hesabın var mı? giriş yap

  • edit: ne güzel cevaplar alıyorum. "ev sahibi rapor paylaşmıyorsa tutmayı nevi" gibi müthiş çözümler. gerçekten bu zekayla insanlar bu yaşa nasıl geliyor anlamak mümkün değil.

    arkadaşım ortada sınırlı sayıda ev ve kuyruk halinde kiracılar bekliyorken hangi ev sahibi sizinle rapor paylaşır veya bununla uğraşır? bana 1 tane örnek gösterin. veya da hangi ev sahibi "evin bedeli kadar tazminat ödenir" gibi bir maddeyi sözleşmeye koyabilir. siz hayatınızda sokağa çıkıp gerçek dünyayla karşılaştınız mı?

    devlet bu raporları kiracının da almasına izin vermediği, alınan raporların açık bir şekilde yayınlanmasını sağlamadığı müddetçe kiracılar tabut kiralayıp kiralamadığını bilmeyecek. çünkü hatayda da gördüğümüz üzere 2021 yılında yapılan ultra lüks rezidanslar bile yerlebir olabiliyor.

    -----

    türkiye cumhuriyeti'nin en büyük skandalıdır.

    oturduğunuz binanın raporu var mı, varsa ne zaman alınmış, ne sonuç çıkmış. bir kiracı olarak sorgulayamıyorsunuz.

    yetti mi?
    yetmedi.

    alt katınızda market var, indiniz baktınız, dairelerinizdeki kolonların devamı, markette yok. marketin kolonları kestiğinden şüpheleniyorsunuz. öyle ki; "yav bunun denetimi kaç paraysa ben vereyim parasını" diyorsunuz. ama o da ne; tapu sizin değilse veya tapu sahibi tarafından vekaletiniz yoksa bu denetim için birini gönderme hakkınız bile yok.

    oturduğunuz binada ölecek misiniz, kalacak mısınız hiçbir sorgulama hakkınız yok.

    bu nasıl bir saçmalıktır? kiracılar hayvan mı? kiracıların suçu günahı ne? ne idüğü belirsiz dairelerde yaşamak zorunda mıyız? alt katımızdaki marketi şikayet etme hakkımız bile bulunmuyor tapumuz yok diye.

    bu nasıl bir skandal. bu nasıl bir ülke?

  • kaderine küsmüş, umudunu yitirmiş, olmayacağına inanmış ve yalnızlığı kanıksamış insandır. denedik de ne faydasını gördük, der. yalnızdır. mutsuzdur. üzgündür ama çabalayacak ümidi kalmamıştır.

  • 11 haziran günü ankara'dan çanakkale'ye sefer yapan otobüs şoförü ve muavin tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı olay.
    yeğenim kamil koç'un kızılay üzerinde bulunan bilet satış noktasından çanakkale'ye gitmek üzere bilet almaya gidiyor. bilet satışı esnasında görevliye kedileriyle yolculuk yapmasının herhangi bir sorun teşkil edip etmeyeceğini soruyor. görevli taşıma kabında bulundukları sürece hiçbir sorun teşkil etmeyeceğini belirtiyor ve bilet satışını gerçekleştiriyor.
    yolculuk günü önlem almak üzere biri hamile olan kedilere veteriner kontrolünde sakinleştirici ilaç da verilerek seyahate başlanıyor.
    ilerleyen vakitlerde kedilerin otobüs içinde huzursuz olması ve zaman zaman miyavlaması nedeniyle yedek şoförün uyuyamadığını öne sürerek yeğenimi ve kedileri apar topar tüm ricalarina ve hatta yerini değiştirmeyi en arkaya geçmeyi teklif etmesine ve hiçbir yolculunun şikayetçi olmamasına rağmen muavin ve şoför gecenin 1'inde normalde durmadıkları bir mola noktasında otobüsten zorla indiriyorlar.
    bu hengame içinde hamile kedi düşük yapıyor ve 4 tane bebek ölüyor.
    çocuk gecenin köründe hiçbir vesaitin olmadığı bir noktada ortada kalakalıyor.
    ne bilet parası iade ediliyor ne de mağduriyetini giderecek herhangi bir şey yapılıyor.
    kamil koç parasını aldığı yolcuyu usulüne uygun bir şekilde taşıdığı kedileriyle beraber gece yarısı otobüsten zorla indiriyor, indirebiliyor.
    türkiye'deki insan hakları, hayvan hakları, hukuk, yasa, adalet ve şirketlerin kalitesini anlatacak kelimeler bir kez daha kifayetsiz kalıyor.
    böylesi bir seyahat şirketinin yaşattığı bu vahim ve yasal da olmayan bu rezaleti tüm sosyal medyada teşhir edip adli olarak da hakkımızı arayacağız.

