hesabın var mı? giriş yap

  • amcamın beyninde tümör çıkmıştı.

    ankara'dan tedavi için yengemle bize geldiler. ben o zaman şehir dışındaydım. eve geldiğim zaman geçmiş olsun diyebildim.

    amcam bizde kaldığı 15 gün boyunca sudoku'ya başladı. gece gündüz durmadan sudoku çözüyordu. "beyne faydalıymış" diyordu. hastalığına iyi geleceğine inanıyordu. tabii hayatında bırak sudokuyu, bulmaca çözmemiş amcam, oldukça zorlanıyordu. onun bu hali bizi üzüyordu.

    amcamı 16.gün kaybettik.

    ne zaman sudoku görsem aklıma gelir.

  • "falcao 1.5 kilo kuzu kafes, 1.5 kilo dana kaburga ve 1 kiloya yakın dana antrikot yedi.

    kolombiyalı yıldız daha sonra mekandan koşar adımlarla uzaklaştı."

    koşar adımlarla uzaklaştıysa hesabı birine kilitlemiştir.
    abdürrahim albayrak olabilir.

  • büyüklük bende kalsın düşüncesiyle eski sevgilisi için tanıklık yapıp uyuşturucu kullanmıyordu dediği iddia edilen kadın. şu yaptığını yapmak insanlıktır zaten, adam eski sevgilisi, ailesini katleden bi seri katil değil ki? siz ne biçim ilişkiler yaşıyosunuz amk.

  • o arabaya binmesi yeterince korkutucudur zaten, umarım bunun farkına varıp daha çok korkmaz.

    edit: ya ne emeği bsg sevgili dingil ekşici.

  • siz, sendrom diye diye pazartesiyi nam nam nam yiyip bitirmeden (tamam illa yiyecekseniz, bana da bir lokma ayırın) önce, bir şey anlatayım.

    bu sabah, mal varlığımın en kıymetli parçalarından biri olan "ac/dc" tshirtümü giydim. tamam, biraz eskimiş olabilir ama hâlâ çok güzel. ben gözlerim yerde, kulağımda müzik, metroya yürüyordum. kafamı bir ara kaldırdım, karşımdan 45- 50 yaşlarında bir kadın geliyordu. üzerinde de "ac/dc" yazılı bir tshirt. tshirtler farklı, ama ac/dc aynı ac/dc. birbirimize iyice yaklaşana kadar, ayırmadık bakışlarımızı. ben ne yapsam diye düşünürken, kadın benden önce davrandı ve yan yana geldiğimizde şu hareketi yaptı; devil horns
    ben de karşılık verdim, ac/dc kardeşliğimizi kutsadık ve yollarımıza devam ettik. saatler geçti; rüya mıydı, değil miydi... emin olamıyorum.

  • türkiye'nin kuzey bölgelerinde dağlarda çam ormanlarında bulunabilen bir mantardır.
    daha önceki bilgilendirici girdilere ek olarak: yaş iken yenildiğinde çok fazla mide bulandırır bu yüzden toplandıktan sonra kurutulması ve kurutulmuş şekilde yenmesi mide bulantısını nispeten engeller. son yıllarda popüler olan ve gençleri amsterdam yollarına düşüren psilocybin içeren mantarlarla pek bir ilgisi yoktur yani "abi ben yemiştim amsterdam'da bunlardan bir şey olmaz, yiyelim !" düşüncesi ölümcül tehlikelidir.
    öncek igirdilerde 4-6 saat süren delilik yaratmasından bahsedilmiş ki "delilik" den kişinin ne anladığına göre bu durum değişir: mahabharata'daki kral yudhishthira'nın dharma sınavında delilik nedir sorusuna verdiği cevap "unutulmuş eski bir yoldur"
    bu mantar kişiyi psilocybinlerde olduğu gibi güçlü göz yanılsamaları, illüzyonlara değil direkt bir halusinojen evrenin içine sokar. karakterinize ve öncesindeki duygu durumunuza göre halüsinasyonlar değişir.

    (bkz: l'ours) filmindeki yavru ayı da bu mantardan yer ve epeyce eğlenir ama insnalar için hiç de eğlenceli değildir ki eğlenmek için güvenli sayısız yol varken mantarları tercih etmek gerçekten deliliktir yani bu mantar delirtmez zaten deli olanlar yer.

    not. bu mantarın kullanılması satışı vb. herşeyi suçtur, son derece tehlikeli olup kullanılması asla tavsiye edilmez.

  • (bkz: fakirlik)

    parasızlıktan ağır işleri bile kendiniz yapıyorsanız (mobilya montaj-demontaj, boya-badana, ağır temizlik, beyaz eşya taşıma vb), evet fakirlik ortaya çıkmış demektir.

  • benim konyaydi
    selçuk universitesini kazandım neyse dedim 4 sene dayanayim
    derken memleketimde iş bulamadım yine konyaya döndüm.
    bide üstüne evlendim tamamen yerleşmek zorunda kaldım.
    konya karadelik gibi içine girdinmi çıkamiyorsun