ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kazıklanmamak için bilerek yazım yanlışı yapmak
-
yukarıda bir entry'de yazılmış, ustalar zaten semte göre fiyat belirledikleri için çok da faydası olmayan yöntemdir.
güngören'de oturuyorum bir iş için usta ayarlamıştık usta işi tamamladı (1-2 saatlik bir işti) sonra tam gidecekken memleket-meslek muhabbeti açıldı. doktor olduğumu söyleyince adam büyük bir pişmanlıkla "hadi ya" diye iç geçirdi, sonra da abi ben seni öğretmen ya da polissindir diye düşünmüştüm ya valla yanlış anlama da biz şimdi mesela ataköy'den falan aradıkları zaman ona göre fiyat veriyoruz dedi. burası güngören olunca biz uygun fiyat vermiştik dedi. adam neredeyse beni kendisini kandırmakla suçlayacaktı güngören'de oturup usta çağırırken mesleğimi söylemediğim için. *
forex
-
iki ay once demoya baslayip hemencecik olayi kapip reele gecip 250 dolar kazandigini iddia eden millete dolandirilmayin diyip dolandirmaya kalkan iki yuzlulerin cirit attigi piyasa.
simdi forex le ilgilenmeyi dusunen arkadasim bak buna dikkat et piyasa boyle dolandiricilarla dolu. al sana bir ornek. sozluk entrysi yazanin twitter hessabi ve dogrudan onerdigi araci kurumun adami olmasinin ispati.
al adamin entry: http://imgur.com/o8wymjt
al adamin profilinden twitteri : http://imgur.com/yuu0y21
al adamin twitter adresi adam reklam ajansi kurucu ortagi : http://imgur.com/3xso7wz
hop gidelim ajansin sitesine o da ne referanslarda bu amcayi birden haftada 250 dolar kazandirtan araci kurum : http://imgur.com/recaalq
cin olmadan adam carpmaya calisan araci kurum pazarlamacilarindan uzak durun, onlarin tek amaci sizin paranizda.
doğu perinçek'in ümit özdağ'a savaş açması
-
şeriatçı taliban'ı atatürk'e benzeten birinden başka türlü bir açıklama beklenemezdi zaten.
asıl bu kaçkınları ülkeye dolduranlar abd'nin bop projesine hizmet etmektedir ve abd ve ab'nin taşeronluğunu yapmaktadır.
koltukta kalma karşılığında mültecileri türkiye'de tutma pazarlığı yapanlar amerikancı olmuyor da, bunların kendi vatanlarına dönmesi gerektiğini savunanlar mı amerikancı oluyor? hadi oradan!
türk usulü çocuk yetiştirme teknikleri
-
çocuğu elaleme göre yönlendirmenin de, içinde bolca bulunduğu bir tuhaf teknikler.
* okullar açılınca, oyun konsollarını ortadan kaldırmak, saklamak. sabahın köründe uyanmış, okulda kafası ambale olmuş çocuğun, koskoca bir öğrenim dönemi boyunca sadece ders çalışmaya mahkum edilmesini hiç anlamadım. o yasakla aklı oyunda olan çocuktan ne kadar verim alınır, hep kafamı kurcalar. okulu asıp, internet kafelere giden çocukların çoğu bu kategoride sanırım.
* okul, kurs, evde ders çalıştığı masa üçgenine kıstırılmış çocuğu sürekli eleştirmek. serpil hanım'ın çocuğu daha başarılı olduğundan, serpil hanım'la sidik yarışı için gereksiz yere kursa gönderilen ve akşam karanlığında sırtında 10 kilo çantayla nefes nefese dönen çocuğa balkondan seslenerek, "fırından ekmek al." diyerek, yokuş yukarı yollamak. çocuk eve girince, "hemen yemeğini ye, ödevlerini yap." demek. iyi de, o çocuğa bu kadar görev yüklemişsin, kendin akşama kadar ekmek bile almamışsın.
* çocuk kazayla bir şey kırınca, dökünce dövmek. korkudan sinmiş çocuğu üzerinden kendini överek "ben çocuklarımı çok güzel yetiştirdim. bana cevap veremezler." diyerek, komşu muhabbeti yapmak.
* kendine kozmetik ürünleri almayı ihmal etmeyip, misafir günlerindde 20 kişiyi tatlı, börek, pastayla ağırladıktan sonra çocuğu peynir sıkıştırılmış ekmekle okula yollamak. sakız bile istese kızmak ve almamak. bir gofret istediğinde bunu hemen alınca şımaracağını sanmak.
