hesabın var mı? giriş yap

  • o utananlardan biri de bendim ne yazık ki, sıra bana gelene kadar kızarır bozarır "lütfen zil çalsın" diye dua ederdim içimden. öğretmen sorduğunda serbest meslek yapıyor diyerek geçiştirmek isterdim ama o, serbest mesleğin ne olduğunu sorardı bu kez de.

    ısrarla söylemezdim, ısrarla. bir gün kardeşimle yolda yürürken öğretmen geldi yanımıza babanız ne iş yapıyor dedi, küçük kardeşim hurdacı cevabını verdi. o yaşadığım utanma hissinin tarifini veremem. o yavşak öğretmenleri de hiç unutmam, nefretle yad ederim.

    -----------------------------------------------------------

    gelen mesaj bombardımanı sonrası edit: arkadaşlar tabiki babamla gurur duyuyorum ama ben 8 yaşımdaki halimi yazdım. 8 yaşındaki çocuk anlamaz ki babasının alınteriyle çalışıp kazanmasından, 8 yaşındaki çocuğun hayalleri vardır polis, pilot, doktor, itfaiyeci bunları duydukça sınıfta hurdacı diyemez elbette.

    benim için de üzülmeyin babam sonra devlet tiyatrolarında çalışmaya başladı. gelmiş geçmiş bütün oyunları izleme şansına kavuştum ben de :)) babacım o kuruma girdiğinde ortaokul mezunuydu, şimdi üniversite mezunu olmaya hazırlanıyor. ve hayatımda en çok gurur duyduğum insandır kendileri. onun azminin yarısı bende yok.

  • global olarak düşünürsek benim düşünceme göre:
    insanlar robotlaşacak.
    gelişmiş ülkeler marka marka şekil şekil biyonik kol bacak kalp böbrek geliştirecek. kusursuz çalışacaklar.
    diyelim ki sen kolunla maksimum 20 kg kaldırıyosun, bi kol takacaklar sana 40kg hiç zorlanmadan kaldırabileceksin. akşamları şarj edeceksin falan. olacak bunlar. kanada, abd, fransa, almanya bu sektörü coşturacak.

    şimdi de ülkemizde olacak şeylere bakalım:
    4. boğaz köprüsü
    adanaya hızlı tren
    konyaya kainatın en büyük camisi.
    5 kavanoz bal 120 tl olacak.

    edit: bykush uyardı sağolsun kainatmış kahinat değil.

  • uzi gibi bir sanatçıya yakışmayacak harekettir. musikilerinde edepten, ahlaktan bahseden insanlara bir yesevi dervişi gibi temizliliği, iyi huyu aşılamaya çalışan bu sanatçı…
    uzi dediğin adam kim ki evi temiz bırakmasını bekliyorsunuz.

  • bayat ekmekleri çöpe atmak yerine sekinin üzerine bırakanlar oluyor bizim sokakta. küçük bir plastik kapta su falan da bırakıyorlar. bu karga hayvanı gerçekten çok akıllı arkadaş. iri iri doğranmış bayat ekmeklerden alıyor gagasıyla, su dolu kaba daldırıp çıkardıktan sonra yutuyor. gözlerimi ovuşturdum acep yanlış mı görüyorum diye... yo yo, hayvan ekmekleri suya ıslıyor bildiğin.

    ben şok.

  • az önce aşağıdaki gibi bir diyalog yaşanan program ;

    - nerelisin ?
    - izmir.
    - neresinden ?
    - manisa.

  • yemek isteyen kim? niye midemizi bozalım durup dururken. ishal olmaya niyetimiz yok.

    tanım: boş laf.

    edit: başlık başa kalalı çok olmuş. kaçtı mı, silindi mi ne olduysa bu başlığı açana.

  • bir konserinde neşet ertaş sıcaktan bunalır ve kendisini dinleyenlere aynen şunu söyler;
    "saygısızlık olmasın, ceketimi çıkarabilir miyim?"
    bir neşet ertaş'a bakıyorum bir de bunlara, beynimde depremler oluyor her ikisi de sanatçı olarak anılıyor diye.

