ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
babaannemin adı menteşe.
hayata dair gülümseten detaylar
-
annemin can sıkıntısına çözüm getirmek adına bir mp4 player almıştım. içine de güzel sesli bir hocanın sesinden tüm kuranı cüzler halinde koymuştum. bugün farkettim, annem philips marka lila renkli fancy mp4 playerı eline aldığında ve işini bitirdikten sonra yerine koymadan önce üç defa öpüp başına koyuyor :)
ayşe arman
-
yaşlandıkça cimri olanmış.
"şimdi ucuz kıyafetler giyiyorum, zara, h&m, forever 21, bershka...
bazen massimo dutti bile pahalı geliyor.
“altı üstü askılı bir elbise için o para değmez!” diyorum.
parayı, iyi çantaya ve iyi ayakkabıya harcamayı tercih ediyorum.
geçenlerde istanbul’da network bile pahalı geldi, anlayın halimi!
e yaşlanıyorum ya, biraz da cimri oluyorum."
massimo dutti ve hatta network bile pahalı gelmiş düşünün, gözlerim doldu şu an.
açık deterjan kullanan kadın
-
üç kuruş parayla ev geçindirmeye çalışan kadındır, birilerine taşak geçme malzemesi olmaktadır.
havaalanında milli takım'a tepki gösteren kişi
-
70 milyon adına konuşmuş abimiz. taşşağı 8 ~ 10kg gelir sanırım. helal olsun..
malum günümüzde başbakan da, cumhurbaşkanı da konuşamıyor bu kadar kişi adına.
instagram'ın kişinin hayatını mahvetmesi
-
bir kadın arkadaşım bayramda 2 günlüğüne alaçatı 'ya gitti. şifne denen ucuz pansiyonlarıyla ünlü çeşme'nin biraz dışında bir yerde kaldı. 2 gün boyunca 10 ayrı kıyafet değiştirip hepsiyle alaçatı'dan story attı. daha sonra bunları profil altı story'lerine ekleyip "2020 summer" yazdı. dışarıdan bakan biri der ki ulan bu yaz en az 1 ay gezmiş bu karı... insanlar sahip olmadıkları lüksü, hayatı ve davranışları sergiliyorlar. hem kendilerini hem çevrelerini kandırıyorlar. biri de durup ben kimim demiyor.
sgk'sız hasta üç kat fazla fatura ödeyecek
-
devletin yeni uygulaması. eğer sgk'mız yok ise bütün ameliyat ve hastane masraflarınızın 3 katını ödemek zorundaymışız. bir de bu ülkeden olmayanlara(mağdur statüsündeki ülke vatandaşlarına)indirim varmış. ulan zaten bizler bu ülkenin vatandaşı değildik, hep üvey evlatlarıydık. allah belanızı versin!
(bkz: fakirler ölsün sgk'dan selamlar)
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27216695.asp
kapitalizmi eleştiren en iyi film
-
charlie chaplin'in modern zamanlar filmidir.
15 ekim 2019 çin'in operasyonu durdurun çağrısı
-
akıllı olsun dediğim ülke beyanı.
1 türk 10 çinliye bedeldir!
[80 milyon x 10 = 800 milyon. yetmedi :'( ]
karizmatik cevaplar
-
calisilan sirkette verilen 2 gunluk egitimde, egitmenin katilimcilarla tanismasi sirasinda;
egitmen : evet mahmut bey, sizden baslayalim, bu egitimden ne bekliyorsunuz?
mahmut : bir an once bitmesini.
(bkz: true story)
bülent kayabaş
-
bülent kayabaş'ın anılarından...
'pendik tiyatrosu' adlı bir girişimde bulunmuştuk genç arkadaşlarla beraber. 1967'de, kemal'le ilk kez orada tanışıp samimi olduk.
paramız yoktu beş kuruşsuz dönemlerimizdi. geceleri yemek yedikten sonra, parasızlıktan çay bahçesine filan da gidemiyoruz. sabahı bekliyoruz fırınlar açılsın diye. fırından ekmek alıyoruz. o zamanlar ortalık o kadar sakin ki; manav domatesini biberini yerinde bırakıp gidiyor geceleri. biz de o domateslerden alıp tuza banarak yiyoruz. öyle geçiyor günler.
provalar oldu, oyunlar başladı derken biz hâlâ, devamlı domates alıyoruz aynı tezgâhtan; ama bayağı alıyoruz yani. "alıyoruz" dediğim, düpedüz çalıyoruz! yıllar sonra o kemal sunal, ben bülent kayabaş olduktan sonra, bu anıyı anlattık birbirimize. çok güldük, hüzünlendik, derken düştük kemal'le pendik yollarına, domateslerini çaldığımız o adamı bulmaya. bulduk da. tabii bu arada bayağı ünlü olmuşuz artık.
"vaaay!" dedi adam, "ne arıyorsunuz siz burada?"
"yahu mehmet amca" dedik, "biz böyle böyle, aşağı yukarı iki günde bir senin kasalarından domatesleri çalar, tuza banar yerdik."
adam durdu durdu, bir ağlamaya başladı ki sorma. "ne oldu amca?" dedik. "siz," dedi. "nasıl bana söylemezsiniz? siz bana neden gelmezsiniz? ben size ne domatesi, her gün yemek verirdim!" diye ağlıyor. biz ağlıyoruz, adam ağlıyor.
o zamanki insanların değeri, havanın, suyun, deniz kenarının tadı, her şey bir başkaydı. beş kuruşsuz da olsak, başka hiçbir sorun aklımızda yer etmezdi o dönemlerde.
zamanla sevmek vs ilk görüşte aşık olmak
-
zamanla sevmek gerçekçiliktir, ilk görüşte aşk hayalcilik
zamanla sevmek daha mantıklıdır, ilk görüşte aşk daha çocuksu
zamanla sevmek karşı tarafa güven verir, ilk görüşte aşk aşık olana heyecan verir
zamanla sevmek uzun ömürlüdür, ilk görüşte aşk elbette kısa ömürlüdür
zamanla sevmek kadınların işidir, ilk görüşte aşk içindeki çocuğu öldürmeyen erkeklerin
zamanla sevmek evliliktir, ilk görüşte aşk kaçamaktır, meydan okumadır, risktir,
zamanla sevmek dengedir, ilk görüşte aşk dengenin şirazesinin kaymasıdır
zamanla sevmek geleceği görmektir, ilk görüşte aşk geleceği yaşamaktır
zamanla sevmenin bir karizması vardır, ilk görüşte aşk zaten karizmadır
zamanla sevmek razı olmaktır, ilk görüşte aşk fedakarlık
zamanla sevmek aşkın bir parçasıdır, ilk görüşte aşk aşkın ta kendisi
edit:imla
ilk öpüşme
-
yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
"ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.