hesabın var mı? giriş yap

  • bu sabah anneme gittim kahvaltıya. ali ismail'den bahsetmeye başladı. "son görüntüleri gördün mü? ali'yi dovdukleri." başladı hüngür hüngür ağlamaya. sesi titreyerek "bunlar nasıl insanlar? kafasına nasıl vurdular? " dedi zar zor. bir ara durdu "ali'nin annesi.." dedi, tekrar ağlamaya başladı. banyodan mutfak bezini alıp etrafın tozunu almaya başladı. "yine başlayacak eylemler anne" dedim. "oğlum bunların ne yapacağı belli değil, gitme sen." dedi. "ama, ne olacak bunca ölen çocuk, ne olacak bu devletin pislikleri?" deyince ben, 12 eylül'de vurulan dedemi hatırlattı, "babam, karanlık sokaklardan kuytu köşelerden sakın, asla yalnız mücadele etme, derdi." dedi. "merak etme anne" dedim, "ya hep birlikte ya hiçbirimiz! "

    annelerin gozbebeklerini onlardan ayirdiniz ya, dünyanın en haklı direnisine dünyanın en çirkin en sert mudahelesini yaptınız, tek bir özür dilemediginiz gibi yaptıklarınızı saklayip, aşağılık argümanlarla kendinizi savundunuz, halkı medyanizla kandirdiniz, alay ettiniz ve en önemlisi anneleri aglattiniz ya, bunların hiçbiri yanınıza kalmayacak. ant içeriz.

  • "oğlum 7 aylıktı, nisan ayı...

    benim evi sanırım, ev gibi hissettiğim zamanlar. nereden hatırlıyorum; salonun bir köşesinde saksı çiçekleri var. rahmetli kayınpederim benimle yaşıyor, yarı felçli. çok şık bir adam. zar zor yürüyor, titreye titreye iniyor merdivenlerden, pastaneye gidip çay içiyor, dönüşte mutlaka bir çiçek alıp geliyor. çok zarif bir adam, yattığı yerler nur dolsun. belki karısına, çocuklarına çok çektirmiş ama beni seviyor. ben de onu.

    salonun bir köşesinde oğlumu emziriyorum ve telefon çalıyor. oğlumu koltuğa bırakıp telefona bakıyorum. telefonda ablam;

    -babam iyi değil, yoğun bakımda. doktor, çocuklarını çağırın dedi. gel...

    diyor. gel dediği yer, istanbul dışında. ama o an aklımda sadece "babam iyi değil" cümlesi yankılanıyor, bu istanbul dışılık endişesi dışında. eşim evde, ne olduğunu soruyor, anlatıyorum ağlamadan. "babam iyi değilmiş, ablam çağırıyor, babam yoğun bakımdaymış" dedikten sonra salıyorum çeşmeleri. hiç hareket yok. "bakarız" diyor.

    "bakarız..." işe gidiyor, deli tavuk gibi dolaşıyorum evde, ne yapacağımı da bilmiyorum. hapisanede gibi yaşıyorum zaten, tek başıma bakkala markete gidemezken, şehir dışına çıkma endişesi sarıyor her yanımı. "babam gidicem, doktor çocukları gelsin demiş, niye bekliyorum ki?" diye kara kara düşünüyorum. hava bir açıyor, bir kapıyor. ablam bir daha arıyor;

    -gelmeyi düşünmüyor musun? durum ciddi, beyin kanaması geçirdi ve durumu çok kötü!

    annemlerde kimse yok, sanki kocaman şehirde tek başıma kalmışım gibi, ne yapacağımı bilmez bir vaziyette, rutin yaşamaya çalışıyorum. oğlumu emziriyor, altını değiştiriyor, gülen yüzüne bakıp, gülmeye çalışıyorum. ama, kafam allak bullak. bir şey eksik ? saat, akşam sekize doğru eşim geliyor. sormuyor hiç, şaşırmıyorum ama daha fazla dayanacak halim yok.

    -ben gidicem!

    diyorum. o mutfağa girip, bir bardak rakı doldurup içiyor ve;

    -bekle!

    diyor.

    bekliyorum... saat 12'ye doğru, çıkıyoruz evden, o? o zil zurna sarhoş, ben korkak... benimle gelmesini istemiyorum, çünkü, ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyorum. hem zaten gezmeye de gitmiyorum ki. babam, babam iyi değilmiş, doktor çocukları gelsin demiş. belki bir daha görmem... korkuyorum... oğlum kucağımda, o, söylene söylene çıkıyoruz. yarım saat geçiyor belki babam yok artık, bilmiyorum... bir şey eksik...

