hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: lizbon)

    edit: aşağıda benim gibi düşünenleri cehaletle suçlayan, kendisine olan yanıtımı kamuya açık şekilde yazmadan direk kendisine kibar ve gülücüklü bir mesajla ilettiğim, ancak yanıtında "salak" ve "davar" şeklinde hakaretamiz ifadelerde bulunan dallamaya* da belirttiğim gibi; 6 ay barcelona'da, 1.5 yıl buenos aires'te yaşamış, kahire'de deniz olduğunu zannedecek, buenos aires'in 7 tepeli istanbul'la alakasız şekilde dümdüz olduğunu bilmeyecek kadar zırcahil dallamanın* bahsettiği tüm şehirleri bizzat görmüş, hatta bu dallamanın kimsenin zorbalığa uğramaz dediği barcelona'da 2 metre cüssemle bir soyulma, bir gasp yaşamış bir şehir plancısı olarak cevabım gene aynı: lizbon.

    ispat niteliğinde şu görseli de şuraya bırakalım:
    https://listelist.com/…14/08/lizbon-listelist-6.jpg

    edit: entry'de adı geçen dallama* uçurulmuş. bu agresiflikle çok bile kalmış burada.

  • sadece bende mi var emin değilim ama çok büyük bir ruh hastalığı belirtisi olabilir bu. lan ne zaman elektrik kesilse kitaptı dergiydi bir şeyler okumak, çılgıncasına edebiyatla yoğrulmak istiyorum. öpesim geliyor o koca koca ciltleri, klasikleri. mum ışığında ya da aynı zamanda radyo da çalan pilli büyük ışıldağın ışığı altında kitap okumak... aman yarabbim. sanki bir dostoyevski oluyorum, romalı perihan oluyorum.

    mum ışığı ve o ışıkta yazıp okuma çabasında olan ben.... elektirik kesilmeden önce de bir şeyler okuyor olsam neyse de... kesintiden önce hep öküz gibi meheheheh diye diye camış keyfiyle en güzel dizileri, üst bitmesine dua ettiğim la liga maçlarını seyrediyor olmam ilginç. ama elektrik kesildi mi... mum ışığı ve edebiyat... o ince stabilo kalemle kitabın altını çizmeler, akla gelen şiirler "yalnızlık vurdu bu akşam kapımı sözsüz soluğunun gri rüzgarlarında" derken elektriğin gelmesi ve ayı gibi mumu üfleyip tv'ye koşmak "anaa malaga üçüncüyü de yemiş la" şeklindeki isyanım. az önce proust olmuştum oysa ki, balzac'tım goriot baba'yı yeniden yazan...

    bizim ailede bir sorun olabilir gerçi. normal tv izleyen aile elektrik kesilince adams ailesi gibi oluyor. annenin duygulanıp "yıllar geçiyor, ömür de geçiyor be" diye iç çekmeleri, babanın "televizyonun fişini çekin de elektirik gider gelir yanmasın alet" hassasiyeti, kardeşin içe kapanıp dertli dertli şarkı söylemesi... ve mum ışığında ben ve edebiyat... ama yine de elektiriksizlik kötü be.

    not: bu entry'imi elektrik kesintisinde evde olduğu zamanlarda sürekli "elektriksiz yaşamak mı zor susuz yaşamak mı?" isimli söylev ve demeçlerini bizlerle paylaşan dayıma ithaf ediyorum. ve yıllardır içimde bir volkan gibi büyüyen şu cevabı veriyorum buradan ona: bence susuzluk. ama elektrik de ekmek su gibi artık çağımızda.

  • ardından sosyal medyada paylaşılıp kişinin ne kadar elit bir birey olduğunun farkına varılması sağlanacaktır. göstermelik artık her şey.

    levent üzümcü, anlatılan senin hikayendir oyununda bu konuyla ilgili bir şey yaptı, sahne ışığını kapattırıp seyircinin olduğu tarafı açtırdı. seyircilerden birinden telefon rica etti, aldı o telefonu, oturdu sandalyesine ve telefonla bir şeyler yapmaya başladı. yüzünde parlak bi ışık tabii. bakın dedi, benim tarafımdan bakınca aynen bu şekilde görünüyorsunuz.