  • insan hakları dersi tüm bölümlerde zorunlu olarak okutulmalı dedirten fotoğraftır. hadi ne yazık ki kolluk güçlerinin işkence tutkusunu normalleştirmişiz kendi içimizde, bari bunu sesli dile getirmeyelim. "ama dövülen reina saldırganı" diye bir savunma olamaz. çünkü polislerden yapması talep edilenler, polisin potansiyel yöntemleri zaten normal bir psikolojinin ürünü olamaz. yani eğer sen kendini adama jopla işkence yaparken, çığılıklarına, yakarışlarına gülerken hayal edebiliryorsan çare xanax'tır. ve unutmayın, şimdi dövdükleri için o çok takdir ettiğiniz polisler bu şiddete alıştıkça canavara dönüşürler. yarın bir gün bir eylem yapacak olursunuz, bir eleştiride bulunacak olursunuz; malum süreç bu tarz özgürlükler için hiç de parlak gitmiyor, gözaltında sizi bu canavarlar karşılayabilir.

  • efendim sümer mitolojisi tartışmasız dünya üzerindeki en karmaşık, en sorunlu ve bilinmesi en zor mitler bütünüdür. hala çözülememiş bir çok problem, cevaplanamamış çok sayıda soru mevcuttur. mitlerin gerçekten karmaşık olması, konunun uzmanı olmayan okuyucu için okumaktan vazgeçmesine bile sebep olacak bir sonuç doğurur. bunun en temel sebebi, `olayları kronolojik olarak takip etmenin zorluğudur`. ayrıca bir diğer büyük sorun da, şimdiye kadar evrenin, dünyaların, tanrıların, kavramların, insanların ve daha başka şeylerin yaratılışlarına dair "çok çok az ve kesin olmayan kaynaklara" mahkum olmamızdır.

    şimdi bu entry'de yapmak istediğim şey, insanın yaratılışı'na kadar ( zaten sümer mitleri temel manada insanın yaratılışı ile sona erer ) olan safhayı kronolojik bir çizgiyle sunmaktır. ancak bir çok sorun var. öncelikle burada anlaşılması için ve kavramların ardlarını daha iyi görebilmek için ayrıntılı konuşmalar yapacağım. buna mitoloji felsefesi yada mitoloji sosyolojisi de diyebilirsiniz. ayrıca hafiften karşılaştırmalı mitoloji'ye de gireceğim. zira sümer mitleri, "sözlü ve yazılı olarak bilinen en eski mitler" bütünü olduğu için, bazı kavramları başka ve daha bilindik şeylerle açıklamazsam, anlaşılmaz olacaktır.. ben burada sümer mitlerini hellen mitleri ile karşılaştıracağım.

    ayrıca şunu da belirtmeliyim ki mitolojiyi tamamen anlatmak gibi bir amacım yok. zaten bu çok zordur. amacım temel olaylar ve kronoloji bilgisini edindirebilmek. sümer mitolojisi onlarca mit ve anlatıyla doludur. tanrılar yaratılır, tanrılar maceralar yaşar, kültür ve uygarlık yaratılır, falan filan. ama önemli olan bunlar değil, temel taslaktır. ben evreni ve dünyayı, ve daha sonraki şeyleri yaratan en öncül tanrıların ortaya çıkışını anlatacağım. bu yüzden arada birçok anlatıyı es geçmemi mazur görün.

    öncelikle kaynak konusundan ve kaynaklar hakkındaki sorunlardan başlamak istiyorum. malumunuz üzere sümer mitleri'ni sümerce ve akadca yazılmış çivi yazılı tabletlerden öğreniyoruz. ve sanılmasın ki bu öğrenme şeklimiz "hah açtık bak burda baştan sona anlatılmış, ne güzel.." şeklinde. bütün bu mitler, tek tek, dağınık şekilde yazılmış, sonradan birbirleriyle ilişkilendirilmiş ayrı metinler şeklindedir. bu yüzden mitolojinin ortaya çıkması, sümerce'nin okunuşundan 100 yıl sonraya denk gelir. ve aslında hala tam bir mitoloji ortaya çıkmamıştır.

    bir başka sorunumuz edebi kaynakların çok az sayıda olmasıdır. çivi yazılı tabletlerin yalnıza yüzde 10 kadarı edebi niteliklidir. geri kalanları ticaret kayıtları, hukuk, memur listeleri gibi işimize pek de yaramayan tabletlerdir. bir de dil, yani sümerce çok büyük bir sorundur. sümerce, okunmaya başlanmasının üzerinden 200 yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen hala tam olarak anlaşılamamış bir dildir. bu yüzden bazı edebi tabletlerde satırların ne söylediği anlaşılamamaktadır.

    bulunan edebi tabletler, özellikle bu tabletleri okuyan ve sümer mitolojisi üzerine ana araştırma eserlerini veren samuel noah kramer, thorkild jacobsen, adam falkenstein, françois thureau-dangin, jules oppert gibi isimler tarafından katagorize edilmiş ve isimlendirilmiştir. bu bahsettiğimiz tabletler, sümer mitlerini öğrendiğimiz yegane metinleri içerir. bu tabletlerin bazılarının isimlerini vermek istiyorum:

