hesabın var mı? giriş yap

  • 2019' haziran ayında bozcaada gibi ufacık bir yerde, 31 yaşında dalyan gibi bir arkadaşımızı 8 kişi döverek öldürdüler. sabahına tüm ada karakolun önüne gelerek deyim yerindeyse ayağa kalktı. linç edilerek öldürülmesi an be an güvenlik kameralarında gözüküyordu. üstelik yerde hareketsiz kalmış ve ölmüş bedene vurdukları izleyenleri dehşete düşürdü. gazeteler, televizyonlar yazdı. davalara ölen arkadaşımızın ailesi, arkadaşları, belediye başkanı, adadaki tüm siyasi partilerin temsilcileri eksiksiz katıldı.

    peki sonuç ne oldu biliyor musunuz? 8 kişiden biri 1 sene, 2'si 2 sene yattı ve çıktılar. mahkeme görüntülere rağmen, yerde cansız bedene vurulmaya devam edildiğini gördüğü halde sanıklara "kasten adam öldürme" yerine "yaralama kastı ile öldürme" suçundan ceza verdi. biri 7 buçuk sene, 2'si 9 sene, diğer tutuksuz sanıklar ise 5 sene ceza aldı. mevcut 5 yıllık af, 2 yıllık denetim süresi, iyi hal indirimi, tahrik, yatılan süre vs derken hepsi dışarda hayatının baharında arkadaşımız ise toprağın altında. dışarda olanların bazıları ise hala gazetecileri, mağdur yakınlarını tehdit etmeye devam ediyor.

    velhasıl, çok geçmiş olsun arkadaşım. yaşıyor olmanıza bile sevindim. açacağınız davadan umarım bir sonuç elde edersin ancak mevcut yasalarla yanlarına kar kalacağına eminim. burası türkiye.

    link

    link2

  • bu adamları kulaç atarken hiç görmedim. hep 2km ötede sadece kafaları gözükecek şekilde duruyorlar denizde ama oraya nasıl gidiyorlar muammadır benim için.

  • başvurularıma dönmeyen bir ton firma varken başvurmadığım halde teklif aldığım firmayla bugün yaşadığım :

    - neden bizimle çalışmak istiyorsunuz ?
    - açıkçası siz beni davet ettiniz.
    - peki neden kabul ettiniz ?
    - neden benimle çalışmak istediğinizi merak ediyorum.

    ciddiydim aslında ben.

  • yer: migros

    kahramanlar: bir evli çift ve bir kasiyer.

    malzemeler kasadan geçer. kadın 1 metre arkada erkek de kasiyerin önündedir.

    kasiyer: beyefendi toplam 120 lira. 90 lira hediye puanınız var. buradan çekmemi ister misiniz?

    erkek: evet ordan çekelim 30 da nakit vereyim

    kadın: hayır sami ordan çekme dursun onlar, lazım.

    erkek: çekmeyin hanımefendi, durcakmış o, biz ev alcaz çünkü onla seneye.

  • çok faydalı bir başlık.
    1-koltuk takımı, orta sehpa, yemek masası, konsol, yatak, gardırop yani aklınıza gelecek tüm mobilyalarda köşeli değil yuvarlak kenarlı modelleri tercih edin. ev içinde ufak tefek çarpmalarda yaralanma ihtimaliniz azalır. özellikle evinize ara ara küçük çocuklar gelecekse ya da çocuk sahibi olmayı planlıyorsanız keskin kenarlı mobilyalar büyük sıkıntı yaratıyor.
    2-özellikle salon için seçilen mobilyalarda ürünlerin yere yapışık değil ayaklı olanları genellikle daha kullanışlı. hem ortam daha ferah görünüyor hem de elektrik süpürgesi ile her şeyin altı kolayca temizleniyor.
    3-halıları kenarları saçaklı olanlardan tercih etmeyin. hem kolay kirleniyor hem dağınık bir görüntü oluşturuyor.
    4-beyaz eşya konusunda genel düşüncem eğer evde 10 yıl gibi bir süre yaşayacaksanız daha iyi markalara ve bütçenin el verdiği en iyi modellere yönelmek. ancak kısa vadede taşınma gibi olasılıklar varsa mümkün olduğunca ortalama fiyatlar-optimum iş görecek ürünler seçmek.
    bu entry gelecekte yapmayı umduğum değişiklikler için kendime de not olsun.

  • deney adı: cam bardak

    çizgi film izlerken cam bardağı vakumlayıp ağızdaki bardağa herhangi bir temasta bulunmadan filmin sonuna kadar düşürmemek mümkün mü?

    cevap: tabiki mümkün fakat 1 hafta boyunca ilkokul koridorlarında "kabasakal" lakabıyla dolaşmak deneyin yan etkisi.

  • "bak beyim... sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? ama nasıl yakışmaz... ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. hıh... sen... büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi... sen mi büyüksün? hayır biz büyüğüz, biz! sen bizim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! gözümüzde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil; ne oğluma, ne de gelinime hiç bir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizleri. çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?! dokunma artık aileme. dokunma bizlere. dokunma oğluma, gelinime... eğer onların kılına zarar gelirse, bu arada bora ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, bora, hiç düşünmeden çeker vururum seni! anlıyor musun? vururum ve dönüp arkama bakmam bile."

  • daha iyi şartları aramak yerine, iyi durumdakini aşağı çekmeyi hedef edinmiş isek bir diğer derdimiz. "başkasında var bende niye yok, onda da olmasın" diyeceğine, "bizde de olsun, ne yapılabilir" diye proje üretmeyi ne zaman öğreneceğiz bilmiyorum ya.

  • ne diyorsun olm sen?
    idam ile kimler asıldı bu ülkede biliyor musun?
    gencecik insanlar. zamanın diktasına karşı geliyorlar diye. hiç pahasına.
    bu ülkede adalet kanunlara göre uygulanıyor mu?
    nasıl bir arzu bu?
    böyle bir gücü birilerine vermek embesillikten başka birşey değildir.
    her hükümet yargıyı ele geçirmeyi başarmış bu coğrafyada. sen ne olsun istiyorsun?