    şu açıklamayı yaptırmak zorunda mısınız bilmiyorum ki? gelmişsin oyuna, bırak telefonu da tadını çıkar be. illa herkes görecek ama gittiğini, yoksa anlamı kalmaz.

  • sıcak bir yaz gecesi, yazlıktayız...
    odamdayım uyku tutmuyor, vakit de geçmiyor, derken telefonuma bir mesaj "uyudun mu prenses?"...
    hemen cevap yapışıyor "uyku tutmadı, yanıyomm çok sıcak!"...
    ardından beklenen cevap öttürüyor telefonumu "odama gelsene"...
    yüzüme pis bir sırıtış dalga dalga yayılıyor ve en doğal halimle odasına dalıyorum...

    ablam benim yaa, uyumak bilmeyen bebesini nihayet uyutmuş ve sigarasını yalnız içmek istememiş..

    sonrasında bi mesaj daha geliyor "sessiz konuşun eşşolueşekler, torunlar uyuyor" *

  • indirim falan istemiyoruz 3 ay öncenin fiyatlarına dönülsün yeter.

    her ürüne yüzde 50 zam yapılmış sonra " mutabakata vardık da yüzde on indirim de bıkbık"" kıçıma anlat.

    yapısal reformlar işte al amk.

  • böyle saf, sürekli gülen çocuklar olur ya, münevver öyleydi işte. suratından gülücük eksik olmazdı.

    tanıyan tanımayan herkes melek diyor ya hani, gerçekten melek gibiydi. bir tövbe tövbeee demesi vardı, sırf onu söyletmek için sınıfta saçma saçma şeyler söylerdim. he bir de sürekli saçlarıyla oynardı, bir parmağı sürekli saçlarının uçlarındaydı. elleri de minicikti. sonra hadi fal bakalım diye tuttururdu, meraklı melahat derler ya münü'ye uygun bir lakaptı bence. konuşmaya başlayınca yanaklarını sıkası gelirdi insanın. böyle bıcır bıcır... bir gün sınıfa elimde browni falan girdim sırada oturuyordu, pislik yapayım dedim. gittim yanına bak münü şimdi ne yapcam dedim, baktı, browniden koca bir parça ısırdım çiğnedim, o da meraklı gözlerle bakıyor, sonra açtım ağzımı ööö diye, bir ıyy diyerek kaçışı vardı kopmuştuk sınıftakilerle.
    o kadar iyi niyetliydi ki, herkesi kendi gibi sanardı. kuşummm kuşumm diye ortalıklarda gezinirdi. parça parça bunları hatırlayıp, onu düşününce bir gülümseme yerleşiyor suratıma. unutmuyor insan sesini, gülüşünü. keşke diyoruz ama...

    okuldaki son günü de dün gibi düşününce.

    doğum günü için yer ayarlamaya gideceklerdi onunla birlikte. yine o parlak sarı ugg'larını giymişti. çok dalga geçerdim o ayakkabısıyla da. o gün geldi kuşum dedi sence pantolonumu ugg'ların içine sokayım mı yoksa üstünde mi kalsın. bende dalga geçtim yine kızım o ne ayakkabı ya çıkar bence komple diye. ya söyle hadi dedi. söyledim. meğer son kez dalga geçmişim münü'yle. hayatında ilk kez, sevgilisi dediği adamla doğum günü için yer ayarlamaya gidecekti. içi içine sığmıyordu, mutluydu, nişantaşında olacak, bir yer var diyip duruyordu. sürekli sırıtıyordu. sonra ders bitti. okuldan çıktık. o çıkışta bekliyordu, taksi geldi, binip gitti...

    insanın aklının alamayacağı şeyler vardır ya hani, bu da onlar biri. böyle bir insana, böyle bir kader mi diyim ne diyeyim bilemiyorum... ama bildiğim tek bir şey var, onu tanıyan biri kesinlikle onu unutmayacak. hep gülücükleriyle hatırlayacak.

