hesabın var mı? giriş yap

  • atıp tutmanın haddi hududu yok memlekette.kanun çıkmış diyor adam yahu. ne kanunu hemşerim. avukatın üstü aranır diye bir kanun falan çıkmadı. avukatın üstü aranmaz diye bir kanun varken reis aranacak dedi olay bu. ha sen reisin her dediğini kanun biliyorsan o da senin problemin

  • türk tabipleri birliğinin bugün yaptığı basın duyurusunun başlığıdır.

    biz de. biz yani, berkinin, burakcanın, ali ismailin, ethemin, mehmetin aileleri. gezide yaralanan, hakarete uğrayan, taciz edilen herkes.

    başbakan erdoğan’ın duygu durumundan

    endişe duyuyoruz!

    “gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı.”

    “dolmabahçe camii’nde içki içtiler.”

    “benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.”

    başbakan recep tayyip erdoğan’ın gezi direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz.

    dün gaziantep mitingi’nde berkin elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık.

    normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz.

    normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez.

    normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz.

    normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz.

    bizler hekimiz.

    insanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz.

    başbakan erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz.

    fevkâlâde endişe duyuyoruz.

    kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz.

    endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

    türk tabipleri birliği

    merkez konseyi

    http://www.ttb.org.tr/…/haberler/basbakan-4447.html

  • şimdi amsterdam yolcularına bir tüyo vereceğim, umarım yaparsınız yolunuz düşerse.

    dün amsterdam'ın ünlü ve neredeyse turist pazarı olarak bilinen albert cuyp (bkz: albert cuyp markt) pazarına gittim.
    neden gittim, çünkü orada bir volendam'lı balıkçı var ve onun balık ekmeğini çok özlemiştim, daha doğrusu ekmek arası haring balığını. böyle çiğ çiğ yeniyor. evet 'ııııy' diyebilirsiniz, çünkü yiyen ya seviyor, ya da 'bir daha asla' diyor.

    hani balık yeyince üzerine helva yenilir ya hep.
    balıkçıdan çıktım ve üzerine bir de stroopwafel aldım tezgahlardan birisinden helva niyetine. bu başlık altında tanım yapılmış yeterince, tekrar üzerinden geçeyim:
    stroopwafel çok ince gofretimsi arasında karamel/pekmez karışımlı bisküvittir ve burada sıcacık sunulur. hollanda'nın geleneksel bisküvilerinden birisidir.

    tarihçesi:
    ilk defa 19. yüzyılın başlarında gouda kentinde yapılmaya başlanmış ve ilk etapta 'gouda wafel' diye bilinmiş. o yıllarda diğer kurabiye artıklarının atılmaması ve arasına pekmezimsi tatlı sürülerek ve sıcak preslenmesi sonucu ortaya çıkmış.
    yapılması çok maliyet istemediğinden, 'fakir fukura kurabiyesi' diye ün yapmış. (bizim kuru fasulyenin başlangıç kaderi gibi.)
    1870 yılında gouda'dan tüm ülkeye yayılmış. o kadar bereketli ki, iyi preslenmeyenlerini küçücük kesiyorlar ve 'kırıntı' kurabiye olarak kese kağıdı içinde satıyorlar. bu şeklide kesinlikle çok lezzetli.

    covid-19 dolayısı ile pazarda az tezgah vardı ve ilk gördüğümden stroopwafel aldım.
    ben salına salına bisikletime doğru yürürken sağ taraftan birisi ingilizce seslendi:

    + 'excuses me, are you dutch or tourist?'

    döndüm baktım, çok şirin bir stroopwafel tezgahı.
    görsel

    'turist değilim, buralıyım' dedim hollandaca.
    + 'gelin, gelin, lütfen size bir de benim stroopwafel'dan ikram edeyim' dedi.

    elimdekini daha bitirememiştim, ama tamam dedim kırmayayım.

    'biliyor musunuz, o aldığınız stroopwafel aslında 'turist' stroopwafel'ı' dedi.
    devam etti:
    'babam rudi tam 47 yıl önce bu pazara geldi ve bu tezgahı kurdu' dedi.
    görsel

    babası işi gouda'da bir ustadan gizli formülüyle öğrenmiş ve pazarın aslında en iyi stroopwafel ustasıymış. zaman içerisinde 6 tane başka turistik stroopwafel tezgahı gelmiş pazara, ama tarifin orijinali rudi'de.

    ikram etti ve evet, kesinlikle büyük fark vardı.
    şimdi tezgahı rudi'nin oğlu dennis sürdürüyor ve istanbul'dan çok ziyaretçisi olduğunu söyledi ve ekledi: türkiye'den gelenler hep 'çok güzel, çok güzel' diyorlarmış. bunu artık o da öğrenmiş ve türkçe söyledi hollandaca aksanıyla.*

    bu stroopwafel tüyosundan ekşicileri mahrum edemem dedim ve yazdım.

    bu tezgah pazarın neresinde?:
    pazarda mutlaka 'altın melekli' binayı bulun.
    47 yıldır tam onun önünde.
    görsel

    afiyet şeker stroopwafel olsun. *

  • yöneticinin adaletsiz davranması, cahil, ikiyüzlü ve yalancı olması
    insan yerine koyduğun kişilerin hayvan çıkması
    bi boka yaramayan insanlarla mecburen muhatap olmak

  • lirik şiirdir.

    bugün 23 nisan,
    neşe doluyor insan.
    resmi tatil diye cumartesi sanma
    çünkü bugün çarşamba.
    yayılma yıllık izindeymiş gibi bre davar,
    yarın kol gibi mesai var.

