hesabın var mı? giriş yap

  • spacex'in ilk kez daha önce kullandığı bir falcon 9 roketini tekrar uzaya fırlatacağı görev. bu anlamda tarihi bir öneme sahip denebilir. fırlatılacak olan roket 8 nisan 2016'daki crs-8 görevinde kullanılmıştı. bu roket ayrıca denizde yüzen bir gemiye iniş yapan ilk roketti.

    spacex'in canlı yayını alttaki linkten izlenebilir. tsi 01.27'de basliyor.

    https://youtu.be/xszsxav4wi8

    edit: bu da bugün fırlatılacak olan roketin önceki görevinden iniş görüntüleri.

    https://www.youtube.com/watch?v=symqqn_zsys

    edit2: roket gitti, geri geldi, devrim tamamlandı. tebrikler elon musk.

  • vay be tam 20 yıl geçmiş aradan. o zaman 15 yaşında tıfıl bir lise öğrencisiydim. aylar öncesinden kadıköy vakıfbank şubesinden (orada satılıyordu) biletimi almış, heyecanla beklemeye koyulmuştum. bizim jenerasyon o zamanlar , beyoğlu'ndaki gitanes, roots(hakları ödenmez) gibi barlarda davul seti öne hareket etmesin diye önüne sırmakeş damacanaları konan ortamlarda konser izliyoruz.

    babamdan zar zor sabahlama izni alıp bir gün önceden bir arkadaşımla beraber yeni açık tarafındaki saha içi girişin(itfaiye,ambulans girişi) oradaki kaldırımda kah uyuyup kah bira içerek bekliyoruz. ertesi öğlen(çok sıcaktı) kapıların açılmasıyla hurra içeri... o zamanlar inönü stadındaki vizyonumuz recep çetin,nartollo,hakan şükür, ha bilemedin sinan engin izlemek olduğu için metallica büyük olay.

    öğlen 14:00 gibi içerdeyiz. hemen sahnenin soluna doğru jason'ın çıkacağı tarafa konuşlanıyoruz. öndeki güvenlik şeridinin 1 metre gerisindeyiz. doğru düzgün uyuyamamanın ve sıcağın etkisiyle yerde oturuyoruz. ama saat 15:00 gibi kitle ayaklanıyor ve metallica'nın sahneden indiği saat 23:30'a kadar ayakta kalıyoruz (ergen enerjisi).sahnenin içinde snake pit denilen özel bölmedeki şanslı izleyicileri görüp hafif kıskançlıkla sövüp sayıyoruz. yalan yok hala da söverim bu komprador ibinelere...

    metallica 21:00 gibi sahneye çıkıyor. ya settar, creeping death! aman tanrım !!! ortalık yıkılıyor... jason newsted yeni kestirdiği saçları, harley davidson t-shirtu, nike air jordanları ile karşımızda. batman petrol spor'a messi gelmiş gibi bir halet-i ruhiye içinde mal mal bakıyoruz. kürre-i arz durmuş vaziyette.sahnenin iki yanında dev ekran var. lan benim evime daha pc girmemiş hala commodore 64 kullanıyorum o dev ekranlar kara şimşek teknolojisi resmen. anca ikinci, üçüncü parçalarda kendimize geliyoruz. deli pogo dönüyor kızlı erkekli. arada elemanlar bira içiriyorlar seyircilere elcağızlarıyla. yaklaşık 2-2,5 saatlik harika bir setlist ve konser.hemde fişekli patlmalı. boru diil o zamanki en çok satan albümün turnesini izleme şerefine nail oluyoruz. bir zafer, sanki bir devrim !
    konser sonu saha içinden kapalı tribüne geçiyoruz. tartan pistten yürürken beyaz reebok pumplarım turuncuya dönüşüyor. hayatında çakıdan başka aksiyon olmamış bir ergen için tarif edilemez bir haz.

    laneth dergisi konser sonrası sayısında "herkes oradaydı kime ne anlatacağız" diyor. adamlar haklı tabi.

    esas kafamı kurcalayan ise sibel gökçe, lars ile harika bir gece geçirdik diye gazetenin birine demeç veriyor. bu kulunuz da yıllarca atlas pasajındaki dükkanın önünden geçerken bir an içeri dalıp sibel gökçe'ye bunun gerçek olup olmadığını sorma isteğiyle yanar durur biçare...

    o gün orada olan herkese benden çay: )

  • türkiye'de uygulanması zor bir uygulama çünkü başımızdakiler genelde yararlı ve verimi yükseltecek adımları atmaktansa, nerde performans düşürücü, insanın ruhunu emen, psikolojik olarak çökerten uygulama varsa onu hayata geçirir.

    bütün dünya 3 gün tatil yapıp 4 gün çalışsa türkiye'de durum tam tersine çalışma günü 7 gün olur tatili kaldırırlar öyle garip bir coğrafya burası artık ne sikim şanssa.

