hesabın var mı? giriş yap

  • annemle babam bosandiktan sonra annemle, ust katinda ev sahibinin oturdugu kucuk bir bahce kati eve tasinmistik. eski ama derli toplu bir evdi. ev sahiplerimiz hamdi amca ve canan teyze (ki sonradan adinin aslinda iffet olduğunu ama hamdi amcanin ona canan dedigini ve zamanla da oyle kaldığını ogrenmistik) uzun yillar almanyada yasamis oradan emekli olmus medeni seviyeli kendi hallerinde insanlardi. biz tasindigimizda orta yasin uzerindelerdi derken uzunca yillardan sonra hamdi amcaya alzhimer teshisi kondu ve onun durumunun zorlasmaya basladigi ilerleyen yillarda da canan teyze bagirsak kanserine yakalandi. tedavi ve ameliyat sureclerinde kizlari melek abla uzunca süre onlarla kaldi. cunku hem bagirsak ameliyati sonrasi cok zordu, hem de hamdi amcayi kontrol edebilmek guclesiyodu. kac kez kimseye farkettirmeden evden cikip giderken gorup döndürdüm yoldan sayisini hatirlamiyorum. canan teyzenin de ameliyat sonrasi pek beklendigi gibi olmadi... bigun evde uyuklarken ust kattan melek ablanin cigliklari geldi firladim ciktim yukari canan teyze kendinden gecmis gozlerini acmiyor boylu yapili da kadindi melek ablanin gucu yetmedi ben kucakladim canan teyzeyi. karninda bagirsaklarinin gorundugu kocaman bir pencere vardi. hic unutmam o kareyi. neyse biz melek ablayla canan teyzeyi torununun arabasina koyarken hamdi amca da kapi onune kadar gelmisti cok ilgili diil olan bitenle haliyle. melek abla canan teyzenin yanina binerken bana bakti hamdi amca yalniz kalamazdı. konusmadan anlastik bi an. dedim ben ilgilenirim. onlar gittikten sonra hamdi amcayla evin kapisinda başbasa kaldik hem cekindigim ne yapacagimi pek bilemedigim hem de kontrolu daha rahat olur diye kapinin tam onune sandalye cekip yola donuk oturttum onu ben de duvarin kenarina yaslandim. ıcimden de artik canan teyze icin pek de yolunda gitmeyecek isler diye dusunurken, basindan beri herseyden bi haber duran hamdi amca buz mavisi gozleriyle bakip aglamakli bi sekilde "o benim herseyim o benim gencligim o benim gecmisim allahim onu benden alma diye" aglamaya basladi. o ana kadar hicbisi hatırlamadan bombos bakan adamcağız herseyi bir saniye icinde hatirladi ve ne olduğunu anlayamadan kocaman bi acinin icinde buldu kendini. ben de sadece yasli bir amca bedenine goz kulak olacakken tarifsiz bir acıyla yanan bir eşi teselli edebilme yuku altinda ezildim un ufak oldum. elimden de dilimden de birsey gelmedi. canan teyze de hastaneden eve bir daha donemedi... yaklasik bir yil sonra hamdi amca da gitti cananınin yanina.

    bu ani benim, baslarda burnumun diregini sizlatsa da, simdi "gercek sevgiyi tadabilmiş sansli insanlar da gecti bu dünyadan" diye içimi ısıtıyor hatirladikca.
    hamdi kadar sevmek canan kadar sevilmek düssün hepimizin payina.

  • ilaç kullanmadan başa çıkabileceğiniz bir rahatsızlık. tecrübeyle sınanmış metodlarım:

    1) nane, karanfil, roka yiyin, burunu açmaya yardımcı oluyor. ama daha önemlisi bol sarımsak, soğan, ve acı biber yiyin. bir dış sarımsağı ağzınıza atıp yavaş yavaş çiğneyin. ağzınız yansa da devam edin. sonra bir süre kimseyi öpmeyin. nane ve karanfili sarımsakdan sonra yemek daha akıllıca olabilir (sosyal varlığınızı devam ettirebilmeniz açısından). bir de zencefilin soğan, sarımsak benzeri bir etkisi var ve kokmuyor. küçük miktarda zencefili çığ sekilde çiğneyerek yiyebilirsiniz

    2) neti pot ya da küçük bir kahve fincanın içine konmuş tuzlu su ile burnunuzu birkaç günde bir (ya da duruma göre haftada bir) temizleyin. neti poti kullanırken temiz, filtre edilmiş şu ile kaya ya da deniz tuzu kullanın. iyotlu masa tuzu kesinlikle kullanmayın. bildiğim kadarıyla iyot burundaki kılcal damarlarda çatlamaya neden olabiliyormuş.

    3) sigara içmeyin, kendinizi hava kirliliğine maruz bırakmayın. eğer büyük bir şehirde araba egsozlarıyla içiçe yaşıyorsanız taşının. hayata bir kere geliyoruz, hiçbir şey sağlıktan daha önemli değil.