    - sümer edebi katalog tabletleri.
    - kadim nippur silindiri.
    - gudea silindiri.
    - chicago hece yazıtı.
    - nippur dilbilgisi metni.
    - tanrılar ve ölüler diyarı.
    - gök ile yerin ayrılması.
    - enlil gök ile yeri ayırır.
    - enlil ile ninlil. nanna'nın döllenmesi.
    - bitki tanrıları.
    - enki ve ninhursag.
    - su tanrısı enki.
    - inanna ve enki.
    - insanın yaratılışı.
    - lahar ve aşnan.

    şimdi, kaynaklardan kısaca bahsettiğimize göre kronolojik olaylar dizisi işine girişebiliriz:

    --- nammu ---

    ilksel deniz. her şeyin başlangıcında ilksel deniz vardı. bu zamana kadar ele geçirilen sümer metinlerinde ilksel denizin kökeni ya da yaratılışı, ortaya çıkışı ile ilgili kesin bir bilgi yoktur. muhtemelen bu, hellen mitolojisi'ndeki okeanos ve thetis'in oluşturduğu "ilksel sular" ile aynı şeydir. sami mitolojisi'nde de tiamat olarak geçer. nammu büyük olasılıkla "yaratılmamış", "ezelden beri var olan" bir "ilk mekan" olarak tasavvur ediliyordu. ayrıca burada tek, hellen'de çift olarak ortaya çıkmasının sebebini de bilmiyoruz.

    --- hursag ---

    kozmik dağ. ilksel deniz nammu, gök ile yerin birliğinden oluşan hursag'ı, kozmik dağı oluşturdu. burada kaynağımız şu pasajdır: "gök ile yer dağının ardında an, annunnaki'leri dölledi." bu kozmik dağ kavramı, hellen'deki kaos ile bağdaştırılabilir. yani sümerli rahiplere göre bizim 21. yüzyılda evren olarak adlandırdığımız, "herşeyin öncesinde var olan şey", ilksel deniz nammu'ydu. muhtemelen, hellen'de, samilerde ve hint - iran mitlerinde olduğu gibi, burada da bu ilksel deniz'in yaratılıp yaratılmadığı düşünülmemişti bile. sümerliler, "herşeyin içinde olup bittiği mekan", "zamanı ve tüm mekanları içine alan" kavram olarak nammu'yu görmüşler, kozmik dağı ise "ikincil evren", "tanrıların ve tanrıların ardından gelen varlıkların mekanı" olarak düşünmüşlerdir.

    --- an ---

    an'ı burada, yukarıdaki pasajla ilgili olarak açıklamaya çalışmak istiyorum. gördüğümüz gibi burada an, henüz kaos varken, "gök ile yer henüz ayrılmamışken" var olan bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor. hem de anthropomorf olarak. yani insan şeklinde. bu elbette diğer mitolojiler ile bağdaştıramadığımız bir durum olduğu için bize ilginç geliyor. kramer bunu şu şekilde kolaylaştırmıştır:

    1. bir zamanlar ilksel deniz vardı. nammu.
    2. ilksel deniz'in meydana getirdiği gök ile yer birleşti. kozmik dağ oluştu. hursag.
    3. gök ile yer henüz ayrılmamışken ilk tanrısal kişilik, an doğdu.
    4. gök ile yer ayrıldı, an çocuklarını doğurdu (annunnakiler) ve evren düzenlendi.

    an'ın kimin tarafından yaratıldığını bilmiyoruz. doğrudan veya dolaylı olarak ondan bahseden bir tablet bulunup okunana dek de bilemeyeceğiz. ancak şunu anlıyoruz ki an, sümer mitolojisi'ndeki ilk ve en büyük tanrıdır.

    ayrıca annunnaki, annunnakiler kavramıyla ilgili birşeyler de söylemek istiyorum. sözlükte ve lanet wikipedia'da annunakiler ile ilgili bazı übersofistike laflar, iddialar gördüm. öyle ki annunnakiler'in uzaylılarla, dünya dışı varlıklarla, bilinmeyen güçlerle, cinler veya perilerle falan ilişkili olabileceğini söylüyorlardı. kimlerin, bunu hangi kaynak ve dayanaklarla ortaya attığını bilemiyorum ve bunu önemsemiyorum. ama bu düpedüz ve baştan sona saçma bir iddiadır. annunnaki sözcüğünün geçtiği her sümerce tablette, istisnasız olarak her tablette ve annunnaki sözcüğünün geçtiği her satırda, bu sözün an'ın çocukları, yani an'dan doğan ilk tanrılar manasında olduğu açık seçik ortadadır ve tartışmaya yer yoktur. nokta.

    devam edelim..