    bilet bulamıyoruz. eve dönüyoruz. o, o söyleniyor... bir şey eksik. belki babam? bilmiyorum kocaman bir eksik var ve gittikçe büyüyor. ağlaya ağlaya eve giriyorum. oğlum kucağımda uyuyor. onu yatağına yerleştirip yatak odasına geçiyorum. o, o hala sarhoş ve daha da öfkeli. yatağın ucuna oturup, yüzümü ellerimin arasına saklayıp sessizce ağlıyorum. kapının sesini duyuyorum, içeri attığı adımlar karışıyor sessiz ağlayışıma. tam önümde duruyor ve hala bir şey eksik. bir eliyle kolumdan tutup ayağa kaldırıyor beni... karşı karşıya duruyoruz. gözlerim kızardı biliyorum, yanıyor çünkü. hala eksik, hala eksik...

    bir adım atıyor geriye, elini saçlarıma uzatıyor. oda loş, gözlerini seçemiyorum, gözlerim yanıyor. eksik, eksik... saçlarımı kavrıyor elleri, işte o an göz göze geliyoruz. gözlerinde, hayasız bir parıltı var, içinde ateş var ve öfke. kavradığı saçlarımın kökleri acımaya başlıyor, yanmaya... suratımın orta yerine bir tokat iniyor...

    -gecemi mahvettin!!

    hayatımda ilk defa duydum bu sesi aslında. kafama yumruk attığında. hani şu çizgi romanlardaki "çtönk!!" sesi varya, işte onu duydum kafamda.

    "hayatımı mahvettin" dedi içimde bir ses. işi bittikten sonra, odadan hırsla çıkarken o. eksik bir şey var bu hikayede ki, hala eksik..."

    bu hikayenin ekisiğidir sefkat. daha belki kaç hikayenin. o yüzden gördüğüm zaman aptala döner, çocuklaşırım...

  • vay anasını. hala buraya gelip kalitesiz ayakkabı, giyim kuşam diyen var. kaliteli ayakkabılı şehir magandalari öpsün sizi.

    bir insanı kalitesiz yapan en önemli şey, kendine ve cevresindekilere saygısızlık yapmasidir.

  • yapmaması insanlık adına olumlu bir gelişme, şu günlerde böyle bir felaketi daha kaldıramayabilirdik. öte yandan trending topic olmuş her konuda şarkı yazabilen türüt; karantinada değilse şayet bu fırsatı da kaçırmaz, virüsle ilgili bilgi vererek başlayıp dini ve milliyetçi duygulara hitap eden, virüse ve çinliler'e saydırarak diplomatik krize de yol açacak bir türkü patlatırdı.hadi gelin ismail türüt kafasıyla bir türkü yapıp beraber ter atalım :

    -ismail türüt mode on-

    rakifelır rotşidler * oturdi plan yapti, *
    dunyanin nufusini toptan azaltacakti.
    çin'de bir virus çıkti, deduler ki corona;
    bu millet imanlidur; evelallah kor ona!

    köpek yedu doymadu bu şerefsuz çinluler,
    fare yedu doymadu da bu şerefsuz çinluler;
    yarasa hayvanundan acep ne isteduler,
    yarasa hayvanundan da bilmem ne isteduler!

    yarasa çorbasundan olur mi helal gida,
    mete han'dan berudur kahpelik çin'de moda! *
    millete bela oldi bu aşağuluk corona,
    dunyaya bela oldi bu aşağuluk corona!

    (nakarat x2)

    oy corona corona da,
    bela oldi dunyaya.
    komunis çin yuzunden
    düştum karantinaya!

    (tulum solo)

    el ele tutuşmaya inan ki korkayirum,
    uykumda geceleru sel gibi terleyirum.
    maskeler karaborsa, bir tane alamadum;
    markette bir damlacuk kolonya bulamadum.

    (nakarat x2)

    oy corona corona da,
    bela oldi dunyaya.
    allahsuz çin yuzunden
    düştum karantinaya!

    -ismail türüt mode off-

    klibin senaryosu bile belli. ismail türüt sahne alacağı bir düğünde kız tarafının çinli olduğunu görünce terler içinde kalarak bu türküyü patlatıyor: ''çin'de bir virus çıkti, deduler ki corona''

  • 4 ay önce set çalışanlarına aşı hakkı tanınmalı biz sürekli dışardayız diye ağlıyordu, dün covid şüphesiyle hastaneye gitmiş story atmış diyor ki 'negatif çıkayım hemen aşı olacağım vakitsizlikten olamadım.' tatillerden sıra gelmedi yan etkisinden tırstım demiyor da.

    bu kadını daha kimse bilmezken ve sosyal medyada yeni yeni aktifken çok severdim, sonra her şeyi şov her şeyi reklam oldu.

  • tüvtürk muayenesini hızlı bir şekilde bitirmek mi istiyorsunuz? o zaman bu entry'i okumadan muayeneye gitmeyin!

