hesabın var mı? giriş yap

  • galileo' nun dünya dönüyor tespitinin fikir babası kopernik' ten bahsetmenin tam sırasını getiren tespit...

    kopernik; bugün güncel bilimin kullandığı; dünyayı güneşin etrafında bir yörüngeye yerleştirme yoluyla, otomatik olarak gezegenleri bir sıralamaya sokan bütünsel evren modelinin fikir babasıdır. ancak gözlem ve deney konusundaki gerici ve antibilimsel tutumu yüzünden ispatlayamadığı bu model, gelecekte galileo' ya ışık tutacaktı.

    kopernik' in yaklaşımıyla ilgili en büyük sorun yıldızlarla ilgiliydi. dünya güneşin etrafında dönüyorsa ve yıldızlar en uzak gezegeni taşıyan bir kürenin dışındaki bir kristal küreye sabitlenmişlerse, bu durumda dünyanın hareketi yıldızlarda da bariz bir harekete neden olmalıydı. ayrıca gezegenlerle yıldızlar arasında ki devasa boşluğun sebebi neydi?

    dünyanın hareketinin yarattığı başka sorunlar da vardı... dünya hareket ediyorsa, neden arkasında sabit bir rüzgar bırakmıyordu? bu sorunun cevabı kopernik' te yoktu, çünkü kopernik bir fizikçi değildi ve 16. yy. nin şartları düşünüldüğünde, pürüzsüz bir hareketin tam açıklamasını yapmak ve deneylerle kanıtlayabilmek de pek mümkün değildi.

    bir diğer soru; güneş evrenin merkezinde yer alıyorsa, neden tüm cisimler onun üzerine düşmüyordu? ya da venüs' e yakın cisimler venüs' e, mars'a yakın cisimler mars' a mı düşüyordu?

    evrenin işleyişi hakkındaki fikirlerimizin hepsini bugün elimizden geldiği ölçüde yapmış olduğumuz deney ve gözlem sonuçlarıyla değerlendirebiliyoruz ancak 16. yy da ellerinde bu kadarı da yoktu. o dönemde aya bir roket atmaları ya da bir uzay aracının venüs' e uçusunun hesaplamasını yapmaları mümkün değildi. bugün sahip olduğumuz bilgi ışığında bakarsak; kopernik, elon musk' tan çok daha sanşsızdı. ama bu, bugün dünya dönmüyor diyen herkese; saçmalama, işte sana kanıtları diyebilecek argümanlara sahip olmamız için, kuyuya ilk taşı atan bilim adamı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    özetle, kopernik' ten bu yana ardımızda bıraktığımız geçmişimizden çıkaracağımız en önemli ders; bir bilimsel modelin, iyi bir model olması için her şeyi açıklaması gerekmediğidir.

    ilgilenenler için; batı biliminin rönesanstan 20 yy. nin sonuna dek gelişiminin özeti

  • bakın sevgili arkadaslar.
    bu ülkede bursa'nın, antalya'nın, eskişehir, konya'nın, diyarbakir'ın ve daha adını anımsamadığım birçok stadyumun ismi atatürk idi.
    toki sayesinde tamamı yenilendi ve hiçbirine ataturk ismi verilmedi.
    sebebi ise ataturk adinin unutturulma cabası.
    ayrica izmir ataturk stadyumu kaderine terkedildi, istanbul ataturk havalimani kapatildi.
    tum bunlarin hepsi ulu onderi unutturma, hafizalardan silme cabasi.
    su konjonkturde fenerbahce'nin bu karari alma cesaretini takdirle karsiliyorum.

  • tamam aşı olmadınız ve insanlar aşı olmasın diye epey bir mücadele ettiniz. sonucunda aşısını olan oldu olmayan olmadı ve geçti bitti. şimdi işi gücü bırakmışsınız, sizin geçmişte almış olduğunuz kararın ne kadar doğru bir karar olduğunu ve bizim ne kadar büyük bir hata yaptığımızı kanıtlamak için büyük bir savaş içindesiniz. yarım aklınızla yalan dolan bilgileri almış paylaşıyor kendini rezil duruma düşürüyorsunuz. kardeşim siz nasıl bir hasta yaratıksınız. düşün şu milletin yakasından artık.

