ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
muz
-
1836'da jean françois paujot isimli bir jamaikalı tarafından üretilmiştir.
aslında, kendisi kırmızı ve mavi muz (sadece pişirilerek yenilebilir) üretimi yaparken, bahçesindeki ağaçlardan birinde bulunan muzun sarı rekli olduğunu ve pişirmeden yenilebildiğini farketmiş. muz türleri arasında daha kaliteli bir muz üretebilmek için çaprazlama yaparken, bugün bildiğimiz muzu üretmeyi başarmış.
asıl ilginç olan ise, paujot'ın daha iyi bir muz üretme çalışmaları sırasında bu sarı muzun doğal bir mutasyon sonucu kendiliğinden oluşması. yani bu muz onun çalışmalarının ürünü değil. bugün bildiğimiz tüm muz tarlaları o tek ağaçtan ortaya çıkmıştır. tabi sonrasında çok zengin olduğunu söylemeye gerek görmüyorum.
ayrıca bugün bildiğimiz muzun meyvesi kısırdır. doğal yollarla çoğalamaz.
nuri şahin
-
marca'da hakkında çıkan yazıyı ismail er tarzı ele alırsak;
"maç sonrasında nuri'yi odasına çağıran tecrübeli çalıştırıcı "alman liginde takımına şampiyonluk yaşatmış bir oyuncusun. ben seni buraya baş rol oyuncusu olman için getirdim. bunun için biraz daha özveri göstermen lazım. ben takımını atağa kaldıran, sert şutları ile kalecilerin korkulu rüyası olan, lider kimliğini sergileyen bir oyuncu istiyorum. kafamdaki nuri değilsin" diye konuştu..
hocasının sözleri karşısında duygulanan nuri ise "camianın beklentilerinin farkındayım. yaşadığım ağır sakatlık sonrasında elimden gelen her şeyin en iyisini yaparak eski günlerime dönmeyi arzuluyorum. kendimi daha da toparlayacağıma ve camianın gözüne gireceğime söz veririm. sizi utandırmayacağım" şeklinde cevap verdi."
(bkz: kafamdaki tello değilsin)
ayva göbekli kadın çekiciliği
-
(bkz: ayva göbek capsi vereyim derken bira göbeği capsi vermek)
hayvantaparlardaki sokağa süt ve su koyma abukluğu
-
pitbullun sahibi 20li yaşlarında dövmeli bir delikanlıydı; kanı kaynıyordu. birden dudaklarına yapıştım, senin de istediğini biliyorum dedim.
50 yaşında emekli olan adama 50 yıl maaş ödemek
-
türkiye'de devlet bütçesinin %80'i gereksiz harcamalara gitmektedir. ankapark işte orada. bunun gibi yüzlerce örnek verebilirim.
durduk yere harcama kalemi oluşturmayın. adam primini ödemiş emekliliğini hak etmiş. size ne!
spotify hi-fi
-
http://abx.digitalfeed.net/spotify-hq.html
ekipmaninizi ve kendinizi bu siteden test edebilirsiniz. bir çok şarkının hifi ve standart versiyonunun hangisi olduğunu bilmeniz isteniyor. yüzde 50 civarında bir sonuç alırsanız spotify hifi pek gerekli değil diye düşünüyorum. beyerdynamic dt990 ve lg g7* ile test ettim 4 şarkı yüzde 60 doğru 1 şarkıyı da yüzde 100 doğru bildim. dediğim gibi deneyin spotify hifi sizin için gerekli mi değil mi görün...
*lg g7 de dahili olarak ess quad dac ve es9218p kulaklık amfisi yer alıyor.
çok kötü bir insan olduğu düşünülen ünlüler
-
(bkz: şafak sezer)
imamoğlu'nun adalar'da protesto edilmesi
-
protesto eden kişinin “ufak tefek sabıkası olanları da işe almıyorlar.” beyanıyla ekrem imamoğlu’nun ne kadar doğru bir iş yaptığını tescil ettiği eylem.
kanoyla otobüse binemeyen çiftin şoförle kavgası
-
şark kurnazlarına bak, adam diyorki insan gibi, bekle herkes binsin ben alıcam. o hırt adama saldırıyor. ya bi gidin ya. kimsenin hakkını düşünmeyen insanlardan nefret ediyorum. ya bu hırtın arkadaşı da otobüsün önüne falan yatmışi ya arkadaşım bi gidin ya, dünya sizin çevrenizde dönmüyor. adam almıyorum dememiş azcık bekle.
tanım: sonuna kadar haklı olan otobüs şoförü
boğazına ip bağlanan kediyi denize atmak
-
milan kundera'nın varolmanın dayanılmaz hafifliği romanında yazdıkları bu acımasızlığa yeter cevaptır;
"gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. insan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı, onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: hayvanlara. ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır."
beşiktaş
-
doğma büyüme ankaralıyım. istanbul'a yerleşeli beş yıl bitti geçen hafta. daha eve elektrik bağlatmadan gittim kombine aldım. işten güçten sezonda 2-3 maça gidebilsem bile stad yıkılana kadar da her sezon aldım. inönü'den hatıra kalan kombine kolduğum da evin balkonunda duruyor hala. beşiktaş dergisine de aboneyim, hem de iki tane. kart1903 de almıştım, arada kulüpten arıyorlar, saat al havlu al kahve fincanı al ıvır al diye, hiçbirini geri çevirmedim.
yirmi yıllık iki üye onaylı üyelik formumu kulübe vereli aylar yıllar geçti, hala bir dönüş yok ama. neyi beklettiklerini bir söyleseler de; kendimi bildim bileli hayatımın bir parçası olan bu kulübe niye üye olamadığımı, benim sevdamın kimin keyfiyetine bağlı kaldığını öğrensem.
başka sözüm yok hakim bey.