hesabın var mı? giriş yap

  • bilindiği üzere bu internet ünlüsü kadın tekrardan ekşi sözlüğe konuk olacak.arkadaşım yarın tıp bayramı o kadar başarılı doktorlarımız var.bir tanesi çıksaydı daha kaliteli olmaz mıydı?
    lütfen bu kadının başlığını hortlatmayın.
    kampanyaya destek bekliyorum ve olacağına inanıyorum.
    tanım:ünlümsüye karşı açılmış bir başlık.
    edit: düzeltme

  • devamlı yaşadığım ikilem. inanılmaz bir şey. içinde yaya ve araba olan herhangi bir trafik senaryosu düşünün. karşıdan karşıya geçicem diyelim, direk yavaşlamayan arabalara kıl oluyorum.

    "lan ölür müsün biraz yavaşlasan" diye sayıklıyorum içimden.

    fakat aynı durumda arabadaki şahıssam; "lan öküze bak arabanın geldiğini görüyor hala dikiliyor yolun kenarında" diye düşünüyorum.

    empati falan yok. o an hangi ulaşım aracını kullanıyorsam kendimce tartışmasız şekilde haklı olan ben oluyorum. devlet buna bişey yapması lazım.

  • buraya yazılan parfümlerin hepsi zamanı geçmiş, demode parfümler. sanırım 10 yıl önce mağazada bir parfüm beğendiniz ve sürekli onu kullanıyorsunuz. çok az sayıda parfüm "zamansız" sayılabilecek bir klasik halini alır. ayrıca maalesef başarılı parfümler bir süre sonra reformüle olur ve eski performansını/koku kalitesini kaybeder. bu sebeple trendleri takip etmekte fayda var.

    o zaman yüzlerce parfüm denemiş, yüzlerce kritik ve kullanıcı deneyimi okumuş, insanların tepkilerini ölçmüş ve hangi parfümlerin tutacağını az çok bilen biri olarak size bazı tavsiyelerde bulunayım. bu tavsiyeleri yalnızca koku değil aynı zamanda performans ve kullanım kolaylığı gibi etmenleri de göz önünde bulundurarak hazırladım, yani verdiğiniz paraya değecek parfümler var burada.

    ha bir de baştan söyleyeyim, bu listedeki parfümler kişisel beğenimden bağımsız olarak size en fazla övgü aldıracak parfümlerdir, genel beğeniye hitap ederler. eğer fark edilmek ve övgü almak istiyorsanız, ancak ele ayağa düşmüş piyasa parfümlerinden farklı bir arayış içerisindeyseniz bu liste sizin için. bana sonra teşekkür edersiniz:

    1. creed green ırish tweed: kişisel favorimdir. bu parfüm irlanda kırsalında bir doğa yürüyüşünü anımsatmayı amaçlamaktadır, adı da buna çağrışım yapıyor zaten. yeşillik temalı, oldukça ferah ve modunuzu yükselten bir parfüm. 25 yaş üstü, kendine güvenen, başarılı bir kariyer insanı ile örtüşüyor bu koku benim için. (bkz: don draper) gerçek olsaydı tercihi bu olurdu. hit parfümlerin bile en fazla 10 yıl dayanabildiği günümüz piyasasında bu parfüm 1985'ten beri kullanılıyor, çünkü zamansız bir klasik, asla demode olmayacak bir koku.

    koku güzelliği: 10/10
    kalıcılık: 7/10
    fark edilirlik: 7/10
    fiyat/performans: 5/10 (pahalı)
    kullanım kolaylığı: 10/10 (her mevsime ve ortama gidecek bir parfüm)

    2. creed aventus: tamam bu biraz bilindik ama herkesçe ulaşılabilir olmadığı için birileriyle aynı kokmak gibi bir probleminiz olmayacak. sahteleri yanına yaklaşamaz merak etmeyin. bu parfüm boş yere konuşulmuyor. en fazla klonu yapılan parfümlerden bir tanesi, çünkü oldukça başarılı. ancak iyi bir batch yakalamanız lazım, güncel üretimlerin çoğu turunçgil ağırlıklı olsa da bu parfümün asıl karakteri dumansı misk kokusunda saklıdır. genel beğeniye oldukça uygun, dikkat çekici ve övgü toplayıcı bir parfüm. eğer bu parfümü teninize sıkar ve hemen bir bayana koklatırsanız muhtemelen sevmeyecektir, bu parfümün olayı havada yayılırken bıraktığı ilgi çekici kokudur.