    ekleme1 - kedinin düşük yapmasına takılanlar hatta eğlenen arkadaşlar için bilgilendirmedir: hayvan sarsılıp sallandığı için düşük yapmış olabilir, hengame içinde strese girdiği için, verilen sakinleştirici sebebiyle, sadece rastlantı nedeniyle hatta tüm şaklabanlığınızla sizin de aklınıza geldiği üzere ''üzüntüden'' düşük yapmış olabilir. bu durum olayın ana sorunu olduğu için değil, ayrıca yaşanan üzücü bir olay olduğu için yazılmıştı.

    ekleme2- super zekalı sozlukculer icin bilgilendirme: ''usulüne uygun'' sizin için ne anlama geliyor bilemedim tabi zira hayvanlar zaten ''bagaj bölümünde taşınmaktaydı''. zekanızın ayrı, okuma yetinizin ayrı gözünden öperim. ha bir de o alerjinizin tabi...

    ekleme3- kediler bagaj bölümündeyse çocuk neden yer değiştirmek istedi diyenler için geliyor: şoför arka koltukta uyumaya çalışıyor, kediler arka koltuğun alt kısmındaki bagaj bölümünde olduğundan sesi şoförün uyumasına mani olduğu için çocuk "abi sen gel benim yerime otur ben arka koltuğa geçerim" diye teklif ediyor.

    son durum: yazıdan birkaç gün sonra yeğenim kamil koç müşteri temsilcilerinden biri tarafından aranıp firma adına özürlerini iletmiş bulunmaktadır. ayrıca bilet ücretinin iadesinin yapılacağı ve olayın yaşandığı seferdeki tüm görevli ekibin yazılı ihtar aldığı bilgisini vermiştir. olaydan bir gün sonra müşteri hizmetlerine şikayetimizi yapmıştık ve haftalar sonra da olsa bir geri dönüş alabildik.
    bu başlık altına destekleyen ya da eleştiren entryleriyle dikkat çekmemize bir nebze de olsa yardımcı olan herkese teşekkür ederiz.
    amma ve lakin günün sonunda kamil koç ve hizmet şekliyle ilgili hissiyatımda şahsen zerre değişiklik olmamış durumda. arz ederim...

  • tayyip'ten ornek alsa aslinda ne kadar salak oldugunu anlayabilir.

    hic sumeyye ile bilal bir olur mu?

  • kendisini tanımıyorum ama bugün kadıköy yoğurtçu parkında arkasında bırakmış olduğu yaşanmışlıkları paylaşmak istedim.
    afiyet olsun diyorum başka da bişey diyemiyorum. (bkz: eğitim şart)

    görsel

    görsel

    görsel

    ekstra avokado soslara da üzüldüm açıkçası. edit1: bunu ve bu şahsın ismini torbadaki fişten öğrendim. resim 3e tikkatli bakınız.

    edit2: kedi köpek diyenler, tüm resimleri tekrar biraz da düşünerek incelesinler. yerde dik duran torbadaki avokado soslarını kedi köpekler mi bankın oturulacak yerine çıkarmış? ve hatta tadına bakıp yarım bırakıp sonra peçetelere ağızlarını mı silmişler? ayrıca bu kedi köpekler içtikleri tütünün torbasını da yere atmışlar bakınız.
    burada olay herşeyin yendiği gibi diğer insanların oturacağı yere bırakılması. hem de bu parkta adımbaşı çöp kutusu varken.

  • 33 yaşındayım ve oyun oynamayı çok severim. steam hesabımda da 55 kadar oyun var. bazı oyunlar gerçekten sanattır. film izlemenin nasıl yaşı yoksa, oyun oynamanın da yaşı yoktur.