    4) gece yatarken camı açın ya da aralayın. yaz kış fark etmez sürekli taze havaya ihtiyacımız var. kış da olsa gece yatarken mutlaka camı biraz aralayın. unutmayın soğuk hava birim hacim başına daha fazla oksijen taşıyor. yalnız kışın fazladan bir iki kat giymeyi ihmal etmeyin.

    5) havalar serinlemeye başlayınca şapka ve bere takın. bu eylül ayına felan rast geliyor birçok yerde. kafayı sıcak tutmanız çok çok önemli. gece yatarken, özellikle camı açık bırakıyorsanız, kafaya yün bere giyin. sentetik (polyster, akrilik vs) bere kullanmayın, saf yün bere kullanın. enseyi de atkı ile sıcak tutun soğuk havalarda. nisan- mayıs'a kadar şapka, bere takmaya devam edin.

    6) en önemli tavsiye: eğer uyurken nefes alma güçlüğü çekiyorsanız nasal dilator denen ürünü kullanın. bu nasal strip ismi verilen şeyden cok daha etkili bir çözüm. nasal dilator burnun içine ittirilen ve burun deliklerini açık tutan bir plastik parçası. bu küçük plastik parçası benim hayatımı değiştirdi. gece uyurken nefes alma kapasitemi katbekat arttırdı. değişik modelleri mevcut. ben bir sürü değişik modelini denedim ve ençok aşağıda linkini verdiğimden memnun kaldım. bir tanesini aylarca kullanabiliyorsunuz. ilk bir iki gün alışmak güç olabiliyor ve gece fark etmeden burnunuzdan çıkarıyorsunuz, ancak zamanla alışıyorsunuz.

    https://www.amazon.com/…lator&qid=1656377516&sr=8-6

  • arkadaşa tecrübelerini paylaştığı için teşekkür ederiz.
    aile boyu bu işi yapıyorlarsa demek.

  • "ing" takısı bir ingilizce'de bir de adana'da vardır
    örnek: "geliyong mu bize" ya da "siparişi verding mi" gibi... cümle içinde kullanılarak pekiştirilir.

  • marmaray'ın,3.köprünün ve daha nicelerinin halktan alınan vergilerle yapıldığını bilmeyip,tayyip kendi parasıyla yapıyor zanneden insanlara ters gelen durum:/

  • kendi sunduğu bir sabah programında "kader" isimli bir $arkıcıyı konuk ederken jest olsun hesabı kahpe kader adlı $arkıyı söylemi$ biridir.fazla da yoruma gerek yoktur.

    -evet $imdi konuğumuzu çağırıyorum sayın izleyenler
    -kaderrrrrrrrrrrrr kahpeeeeee kaderrrr !!

    geriye felç olmu$ konuk kalır..

  • detayları anlatalım bilmek isteyenler için...

    öncelikle burası alt kültürün yaşadığı bir semt, bahsi geçen apartman ucuz ve eski bir apartman.

    aile 6 kişilik bir aile, babaanne, baba, anne, 3 çocuk, çocukluklardan en küçüğü engelli konuşamıyor yürüyemiyor.

    bu ailenin tek geçim kaynağı baba, çöpçülük yapıyor sokakları filan süpürüyor parkları bahçeleri, kızı dünya akıllısı güzel, oğlan içine kapanık sessiz etliye sütlüye bulaşmaz, küçük çocuk yukarda yazdım.

    bu tarz apartmanlarda sürekli kavga olur zaten bu olayın işleniş şekli çocuklar gürültü yapıyor diye ama bahsi geçen adam önceden sabıkası olan daha önce de 3 kişiyi öldürdüğü söyleniyor. nasıl dışarı çıktığı belli değil.

    o kadar çok görgü tanığı var ki adam içeride ailesini katlettikten sonra çocuklar balkona kaçıyor, balkonda komşulara bağırıyorlar "ne olur bizi kurtarın bizi öldürecekler" diye komşular tamam polisi arıyoruz diyorlar bu olay olana kadar herkesin gözü önünde balkonda birbirine sarılmış iki kardeşi de öldürüyor, ardından adam hiçbir şey olmamış gibi kurşunu bittiği için evine gidiyor, engelli çocuk balkonda "anne, baba" diye figan ediyor ve bugün çocuk esirgeme kurumu bu çocuğu alıyor. adam ilk ifadesinde kurşunum yetmedi yoksa küçüğü de öldürecektim diyor.

    şimdi burda bazı terbiyesizler ahlaksızlar bu katili savunuyor haklı çıkarma çabasına giriyor ya önceki enrtyme de yazdım inşallah kendi ahlak seviyenizde insanlarla bir ömür boyu muhattap olup karşılaşırsınız. bu olay yüzünden bu aileyi sevsin sevmesin koca bir mahalle yasta. hiçbir kimse yok ki iyi olmuş diyebilen katili haklı bulan. böyle bir şeyde kendi bencil çıkarlarınız için katili haklı bulabiliyorsanız sizin gibi pisliklerden de her kötülük beklenir, kendi pisliğinizde boğulun.