    buna yakın daha ucuz bir şeyler arıyorsanız iki tavsiyem var:

    - armaf club de nuit intense: ilk 20 dakikası berbat, ancak sonrasında ayırt etmesi zor.
    - mont blanc explorer: armaf'tan daha hoş bir açılışı var ancak aventus'tan biraz sapıyor, kendine has bir yanı da var yani, tam olarak bir klon sayılmaz.

    koku güzelliği: 10/10
    kalıcılık: 7/10
    fark edilirlik: 7/10
    fiyat/performans: 3/10 (fiyatı abartı)
    kullanım kolaylığı: 10/10 (her yaşa ve her ortama uygun, imza parfümü niteliğinde)

    3. amouage reflection man: çok kaliteli bir sabun gibi kokan, centilmen erkek parfümü. temizlik hissini çağrıştırıyor. oldukça özgün bir koku. aventus'un sert maskülen havası ile kıyaslandığında bu parfüm biraz daha feminen bir temaya sahip, çünkü içerisinde beyaz çiçeksi notalar var. efendi adam kokusu olarak tasvir edebiliriz.

    aventus: bad boy, reflection man: good boy.

    bu listedeki muhtemelen en güvenli parfüm budur, beğenmeyen birinin çıkmasına pek ihtimal vermiyorum.

    koku güzelliği: 10/10
    kalıcılık: 7/10
    fark edilirlik: 7/10
    fiyat/performans: 5/10
    kullanım kolaylığı: 9/10 (kış aylarında teninizde pek tutunmayabilir)

    4. parfums de marly layton: birçok parfümün karışımı gibi kokan, son yılların hit parfümü. açılışında elma, kardamom ve vanilya var. açılışı oldukça tatlı, yemek isteyeceğiniz türde bir koku ile açılıyor. ancak 1 saat sonra dumansı ve odunsu bir hal alıyor, yanmış çıra kokusuna benzetiyorum ben bu kokunun teninizde kalmış halini.

    kalıcılığı ve fark edilirliği çok iyi olan parfümlerin kokusunun genel beğeniye uygun olması pek rastlanır bir durum değildir, ancak bu parfüm bir istisna. bu parfüm ile fark edileceksiniz ve övgü toplayacaksınız.

    koku güzelliği: 8/10 (herkes beğenmeyebilir, tatlı parfüm sevmeniz lazım)
    kalıcılık: 9.5/10 (bütün bir günü çıkartacak bir parfüm)
    fark edilirlik: 9.5/10 (en fazla 3 sprey öneririm, aksi halde insanları boğabilirsiniz)
    fiyat/performans: 6/10 (diğer niş parfümlerden bir tık daha ucuz ve 125 ml olarak geliyor)
    kullanım kolaylığı: 8/10 (sıcak havalara uygun değil, kapalı ortamlarda ise az miktarda kullanılmalı)

    5. parfums de marly pegasus: pdm firması tatlı ve güçlü parfümlerle başarıyı yakalayan bir firma, bu da onlardan biri. bu parfümün kokusunu şöyle tarif edeyim; süt, vanilya ve bademi birleştirdiğinizi düşünün. çok maskülen bir koku değil, biraz reflection man'i andırıyor ancak onun çok daha güçlü hali. performans açısından bu listedeki en başarılı parfüm. bayanların bayıldığı tarzda bir koku, ancak açılışındaki feminenlik sizi biraz rahatsız edebilir. sonrasında daha maskülen bir hal alıyor elbette.

    koku güzelliği: 8/10 (bayanlar bayılıyor, bitiyor bu kokuya, ancak beğenmeyen erkekler çıkabilir, koku güzelliği olarak ise listede daha özgün ve farklı işler mevcut, bu biraz lineer bir parfüm, nasıl başlarsa öyle devam ediyor)
    kalıcılık: 10/10 (sabah sıkarsınız, akşam eve döner ve duş alırsınız, sonrasında hala bu parfümün kokusu burnunuza gelir)
    fark edilirlik: 9.5/10 (yine bununla sprey konusunda dikkatli olmak lazım, less is more)
    fiyat/performans: 6/10
    kullanım kolaylığı: 7/10 (sadece kış ve sonbahar aylarında kullanmanızı tavsiye ederim)

    6. mefisto gentiluomo: ferah, sabunsu, hafif pudramsı, neşe verici bir kokusu var. berber dükkanı gibi kokuyor. bu listedeki en iyi performansa sahip ferah parfüm. yeni piyasaya sürülen parfümlerden bir tanesi ve çok özgün bir iş.