  • " en zor meslek bankacılık olsa gerek. gün boyu milyarları say dur. akşam eve giderken bim'den yoğurt al. "

  • süper gelişme. sırf debe'ye girebilme amaçlı milyon tane çöp entry ve binlerce çöp yazardan kurtulacağız sanırım.

    edit: 1. yildonemi nedeniyle soyle bir bakiyorum da, bi boka yaramamis :(

  • son 100 yilda inanilmaz hizli bir sekilde artan ve son zamanlarda artis ivmesi dusen, buyuk ihtimalle 8 veya 9 milyarda tepe yapip bundan sonra dusmeye baslayacak olan nufustur.

    1400'lu yillarda dunya'da tahminlere gore 350-400 milyon civari insan yasiyormus. sonraki yuz yilda savaslar, kitlik, hastaliklar nedeniyle nufus hizinin artisi frenlense de dunya nufusunun 500 milyona yaklastigi tahmin ediliyor. 1500 ile 1800 yillari arasinda 1 milyara yaklasan dunya nufusu daha sonra gelisen teknoloji, endustriyel devrim ve tarim urunlerine ulasimin daha kolay olmasi sayesinde katlanarak artmis. son 100 yilda 5 kat artan dunya nufusu su anki hizla artmaya devam ederse her 14-15 yilda 1 milyar kisi daha artmis olacak.

    tabi bunda en buyuk rolu oynayan seylerden biri de tip biliminin gelismesi. eskiden ortalama bir insan omru 40 yilken gunumuzde bu 80 yila dayanmis durumda. zaten insan omrunde gorulen uzamalar olmasaydi onumuzdeki 10 yil icinde dunya nufusu azalmaya gitmeye baslardi.

    dunya nufusunu sabit tutmak icin her kadinin ortalama 2.1 yani ikinin cok az uzerinde cocuk sahibi olmasi gerekiyor. burada 2.0 yerine 2.1 kullanilmasinin sebebi her dogan bebegin yetiskinlige veya dogurganliga ulasamamasidir. peki gunumuzde ortalama dogurganlik ne durumdadir?

    dunya'daki 200 kadar ulkede 3-4 ulke haric hemen hemen hepsinde dogurganlik orani muthis bir sekilde dusmektedir. ornegin meksika'da 1960'da ortalama bir kadinin dogurganlik orani 6.78'ken bu rakam 1980'de 4.70'e, 2000 yilinda 2.66'ya dusmus ve 3 yil once itibariyle 2.22'de, yani nufusu sabit tutma cizgisinde.

    brezilya'da 1960'da ortalama bir kadin 6.21 cocuk sahibiyken gunumuzde bu rakam dramatik bir dususle 1.81'e geldi, yani nufusu sabit tutma cizgisinin altina dustu. brezilya'nin nufusu artmaya devam ediyor ama bunda en buyuk rolu insanlarin daha uzun sure yasamasi aliyor. bir zamanlar dunya'da nufusu en hizli buyuyen ulkelerden biri olan brezilya eger kadin basina dusen sayisini yukseltemezse nufusu bir sure sonra sabitlendikten sonra dusmeye baslayacak.

    gelismis ulkelerde isler daha da dramatik. abd'de ortalama bir kadin 1.88 cocuk sahibi oluyor ve bu dusuk rakam bile gelismis ulkeler icinde en yuksek oranlardan biri olarak goze carpiyor. abd'nin 1960'lardaki cocuk sahibi olma orani 3.65'teydi. bugun gelisen tip sayesinde ortalama omrun 85 yil civarinda dolastigi ulkede disardan goc olmamasi durumunda nufus buyuk olcude sabitlenecekti ve 10-15 yil icinde dusmeye baslayacakti.

    kanada'nin cocuk dogurma orani 1960'dan beri 3.81'den 1.61'e dusmus durumda ve onumuzdeki 10 yil icinde 1.50'nin altina dusmesi bekleniyor. kanada'nin nufusunu dusmekten kurtaran sey ayni abd'de oldugu gibi ortalama omurlerin uzamasi ve disardan alinan goc. cocuk dogurma orani 3.45'ten 1.93'e dusen avustralya da ayni durumda.

