hesabın var mı? giriş yap

  • - temel ihtiyaçlarınızı karşılayacak kadar para
    - sevdiğiniz bir mesleği yapmak
    - başkalarına imrenmeyecek kadar gönül zenginliği
    - kimseye zarar vermeyecek kadar vicdan rahatlığı
    - kendini kaptırmayacak kadar usul bir sevgi
    - boş vakitlerden sıkılmayacak kadar hobi
    - göz zevkini okşayacak kadar minimalist ve sade mimari
    - bolca kahve ve tefekkür

  • 1961 yılında vostok1 kapsülü ile uzaya doğru gönderilen insan. kapsül yerden 250 km’lik yükseklikteki bir yörüngede iki saat kaldıktan sonra dünyaya geri dönmeye başladı ve yeryüzüne birkaç kilometre kala paraşüt açarak yeryüzüne indi.

    kendisine kozmonot denmesine çok kızan, bir güzel uzay adamıdır... kendini uzaya fırlattıran, yörüngeye giren ilk insan evladıdır. döndüğünde, uzayda çav bella'yı duyduğunu ve hacı bektaş veli türbesi'nin uçtuğunu gördüğünü söylemiştir.

  • gerçek olaydır:

    merkez bankası'nın eski başkan yardımcılarından birinin banka'da bir işlem yapması gerekir. nüfus cüzdanı vs. belgeler arz edilir. "fakat" der görevli bayan "imzanın size ait olduğunu gösteren bir sirküler lazım...".

    amcam cebinden bir adet 20 milyon*'luk banknot çıkartır. üzerindeki imzayı ve adını gösterir. "işte" der "benim imzam bu!"
    işlem derhal gerçekleştirilir.

  • ' keske her gun cuma olsa diye durum paylasan gerizekali arkadaslarim. her gun cuma olsa haftasonu tatili nasil olucak lan '

  • otuz yildir evli anne babanin, pazar sabahi bir portakal suyu yuzunden, 2 saat boyunca kavga etmelerine sahit olmak, tatilin ilk gununde onlarin bagirtisi ile uyanmak, yanlarina gidip, otuz sene oldu hala kavga edecek sebepleriniz tukenmedi mi diye sormak, sevginin sayginin bittigini gormek, her evlenenin is guc, para, gecim zorlugu, enflasyon, cocuk, dedikodu, hirs, kotu niyet sebebiyle depresyonda oldugunu farketmek, bosanabilmenin bile buyuk sorun olmasi, baglanma korkusu, aldatilacak olmanin acisi, evlilikten korkma sebeplerinin sadece bir kaci..

  • esnaflığa bak ya.. ulan biz de esnafız kaç kere başıma geldi dur bak kısaca anlatayım da belki bu zihniyettekiler okur da bir şeyler kapar.

    sene 2010 filan o dönem çok büyük bir restaurantımız var ve bir bölümde de hediyelik eşya, ilginç ürünler, kozmetik filan satıyoruz.

    genç çiftler çok gelirdi kahvaltıya filan. mesela üniversite öğrencisi bir arkadaş sevgilisini almış kahvaltıya gelmiş diyelim. 2 kişilik kahvaltı alıyor. kahvaltı 20 + 20 toplam 40 lira olsun. buraya kadar problem yok.

    neyse kahvaltı biter tam hesabı ödeyecekken son anda kız hediyelik bişeyler ya da kolonya, parfüm adı her neyse ekstra bişey görür ve almak ister. bizim oğlan da diyemez kıza müsait olmadığını. çünkü genç ve gururludur.

    netice itibariyle çocuğun kartında zaten 45-50 limit kalmış maksimum. bana söylemiyor tabi ama ben hissediyorum tedirgin hareketlerinden.

    derken kahvaltı + alınan diğer şeyin toplamı kalan limitini geçiyor ve yetersiz bakiye mesajını alacağını bile bile kartı uzatıyor bana.

    ben de sevgilisinin, nişanlısının yanında hiç bozmadan sanki ödemeyi almış gibi yetersiz bakiye yazan slipi ve kendi kartvizitimi çocuğa uzatıp, kıza birşey hissettirmeden teşekkür ederek güle güle gönderiyorum.

    şaşkın şaşkın bakıyor tabi ama hiç rencide etmiyorum. ve belki yarım saat belki bir saat geçmeden tanımadığım bir numara arıyor.