  • vatandaşlık, hakim çoğunluğun sınırlarını belirlediği bir durum değil anayasal bir haktır ve türkiye cumhuriyeti vatandaşı kimliği taşıyan herkes bu ülkenin yurttaşı, sahip olduğu değerin esasıdır. bu görüntülerden hoşlanmayan hatta üzülen gidip başka ülkelerin vatandaşı olabilir. gördüğüm kadarıyla türk museviler oldukça mutlu.

  • gezenden, gezdiklerini paylasandan zarar gelmez. birakin anlatsin. onun bunun dedikodusunu yapacagina, birilerini cekistirecegine gezsin de anlatsin.
    siz de her skten rahatsiz olacaginiza cikin biraz temiz hava alin da rahatlayin, mesgaleler, hobiler bulun. boyle abuk subuk seyleri kafaniza takip, huzursuzlanmakla gecmez hayat. hayir sadece kendinize olsa zarariniz eyvallah, sizin gibi rahatsiz tipler geberseler umrumda degiller de, kiskancliklariniz, kara ruhlariniz yuzunden elinize firsat gectiginde zarar da veriyorsunuz dogru duzgun insanlara.

  • mafia ii'de, arabayı denize karşı çekip, o manzaraya karşı, radiodaki 1940'lı yılların parçalarıyla ve martı sesleriyle beraber alkol almışlığım vardı evde.

  • üst edit: finali bok gibi olmuştur. board değişmiş ve sam yine ceo olarak şirketin başına geçmiştir. microsoft hissesini sağlam tutmak haricinde bir şey alamamıştır.

    takip edemeyenler, tam anlamayanlar ve hiç bilmeyenler için openaı hikayesinin (hemen hemen) tamamı:

    sam altman, dillere destan chatgpt'nin yaratıcısı olan openaı'ı yöneten ekibin kurucusu. sam ceo ve kar amacı gütmeyen bir kurula rapor veriyor. bu kurulun en temel amacı, openaı'ın uygun güvenlik önlemleri olmadan çok hızlı ilerlemesini önlemek (deceleration, yani aı'nin çok hızlı gelişip bizi öldürmemesini sağlamak). bu kar amacı gütmeyen kurul, ılya adında bir aı bilimcisi, greg adında bir mühendis ve üç başka kişiden oluşmakta.

    birkaç hafta önce, sam microsoft'un ceo'su satya nadella ile beraber bir sunum yapıyor. microsoft, openaı'nin en büyük yatırımcısı (%49'una sahip) ve gpt'yi ürünlerinde kullanmak için özel sözleşmeleri falan var, bu nedenle microsoft, openaı'nin başarısından en çok kazanç sağlayacak olan şirket. yani microsoft için openaı kritik derecede önemli.

    sunum sırasında, sam ve satya, gpt'nin ne kadar ilerlediğinden (hiç beklemedikleri kadar iyi olduğundan) bahsediyorlar, bu da ılya'yı çok ürkütüyor (çünkü onun görevi aı'nin çok tehlikeli hale gelmesini durdurmak). *bu kısım spekülatif tabii ama hikayeye uyuyor*

    (burada bir makul alternatif spekülasyon daha var:

    bu 3 kişiden biri de quora ceo'su adam d'angelo. bu adam poe adında bir platform yapıyor. bu platformda kendinize custom bot oluşturup bundan para kazanıyorsunuz. sam, devday'de “custom gpt” ve “gpt store” tanıtıyor. bu, poe'nun aynısı! yani sam, board'daki birinin yaptığı işi direkt kopyalamış gibi görünüyor. d'angelo bu duruma çok öfkeleniyor ve kurulu sam'in onlardan bilgi gizlediğine ve ona güvenemeyeceklerine dair kışkırtıyor (blog posttaki metinle örtüşüyor). aynı şekilde ilya'yı da manipüle ediyor ve sam'e karşı dolduruyor.

    hikayenin geri kalanında ilya yine başrolde ve görüşmeleri o ayarlıyor.)

