hesabın var mı? giriş yap

  • şu ülkede tarikatlere,cemaatlere, derneklere,vakıflara yurt açtırmayacaksın amk!
    edit: yazdığım entry de dinle ilgili hiç bir çıkarım yoktur.okuduğunu anlamayan cahiller lütfen mesaj atmasın.
    he çıkarım yapanlar da tabi ki yapsın ama bu beni bağlamaz.

  • yazı, satranç sporu baz alınarak hazırlanmış olsa da bilgiler birçok spor dalı için geçerli olacaktır..

    rakipten korkmak, başarısızlığa odaklanmak, tur öncesi huzursuz hissetmek…

    birçok sporcu, önemli turnuvalar ya da turlar öncesinde yüksek kaygıya kapılmaktadır. kaygı düzeyi farklı parametrelere bağlı olsa da genel olarak dört faktör (4u) etkilidir:

    bir şeyin öngörülemez olması (unpredictable)
    bir şeyin kontrol edilemez olması (uncontrollable)
    bir şeyin tanıdık olmaması (unfamiliar)
    bir şeyin kesin olmaması (uncertain)

    satranç oyuncularının harcadığı enerjiyi ölçme amacıyla yapılan araştırmalar göstermiştir ki; sporcuların stres seviyesinin en yüksek olduğu kısım oyun ortasıdır. çünkü oyun ortası konumları açılış ve oyunsonu bölümlerine göre ‘’tanıdık olmayan’’ ‘’öngörülemeyen’’ ‘’kesin olmayan’’ ve ‘’kontrol edilemeyen’’ karışık pozisyonlardır.

    görsel

    yüksek kaygı nasıl azaltılabilir?

    rakiplerine nazaran kaygı seviyesi düşük olan profesyonel sporcuları incelediğimizde ortak özelliklerinin yüksek özgüven olduğunu görmekteyiz.

    23 defa grand slam’i kazanan serena williams‘ın ‘‘rakiplerimin güçlü tarafı neresiyse (backhand, forehand) ona yönelik oynarım ki en güçlü silahıyla dahi beni yenemeyeceğini anlasın”

    ya da

    tüm zamanların en iyi satranç oyuncularından biri olarak kabul edilen bobby fischer‘in ”satranç dahisi olarak adlandırılmaya itiraz ediyorum. çünkü kendimi bir şekilde satranç oynamış olan genel bir dahi olarak görüyorum.” , ”dünyanın en iyi kadın satranç oyuncusunu getirin bir at eksik oynarım” açıklamalarını örnek olarak gösterebiliriz.

    bu yüksek özgüvenlerinin altında yatan temel faktörün olağanüstü bir çalışma temposu içerdiğini unutmamak gerekir: williams, yükseltilmiş kort, basınç ayarları değiştirilmiş toplar ve ırkçı tezahüratlar eşliğinde antrenmanlar yaparken fischer yemek yerken dahi satranç çalışıyor, bir başka dünya satranç şampiyonu botvinnik ise yüksek müzik eşliğinde yüzüne sigara dumanı üfleterek (1950’li yıllarda maç esnasında sigara içmek yasak değildi) pozisyonlara odaklanıyordu.

    görsel

    bilgi seviyesiyle birlikte paralel olarak artan özgüven, kaygı seviyesini azaltsa da tek başına yeterli değildir. efsanevi tenisçi nadal ”dünya sıralamasında ilk 500’de olan sporcuların antrenmanlarını izleyin.hiç kimsenin birbirinden bir farkı yok ama maç esnasında izleyin.herkesin birbirinden çok büyük bir farkı var.büyük sporcuların kim olduğunu orada anlarsınız.” diyerek mental hazırlığın önemini vurgulamıştır.

    birçok defa yükselmesine rağmen final maçlarında nadal ve federer’e kaybeden djokovic turnuvaları kazanmaya başladığında neyi farklı yaptığı sorulmuştur. ”fiziksel olarak yaptığım bütün antrenmanlar aynıydı.sadece mental olarak kendimi geliştirdim” açıklamasıyla s. williams’ın ‘‘tenis’in %70’i mentaldir” açıklaması nadal’ı destekler niteliktedir.

    turnuva esnasında korkuyla nasıl başedilebilir?

    korku, geçmişten bu yana insan doğasında yer alan en temel özelliklerimizden birisidir. sihirli değnek ile bir anda silinemez. örneğin, daha önce hiç kavga ortamında bulunmamış ”a” bireyi, böyle bir ortamda kalması durumunda yüksek seviyede adrenalin-noradrenalin salgılayarak korkup, eller titrer şekilde donakalabilir. sürekli kavga ortamlarında büyümüş ”b” bireyi ise aynı durumda daha rahat davranacaktır. artık beyin adaptasyon sağlamıştır.

    satranç özelinde düşünürsek; belirtilen mantık dahilinde turnuva esnasından ziyade turnuva öncesi çalışmalara dayandırmak gerekir. küçük sporcular, büyük sporcularla oynamaktan korkuyorsa daha fazla büyüklerle oynamalıdır. ilk kez oynadığında, çekinip kendi gücünün altında performans gösterse de belli sayıda oyun oynayarak tecrübe kazandıktan sonra beyin süreci normalleştirecektir.

    turnuva esnasında stresle nasıl başedilebilir?

    yakın güçteki oyuncular arasında büyük farklar yaratan en önemli kavramlardan birisi strestir. üzerindeki beklentilerin farkında olan sporcu tur esnasında ”ya kaybedersem?” korkusuna kapılabilir. kayıp sonrasında, çok istediği turnuva ödülünün ulaşılamaz olması, ailesinin vereceği tepki gibi farklı unsurlar sporcunun stres seviyesini yükseltir.