    avrupa'da isler daha da karisik. almanya'da cocuk dogurma orani 1.38 ve bunun da onemli bir kismi gocmenlerden geliyor. almanlar'daki cocuk sahip olma orani 1'e yakin. hollanda ve belcika'da bu oran biraz daha saglikli ve 1.70 seviyesinde ama iki ulke de nufusu sabit tutma cizgisinin altinda ve yine bu iki ulkede de gocmenler onemli bir rol oynuyor. ingiltere'de bu oran 1.90, fransa'da 2.01 fakat geleneksel olarak ortalamanin uzerinde cocuk sahibi olan gocmenleri saymazsak iki ulkede de oranlar 1.65 civarinda geziyor.

    gorece daha az gocmen alan italya, yunanistan, ve ispanya gibi guney avrupa ulkelerinde yillardir kotu giden ekonominin de etkisiyle cocuk sahip olma oranlari 1.35 seviyelerine gelmis durumda ve bu rakamin daha da dusmesi bekleniyor.

    gelelim asya kitasina. bugun dunya'daki insan nufusunun onemli bir kismi asya kitasinda yasiyor ve gelismis ulkelerin nufusunun dusmesini engelleyen en buyuk unsur da asya'dan avrupa, kuzey amerika ve avustralya'ya gerceklesen gocler. yani asya su anda dunya'nin insan fabrikasi veya insan ciftligi denilebilir. yine de asya kitasinda bile dogum oranlarinda muthis bir dusus var. ornegin onumuzdeki yillarda nufus olarak cin'i gecmesi beklenen ve zamaninda dogurganlik orani 6'nin uzerinde olan hindistan'da dogurganlik orani bugun 2.5 seviyelerinde seyrediyor ve onumuzdeki 10-20 yil icinde 2'nin altina dusmesi bekleniyor.

    dunya'nin nufus olarak en buyuk ulkesi olan cin'de yillardir devam eden tek cocuk politikasi yuzunden dogurdanlik orani yillardir 1.60 civarinda sabitlenmis durumda. eskiden cok hizli nufus artisiyla dikkat ceken tayland ve vietnam gibi ulkelerde dogurganlik orani 1.50 civarinda seyrediyor.

    asya kitasinda dogurdanlik orani konusunda en buyuk sikinti yasayan ulkeler yine kitadaki en gelismis iki ulke olan japonya ve guney kore. japonya'da bu oran 1.40 ve guney kore'de 1.30 civarinda ve iki ulkede de oranlar sabitlenmis degil, yani dusus devam ediyor. topraklarinin onemli bir kismi asya'da olan bir baska ulke de 1.59'luk oraniyla dikkat ceken rusya. bu ulkede nufus dususu basladi bile.

    normalde dogurganlik orani ortalamanin cok uzerinde olan islam ulkelerinde bile bu trendi gorebiliyoruz. ornegin iran'da 1960'da 6.93 olan dogurganlik orani su anda 1.93'te ve ulkenin tarihinde ilk kez bu rakam 2'nin altinda seyrediyor. yine bir zamanla hizli nufus artisiyla dikkat ceken bir baska musluman ulke olan malezya'da dogum oranlari 6.19'dan 1.98'e gerilemis durumda.

    gunumuzde dogum oranlarinin 3'un uzerinde oldugu tek kita afrika ama orada da dogum oranlari hizla dusuyor. ornegin kenya'da bir zamanlar bu ortalama 7.65'ken gunumuzde 4.46'ya gelmis durumda. onumuzdeki 50 yilda dunya nufus artisinin onemli bir kismi afrika kitasindan gelecek.

    bu dramatik dususun sebebi insanlarin yasam stillerindeki degisiklikler. eskiden ciftliklerde yasayan ve genelde tarimla ugrasan aileler mumkun oldugunca cok cocuk sahibi oluyordu cunku sahip olunan cocuk sayisi isletilebilecek toprak miktariyla dogru ortantiliydi ve guc demekti. zaten tip o zamanlar pek gelismemis oldugu icin dogan cocuklarin sadece yarisi yetiskinlige erisebiliyordu. gunumuzde insanlar cok daha kucuk evlerde yasiyorlar ve cok cocuk sahibi olmak gucten cok maddi zorluklar getiriyor. yine eskiden dogum kontrol konusunda bilgisiz olan insanlar artik bu konuda daha bilincliler. gecen bir belgeselde izledigim kadariyla 2000 yili itibariyle hindistan'daki kadinlarin sadece %30'luk bir kesimi dogum kontrol denen bir seyin varligindan haberdarmis ve bugunlerde bu oran %50'lere gelmis.