    --- ki ---

    yer. toprak ana. kozmik dağ'da tek başına hakim olan an tarafından yaratıldı ve onun zevcesi oldu. samuel noah kramer'e göre "an ve ki'nin birlikte olduğu dünya", sümer düşününde yaşanılan ve hayatın var olduğu evrenin tam karşılığıdır. ilksel deniz ilktir ve aslında hiçliktir, boşluktur. kozmik dağ ilk yaratıcı gücün ortaya çıktığı ( an ) kaos'tur. ancak bu dünya, yani anki, (tam manasıyla gök-yer) ise tam olarak canlı ve yaşayan evren'dir.

    --- an ve ki ---
    l
    l
    --- enlil ---

    an ve ki'nin birleşmesinden doğan ve "an'dan sonraki en yüce tanrı". hava tanrısı. havanın efendisi. (en= efendi, lil=hava.)
    l
    l
    --- ninlil --- enlil'in eşi. enlil'in kendisine zevce olması için yarattığı tanrıçadır.

    hava tanrısı enlil, gök ile yeri ayırır. babası an göğü alır. enlil ise, annesi ki'ye vermek yerine yer'e kendisi hakim olur. burada şu açıkça belirtilmelidir ki, ilk tunç çağı'nda yani m.ö. yaklaşık 3200'lü yıllarda anaerkil yapıların çökmesi ve erkek egemen toplumun yükselmesi, sümer mitolojisi'nde bazı noktalarda, az da olsa kadının ikinci plana atılmasında etkili olmuştır. bu örnekte anne ki, yeri alması gerekirken, yerin efendisi olması gerekirken, kutsal kraliçe ünvanıyla yetinmiştir. mesela ki'nin ninmah (yüce kraliçe), ninhursag (kozmik dağın kraliçesi), nintul (doğurgan kraliçe) gibi ünvan ve isimleri de bu durumla ilişkilidir.

    --- enki ---

    sümer mitolojisi'de çok özellikli bir yere sahiptir enki. su ve yer tanrısıdır. ayrıca uygarlığın efendisi sayılır. enki aslında enlil'in eridu'daki halidir. birçok mite göre, enlil'in kutsal kenti nippur'du. dolayısıyla nippur sümer toplumunun kutsal merkezi kabul ediliyordu. ancak 3000'lü yıllardan itibaren sümer coğrafyasındaki, yani güney mezopotamya'daki kentler arasında sürekli devam edecek olan bir iktidar mücedelesi başlamıştı. bu mücadele toplumun kültürel değerlerinde de görülmüştür.

    eridu kenti ve bu kentin toplumsal - dinsel belleği, nippur'dan çıkan yerin ve göğün efendisi tanrı enlil'e karşı, aynı kişilikte enki adında bir tanrı yaratmıştır. enki'nin tam manası "yerin efensidi"dir. ( en=efendi, ki=yer.) enki aslında eridu'nun yerel tanrısı ea'nın enlil'e benzetilmiş bir tezahürüdür. ea enki'ye dönüşerek enlil'e rakip olmuştur.

    --- enlil ve ninlil ---
    l
    l
    --- nanna ---
    enlil yerden göğü ayrıdıktan sonra yaşadığı yerin ışıksız ve karanlık bir yer olduğunu farketmiş, ve dünyayı aydınlatması için ay tanrısı nanna'yı yaratmıştır.
    l
    l
    --- ningal --- nanna'nın eşi. nanna ningal'i kendisine eş olması için yaratmıştır.
    l
    l
    --- nanna ve ningal ---
    l
    l
    --- utu ---
    nanna ve ningal'in oğlu, güneş tanrısı. nanna'ya verilen dünyayı aydınlatma görevi'ne yardımcı olması amacıyla doğmuştur.