    mesela (bkz: kış saati uygulamasının kaldırılması)

  • başlık zengin koca diye açılmış ancak benim aklıma zengin bir kadınla evlenen bir arkadaşım geldi.

    adam uluslararası bir şirkette çalışan bir mühendis. türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birini bitirdi. çok zeki, eğlenceli bir adam. ailesi varlıklı sayılır. babası tüccar. ancak parayı sonradan bulmuşlar.

    yeni bir sevgili buldu kendine. kadın çok çok zengin bir ailenin kızı. kuşaklardır zenginler. yalılar, lüks spor arabalar vs. birbirlerini çok sevdiler ve evlenmeye karar verdiler.

    herkes 'ooo adamın hayatı kurtuldu' diye düşündü. ama iş pek de öyle değil. evet maddi açıdan hiç bir sorunları yoktu ama adam aileye ayak uydurmakta zorlandı. kuşaklar boyu zengin bir ailenin görgüsü, hayat beklentisi, yaşam tarzı adamınkinden çok farklıydı. adamın babası gidip ankara payvonunda para harcayan bir adam, kızın babası ise avrupa'daki galerilerde sanat eserleri peşinde koşan bir adam.

    çok uğraşarak evliliklerini sürdürüyorlar ama ne kadar gider bilemiyorum. o yüzden zengin biriyle evlenmenin paraya konmak gibi güzellikleri(!) olsa da aileye uyum gibi zorlukları var. harcayacak dünya kadar paranız varsa ama şık giyinmeyi bilmiyorsanız o ailenin kara koyunu olursunuz.

    o yüzden gençlikte zengin eş peşinde koşmak yerine, kendinizi geliştirip para dışında değerlerin, zarafetin, görgünün, şıklığın, sanatın, deneyimin peşinde koşarsanız daha güzel bir yaşamınız olur. bu değerlere sahipken hasbelkader zengin biriyle evlenirseniz o ailenin içinde kendi değerinizi var edebilmiş olursunuz. daha güzeli, zengin biriyle evlenmeseniz de kendi değerinizle hayatta var olursunuz, kendi zenginliğinizi yaratırsınız. çünkü hayattaki zenginlik paradan önce bunlarla ölçülür.

  • kim ne derse desin, şahsiyetini, haysiyetini, benliğini, geleceğini, ruh sağlığını her şeyini medyaya ve devlete kurban vererek karşılığında kızının katil zanlısını aldı. halbuki normal bir hukuk düzeninde bunlara gerek yoktu. ama o kızının yanına kendini koydu; ölmeden mezara girdi. medya figürü olmayı göze aldı; şarlatanlıkla, şovmenlikle suçlanmayı göze aldı.

    akli melekelerini yitirdi. gözümüzün önünde bir kafka romanı karakteri gibi eriyip gitti, çıldırdı. bu davadan en çok zararı o gördü. amacına ulaştı. kızının canı yetmedi kendisini de feda etti.

    peki siz zanlının ailesinde her hangi bir psikolojik değişiklik gördünüz mü?

  • "bu siteden hemen cikabilirsiniz tesekkurler" olarak algiliyorum ben bunu ve memnuniyetle cikip gidiyorum.

  • bir kere korkmadım onda da gözümü ambulansta açtım. yıllar önce trafikte biriyle tartışmıştım, artık kavga edecek kıvama geldik ben tam yumruğumu sıktım tiger uppercut yapacağım sırada elektrikler gitti ama sadece bende gitmiş. gözümü ambulansta açtım. sonra hastanede babama n'oldu dedim, ilk rauntta nakavt oldun dedi, herif tek yumrukla beni asfalta yapıştırmış. ben tabi umursamıyormuş gibi işi şakaya vurdum, ağzımı yamultup "adrian adrian" diye bağırdım hastanede.

    ilkokul birinci sınıftan sonra ilk kavgam bu olacaktı ve ben kendimi çok hazır hissediyordum. ama beni tek yumrukla harikalar diyarına gönderen bir boks hocasıymış. bir insan boks yapabilir, hobi olarak yapar profesyonel olarak yapar hiç sorun değil ama boks hocası nedir arkadaş. türkiye'de kaç tane boks hocası var bunların kaçı trafikte seyir halinde? zaten herif boks hocası gibi de değildi. senin benim gibi biri işte. insanda şans olsa arabadan fadıl fıdıllıoğlu gibi biri inerdi. neyse şikayetçi olmadım, o da özür diledi zaten. konu kapandı ama kafamdaki şişlik baki.

  • erkan can'la dandik bi pastanede sigara içtim.

    adamla sadece fotoğraf çekilelim istedim.

    "gel şurada bi yerde çay içelim" dedi.

    kral adam.