hesabın var mı? giriş yap

  • vanilyanın fazla konulmasıyla alakalı olabilecek durumdur.
    vanilya kekteki yumurta kokusunu kırmasıyla bilinir lakin keke sertlik kazandırır. trabzon vakfıkebir ekmeği yapıverebilirsiniz :'(

  • ankara'da bi gece sarhoşken belediyenin önündeki fıskıyeyi kırmıştım yanlışlıkla. sonradan çok tantanası olmuş diye duymuştum.

  • (bir derslik. kara tahtada "i didn't do that" yazısı var.)
    - tekrarlayın ismail bey. ay didınt du det...
    - ay dudınt di dört...
    - of ismail bey off!.. ingilizce öğrenmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz?!
    - ya istemiyorum ya..
    - e ne işin var burda?
    - çöbü almaya gelmiştim...
    - söylesene be adam!!
    - ay dodınt de do...
    - onu değil be!! neden geldiğini!!!
    - çöbü almaya!!!

  • turkiye'nin ilk ve tek kuresel felaket/kuresel kiyamet filmi olmasina ragmen hakettigi ilgiyi ne yazik ki hic gorememis turk filmi. ustelik neredeyse sifira yakin butceyle bu felaket senaryosunu sokaklarda, caddelerde, acik alanlarda cok kalabalik figuran ordusuyla cekecek kadar cesur bir denemedir.

    ciktigi zamanlarda turkiye'de zaten az salonda gosterim sansi bulabilmis, yurtdisinda ise neredeyse hic gosterilemedigi gurbetcilerin de izleme firsati olmamistir. bu sebeple pek bilinmeyen bir film olarak kalmistir.

    tabii kesinlikle sonuna kadar saygiyi hak eden ve bas taci edilmesi gereken bir deneme olsa da yapilan bazi secimler de filmin genel tarafindan begenilme oranini dusurmustur. filmin oykundugu korku komedi tarzi cok ince bir denge kurulmayinca iki turun seyircisini de kaybeder. iste bu film de ne yazik ki bu denge tam oturmuyor. bir komedi filmi olmak icin fazla gerilimli, bir gerilim filmi olmak icin fazla sulu kaliyor. bu sadece zombilerin yarattigi gerilim degil, karakterlerin arasindaki surekli kavga hali komedi izleyicisini gereksiz yere geriyor. cunku karakterler surekli aralarinda gerilimli bir tartisma icindeler. bir korku olmasi icin de fazlasiyla civik ve espirili kaliyor boyle olunca korku izleyicisi de sacma buluyor.

    zaten bu tarz yani klasik b film korku komedi tarzi 80'lerde zirvesini yasayip 90'larda miyadini doldurmustu. bu tarzin krali sam raimi'nin army of darkness, evil dead serisi filmleri dengeyi iyi kurdugu icin kult olmustu. onun disinda peter jackson'in braindead'i ve dan o'bannon'in the return of the living dead harici pek de basarili ornegi yoktu zaten.

    2000'lerde izleyici anlayisi haliyle degisti. mesela benzestigi shaun of the dead'in en gerilimli ani bile fazlasiyla eglenceli ve rahat geciyor. plakla zombi oldurmeye calisirken album kalitesi tartismasina girmeler, muzik esliginde senkronize vuruslarla barmeni dovmeler, gevsek elemanin zombi taklidi yaparken telefonla geyige baslamasi gibi muthis sahneler var. ve bunun haricinde shaun of the dead mukemmel bir ingiliz toplumu elestirisi.

    yine bir diger ornegi zombieland ise efektleriyle, ve yuksek aksiyon dozuyla korku komediyi harmanladigi icin cok tutuldu. ayrica karakterler arasi iletisim ve gevseklik de fazlasiyla keyifliydi.

    herneyse, neredeyse hic butcesi olmamasina ragmen yonetmen/yapimcilar bu kadar kapsamli ve yenilikci (ulke sinemasi acisindan) bir film yaptigi icin her turlu ovguyu hakediyor. eger bir gun turk sinemasinin sagduyulu (fanatik/entel yaklasimlar/ahbap cavuscu degil mantikli yaklasimlar yani) bir kitabi yazilirsa, bir elin parmaklari kadar yenilikci/sektoru ileri tasimaya calisan/yerinde saymaktan kurtarmaya calisan filmlerden biri olarak ada zombilerin dugunu filminin adi gececektir.

