ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
harvard kantininde profesörle kavga etmek
-
harvard değil odtü.
nasa değil tübitak.
amerikalı değil türk.
afro değil barzo.
profesör değil burhan kuzu.
tsk'ya er olarak giren generalliğe yükselebilecek
-
galiba ben bile general olduysam herkes olur diye düşündüğü için böyle bir açıklama yapmıştır.
brezilya'da türk uçağında kokain yakalanması
-
asıl ilginç nokta ise şurada. tc-gva kuyruk numaralı uçak thy'e aitken önce başbakanlığa (savunma sanayii müsteşarlığı) satılıyor sonra acm airlines'a geçiyor/satılıyor.
acm airlines kiminmiş diye bakıyoruz: tolga demirci, fatih saçkesen ve şeyhmuz özkan’ın ortak oldukları acm şirketi...
şeyhmuz özkan ve binali yıldırım'ın içerisinde bulunduğu haber: burada (istanbul havalimanı'na inen ilk özel jet - tc-gva)
şeyhmuz özkan'ın diyarbakır'da kurdupu şirketin konkordato haberi: burada
diyarbakır işin içine girince şirketin ceo'su çiğdem özkan'a bakıyoruz. hoop karşınızda akp diyarbakır milletvekili aday adayı olduğu çıkıyor.
fatih saçkesen'in izmirli olduğu bilgisi mevcut. ne kadar bağlantılı bilmesem de izmir - tire'de yekta saçkesen'in akp meclis üyesi olduğunu bulabildim.
edit 2: fatih saçkesen'in şurada bahsi geçen ve çalışanlarına maaş ödemediği bilgisi bulunan mats havacılık'ın da sahibi olabilitesi var. haberin altında hemen yorum atıp savunma yapmış. görsel
yorumu yazan kendi ise üsluptan yukarıdaki akp bağlantısı da doğru olabilir gibi geliyor...
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
ingilizcem pek fena değildir. yurtdışında kalmadan getirilebilecek en iyi seviyeye getirdim diyebilirim.
bir japon firmasıyla yaptığım görüşmede bunu söylemeden direk ingilizce olarak bir iş gününüzü anlatabilir misiniz dedi kadın.
nedendir bilmem hiç es vermeden,
i usually get up early dedim. sonra bi gülme geldi bana ki anlatamam. sustum, sıktım kendimi ama dayanamıyorum artık, o gırtlaktan gelen garip sesleri yapmaya başladım sonra da koyverdim kahkayı ama gözümden yaş geliyor artık görmeniz lazım. kadın zaten kleopatra'nın mumyası gibi böyle siyah küt saçlı ve yaşlı öylece bana bakıyor ifadesini bozmadan.
neyse yatıştım, kusura bakmayın devam edemeyeceğim dedim ve terkettim odayı.
sevgili yüzünden kendin olamamak
-
nişan ve evlilik sırasında kişilerin bir anda kendileri olmasıyla beraber ayrılıklara sebep olan toplumsal tiyatro.
liselilere etek yasağı
-
beyaz gömleğin de ıslanınca iç gösterdiğinin farkına varılınca, siyah gömleğe geçileceğini düşündürür.
gerçi o zamanda içte beyaz sütyen parlar, ooouv şimdiden bir hareketlenme oldu. yetkililer elbet buna da bir çözüm bulacaktır.
sözlükçülerin yediği tarihi dayaklar
-
takım olarak halısahada yediğimiz dayaktır.
ibnetorlar, içeriye girip kapıyı kilitlediler, kaçamadık da amk.
şenol güneş'in tekrar milli takımın başına geçmesi
-
eylül 2013, gs bir daha şampiyonluğu bırakmayacak gibi ilerliyordu, birileri sanal krizler çıkararak terimin gs den ayrılmasını sağladılar ve gs darmadağın oldu. terimi hiç sevmem ama aynı oyun yine sahneleniyor gibi, eğer güneş milli takıma giderse bjk de aynı sonu yaşar bence.
karşı cinse dönüşülse yapılacak ilk şey
-
'kız olsam ilk sana verirdim' dediğim kişilerden uzaklaşmak. hak iddia edip amıma koyarlardı valla.
öğrenci yurdunda 2 kişi kalmanın yasaklanması
garson salih'in haber beklemesi
-
dün gece eve dönerken bi işkembeciye uğradım. benim masaya bakan garson bey biraz konuşkan biriydi, sohbet etmeye başladık. yalnız maskesi olduğu için tam olarak ne dediğini anlamıyorum, böyle boğuk boğuk konuşuyor, hafif şivesi de var zerre çözemiyorum ne dediğini. bi yerden para mı bekliyormuş, bi yerde alacağı mı kalmış, iş mi bakıyormuş yani çok az aradan laflar seçiyorum kopuk kopuk... hafiften kafam da güzel, algılarım düşük, ben de nasıl olsa şimdi gider diye anlamasam da kibarlıktan "aynen abi ya", "hayırlısı olsun", "kısmet valla" falan gibi şeyler söylüyorum. yani bu laflar genelde bi noktadan sonra muhabbeti bitirir ama bitmedi.
adam benim masaya her bir şey getirdiğinde 5-10 dk bi mevzudan bahsediyor. ulan o kadar çok uzadı ki muhabbet, benim kelimelerim bitti. çünkü en az 30 kere "hayırlısı olsun", 20 kere de "doğrudur", "haklısın abi", "aynen" falan dedim yani artık bunları kullanmaya devam edemem. bi de ben adama gaz mı veriyorum napıyosam dikkat ediyorum adam benimle her konuştuktan sonra kasadaki patronla biraz sözlü atışmaya giriyo sonra tekrar bana geliyo. yani biraz daha "aynen" falan desem dalacak patrona.
ayrıca o kadar ilerledi ki mevzu "pardon siz ne anlatıyosunuz acaba aq?" da diyemiyorum, geri dönüş yok artık. o an konuyla ilgili bir şey sorsa mantıklı bi cevap veremicem, adam da onunla dalga geçtiğimi falan zannedecek diye iyice stres oldum, tek amacım artık yediğimden zevk almadan, tamamen karnımı doyurma ve ayılma amacıyla hızlı hızlı yiyip mekandan kaçmak. bi an önce gideyim buradan dedim.
neyse yemek bitti hesabı ödedim. tam kapıdan çıkıcam, kendisi bana telefonunu verdi, "beni çaldır abi ben de kaydedeyim" dedi, onu anladım. yanında olduğum için de çaldırmak zorunda kaldım. neyse tam kurtuldum diyordum ki "abi o zaman ben senden haber bekliyorum" dedi, böyle 2-3 saniye bi sessizlik oldu aramızda, "tamam" falan deyip çıktım mekandan. sabah 10'da aradı açmadım, az önce yine aradı yine açmadım. bunun üzerine "abi salih ben. konuşabildin mi" diye mesaj attı. aq bi rahat bayram geçireyim dedim yine gereksiz bi action içinde buldum kendimi.
not: salih abi belki buraya yolun düşer de burayı okuyorsundur. ben senin ne dediğini inan anlamadım güzel abim. mevzu da çok uzayınca bir şey diyemedim kusura bakma. sen şu olayı baştan bi güzelce anlat diyeceğim de akıl alma konusunda doğru insanla konuştuğundan emin değilim. biraz kafamı toparlayayım da arıcam abi seni :/