    öncelikle aracınızı muayene ettirmek istediğiniz için muayene geçerlilik tarihi bitimine yakın bir zaman, tuvturk sitesi üzerinden en az 1 ay önce randevu alın. mesela muayene geçerlilik tarihiniz 1 ekim 2022 ise ağustos ayı içinde siteden 30 eylül 2022 tarihi için randevu alabilirsiniz.

    bazı uyanıklar sahte siteler yapıp google'a reklam vererek trafik çekiyor ve ücretsiz olan randevu alma işlemi için para talep ediyorlar. bu sitelere girmediğinizden emin olun. resmi site şu: https://reservation.tuvturk.com.tr/…b.ui/index.aspx

    randevu alınca ekranda muayene ücreti ile ilgili bir tutar göreceksiniz. örneğin 500 tl yazacak. siz o tutarın %50 fazlası ile yani 750 tl ile randevuya gidin. (biraz fazla ama olsun) çünkü bu tutara egzos muayenesi dahil değil. eksik para ile giderseniz sıradan çıkıp atm'den para çekmeniz vs gerekebilir. zaman kaydersiniz. muayenede kaybedilen her saniye, 10 dakika işinizi uzatır. merak etmeyin çok seri bir şekilde işimizi halledeceğiz.

    randevunuzu aldınız. diyelim ki 30 eylül 2022 saat 08:30 randevu zamanınız.

    sabah saat 08:00-08:05 civarı tüvtürk istasyonuna yanınızda yukarıda hesapladığımız nakit, kimliğiniz ve araç ruhsatı ile varın.

    şimdi şu işlemleri seri şekilde yapın:

    1. randevunuz 08:30'da diye sakın arabada oturup 08:30'u beklemeyin. herkese aynı saatte randevu veriliyor. hemen işlemlere başlayın. sizi çağırmayacaklar. siz gidip numaramatikten numara alacaksınız. internetten randevu almanız sadece sıra numarası almaya hak veriyor. evet saçma ama böyle. (bu hareketle işleyişi bilmediği için arabada sırasını bekleyenlerin, etrafta sigara içenlerin önüne geçtiniz ve ortalama 5-10 kişiyi ekarte ettiniz.)

    2. arabayla istasyona girer girmez egzos muayenesi yapılan yeri sorun ve oraya arabanızla yönelin. uygun bir yere arabanızı park edin. (egzos muayene sırasına girmeyin sakın. sadece arabanızı oraya en yakın ve seri şekilde egzos sırasına girebileceğiniz bir yere parkedin. çünkü birazdan o sıraya gireceksiniz ve o sıraya seri olarak girmek için uygun bir yere park etmeniz sizi 5-10 aracın önüne atacak.)

    3. aracın kilometresinin fotografını çekin, yazın ya da ezberleyin. (bir sonraki işlemde km gerekli. km bilgisini bilmeyenler çıkıp araçlarına dönmek zorunda kalıyorlar. en az 10-15 kişi bunların önüne geçiyor.)

    4. paranızı, ruhsatı ve kimliğinizi yanınıza alıp araçtan çıkın. (işlem için ruhsat ve kimlik gerekli, ruhsatı ya da kimliğinizi arabada unutursanız arabaya geri dönersiniz ve yine 10-15 kişi önünüze geçer. bir de ödeme için para lazım.)

    5. doğruca hiç vakit kaybetmeden kayıt işlemi yapılan yere gidin ve numaramatikten numara alın. (numara almak için plaka ve aracın kilometre bilgisi gerekiyor. araç km'sinin fotosunu çekmeyen ya da yazmayanlar bu aşamada sıradan birer ikişer çıkıp gidecekler. sıra hızla size gelecek. numaranızı alın ve kesinlikle atmayın. bu numara muayene olurken de gerekli.)

    6. numaranız gişede çağırılınca gişeye geçin kimliğinizi, araç ruhsatını verin. ödemenizi yapın. (kartla ödeme yapılabiliyor ama daha çok zaman alıyor, bir de komisyon alıyorlar.)

    7. işlem bitince size egzos muayenesi için bir evrak verecekler. onu alıp hızlıca aracınızın başına gidip, egzos muayenesine geçin.

    8. egsoz muayenesinden çıkınca yine doğrudan arabanızı muayene kanallarının olduğu tarafa sürün. küçük kanallara otomobil ve minibüs falan, büyüklere kamyonları alıyorlar. doğru tarafta bekleyin ve numaranızı takip edin. numaranızın yandığı kanala arabanızı verin.

    bu işlemleri yaparsanız ve aracınızda bir sorun yoksa maksimum 30 dakikada muayene işleminiz tamamlanır. hadi geçmiş olsun.