    insanlar artik evlilige de pek sicak bakmiyorlar. dunya'da hemen hemen her ulkede evlenme yasi giderek artiyor. bundan 100 yil once gelismis ulkelerde 14-15 olan evlenme yasi bugun 30'a dayanmis durumda. gelismekte olan ulkelerde bundan 50 yil once 14-15 olan evlenme yasi bugun 26-27 civarinda geziyor. eskiden dunya uzerindeki yetiskin insanlarin %99'u evlilik gecirmisken gunumuzde bu oran cok daha dusuk. ozellikle bugun buyumekte olan nesillerde evlilik oraninin %50'lerde dolasacagindan ve ortalama cocuk oraninin 1 civarinda olacagindan bahsediliyor.

    peki butun bunlar kotu mu? kesinlikle hayir. dunya zaten tikabasa insanlarla dolu ve ozellikle son 200 yilda insanlar dunya'nin yedi sulalesini sikip atma konusunda cok buyuk ilerleme kaydettiler. dunya'daki ormanlik aranlarin yarisindan fazlasi bu sure icinde imha edildi. hatta soyle bir istatistik vereyim, insanlik tarihinde insanligin son 50 yilda dogaya verdigi zarar bundan onceki 100 bin yilda verilen zarardan daha fazla. yine dunya'da son 50 yilda tukettigimiz dogal kaynaklar insanlik tarihinde gelmis gecmis tum kullanilan kaynaklardan daha fazla. son yillarda insanlarin yaptiklari yuzunden nesli tukenen hayvan cesidi binlerle sayiliyor. insanlarin nufusunun azalmasi veya en azindan sabitlenmesi dunya'da yasayan diger canlilarin lehine olan bir gelisme, zira dunya'daki binlerce canli turunden insan harici etrafina bu kadar zarar veren baska bir canli turu yok.

    dunya'daki temiz su kaynaklarindan tutun da nefes alinacak temiz havaya, tarim kaynaklarindan ormanlara kadar hersey insanlar tarafindan dibine kadar somuruluyor. ornegin bugun ortalama bir insanin bir yilda tukettigi kagit miktari ulkeden ulkeye degisse de her biri 10 metre uzunlugunda 3-6 agaca esit. bugun dunya'daki tum insanlari organik besinlerle besleyelim desek dunya'daki tum topraklar, tum ormanlar ve tum bos alanlar bile buna yetmiyor. tek basina bu bile gezegeni haddinden fazla doldurdugumuzu kanitliyor.

    bir yandan denizlerdeki baliklar tukeniyor ve balikcilar giderek daha da derine dalmak zorunda kaliyor cunku yuzeydeki baliklar bitmis durumda, diger yandan ormanlar azalarak bitiyor. endustri devriminden once dunya'da 5.9 milyar hektar ormanlik alan varken 1990 itibariyle bu 4.2 milyar hektara dusmus ve gunumuzde 4.0 milyar hektar civarinda. bundan sonraki her 10 senede bir 100 milyon hektarlik bir orman kaybi gozlemlenecegi dusunuluyor. eskiden dunya'daki tum karalarin %50'si ormanlarla kapliyken bugun bu rakam %30'da ve eskiden bastan asagi ormanlarla dolu olan bir cok ulke bugun col olma tehlikesiyle bas basa.

    siz "3 cocuk yapin" diyen delileri dinlemeyin. dunya'da son 100 yilda cok buyuk zararlar verdik ama artik bu yavas yavas azalacak gibi gozukuyor. nufus artisi bir sure daha devam edecek ama modern yasamla beraber cocuk sayilari dustukce dunya hem insanlar hem de hayvanlar icin daha yasanilabilir bir yer haline gelecek. bugun dunya ve uzerindeki canlilar icin yapabilecegimiz en iyi sey mumkun oldugunca az tuketim yapmak, mumkun oldugunca az cogalmak ve dogayi kendi haline birakmaktir. dogayi kendi haline biraktiginizda o bir yolunu bulup kendi kendini tamir edecektir.