  • gercekten para verebilecek durumda olmayanlari anlarim da, her boka para harcayip bunun gibi seylere aylik uyelik ucreti odemekten cekinen insanlarin psikolojisi su sekilde sanirim;

    asgari ucretten biraz fazla paraya calisan bir kuzenim var, aileden zengin falan da degil.

    kendisi yeni iphone cikinca 24 ay vadeye girip napar eder alir.
    2 kez araba degistirdi 26 yasina kadar.
    her hafta sonu bilmemnerde pazar kahvaltisi qeyfi turk kahvesi qeyfi bilmemne.
    kuafore gidip 450 liraya sacini sariya boyatir.
    olmayan parayi harcayan, orta sinif olmayi kabullenememis bir stereotype kisacasi.

    gecende geldi yine "ya ben bu itunes'tan nasil aticam bu sarkilari bilgisayarimdakileri sildim falan filan". dedim spotify diye bisey var gosterdim begendi baya. ama tabi ayda 10 lira gibi astronomik (!) bir ucret oldugunu duyunca vazgecti. 2 saat itunes'la cebellestik.

    bir onceki iphone'u bozuldugunda yuzlerce fotografi da telefonla birlikte tarihe gomulmustu. bilgisayarda yer olmadigi icin bilgisayara da atmamis. la dedim cloud kullansana hangi devirdeyiz. 50 gb ayda 3 lira gibi yine astronomik (!) bir rakam oldugu icin hic sicak bakmadi.

    sanirim bu insanlarin tek para harcama amaci cevresindeki insanlara hava atabilmek. onun disindaki hic bir seye para harcamayi sevmiyorlar, ne kadar cuzi bir miktar olursa olsun. o anda fakirlikleri aklina geliyor ama statu yukseltmeyle ilgili her seye sinirsiz para harcanabiliyor.

  • fıkra bu ya, temel, alman ve fransız bir adada yamyamların eline
    düşerler.

    elleri kütüklere arkadan bağlanış vaziyette idamlarını beklerken
    yamyamların reisi şöyle der:
    -'hepinizin derisini yüzüp bizim için hayati önem taşıyan kanoların
    yapımında kullanacağız ama adetlerimize göre,son arzunuz her ne
    olursa olsun yerine getirilecektir'

    alman gerçekleştirilmesi imkânsız bir şey isterse ölümden yırtacağını
    düşünür ve buz gibi bira ile yanında kızarmış patates ister.

    reisin talimatıyla patatesler kızartılır, batık bir alman
    denizaltısından edinilen bira da almana ikram edilince alman
    şaşırır,son ziyafetinden sonra herkesin gözü önünde derisi
    yüzülür ve derisinden kano yapar yamyamlar.

    fransız da en az 50 yıllık fransız şarabı istediğini söyler, reis 2
    adamını adanın arkasında 60 yıl önce karaya oturmuş olan fransız ticaret
    gemisine gönderir ve mahzeninden getirtilen şarabı fransız içtikten
    sonra onun da derisini yüzüp kano yaparlar.

    sıra temel'e gelince, yamyamların herşeyi tedarik edebildiğini fark
    eden temel, son arzusu sorulduğunda:
    -'ver bakayım baa bi sigara bi da yak oni' der ve sigaradan iki nefes
    çektirdikten sonra sigarayı kendi vücudunun değişik yerlerine
    bastırıp üzerinde söndürür ve sonra şöyle der:

    -'alun size kano, siçtum kanonuza'

  • neo misali baştan aşağı deri kıyafetler giyip (deri palto, çizme, pantolon + güneş gözlüğü) bir havaalanına gitmek. metal dedektörüne girmeden önce, son derece ciddi ve cool tavırlarla paltomun iç cebinden bir adet "sapan" ve üç beş adet çakıl taşı çıkarıp görevli polise teslim etmek. dedektörden geçince de kollarımı iki yana açıp "hadi arayın üstümü" hareketi yapmak. ama bütün bunları hiç gülmeden yapmak. çok istiyorum bunu.