dilenci kılığında duran bu iki davetsiz misafiri buyur eder bu yaşlı çift.
    baukis, masaya derhal en güzel beyaz örtüsünü örter ve sofrayı kurar. filemon ise gece boyu kayın kadehleri şarap ve stüle doldurur. bunu öyle içtenlikle yaparlar ki, memnuniyeti baukis'in ve filemon'un yüzünde görür zeus.
    akşam boyunca yer içerler. baukis, bir müddet sonra, konukları ne kadar yiyip içseler de, sütün bitmediğini, peynirin azalmadığını görür.
    gece çökünce, çift, misafirlerine kendi yataklarını da verir rahat etmeleri için.
    sabah vakti, zeus, çifti dışarı, evin önüne çağırır. diğer köylüleri açgözlü ve kaba tavırlarından ötürü cezalandırmak isteyen zeus, geceleyin köye çok büyük bir tayfun yollamıştır. köy tamamen su altında kalmış, baukis ve filemon'un evi ise sel sularının üstünde kalmış ve zarar görmemiştir. kendi izbe evlerinin yerinde de beyaz bir tapınak yükselmektedir artık.
    zeus, gerçek kimliğini açıklar ve karşılık beklemeksizin göstermiş oldukları misafirperverlik için bir dilekleri olup olmadığını sorar çifte. yaşamlarının sonundaki bu çiftin, dileyebilecekleri pek bir şey yoktur aslında. biraz da tanrı'dan korkarlar. zeus'un ısrarı ve hermes'in yüreklendirmesiyle, çift, birbirlerine bakarak aynı anda, aynı şeyi diler: "tapınağın koruyucusu olalım. birimiz diğerimizden fazla yaşamayalım. yalnız bırakmayalım birbirimizi."
    zeus, bu dileği kabul eder ve evden ayrılır.
    vakti gelince baukis ve filemon da dileklerine kavuşurlar. birbirlerine sarılmış, tapınağın önünde durdukları bir gün, gövdeleri bir, dalları ayrı, meşe ve ıhlamur ağacına dönüşürler ve tapınağın sonsuz bekçisi olurlar.

  • eğer kendileri ön ayak olacaksa sonuna kadar desteklediğim öneri.

    vize işlerini falan ayarlasınlar, masrafları karşılasınlar, gidilecek ülkeyle de anlaşıp iş miş ayarlasınlar kimse kalmaz burada yeminle.

    huzur içinde yaşarsınız sonra burada.

    edit: beyler haberi okumadan yazmışım. lakin cümleyi o kadar normal karşıladım ki kontrol etmeye bile gerek görmedim. zira bu ülkede bunlar artık çok sıradanlaştı. o yüzden tepkim normal bence.

  • yahu zaten bir kesim oruçlu değil mi? yani zaten lokantalara giden insan sayısı azalacak. öyleyse neden böyle bir kapatma geliyor? oruç tutmayan vatandaşlara bir çeşit dayatma değil mi bu? söz oruç tutacağız, acı bize.

    hayır yani bir aydır her yer açık, mesafeli şekilde(?) oturuluyor mekanlarda.

    süreç çok kötü yönetiliyor ne yazık ki...

    edit: toplu iftar organizasyonlarını önlemek için yapıldığını iddia edenler oldu*. dostlar, mekanlar 7’de kapanıyordu yani birçok ilin iftar saatinden önce. amaç bu olsa 5’te kapatılma kararı çıkardı. basbayağı “ben oruç tutuyorum, tutmayanlar da umrumda değil ne halt yerseniz yiyin” demek bu karar. ayrıca yapılan kongrelere falan değinmiyorum bile aynı şeyleri tekrar etmenin bir anlamı yok.

  • bir fransız, bir alman ve bir türk müzedeki "adem ile havva cennette" tablosuna bakıyorlarmış.

    alman:
    "vucutlarının kusursuzluğuna bakarsak bunlar mutlaka almandır" demiş.

    fransız:
    "hayır, havva'nın güzelliği ve adem'in yakışıklılığına bakın. bunlar olsa olsa fransızdır" deyince,

    türk karşı çıkmiş:
    "bunlar kesin türk. baksanıza, üstte yok, başta yok. yiyecek de elmadan başka birşeyleri yok ama hala kendilerini cennette sanıyorlar! "

  • genetik mirası iyidir.
    spor yapmıştır.
    dengeli beslenmiştir.
    sigara ve alkol yok veya azdır.

    bunlar yetmez.

    evlenmemiştir.

    bu da yetmez.

    gamsızdır.

  • sırf müzik dinlemek için radyo programcılarının birbirinden saçma muhabbetlerine maruz kalmak istemeyen bizler, müzik uygulamalarını, hışırtısız, çekme problemi olmadan rahat rahat dinliyoruz.

    karşımda bir şeyler anlatan birini dinlemek istersem de podcast açıyorum.

    yeniliklere ayak uydurabilenler kazanıyor. ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yok olan birçok meslek var, radyocular tek değil.

  • "beyza'yı 5 kere kaçırdı. annesi babası 35 kez şikayetçi oldu. 13 yaşında 16 yaşına kadar bunları yaşadı. bu adam niye tutuklanmadı?"

    meselenin ozeti bu sorudur. (bkz: ceza infaz kanunu) (bkz: turk ceza kanunu) 20 senedir iktidarda olan parti anayasa'yi defalarca degisitirmek ve laiklik ilkesi ile ugrasmak yerine ceza kanunlarini kamu yararina duzenleseydi bu manzaralar yasanmazdi.

    ama tabii kamu yarari amac olmayinca tam tersi istikamette duzenlemeler oldu,(bkz: erdoğan affı) bir bakmissin azili suclular sokaklarda fink atiyor.

    kucuk kizimiza acil sifa, ailesine sabirlar diliyorum.

    zorunlu edit: haberin yayininda kucuk kizimizin yogun bakimda oldugu bilgisi vardi, maalesef vefat etmis. ailesine sabirlar dilerim.

  • herhangi bir suçunu göremedim ben. geri zekalı kadın yola atlamış bakmadan. konu kadın, çocuk olunca hiç ne olduğuna bakmadan şova başlamış birkaç at hırsızı da. geçmiş olsun.