hesabın var mı? giriş yap

  • iki tane simitçi çocuğunun koca holdingi batırdığı dizi.

    valla ancak bizim memlekette olur zaten.

  • suphesiz ki dogrunun "artizlik, entellik" kabul edildigi cennet vatanimizda agzina sicilacaktir.

    hayvan herif

  • 1928 yılında yıkılan st francis barajı anısına yapılmış şarkıdır.

    baraj, 1924-1926 yılları arasında, o sırada başında yüksek mühendis william mulholland'ın olduğu, su işleri bürosu tarafından yapılmıştır.

    12 mart 1928 günü gece yarısı, (mulholland'ın teftişinden ve güvenlik onayı vermesinden 12 saat sonra) barajın bir duvarı yıkılmış ve serbest kalan 47 milyon m3 su, 43 m.lik bir yükseklikle, san francisquito kanyonuna doğru 29 km/h hızla akmaya başlamıştır. 87 km ilerdeki pacific okyanusuna ulaşana kadar, su kütlesi, ortalama 3 km genişlik ve saatte 8 km hız ile yol almıştır. bu esnada önüne çıkan herşeyi ve yaklaşık 600 insanı pacifik okyanusuna taşımıştır.

    st.francis barajı felaketi, amerika'da 20 yy'ın en büyük insan hatası olarak kabul edilmiştir.

    bu tecrübeye sahip amerikalılar, 2017'de aşırı yağışlar sebebi ile savaklarının birinde aşınma tespit edilen oroville barajı'nın yıkılma tehlikesine karşı, baraj çevresindeki 180.000 kişi için tahliye emri vermiştir. (bkz: oroville barajı)

  • bir garajda veya küçük bir yerde çalışma hayatına başlayan ve sonunda kendi sektörlerinde deve dönüşen ünlü şirketler:

    apple: steve jobs, steve wozniak ve ronald wayne tarafından 1976'da california, los altos'ta bir garajda kuruldu. apple artık iphone'ları, ipad'leri, macbook'ları ile tanınan dünyanın en değerli ve yenilikçi teknoloji şirketlerinden biri.

    microsoft: bill gates ve paul allen, microsoft'u 1975'te albuquerque, new mexico'daki bir garajda kurdu. microsoft, en çok windows işletim sistemi ve microsoft office paketi ile tanınan küresel bir teknoloji şirketidir.

    google: larry page ve sergey brin arama motoru projeleri üzerinde stanford üniversitesi'nde çalışmaya başladılar ve sonunda 1998'de california, menlo park'taki bir garajda google'ı kurdular. google, o zamandan beri dünyanın en popüler arama motoru haline geldi.

    amazon: jeff bezos, amazon'u 1994 yılında bellevue, washington'daki garajında ??kurdu. başlangıçta bir çevrimiçi kitapçı olan amazon, büyüyerek dünyanın en büyük çevrimiçi perakendecisi haline geldi ve bulut bilişim (amazon web hizmetleri) dahil olmak üzere çeşitli başka işletmelere de genişledi.

    disney: bir teknoloji şirketi olmasa da disney, walt disney ve roy o. disney tarafından 1923'te los angeles, california'da bir garajda kuruldu. büyüyerek dünyanın en büyük ve en başarılı medya ve eğlence şirketlerinden biri haline geldi.

    hewlett-packard: bill hewlett ve dave packard, hp'yi 1939'da california, palo alto'daki bir garajda kurdu. hp, bilgisayarları, yazıcıları ve diğer donanım ve yazılım ürünleriyle tanınan çok uluslu bir teknoloji şirketidir.

    harley-davidson: william s. harley ve arthur davidson, 1903 yılında milwaukee, wisconsin'de küçük bir ahşap barakada motosiklet üretmeye başladılar. harley-davidson, dünya çapında en ikonik ve tanınan motosiklet üreticilerinden biri haline geldi.

    mattel: harold matson ve elliot handler, 1945'te güney kaliforniya'da bir garajda resim çerçeveleri yapmaya başladılar. kısa süre sonra oyuncak ev mobilyaları yapmaya başladılar ve sonunda şirket, barbie ve hot wheels gibi ikonik oyuncaklar üreterek dünyanın en büyük oyuncak üreticilerinden biri haline geldi.

  • hastaların tahlillerini tarayıcı (bkz: scanner) marifetiyle elektronik ortama aktararak bilimsel çalışıyormuş havası vermeye çalışan özel hastanenin kadın doğum uzmanı hastaya sorar:

    - nerde sizin skeniniz?

    hasta dışardaki kocasına seslenir:

    - mahmuut dohtor seni çağırıyoo

    (bkz: scan)

  • üçü birleşip bedavaya bir temiz sizi dövseler nasıl olur? bence daha iyi olur.

    adam zengin, tuzu kuru. "nizamettin'den aşa kasımpaşa" diye geziyor ortalıkta tabi.

