hesabın var mı? giriş yap

  • ''hazırlık aşamasında kaldığı ve teşebbüs aşamasına ulaşılmadığı” vurgulanmış.

    yargıtaya saygı duymuyorum ve tanımıyorum dememize neden olacak abikli gudikli açıklama.

    merakım hep şu konu para olunca ;

    bak kredi çekmiş ama iyi niyetli ödeyememiş diyemeyen kapitalist düzen sevdalısı kurum indirime gitmezken neden konu insan olunca bir beyin felci yaşıyor.

    edi..

  • zihniyetini gondiklediğim mekan sahibi kodamanları ve/veya çakal esnafları kudurtan on numara şeydir kamp sandalyesi.

    kendi halinde, arkadaşları ile ya da tek başına sandalyesini atıp oturan insanlar nerenizi rahatsız ettiyse o sandalye de oranıza girsin.

    terörmüş, hadi lan bakın işinize.

  • toplanin anlatiyorum. bir urunu satarken, aslinda satilan sey urun degildir. alicinin gozundeki degeridir. bu konuda daha detayli bilgi edinmek isteyenler icin (bkz: perceived value)

    bunun disinda bir urunun iki tip ozelligi vardir. biri, rakiplerinde de olan, kendisinden standart olarak beklenen seylerdir. (bkz: points of parity) sadece bunlari ihtiva eden urunleri temel urun kabul edebiliriz (bkz: basic product). gerci temel urun direkt anlam olarak dumduz ihtiyaci karsilayan urun demektir. atiyorum bir otel odasinda yatak bulunmasi gibi. neyse, ancak bazi urunlerin kendilerini rakiplerinden ayiran bazi ozellikleri vardir (bkz: points of difference) bu farklilik yaratan noktalardan elde edilen degeri aramiyorsaniz, sizin icin bu farkliliklari sunan urunu almak anlamsiz olacaktir. cunku bu ek ozellikler sizin gozunuzde urunun degerini yukseltmez ve bu urunler yuksek ihtimalle daha pahalidir. dolayisi ile "niye daha fazla odeyeyim yeaaa?" dersiniz.

    ornegin ben de cop torbasinin en ucuzunu almiyorum. cunku kovadan cikarirken yirtiliyor, vs. orta karar bir urun kullaniyorum. bu bana kolaylik sagliyor. benim icin bu bir deger ve urunu ucuz olanlardan farkli kilan bir ozellik. gerci bu kalite catisi altinda da degerlendirilebilir de. neyse, ben o ekstra parayi buna oduyorum. cop torbasinin birincil fonksiyonuna, yani coplerin icine koyuldugu bir torba olmasina degil.

    dolayisi ile buraya yazilan hersey kisisel gorus olacaktir. sizin kisisel tercihleriniz, bir urunden ne beklediginiz ve o urunun daha iyisine/niteliklisine (bu illa elle tutulur bir ozellik olmak zorunda degildir bu arada. prestij, kendisini ait hissettigi gruba dahil olma vb. ihtiyaclari da bir insanin satin alma kararlarina etki edebilir, bazi urunler bunlari sunabilir) ne kadar fazla odemeye hazir oldugunuzla birebir iliskili yorumlar yapacaksiniz. sadece bazi urunlerde daha yogun bir fikir birligi olacaktir. cogunda her kafadan bir ses cikmasi muhtemel.

  • sözde devlete ayaklandığını iddia edip çoluk çocuğun gittiği okula molotof atan kürtlere haliyle tepki gösteren halka "foşiktir bunlar..." diyenlerin anlamlandıramadığı olaydır.

  • bugun ekrem ımamoglu ile yaptigi programda kendini rusva etmistir.

    ekrem ımamoglu "ben ıstanbul belediyesi`ndeki israfi anlatayim" dedi,
    "onu anlattiniz" dedi,
    adam "hayir, anlatmadim" dedi,
    "sure doldu" dedi,
    "bana 12 dediler" dedi,
    "o zaman reklama gidelim" dedi.

    utanmaz adamlar.

  • istanbul'un tarihi vapurlarından birisi olan paşabahçe vapuru limana çekildiği günden, 2019 yılına kadar beykoz belediyesi'nin elinde bulunurken önce nikah salonu olarak kullanılıyor, ardından da jilet olmaya hazırlanıyordu.

    2019'da jilet olması için ihaleye çıkarılan vapur, yeni ibb yönetiminin girişimleriyle jilet olmaktan belki de son anda kurtulup, yine ibb'nin girişimleri sonucu tekrar ibb'nin şehir hatları bünyesine kazandırılmıştı.

    şehir hatlarının çehresini değiştiren, geçtiğimiz sene kurumun 125 kat ciro artışı yakalamasını sağlayan sinem dedetaş'ın önderliğinde, tarihi vapur muhteşem bir şekilde restore edilmiş ve yeniden denize açılacağı 13 ağustos tarihini bekliyor. ayrıca tarihi vapur'un limana bağlandığı gün, marmara'nın hala en hızlı vapuru olduğu biliniyor.

    görsel

    görsel

    kim ne dersin, türkiye'nin en liyakatli, en iyi ekibi istanbul büyükşehir belediyesi'nde. sinem dedetaş ve pelin alpkökin gibi isimler bunun en büyük örneklerinden. istediğiniz kadar eleştirin ama ekrem imamoğlu'nun belediyeciliği ve belediyecilik vizyonu türkiye'nin çok çok ilerisinde.

  • efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:

    kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
    kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
    kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
    kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...

    helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!

  • öldürülmesi helter skelter adlı filmden öğrendiğim kadarıyla tamamen bir tesadüf eseridir. charles manson adlı şahıs, albüm çalışmaları vb. şeyler yüzünden 1969 yılının bir ağustos akşamı terry melcher adlı müzisyenin evine gider ;ancak melcher taşınmıştır ve kapıyı dönemin ünlü hollywood yıldızlarından roman polanski'nin hamile eşi sharon tate açar. evin yeni sahiplerini kafasına kazıyan manson çok geçmeden müritlerini bu eve gönderir ve dünyalar güzeli bu insanı 8,5 aylık hamileyken vahşice öldürtür. özetle melcher taşınmamış veya polanski çifti bu evi tutmamış olsaydı sharon tate muhtelemen bu şekilde öldürülmeyecekti ve anne olacaktı.