    “abi ya sana çok teşekkür ederim az önce beni mahcup etmedin, sevgilimin yanında küçük düşürmedin, sana söz birkaç gün içinde hesabına göndericem...” şeklinde memnuniyet içeren şeyler duyuyorum..

    cevap olarak da problem yok diyorum eft ile filan uğraşma bir daha ne zaman yolun düşerse o zaman hallederiz sıkma canını keyfine bak diyorum.

    ve bu şekilde kaç kişiye yardımcı olmaya çalıştıysam bir tanesi bile suistimal etmedi. hepsi de tekrar gelip ödemesini yaptı ve gözlerinin içi gülüyordu resmen.. ve müdavimiz olmuşlardı hepsi de..

    ama ben tüm bunları aman müşteri kazanayım, iyi biri gibi görüneyim falan filan gibi samimiyetsiz şekilde değil içimden geldiği gibi herhangi bir karşılık beklemeden yapıyordum. çünkü ben de çok yokluk yaşamıştım dönem dönem. insanın halinden iyi anlardım..

    ha ne diyorduk. bu arkadaşın anlattığı şey mesela, bana üste para versen, iddiaya girsek kalkıp da bunu söyleyemem müşteriye. asla söyleyemem. ikimiz de esnafız işte..

    ve bahsettiğim mekanımızda dünyaca ünlü sanatçı loreena mckennıt da dahil olmak üzere, rahmetli müslüm gürses, mfö, özkan uğur, metin serezli, ışıl yücesoy, rahmetli eşref kolçak, pentagram, mustafa üstündağ ve şuan hatırlayamadığım daha birçok ünlü simayı defalarca misafir etmişizdir. hd iskender kadar kurumsal olamadık o ayrı..

  • o yumruğu yedikten sonra geri geri koşarken ki o çaresiz bakış var ya.

    tam orda yumruğu ben vurmuşum gibi derin bir nefes verdim.

    gücü erkeğe yetmeyince maalesef dayağı yediği arkadaşın sevgilisine saldırmış. bu saatten sonra fazlalığı kesip attırsın bence.

  • iyi niyetli ancak vizyonsuzluktan ölü doğan bir proje daha.

    istediğiniz kadar vatansız milletsiz ilan edin umrumda değil. bu proje dünyanın geldiği noktanın çoook uzağında duruyor. benim hep savunduğum bir şey var. bizim insanımıza ilk önce projelendirme öğretilmeli. bir ürün yapılacaksa harekete geçilmeden bu konuda neler yapılıyor bakması öğretilmeli.

    elin liseli çocuğu beyin dalgalarıyla hareket ettirilen kolu 3d yazıcı ile basıyorken bizde halen hareket sensörü kullanılıyorsa bu olacak iş değildir.

    eğer dünya hafiflik için karbon alaşım kullanıyorsa, parmak kontrolü için mikroservo motor kullanıyorsa, uyarım iletimi için direk sinir sistemini kullanıyorsa bizim bu devirde çıkıp bu ürünü yapay kol diye sunmamız acıklıdır. altı boş bir özgüvenin net göstergesidir.

    bunu üreten arkadaş gerçekten bu konuda işe yarayacak bir ürün ürettiğine inanmasa herhalde kameraların karşısına çıkmaz. demek ki yapılanları bilmiyor. demek ki amputasyon sonrası kullanılacak yeni nesil protezler için harcanan milyonlarca dolardan habersiz.

    arge bizim ülkemizde küçümsendikçe daha çok göreceğiz bu tarz ölü doğumları.
    arge sadece fikir üretimi değildir. teknik gerekliliklerin belirlenmesidir, araştırmadır, projedir, tasarımdır, fizibilitedir.

    bu konular ciddiye alınmadıkça bu ülkede erke dönergeci de bulunur, soğuk füzyon reaktörü de bulunur, evrim de çürütülür, kansere çare de bulunur. ancak sadece lafta yapılır bunlar.

    günümüzde bilim de mühendislik de çok ciddi ön çalışma gerektiren uzmanlık alanları. 500 yıl öncesindeki gibi aklına geleni üretmeye kalkarsan hüsrana uğrarsın.

    yapma demiyorum hobi olarak yap ama özgüvenini dizginle. ne ürettiğini araştır.

    https://www.youtube.com/watch?v=_qupnnroxvy