ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
17 mayıs'ta vaka sayısı 5 binin altına inecek
olan biten
-
merhaba,
sözlük içinde entry’lerinden yola çıkarak varlıklı kadınları hedef alan, maddi ve manevi suistimalde bulunan bir çetenin varlığı iddiası tarafımıza ulaştı. konu ile ilgili tarafımıza başka bir bilgi iletilmediği için olayın doğruluğundan şüpheliyiz. ancak, konunun hassasiyeti sebebiyle tüm boyutlarıyla araştırılması için söz konusu ihbarı emniyet güçlerine ilettik, sürecin takipçisi olacağız.
siber zorbalığa karşı tüm kullanıcılarımızı uyarmak isteriz. böyle bir durumla karşılaştığınız takdirde kolluk kuvvetleri veya adli makamlarla iletişime geçmenizi önemle tavsiye ederiz.
yurt dışında yaşanılan küçük şoklar
-
polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.
pazar akşamı banyo yapıp bizimkiler'i izlemek
-
muhteşem anların kıymetini hiçbir zaman yaşandığı sırada bilemediğimizi gözümüze gözümüze sokan bir başlıktır bu...
ekrem imamoğlu'nun sudem belli'yi linç ettirmesi
-
küçücük çocuk haddini bilip işine bakacak o zaman. sırf ortalığı karıştırmak için salak salak konuşmayacak. ortada bir provokasyon var yapanın ceza bile alması lazım.
melih gökçek'in mansur yavaş'a rest çekmesi
-
ortalık karışacakmış... melih gokçek'in laflarına hala prim veren var mı? allah bir dediğinde sorgulanması gereken adamların laflarını taşımayın şuraya allah aşkına ya...
insanın hep kendinde olmayanı istemesi
-
benim küçük bir kedim var. onu izliyorum bazen;
mama koyuyorum bayıla bayıla yiyor, sonra kendim için bi yiyecek hazırlıyorum hemen kafayı döndürüyor, koşa koşa yanıma geliyor, o yemeği de tadayım diye gözümün içine bakıyor, deliriyor resmen. maması falan tamamen yalan oluyor. aklı fikri benim yediğimde. daha mı güzel acaba diye merak mi ediyor nedir.
veya yerde peluş ayıcığı ile oynuyor, sonra bi top atıyorum halıya, o ayıcığı anında satıp topla oynamaya gidiyor, bazen karar veremiyor manyak oluyor, iki oyuncakla birden aynı anda oynuyor. bi süre sonra iki oyuncaktan birini tercih edip gerçekten istediğinin yanına gidiyor. daha çok sevdiği oyuncağı önünden aldığımda ise, diğerine; daha az istediğine geri dönüyor, ama o neşeli halinden eser yok.. oynuyor ama sanki mecbur, sanki zorunlu. ne kendini oynadığı oyuncağa verebiliyor ne de aklını benim önünden aldığım oyuncaktan kurtarabiliyor. ama o kedi, mutsuz olmuyor, düşünemiyor çünkü.
düşünüyorum da bazen küçücük bir kediden bizi farklı kılan ne var? hiçbir şey sanki..
mutsuzluk kader mi tercih mi? alternatifler azalmayacak bu belli, o zaman telkin şart.
fakirler ölsün porsche'tan selamlar
-
emniyet kemeri takmadığı için arabanın özellikleri çalışmıyor (radyo da buna dahil) ama bunu bile bilemeyecek kadar cahil bir kızın videosu.
cahil de geç olum ya
konya'dan ankara'ya günübirlik gelip giden kız
-
oysaki üniversiteyi bir iki sene evvel kazansaydı abla evinde kalacaktı.
evdeki hesabı çarşıya uymayan kız, kızımız.
3 numara kesilmiş saçlarla bile güzel olan kız
-
kemoterapi gören eşimdir..
merak edip mesaj atanlar çoğaldığı için durum editi: maalesef...