    --- nanna ---
    l
    l
    --- inanna ---
    nanna'nın yarattığı aşk, sevgi, düzen ve mücadele tanrıçası. bugün venüs gezegeni ile eşleştirilir. nanna, gökyüzündeki varlıkların yaratılmasıyla uğraşırken yıldızları ve gezegenleri de yaratmıştır. nanna'nın (samilerde sin) gökyüzünde bir "kayıkla dolaştığı" düşünülürdü. nanna'dan doğan diğer aydınlık tanrı" utu ise, dört mitolojik atın çektiği "bir araba ile semada dolaşırdı". (hellen mitlerinde bunun tam karşılı helios'tur ve bu tamamen sümer kökenlidir.) inanna ise "yedi köpeğin çektiği bir araba ile" "gezegenler arasında dolaşırdı".

    buraya kadar sümer mitolojisi'nin ana yaratıcı karakterlerini kronolojik bir sırayla vermeye çalıştım. buradan sonra mitler genelde "evrenin ve dünyanın düzenlenmesi" ile ilgili karmaşık anlatılarla doludur. yukarıda saydığımız bu öncü tanrı ve tanrıçalar, başka tanrı ve tanrıçalar yaratır, bazı olaylar yaşarlar, bazı kavramları, kültürü ve uygarlığı yaratırlar. bunlar genelde sümer toplumunu ve sümer düşününü anlamamıza yarayan etkili hikayelerdir.

    bu hikayelerin bazıları şu isimlerle anılırlar:

    - nanna'nın nippur'a yolculuğu.
    - emeş ile enten. enlil çiftçi tanrıyı yeğler.
    - kazmanın yaratılışı.
    - sabanın yaratılışı.
    - sığır ve tahıl.
    - enki ve ninhursag. su tanrısının işleri.
    - enki ve sümer. yeryüzü ve kültürel süreçler.
    - enki ve eridu.
    - inanna ve enki.
    - lahar ile aşnan.
    - insanın yaratılışı.

    son olarak gelelim insanın yaratılışı'na:

    sümer mitolojisi'nde insanın yaratılış amacı, bizzat kendinin etkilediği diğer mitolojilerde (sami, hellen, hint -iran, anadolu..) olduğu gibi tanrılara hizmet etmektir. yukarıda bahsettiğimiz dünya tamamen ve yalnızca tanrıların yaşadığı ve işlerini kendilerinin hallettiği bir dünyadır. ancak tanrılar sıkılmış ve yorulmuştur. birgün bir eğlencede bilgelik tanrısı enki'ye kendilerine hizmetkarlar yaratmasını salık verirler. enki de annesi ki, yani ninmah ile birlikte kilden yapılmış 6 tipte "insan"ı tanrılara sunar. ancak bunlar akılsız, kültürsüz ve konuşmayı bilmeyen varlıklardır.

    bunun üzerine enki, kendi başına bir insan yaratmaya karar verir. ancak başarısız olur. yarattığı şey yine akılsız, zekadan yoksun bir varlıktır. şimdi, gelelim bu mit hakkındaki büyük soruna: insanın yaratılışı adlı mit tabletinin buradan sonrası fena halde tahrip olmuş ve kırıklı haldedir. bu yüzden mitin devamında sadece ninmah'ın enki'ye çok kızdığını, ve beğenilmese de insan'ın tanrıların hizmetindeki akılsız bireyler olarak çalıştırıldığını öğreniyoruz.

    mitin devamında yine lahar ve aşnan adlı iki bereket tanrısının, bu hizmetkar ve çilekeş insana acıdığını ve "yaratılan tüm iyi şeylerin hatrına" ona soluk verdiklerini, aklı ve düşünceyi bahşettiklerini öğreniyoruz. burada belki lahar ve aşnan'ın kişiliğinde hellen'lerde insan'a kültürü tanıtan prometheus'u bulabiliriz.

    ayrıca bu mit haricinde, sığır ve tahıl adlı metinde de, lahar ve aşnan'ın insanı yarattığına dair, daha doğrusu "yaratılmış olan akılsız ve ruhsuz insana soluk verdiklerine" dair ifadeler geçmektedir. şüphesiz bu mitlerin devamı vardır ve belki de bulunacaktır. ancak kitabı-mukaddes'teki yaratılış efsanesi'nin babil aracılığıyla sümer'den alındığını söylemek yerinde olacaktır. nitekim sümer'e oranla geç olan hellen mitlerinde de sümer etkilerini görüyorsak, yaratılış hakkındaki sami kökenli olduğunu düşündüğümüz hikayelerin sümerli asılları da bunulabilir. yapılan araştırmalar sonucunda, örneğin adem ile havva mitinin sami değil de, doğrudan sümer kökeninin de bulanacağını düşünmemek için hiçbir sebebimiz yok..

    bitti. afiyet olsun.
    gaza gelmek istiyorsanız melechesh tavsiyemdir..
    dinleyin!