  • benim annem de hangi umutlarla buna izin verdi bilmiyorum da tum evi boyamama ragmen resim becerim sifir. tablolarin sergilendigi muzelere gitmeye bayilirim cunku dukkanlarinda cok guzel seyler satiliyor. hatta gidip dukkani gezip bir tane tabloya bakmadan cikmisligim da coktur. ama cocuklugumda sehpalarin altina girip terslerini bile boyardim. adeta bir resim asigiydim. ranzanin ustune cikar bos kalan yerleri de degerlendirirdim. cok mukemmel ciziyordum ya o yuzden.
    annem koltuk minderlerinden ev yapmama da karismazdi. hatta tencereleri asmak istedim diye salonun ortasina ipler germisti. ne kadar tencere tava varsa asmistik. onlari calip dans ediyordum. oyle gerzomat cocugum olursa dover miyim acaba ya simdi onu dusundum. bir de mayo giyip kendimi de boyuyordum cunku kizilderiliymisim. annem karismazdi, bazi seylerin esyadan, evden daha onemli oldugunu biliyordu cunku. ya da benden bikmisti:/ hatirliyorum da o ev hala cocuklugumuzdan kalma resimlerle dolu iken evi boyatmaya verecekleri para ile bana teleskop, mikroskop almislardi. ev bir sene daha oyle kalmisti da arkadaslarimi cagirmaya utaniyordum.
    sonra bir komsumuz vardi, kizi arkadasimdi, duvarlari boyamayi birak oyuncaklarini bile sirayla oynayabiliyordu, daginiklik olmasin diye. iste boyle psikopat olmayin. ben cok eglendim cocukken. annem sacma sapan seylere yasaklar koymadigi icin super bir cocukluk gecirdim. ha tabii soyle bir konusma da oldu aramizda:
    s: cocukken hic beni dovesin gelmiyor muydu?
    a: camdan bile firlatasim geliyordu bazen
    s: tamam:(
    sonucta firlatmamis:/ dovmemis de, boyle olmusum. bi garip yani o yuzden siz bilirsiniz bu izin verme konusunu millet.

    cocugum olsa ben de hic karismam. boyali duvardan daha guzel bir sey olabilir mi? cizsin her yeri, koltuk minderlerinden de ev yapsin, sandalyeleri ters cevirip sandal yapsin, carsaflardan cadir yapsin, camlari bile boyasin - ben boyamistim.
    o boyamazsa da ben boyar cocuk boyadi derim valla.

    10 yıl sonra gelen edit: çocuğum oldu ve birçok şeye izin veriyorum evet. ancak sınırlar konusu var insan bunu çocukla yaşarken öğreniyor. oğlum duvarı boyamaya çalışmadı, çalışırsa odasını boyamasına izin veririm tüm evi değil. çünkü sınırlar. ve burada yazdıklarım hiçbir şeymiş meğerse. ne biçim sınavlardan geçiyoruz oğlan çocukla, bunlar ne ki:)

  • fiyatı 6.000 tl olan oldukça kaliteli bir koltuk takımını alıp salona yerleştiremedim. boyutlar showroomda görünene göre oldukça büyük çıkınca doğru düzgün kullanmadan satışa koydum.

    mağaza belli, satış fiyatı belli, ürün faturalı. sahibinden.com'da açtığım ilanda fiyat 3.500 tl.

    gelen mesaj aynen şu (yazım hataları ile birlikte):

    "selamlar ozz bey sanırım az kullanılmış bir ürün.. fiyat çok pahallı 2. elciyim. biz en iyi müşteriye bunları 2. el 1000 lira civarında satıyoruz. son ne olur?"

    "tamam gelin alın 1.000 liraya" diye cevap attım.

    eskiden kullanıp epeydir kenarda duran cep numaramı verdim. aradılar konuştuk, evin karşısındaki özel güvenlikli bir sitenin adresini verdim. adamlar yarım saat sonra rulo naylon yüklü koca bir kamyonetle karşı sitenin kapısına geldi.

    artık kullanmadığım ve kullanmayı düşünmediğim hattımın sim kartını kırıp çöpe attım. kahvemi sigaramı ayarlayıp elemanların güvenlikler tarafından yaka paça siteden kovalanmasını izledim.

    ölücülere ölüm..

    not: bunu sonuna kadar sabırla okuduysan elini vicdanına koy ve türkiye'de ölüme terk edilen sma hastası yavrulara bir imzayla destek ol: https://www.change.org/…etition&utm_medium=copylink