    ılya, bu diğer üç kişi ile bir araya gelerek sam'ı işten çıkarmaya karar veriyorlar ve zehir zemberek bir blog post yayınlıyorlar (biz insanlar bu noktada haberdar oluyoruz), greg'i de kuruldan çıkarıp yeni geçici ceo olarak belirledikleri mira'ya bağlarlar (mira normalde cto). bu kararı açıkladıklarında greg hemen istifa eder ve sam'in tarafında yer alır, openaı'daki birçok kıdemli ve önemli mühendis de öyle yapar. şirkette kurulun beklemediği bir kan kaybı başlar ve ortalık bir anda karışır.

    satya nadella (en büyük yatırımcı) bunu öğrenince çok sinirlenir (galiba): neticede hayatının işi, microsoft ve openaı arasındaki ortaklığı kurmaktı ama openaı, en iyi insanlarını kaybedebilir ve en ileri aı şirketi olma yolundan uzaklaşabilirdi. üstelik piyasa kurtlar vadisi gibiyken.

    bu nedenle satya, tüm hafta sonunu yatırımcıları ve mühendisleri sam'i geri getirmek için ikna etmeye çalışarak geçirir. ama kurul bunu bir şekilde reddeder, bu yüzden satya başka bir fikirle gelir: sam ve greg'i microsoft içinde bağımsız bir aı laboratuvarı kurmaları için işe almak ve onlara aı'nin gelecek büyük sıçramalarını geliştirmeleri için sınırsız para ve imkan sağlamak. kurul sam yerine eski twitch ceo'su emmett shear'ı işe alır. emmett kurulun istediği “güvenli hızı” sağlayacaktır (güya).

    satya bu sırada yüzlerce openaı çalışanına da sam ve greg'e kurmayı vadettiği aı laboratuvarının kapısını açık bırakmıştır. yüzlerce openaı çalışanı da sam'i destekleyerek sam'i kovan kuruldan hemen istifa etmelerini aksi halde microsoft'un tümüne sunduğu iş teklifini kabul edip oraya gideceklerini söyleyen bir bildiri yazarlar. bu kurula çok sert bir tehdittir.

    ama bu mektubu imzalayanlar arasında tüm bu sürece sebep olan ılya da vardır (biz şok). ılya çok pişman olduğunu ve yaptığını düzeltmek için elinden gelen her şeyi yapacağını söyler ve o da sam tarafına geçer, sam de onun özrünü kabul eder ve x'te kalpleşirler.

    (ilya'nın taraf değiştirmesi konusunda d'angelo'nun manipülasyonuna uğramış olduğunu fark etmesi de muhtemel eğer yukarıdaki d'angelo spekülasyonu doğruysa.)

    tüm bu süreç satya nadella için çok ustaca bir hamle çünkü openaı'nin en iyi yeteneklerine (sam, greg hatta ılya da) ve onları takip edecek yüzlerce aı mühendisine sahip oldu (770 kişinin 700'ü). satya, openaı'nin bir gün çok büyük olacağını ve microsoft ile rekabet edeceğini ve değerli gpu'ları (aı teknolojisini çalıştıran çipler) satın alacağını biliyordu.

    yani satya, sam'i işe alacak, her yaptığını görecek ve gpt'nin arkasındaki algoritmaları da elde etmiş olacak. hem de tamamen bedavaya.

    ve bunların hepsini pazartesi sabahı borsa çanı çalmadan önce yapıyor. microsoft en büyük yatırımındaki kriz nedeniyle zarar edecekken satya'nın ustaca hamlesi sayesinde kara geçiyor. (satya övgüsü)

    tüm bu hikayede her şeye sebep olan aslında ılya gibi görünüyor (idealleri uğruna şirketi p*ç etti). sonradan taraf değiştirmesine rağmen.

    hikaye henüz bitmedi, neler göreceğiz bilemiyoruz. güncelleme geldikçe buraya eklerim.

    https://x.com/…adev/status/1726695041433731475?s=46

    edit: spekülasyon güncellemesi