  • eşşek gibi çalıştıktan sonra kendine yemek yapmak gibi bişey. asıl sorun eşşek gibi çalışıp evde yemek yapmak zorunda olmak. yani eşşek gibi çalışıyorum ulan dışardan söylerim lüksünün olmaması. çünkü para yetmez. yahut eşşek gibi çalışmana rağmen, evde yemek yapacak birini istihdam edemiyor olmak sorun. öyle ki, çocuğu anane babanne elinde büyütmek zorunda kalmak, okul başlayınca bakıcı parası verilmesin diye fellik fellik etütlü okul aramak zorunda kalmak gibi.

    çare zengin koca! asdfgfgdsd

  • 1 yillik uyelik almistim gecen sene. turkiye'de iyi yapimlar gormek, yeni bir platformu desteklemek amacindaydim. ancak goruyorum ki hicbir art niyet beslemeden kisisel olarak yapilmis bu hareket, cok buyuk hataymis.

    bunu soylemek durumundayim; ermeniyim, ancak bu topraklarin degerini, kiymetini cok iyi biliyorum. ataturk'un kiymeti ve degeri oyle yazarak anlatilmaz ancak manevi olarak bilinir, sahiplenilir ve 7 kusak anlatilir. ataturk isminden rahatsiz olan bir avuc diasporaci(bunu soylemek hic de garip gelmiyor) ve paragozlere de turkiye'de yasayan ve bu ulkenin kiymetini bilen bizim gibi insanlarin varligini hatirlatmak, bu baslik icin boynumun borcu oldu. oturdugum yerden ancak abonelik iptal edip, tweet atip, cevremdekilere durumdan bahsedebiliyorum. ancak bu hareketinizi ne unuturum, ne de unuttururum.

    bu ulkenin en buyuk degerlerinden birine saygi gostermeyi bilmiyorsan, biz ogretecegiz disney+.

    edit: birkac dm aldim, onur duydum. oncelikle onlar icin tesekkur ederim. bir diger konu ise: ermeni diasporasi ile ilgili degil mevzu diye dm'ler gelmis. evet, degil. bunu da dijital bir ekosistemde yer aldigim icin biliyorum. ancak mesele o degil. mesele ataturk'un itibarsizlastirmaya calisilmasi, diasporanin eline istemeden de olsa koz verilmesi. nereden tutarsaniz tutun ana sorumlusu yine disney+ tr, kusura bakmayacaklar.

  • sözlüğün özetini gösteren başlıklardan biri. her tip var içinde: eski video paylaşıp espri yaptığını sanan, ciddiye alıp mağara esprisi yapan, donuma sıçırtacak kadar aşırı derecede komik olan "sen misin" esprisi yapan, bunları ciddiye alıp açıklama yapan. sözlüğe gel. yazık lan bize.

  • 2500 tl alarak sadece "sorun tespiti" yapan adamın cevabı.

    sorun çözmüyor, arabanın herhangi bir yerini yenilemiyor, arabanın daha iyi olması için hiçbir şey yapmıyor. sadece "şu şu sorunlar var..." o kadar.

    ya kardeşim 2500 tl bu iş için nasıl istersin? utanman yok mu? utanmadığı için "ama diğer firmalar 6 bin istiyor" falan demiş. diğer firmalar 60 bin istesin. sana ne? bana ne? ben sana söylüyorum kardeşim, bu saçma sapan iş için nasıl olur da 2500 tl istersin?

    yaptığın iş sorun tespit etmek. sorun çözmek bile değil. çözsen eyvallah. 2500 tl verelim, de ki "abi hortumlarda kaçak var hemen yapıyorum" tamam. ne diye 2500 tl alıyorsun? arabadaki hangi sorunu çözüyorsun?

    edit: utanmadan doktor örneği vermiş. ulan doktor sendeki arızayı görünce iğne yapıyor, ağzına ilaç sokuyor, tedavi ediyor. sen ne yapıyorsun? sorunu çözüyor musun?

    - hacı hoş geldin seni muayene ettim gripsin.
    - eee? hangi ilacı verdin?
    - 2500 tl ver başka doktora göndereyim ilacını versin.
    - sebep? sana neden 2500 tl verelim?

    edit 2: expertiz firması patronlarından çok komik mesajlar alıyorum. biri dedi ki "bizim giderimiz çok dyno lift 500 bin tl"
    adam mekanizmanın parasını 1 ayda çıkarıyor. valla iyi iş.

    biri diyor ki "ustaya çok ödüyorum çünkü hemen kaçıp kendi dükkanlarını açıyorlar rekabet artıyor benim firmam çok ünlü franchasing çok pahalı..." falan filan.

    yahu arkadaş, bu ustalar size 1 ayda 1 milyon tl kazandırmak zorunda mı? bir dyno lift, bir yazıcı, bir boya kalınlığı ölçen şey, bir tamirat takım düzeneği zaten o da göstermelik, bir de sekreter o kadar. adam çeker krediyi açar dükkanı. ne mesele ettiniz yahu?

    saatliği 5 bin tl olan ve sorun çözmeyen bir işe bu para verilmez. ben saçmalığa değiniyorum. firmalarla bir derdim yok. expertizi de kötülemiyorum. bu fiyatlandırmanın saçma sapan bir hal aldığını anlatıyorum.