    koku güzelliği: 9/10
    kalıcılık: 9/10
    fark edilirlik: 8.5/10
    fiyat/performans: 6/10
    kullanım kolaylığı: 9/10

    7. prada l'homme: reflection man'in designer versiyonu, bütçeniz için daha uygun bir alternatifi. bu parfüm temizlik kokuyor. yeni yıkanmış kıyafet kokusu, çok kaliteli bir sabun kokusu veya 5 yıldızlı bir otelin lobi kokusu gibi. designer piyasasında bulabileceğiniz özgün işlerden bir tanesi. erkekler genelde sauvage, acqua di gio, bleu de chanel gibi piyasa kokularına yönelir, bu parfüm farklı bir klasmanda.

    koku güzelliği: 9.5/10
    kalıcılık: 7/10
    fark edilirlik: 6/10 (tene yakın, insanları rahatsız etmeden kendini belli eden bir parfüm)
    fiyat/performans: 8/10
    kullanım kolaylığı: 9/10 (kış hariç her mevsim kullanıma uygun)

    8. allure homme sport eau extreme: pek bilinmez, bleu de chanel'in gölgesinde kalsa da chanel parfümleri arasında övgü anlamında en başarılı parfümlerden bir tanesi. nane, portakal ve vanilya birleşimi ile ferah, kremsi bir turunçgil hissiyatı veriyor. yine bu parfüm de yakından koklandığında biraz sert gelebilir ancak atmosferde yayılırken bıraktığı koku bulutu özellikle kadınları çılgına çevirecek. tek dezavantajı çok fazla özgün olmayışı, yani bu kokuyu bir yerlerden hatırlıyor gibi olabilirsiniz, biraz tipik erkek parfümü gibi kokuyor.

    koku güzelliği: 8.5/10
    kalıcılık: 7/10
    fark edilirlik: 7/10
    fiyat/performans: 8/10
    kullanım kolaylığı: 10/10

    9. bleu de chanel: pure parfum konsantrasyonu kişisel favorim. anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz :). ferah, duj jelini andıran parfümler arasında en kalitelisi. oldukça güvenli, beğenmeyeni çıkmayacak bir parfüm. listedeki diğer parfümlere göre nispeten daha ucuz. ancak bilindik bir parfüm, mağazaya giden insanlara ilk önerilen parfümlerden bir tanesi bu.

    koku güzelliği: 8.5/10
    kalıcılık: 7/10
    fark edilirlik: 7/10
    fiyat/performans: 8/10
    kullanım kolaylığı: 10/10

    10. dior sauvage: listeye yazmak istemesem de bu parfüm olmadan bu liste olamazdı. daha önce bu parfümün kokusunu tarif ederken "meyveli rakı" ifadesi kullanmıştım, aslında tam olarak öyle kokuyor. rakının keskin uçlarını törpülediğinizi ve onu turunçgiller ile birleştirdiğinizi düşünün. bu parfümün başarısının sırrı yapaylığından geliyor. dünyada kendiliğinden böyle kokan bir nesne yok. bazı parfümler size çeşitli meyveleri, tatlıları veya ağaçları anımsatır ancak bu parfüm laboratuvar ortamında oluşturulmuş, bu dünyadan olmayan bir şey gibi kokuyor. böylece girdiğiniz ortamın parfüm koktuğu belli oluyor. ben niş parfüm dünyasına girdikten sonra bu parfümden nefret etmeye başladım çünkü oldukça yapay ve basit geliyor bana artık. ancak parfüm hobimin başlarındayken bu parfümün güzelliği başımı döndürmüştü, daha iyi bir koku yapılamayacağını düşünüyordum. insanların %99'u da bu parfümde benzer bir deneyim yaşayacaktır. tek bir parfüm ile idare etmek istiyorsanız, hem övgü aldıracak hem de performans olarak üzmeyecek bir parfümdür. edt versiyonunu tavsiye ederim.

    koku güzelliği: 8/10 (bana göre 5/10 :) ama parfüm koleksiyoneri olmayan insanlar bayılacaktır bu kokuya)
    kalıcılık: 9/10 (ferah bir parfüm için oldukça iyi)
    fark edilirlik: 9/10 (ferah bir parfüm için oldukça iyi)
    fiyat/performans: 9/10
    kullanım kolaylığı: 10/10