    bu tip durumlarda aşağıdaki tekniklerin uygulanmasını öneririz:

    imgeleme tekniği
    sporcu; maçta duygu kontrolü yaparak harika oynadığını, tüm turları kazanarak kupayı kaldırdığını annesinin gurur dolu gözlerle onu izlediği gibi güzel şeyleri zihninde turdan önce canlandırır.

    içsel konuşma
    bilinçaltı; gerçek ile hayal arasındaki farkı ayırt edemez. ”ben dünyanın en iyi satranç oyuncusuyum” denildiğinde dahi bilinçaltı bunu doğru olarak kabul eder ve bu doğrultuda çalışır. haliyle tur öncesi; ayna karşısına geçerek ”çok iyi satranç oyuncusuyum. sonuna kadar mücadele edeceğim. yenebilirim. başarabilirim” tarzı cümleler olumluya odaklanarak sporcu motivasyonunu arttırır.

    nefes teknikleri
    stresli ve gergin anlarda nefes teknikleri kasları gevşeterek vücudu rahatlatır. sporcu; tur öncesinde wayne cook ya da otojenik gevşeme egzersizlerini uygulayabilir.

    son tavsiyeler

    motivasyon, teknik anlamda kendini geliştirmiş sporcunun var olan potansiyelini tahtaya yansıtabilmesi amacıyla kullanıldığında etkilidir.

    doğru eğitmenler eşliğinde istikrarlı bir şekilde çalıştıktan sonra turnuvaya katılan sporcu, rakiplerini ne kaf dağında görmeli ne de çok küçümsemelidir. rubinstein‘ın yarın kimle oynuyorsunuz sorusuna ”siyahlara karşı oynuyorum” cevabı benimsenmelidir. (rakipten bağımsız elinden geleni yaparak kendi oyununu oynayacağını vurgulamak istemiştir)

    olası yenilgiler başarısızlık olarak değil, sporcuyu geliştirecek bir adım olarak görülmelidir. (sometimes you win, sometimes you learn)

    oyun esnasında geçmişte yaşanılan değiştirilmesi mümkün olmayan hatalar ya da gelecekte kontrol edilemeyecek durumlara kafa yormak yerine sadece var olan pozisyona odaklanmalı, geride kalan her şey masa dışında bırakılmalıdır. düşünceler; duyguları, duygular ise davranışları etkiler.

    henüz ülkemizde spor psikolojisinin önemi yeteri kadar anlaşılmamış olsa da (sadece bayern münih takımında 60’dan fazla spor psikoloğu bulunurken, tsf dünya yaş grupları turnuva kafilesinde 1 psikolog dahi görevlendirmemiştir.) tüm takipçilerimize, satrançta mental hazırlığın normal hazırlık kadar önemli olduğunu hatırlatıyor satranç kariyerlerinde canı gönülden başarılar dileyerek yazımızı riga sihirbazı mikhail tal‘ın güzel tespitiyle sonlandırıyoruz:

    görsel

    kaynakça

  • buyuk dedemin yalanci oldugunu ortaya cikaran onermedir. kendisi ortadogu'daki cephelerde carpisan bir er olarak dedeme anlattiklari su sekildeymis. " araplarin bize yaptigi hainligi kimse yapmamistir. kac tane erin bitlenmeden oturu olup gittigini ben gordum. su bile vermediler. kuyulari tuttular. arap gorunce silaha davraniyorduk. biz onlar icin geldigimizi saniyorduk. hala kalbim kiriktir. "

    iyi sallamissin be dede

  • yerli tohumun bop eşbaşkanlığı projesi kapsamında yasaklanarak israil tohumlarının devreye girmesinden kaynaklanmaktadır.
    allah bunun da hesabını soracak!
    türk tarımını bu duruma getirenlerin allah ömründen alsın domatese patlıcana hıyara versin!

    edit:
    bir çaylak mesaj atıp bana :
    (#108034321) geri zekalı provokatör yerli tohum nerede yasak?
    31.05.2020 17:33 ...

    ekonomik değil diye çiftçi yapmıyor
    31.05.2020 17:33 ...
    demiş,
    evet mazot fiyatını, tarladaki suyun ve suyu sağlayan elektriğin fiyatını yüksek tutan, yerli tohum ekmesin, tarım yapılmasın diye çiftçiye elinden gelen kötülüğü yapan 18 yıldır tek başına iktidarda olan cehape bu işin suçlusu, ben de bu işin geri zekalı provakotörüyüm!

  • afganistan'da kara daşşaklı bir talibanın dördüncü karısı olmanın daha çekici olduğunu düşünen bir tipin zırlamasıdır.

  • çaylaklarımızın şikayetlerinin farkındayız ve hak veriyoruz. söz konusu taleplerinin önceliklerimizin arasında yer alan, hedeflerimizle örtüşen geri bildirimler olduğunu ve çözümü için çalıştığımızı bilmenizi isteriz.

    bir süre önce algoritma onayı ile çaylaklık sırasında yıllarca bekleme zulmünün önüne geçmek için önemli bir adım attık. halen geliştirmekte olduğumuz algoritma ile birlikte sizlerin geri bildirimleri üzerinde çalışıyoruz. bunun için mevcut sistemi baştan sona değiştiriyoruz. böylece, çaylak kullanıcılarının onay için uzun süren bekleyişlerinin önüne geçen kolektif ve otomatik bir sistemin kısa zamanda hayata geçmesi için elimizden geleni yapıyoruz. ayrıca, çaylaklarla mesajlaşmayı da açacağız ve çaylaklardan mesaj almak istemeyenlere buna ilişkin bir seçenek de tabii ki sunacağız. aydınlık günler yakın.

  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.