ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
71'de stanford'da çekilen protein sentezi videosu
-
kır düğünü yapan mrna'lar, nevruz kutlayan amino asitler içermektedir.
se7en serisinin ilk altı filmini izlememiş insan
-
se7en filmini izledim. birbirini seven 7 kişi arasındaki aşk yedigenini anlatıyor. serinin geri kalan filmlerinde dikkate değer bir şey göremedim.
(bkz: funda özkalyoncuoğlu)
dersten geçmek için hocaya atılan rica maili
-
gençlere tavsiyem, gurur yapıp ''ben hayatta mail atmam yavşak mıyım? not mot dilenmem'' tribine girmeyin.
o tribe giren bir abiniz olarak okulu 6 buçuk senede bitirdim. ben gurur yaparken not dileyen yavşaklar da ben mezun olmaya çalışırken işyerlerinde müdürlerine yavşamaya devam ediyorlardı. hayat böyle, yavşaklar hep kazanır maalesef.
caretta caretta'ların insanlara saldırması
-
kaş'tan bildiriyorum. burada da ısırılanlar var. genel olarak, yeter amk yumurtlayacak yer bırakmadınız demiş olabilir arkadaşlar. eleman yüzlerce binlerce yıldır yüzdüğü yerde algida çubuğu görünce sinirleniyor tabi. sonuna kadar destekliyorum. ısıran dişleriniz dert görmesin arkadaşlar.
sabahın yedisinde ter kokan insan modeli
-
sabahları beş dakikalık duş almayı "jakuzide köpük terapisi yapıp portakal suyu çekmek(!)" zanneden insanların da var olduğunu ortaya çıkartan ciddi problem.
7 numaralı dükkanda ne açardınız
-
koordinatlar komegene çiğ köfteyi gösteriyor
hatunların efendi adam yerine piç tercihi
-
yorgun parmaklarıyla çay bardağını kavradı; küçük bir yudumdan sonra gözlerime bakıp, hiç değişmemişsin dedi.
sen de dedim.
sesimdeki tereddüdü farketti, "hadi canım 22 sene geçti, 3 çocuk doğurdum, kilo aldım, kibar olma" dedi.
- 3 çocuk mu, 1 tane demiştin telefonda?
- üniversiteye hazırlanandan bahsetmiştim, bir de ikizler var. ya sende?
- 1 tane, kız.
- ne güzel, benimkiler de 2 kız 1 oğlan. ama oğlan çok üzüyor beni.
- niye?
- işte, boşandıktan sonra başedemiyorum, çok huysuz.
- o çocukla mı evlendiydiniz?
suratını ekşiterek hııı dedikten sonra, garsona baktı, bi çay daha verir misin.
gözlerini masadaki boş bardağa dikti. ne aptalmışım dedi.
- bilemezdin ki.
- annem söylemişti. ondan koca olmaz dediydi. ama seni çok severdi. çok efendi çocuk, kibar çocuk derdi.
sıkıldım bir an; konuyu değiştirmek istedim. annen nasıl? öldü, geçen sene . ne diyeceğimi bilemedim; başın sağolsun.
gözleri buğulandı ama gülümsemeye çalıştı; sağol seninkiler? - aynı, emekliler işte.
yumuşacık kahverengi gözlerine baktım..gülümsediği zaman düzgün dişleri yine ışıl ışıldı.
- niye boşandınız?
- çok kabaydı, sürekli hakaret, sürekli kavga, aşağılama..niye çekeyim dedim.
- o kadar seneden sonra, 3 çocuk?
- çekilmezdi, cehennem gibiydi hayat onunla. dayanamadım.
- seviyordun.
- aptalmışım dedim ya.
22 yıl önce en son görüştüğümüz günü hatırladım; kusura bakma demişti, ben onu seviyorum, ne yaparsa yapsın. evet!
peki demiştim. nasıl istersen.. şaşırmıştım, gururum kırılmıştı, ölecek gibiydim, çok seviyordum. hoşçakal o zaman deyip yürüyüp gitmiştim. o gencecik halimde kendime gelmem 2 yıl sürmüştü. içine kapanık, kırılgan birisiydim zaten. o yaz tanışmıştık. 2 yıldır beraber olduğu o çocuktan kavga edip ayrıldığı bir dönem olduğunu bilmiyordum tabi. ortak o kadar çok zevkimiz vardı ki..kitaplar, müzik, sinema.. o da benden etkilenmişti ama ben deli gibi aşık olmuştum.
1 yıl sonra geldiği gibi o çocuğa dönmüştü. bir anda, kusura bakma ben onu seviyorum diyerek. kusura bakma? ne kadar kolay bir özür. klasik cümleleri de sıralamayı ihmal etmemişti: sen çok iyisin, daha iyilerine layıksın vs. eve gidip hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum. sevgilimi kaybettiğim için mi? yoksa bir başkası için terk edildiğim için mi? ikisi için de..20 yaşında bir erkek için ağırdı be.
- acıktım, bir şeyler yiyelim mi?
tabi dedim garsona işaret ettim. tatlı isterim dedi. sütlaç.
eskiden de çok severdi, tunalı'da el ele gezerken flamingo pastanesinde hep sütlaç yerdik. burnumun direği sızladı.
- bana kızgınsın di mi?
- yooo, nereden çıkarıyorsun. çocuktuk. nereden bilebilirdik ki? çok üzdün beni diyemedim, gülümsedim.
- çok yorgunum, çok yalnızım; nafaka da vermiyor.
gözleri yine doldu; ağlamaya başladı. neredeyse boş pastanedeki bir kaç kişi bize baktı. garsonlar bizim masaya kaçamak bakışlar atıp birşeyler fısıldaştılar.
seni çok üzdüm di mi dedi. biliyorum hata ettim şimdi olsa..sustu. neyse dedim en azından çocukların var.
- doğru. gözünün önüne düşen kumral telleri parmağıyla kenara attı. bu hareketini çok severdim, kumral saçlarını da.
işe dönmem lazım dedim. telaşlandı, tabi dedi. evine bırakayım deyince gözleri parladı. gerçekten mi? elbette dedim; bu yağmurda yürü git mi diycem sandın? halâ çok kibarsın dedi.
arabaya bindik. uzaktı evi; tarif etti. evin önünde durdum. el sıkıştık. arıycam dedi. ara dedim.
-------
edit : soran arkadaşlar için-bir daha görüşmedim..
31 aralık 2014 birgün gazetesi manşeti
-
en az 31 aralık 2013 birgün gazetesi manşeti kadar anlamlı, en az onun kadar acı verici, en az onun kadar bileyici...
tivitte:
https://twitter.com/…tesi/status/550022938032746496
doğrudan görsel linki:
https://pbs.twimg.com/…ia/b6is8lrcyaefrhq.jpg:large
elinize sağlık birgün emekçileri. var olun.
ülkesi için erasmus hakkından feragat eden öğrenci
-
(bkz: şakaysa hiç komik değil ciddiyse çok komik)
allah razı olsun kendisinden. 6 aylığına ya da 1 seneliğine ülkeden ayrılsa ne yapardık biz?
sincan'da türbanla otobüse binmenin yasaklanması
-
ulan bi an mallaşıp ankara sincan sandım, ne kerizim be!