* yaz aylarında 40 derece sıcakta, kış aylarında eksilerde seyreden ayazda misafirleri geldi diye çocuğu sokağa yollamak. sonra da "eve gel artık." diye balkondan yırtınmak. çocuk gecikince, "baban gelince görürsün sen." demek.
* çocuğunu döven öğretmene kızmayıp, bir de üstüne yalakalık yapmak.
* çocuğun odası dağınık olmasa bile "odanı topla. sabahat teyzenler gelecek." demek. sabahat teyzeye bu kadar derli toplu görünmek için çocuğu sıkıştırmanın amacını yıllardır anlamadım. sabahat teyze müfettiş sanırım. hem bu sabahat teyze, başka birine "ah şekerim, şükran'lara gittim, çocuğunun odası dağınıktı." dedikodusunu yapacak veya dağınık odayı ayıplayacak tipse, neden o eve sokulur, bunu da anlamadım.
edit: bazı kişiler, bunların benim başıma geldiğini sanmış. sadece çevremde gözlemlediğim şeyler.
döviz/altın alımında kambiyo vergisinin %1 olması
-
(bkz: muamele vergisi)
hükümet en azından bu konuda dürüst.
bence direk olarak hesaplarımıza el koysunlar böyle yavaş yavaş gelen hamleleler çok can sıkcı oluyor çünkü.
kolay değil, 18 senedir yiyorlar ve delik o kadar büyük ki artık nasıl kapatacaklarını şaşırmış durumdalar.
ne diyorum hep; (bkz: siyasal islamcılar bu ülkenin kanseridir.)
cem yılmaz'ın artık komik olmaması
-
artık halkın arasında olmaması, sokak jargonundan, gençlerin esprilerinden uzak olması nedeniyle eskisi kadar güldürmüyor. kendi kısıtlı arkadaş çevresinde, elit zevklerin içinde yaşarken halka inmesi zorlaşıyor. onun işinde üretkenlik için gözlem şart ama artık o şansı pek yok.
izlanda'nın bir yıllık gündemi
-
son bir yılı yazıyorum :
volkan patladı
björk yine single çıkarmadı
bu sene de balık bol
milli takım süper gidiyor
başbakan'ın panama'da parası çıktı, istifa
sürekli dönen haberler ise:
izlanda'nın görülesi 10 yeri
game of thrones seti nerede
geleceğimiz jeotermal enerji
sinema meraklıları için izlanda haritası
izlanda elfleri
nasıl huzurlu ülke bu. gerçi bunun başka versiyonu yeni zelanda'yı tercih ederim ben iklim açısından.
sevgilisine para harcatmayan kız
-
var böyle kız. enfes birşey. tanıdım, yaşadım onunla biliyorum. bu sadece bir restaurant ya da barda hesaba ortak olmasıyla ilgili bişey değil.
bakın şöyle birşeydir;
erkek: eve geçerken şurdan iki pizza alsak mı ki?
kız: almayalım
e: aç değil misin?
k: açım ama gerek yok. iki pizza için ne kadar para vereceksin?
e: 20-25 falan heralde.
k: ver o parayı bana o zaman...
(kız bir markete geçer çocuk kapıda sigara içiyordur. kız elinde poşetlerle çıkar)
k: makarna ve yoğurt aldım, sana güzel bir makarna yaparım 15 dakikada. fazladan bir paket aldım evde bulunsun. kola da aldım. bu arada peynir zeytin falan bir kaç şey daha aldım. tavuk alacaktım da para yetmedi. kahve de bitmişti sizin evde biraz kahve aldım.yemekten sonra içeriz. onu da sen yaparsın artık...
e: bir ömür kahve yaparım sana ben...
edit: evlendim onunla.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"otogara arkadasi karsilamaya gittim. otogarda bagiran adam beni ikna etti, diyarbakir'a gidiyorum su an."
kaybedenler kulübü
-
-haftasonu naapıyosun?
-hiç işte standart sana geliyorum
-peki ben naapıyorum?
-bilmiyorum hiç evde olmuyosun
ayranı açarken hoşlanılan kızın yüzüne sıçratmak
-
akabinde gidip sıçramış ayranı yalarsınız.
bir elektriklenme olduysa oldu yani...