    11. terre d'hermes: bana kalırsa gelmiş geçmiş en başarılı, en özgün designer erkek parfümü. yağmur sonrası ıslak toprak kokusudur terre d'hermes. "klas" lığın şişe içerisine doldurulmuş halidir. bu da reformüle kurbanı, ancak yine de bu listede olmayı hak ediyor. yaş isteyen bir parfüm, 30 yaş ve üzeri erkeklere tavsiye ederim. giyiminizin iyi olması gerekiyor, t-shirt ile gitmez bu parfüm.

    içerisinde vetiver olduğu için herkese hitap etmeyecek bir kokudur. bu listedeki diğer bütün parfümlerin kokusunun herkesçe sevileceğini garanti edebilirim ama bu parfümde olay farklı. bu parfümde "parfümün güzel kokuyor" gibi bir geri bildirim almazsınız, "parfümün yakışmış" geri bildirimi alırsınız. yani stilinizi tamamlayacak bir parfümdür.

    koku güzelliği: 9/10
    kalıcılık: 7.5/10
    fark edilirlik: 7.5/10
    fiyat/performans: 8/10
    kullanım kolaylığı: 8/10 (herkese göre değil)

    12. acqua di gio profumo: tuzlu deniz suyu gibi kokan, ferah ve genel beğeni parfümü. bana biraz sıradan geliyor ancak övgü topladığı da bir gerçek. ferah bir parfüm için oldukça iyi bir performansa sahip. tabi bu da oldukça yaygın kullanılıyor, bilginiz olsun. bir parfümüm olsun, her ortamda düşünmeden kullanayım diyorsanız aradığınız parfüm bu olabilir.

    koku güzelliği: 8/10
    kalıcılık: 9/10
    fark edilirlik: 8/10
    fiyat/performans: 9/10
    kullanım kolaylığı: 10/10

    13. jpg ultra male: biraz genç işi bir parfüm. kokusu yaşını başını almış bireyler için çocuksu gelebilir. ancak bayanlar bayılıyor bu parfüme. eğer dışa dönük, eğlence ve parti adamıysanız bu parfüm size göre. performansı da oldukça iyi.

    koku güzelliği: 8/10
    kalıcılık: 9/10
    fark edilirlik: 9/10
    fiyat/performans: 9/10
    kullanım kolaylığı: 7/10 (yaz aylarında kullanılmamalı, ofis veya kapalı ortam kokusu değil)

  • hatırlıyorum, gaziantep fener maçı, uche ile ayhan omuz omuza mücadeledeler, ayhan yre düşüyo, uche topu uzaklaştırıyo, sonra ayhan sinirleniyo, hakem bakmazken geriliyo, ucheye tekrar omuz atıyor ve tekrar yere düşüyor...

  • - sayisali secme! hem ögretmen lisesi okuyup hem sayisal secince matematik ögretmeninden daha büyük ne olabilirsin öküz! bi de salak salak hayaller kuruyorsun, al simdi o matematigi g*tüne sok!

    teselli: neyse... herseyin hayirlisi.

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.

  • seçimi yapılırken dikkat edilecek hususları sıralayalım:

    1) kesinlikle rektör yardımcısı, dekan, dekan yardımcısı, bölüm başkanı gibi idari görevi olan hocalardan uzak durun. bu idari görevleri bulunan insanlar ne kadar tez yazımı için iyi niyetli de olsalar, vakitsizlik, yoğunluk gibi etkenlerden dolayı verimli çalışmanızı engelleyecek, sizleri doğru düzgün yönlendiremeyecektir.

    2) okulların marka hocalarından uzak durun. bu marka hocalar, vakıf üniversitelerinde, kendi şirketlerinde çalıştıklarından, arada televizyona çıkmaya özen gösterdiklerinden idari görevi bulunan hocalar gibi sizleri yönlendirme konusunda geç kalabilirler.

    3) ilgi duyduğunuz anabilim dalında öğrencilerin seçmediği kişilere gidin. öğrencilerin bu adamları seçmemesi, hocanın kalitesi için ölçüt değildir. kendim için konuşacak olursam, benden başka kimse ilgili anabilim dalını seçmediğinden ben resmiyette 1 tez danışmanı ek olarak 1 doçent, 1 yardımcı doçent desteği alırken, farklı anabilim dalında aynı tez danışmanını seçen 7-8 arkadaşım oldu. tez danışmanları bu sene 8'e bölünüp, onlara nasıl bir destek sağlayacak bilmiyorum ama ben istediğim zaman hocalarımdan destek alabiliyorum.(en azından okula ne zaman uğrasam bu 3 hocadan 1'ni yakalıyorum.)