    kisisel olarak ise sunu dusunmekten kendimi alamiyorum; keske su biz turk milletinin her seye mizah katma cabasi en azindan sinema acisindan son bulsa da turkler uzaya cikarsa/turkler zombi gorurse/turkler zamanda yolculuk yaparsa/turkler robot yaparsa/turkler yapay zeka yaparsa vesaire temasi altinda surekli bir mizah cabasi yerine ciddi filmler izleyebilsek. turkler uzaya cikarsa diger milletler ne yapiyorsa onu yapacak, "turkler uzaya cikarsa mangal yapar ince belli bardaktan cay icer beyaz atlet giyer" geyiklerinden vazgecmek lazim. ne yani turk savas ucagi pilotlari kokpitte cay icip atletle mi oturuyor? diger ulkelerin savas pilotlari ne kadar ciddiyse o kadar ciddi olarak islerini yapiyorlar. efekt/cgi yapmayi onemsemekten cok asil onemsenmesi gereken ilk nokta su surekli mizah yapma cabasindan en azindan sinemada vazgecmek. bitmek bilmeyen mizah cabasi oldukca cgi/efekt falan isterse hollywood standartlarinda olsun kalite yukselmeyecek. su filmin icindeki mizahi cikarip sadece zombi filmi kalsa cok daha iyi olabilirdi diye dusunuyorum sahsen.

    ha bazi sahnelerine ben de cok guluyorum o ayri.

    not: taner birsel zaten efsane bir oyuncu, turk sinemasinin en iyilerinden hem de. yine efsane oynuyor. onu soylemeye gerek bile yok.

  • naim suleymanoglu hic varolmamis olsa 64 kiloda dunya tarihinin en buyuk haltercisi olabilecek olan kisiydi.

    naim suleymanoglu ile olan mucadelesi kisaca su sekildedir:

    94 avrupa - valerios 317.5 kg - naim 325 kg
    94 dunya - valerios 325 - naim 330 (dunya rekoru)
    95 avrupa - valerios 322.5 - naim 325
    95 dunya - valerios 327.5 - naim 327.5 (yarisma tartisi avantaji ile naim alir)

    vee gelelim herkesin bildigi efsane mucadeleye:

    96 olimpiyat - valerios 332.5 - naim 335 (dunya rekoru)

    tek altin madalyasini ise 96'da naim'in katilmadigi avrupa sampiyonasinda almistir.

  • aynı cesareti kongrelerde de görmek isteriz. "arka ayak" diyerek hakaret ediyor bir de. vatandaşın yerinde olsam hakaret davası açarım.

    bacak bacak üstüne atmak yasak mı? kaymakamsın diye vatandaşa hakaret etme hakkını nereden alıyorsun?

    buyur kendi ilçende yapılan bir toplantı: görsel

    hadi bassana burayı da.

  • aksam rakiyi fazla kaçırınca oturup yazamadım. kısmet simdiyeymis. şimdi size tayfun uzbay ile ilgili bilmediklerinizi anlatayım. hocamız ile aktif olarak çalışan biriyim. bilirsiniz ki şizofreni konusunda çok iyi bir araştırma yaptı (bkz: agmatin) ben de kendisiyle çocuk şizofreni hastalarında beraber çalışıyorum.

    tayfun hoca nun bir lafı vardır. bilim adami kendini yanlislamalidir diye. öyle ortaya attığınız her hipotez doğru çıkacak değil. hocanın farkı bu. etik olmasi ve diğer uyduruk akademisyenler gibi her bulduğunu çözüm gibi sunmamasi; çözüm pozitif ise neden öyle olduğuna da bakması.

    başlıkta yazılara baktım ama goremedim; sizofreni denmiş ama asıl önemli bir bilgiyi aktarmak isterim madem burası kutsal bilgi kaynağı. agmatin denen molekülün anti depresan etkisi olduğunu iddia eden bir ilaç firması grubu fdaye bunu kabul ettirmeye çalışıp yeni ilaç piyasası oluşturmaya çalıştı. halbuki daha agmatinin geçerliliği bile sorgulaniyor. peki fda neden ruhsat vermedi? çünkü tayfun hoca öyle olmadığını gösterdi. fda de buna dayanarak olaya yanaşmadi.

    tayfun hoca ile tubitaka proje yazdık, sanırım 4-5 bin lira butceliydi. reddettiler. karar gerekçesini incelesen en iyi dansöz bile böyle kıvıramaz dersin. telefon açtım bu proje bitecek ben sana garantisini veriyorum, bi yolunu bulacağım dedi. o proje şimdi bitmek üzere.

    en ama en önemlisi. hocayla reyhan pastanesinde otururken anlatti. gerçekten tanıyıp etik ve naif bir insan olan bu adam neyle suçlandı biliyor musun? hayir sadece casusluk değil. kadin saticiligindan uyuşturucuya kadar herseyle. boynuna yazılı bu suçları cezaevinde ailesiyle görüşmeye giderken hep sakladı görüp de uzulmesinler diye. bu insanlar böyle işkenceler de çektiler.

    sen cezaevinde bilimsel makale yazan insan tanıyor musun? ben tanıyorum: tayfun hoca.

    bu adam bizim için çalışırken biz onu cezaevine sokup bağlama çaldırır, resim kursuna verdirdik ama şizofreni ile çalışmasına engel olduk.

    bilin istedim turkiye de neler yapıldığını. bu ülkede pezevenk olmak bilim insanı olmaktan daha kolay. bi iftiraya bakar.