    4) asistanlarla ilişkileriniz iyi olsun. küçük gelişmeler için tez danışmanı ile görüşmek yerine asistanı ile muhatap olun. hocanın asistanı en az eşi kadar hocayı tanıdığından, hocanın uzmanlık alanını net olarak çıkartabileceği için, sizlere etkili bir şekilde yardımcı olacaktır.

    5) çift tez danışmanı seçimi gibi bir maceraya yüksek lisans aşamasında bulaşmayın. tek tez danışmanın olduğu jüriler genelde hocanızla beraber 3 kişiden oluşur. çift tez danışmanın bulunduğu jüriler ise genelde hocalarınız dahil 5 kişiden oluşur. teziniz ne kadar iyi olursa olsun 5 kişiye bir şeyi beğendirmek zordur. kaldı ki, tez danışmanları bile sunum esnasında birbirleriyle tartışırlar. tartışma sonrasında vereceğiniz cevap kesinlikle tarafların en az birisinin beğenmemesine yol açacaktır.

    6) hoca seçimi yaptınız. internet güzel bir icat. hocanızın cv'sini bulun, daha önce yazdığı makaleleri, kendi tezlerini inceleyerek vakıf olduğu alanda ilerleyin. burada ufak bir risk var o da şudur: hocanızın uzman olduğu alanda tezi hazırlarken, danışmanlığından tam manasıyla yararlanabilirsiniz. ancak hocanın o alanda çok iyi olması, sizden beklentisini artırabilir. buna da hazırlıklı olun.

    tüm bunlar ışığında yüksek lisans tezini yapmak zor değildir. ama sen 30 tane öğrencisi olan bir tez danışmanı seçersen, adamın idari görevi olursa, o tez tabii ki herkesi sıkıntıya sokar. biraz politik taktikler kurgulayarak ilerlemeye çalışın. hocanız sizden bir şey istediğinde karşısına boş kağıt veya içi boş metinlerle çıkmayın. araştırma tekniklerini, literatür tarama kısmını güzelce oturtun.

  • sosyal medyada paylaşılan kitap, kedi, manzara, aile, caps, karikatür vb.den ne farkı var da alkol paylaşımına özel başlık açılıp "bu ne algol merağı yehenim" diye eleştiriliyor acaba. çünkü 3,5 dakikalık rakı reklamının bile ağlaya ağlaya izlenmesine, 1638 yılında değil 21. yüzyılda #lgbthaklarıinsanhaklarıdır diye hastag açılmasına sebep olan, 1 kadeh rakıyı içebilmek için cizye ödeten beş harfliye aykırı da ondan. "ben de içiyorum ama paylaşmıyorum" diye destekleyin ki kerli ferli kıllı mafya dizisi başrollerini bile rakı masasında rakıları minderin altına koyup öyle poz vermeye iten yobaz şımarıklığı iyice palazlansın. aferin. tepemize sıçtırdınız tepemize.

  • olay istanbul haseki hastanesinde geciyor eren gencer isimli hemşire yogun bakımda yatan hastaların fotoğraflarını cekip sosyal medyada yayınlıyor bu ve bu tip insanlara dur denmeli artık
    hastalarla dalga geçen hemşire
    http://i.hizliresim.com/oervrq.png

    sikayet icin http://hasekieah.saglik.gov.tr/…ntviewer.php?id=288
    alo 184 saglik bakanligi
    sabim@saglik.gov.tr

    edit :dünkü bu kötü olayin bu hemsirenin tek olmadigını biliyordum ama hemen yeni bir fotoğraf beklemiyordum bugün bir arkadaşım başka bir hemşirenin fotoğrafını gönderdi bunu da ifşa edin lütfen diye hangi birini ifşa edicen bir iki değil bunlar etik iş ahlakı sıfır ayrıca bir iki kişinin cezanlandırılmasıyla olacak is değil bu deştikçe başkaları da çıkıyor başka fotoğraflar kişiler çok üzgünüm gençlik nereye gidiyor böyle

  • metropolde yaşamayan ( metroyla ilk defa tanışmış insanları es geçiyorum) insanların yaptıkları hariç, beyinsizliktir. ulan üstünde 1000 liralık takım elbise olan plaza çocuğu yapmasın bari.

    edit: annelerinin suçsuz olduğuna kanaat getirdim