hesabın var mı? giriş yap

  • edit: arkadaşlar kesinlikle güvenebileceğimiz, mükemmel avukatlar aracılığıyla konunun üzerine gidiliyor. bu safhadan sonrası onların yönetiminde ilerleyecek. duyarlılığınız için hepinize ziyadesiyle teşekkür ediyorum. gerekli denetimlerin yapılacağı konusunda içiniz rahat olsun.

    edit: ayrıca bahsi geçen görüntüleri kaldırmamın belli nedenlerden dolayı daha doğru olacağı kanaatine vardık.

    edit: haber. arkadaşlar dün akşam saatlerinde salındık. şimdilik iyiyiz. kayda değer bilgiler edindikçe paylaşmaya çalışacağım.

    edit: gizlilik karari nedeniyle icerigi kaldirmak durumunda kaldik.

    edit: öğlen saatlerinde chp kocaeli milletvekili fatma kaplan hürriyet ve chp bursa milletvekili nurhayat altaca kayışoğlu sığınma evini ziyaret etti. milletvekili konuyla ilgili facebook hesabından bilgilendirme yaptı.
    link

    edit: twitter üzerinden kocaeli milletvekillerine aşağıdaki uzantılar aracılığıyla ulaşabilirsiniz:

    fikri ışık @fikriisik
    zeki aygün @aygunzeki
    ilyas şeker @ilyasseker41
    mehmet akif yılmaz @makif_yilmaz
    cemalettin kaflı @ckafl
    haydar akar @haydarakar
    tahsin tarhan @tahsintarhan
    saffet sancaklı @saffetsancakli

  • mitolojik hikayelerdeki, masallardaki ve fantastik holywood filmlerindeki her karakterin aslında ana karakterin farklı kişilikleri olduğunu iddia eden kitaptır. bu yüzden ismi the hero with a thousand faces'tir. yani yüzüklerin efendisi'ndeki gollumdan gandalfa bütün karakterler aslında ana kahraman olan frodo'nun zihnindeki farklı arketiplerdir. bütün hikaye ise frodo'nun içdünyasında yaptığı savaştır. bu görüşe verilebilecek en güzel örneklerden birisi kesinlikle fight clubtır.

  • benim gibi taş kalpli bir adamın bile kalbini yorabilen şeylerdir bazen.

    yıkamacı evlenip taşınacağı için, yeni bir yıkamacı aradığımı söylemiştim sağa sola. sabahları 10-12 tane araba yıkayıp veya temizse silip, ondan sonra çaydı, servisti bu işleri yapıcak.
    dün saat 11 gibi işyerine gittiğimde, girişte bir adamın oturuyor olduğunu gördüm, önemsemedim. daha sonra işten çıkıcak olan çocuk, ''abi bir adam geldi, saat 8'den beri bekliyor'' dedi. ''al içeri'' dedim, geldi. buyur ettim, iş için geldiğini söyledi. elinde de bir kağıt, rulo yapmış tutuyor.

    eski bir takım elbise, eski ama tertemiz boyanmış ayakkabılar, kravatını takmış, saçlarını taramış, ellerini kavuşturmuş. kolonya kokuyor. oturuyor.

    ''o elindeki ne?'' dedim, ''cv'' dedi. aldım.
    42 yaşında, yozgatlı, üç çocuğu olduğunu yazmış, daha önce yaptığı işleri sıralamış. belli bir tarih atmış, yanına sadece 'ticaret' yazmış. ''ne ticareti yaptın?'' diye sordum, yeşilköy'de simit satmış bir ara, ama daha sonra belediye simitçi koyunca, bunu kovalamışlar orada, bırakmış. 'bilmemne inşaat - taşıma' yazmış.
    ''bu nedir, şöförlük mü yaptın?'' diye sordum,
    ''yok, inşaatlarda demirdi, kalastı, çimentoydu, bunları taşıyorduk'' dedi.

    ''anlar mısın araba yıkamaktan, çay servisi yapmaktan?'' diye sordum, ''bilmem ama öğrenirim'' dedi.
    ''şimdi sen çık, üzerini değiş, hadi yıka bakalım bir araba, ben buradan görüyorum'' dedim.
    koşa koşa gitti. bu arada müşteri geliyor, telefonla konuşuyorum, ama bir gözüm de onda. uğraşıyor, didiniyor, orayı siliyor, uzaklaşıp bakıyor, tekrar aynı yeri siliyor derken bir yarım saat geçti.
    dışarı çıktığımda ''bitti mi?'' diye sordum, ''evet, nasıl olmuş?'' dedi. gerçekten de bir araba ancak bu kadar kötü yıkanabilirdi, ses etmedim. çünkü 15 dakika içinde 10 araba yıkayabilen, çaydı, servisti, sağa sola koşuşturabilen ateş gibi çocuklar var. giyindi, geldi.
    yalan söylemeyi beceremediğim için ''olmadı'' dedim, yüzü düştü ama belli etmedi.
    ''canın sağolsun abi'' dedi, ama öyle bir dedi ki, benim yüzüm düştü bu sefer.
    ''hayırlı işler olsun abi'' dedi, ''saol'' dedim.
    o gittikten on beş dakika sonra kadar ben de öğle yemeği için çıktım. ışıklarda durduğumda, parkta, elinde bitmeye yakın bir sigara, oturmuş, hüngür hüngür ağlıyordu az önceki naif adam. diğer elindeki bez mendiliyle, gözyaşlarını siliyor. ne yanına, ne de yemeğe gidebildim, dükkana döndüm.
    masada duran cv'de yazan numarayı aradığımda, buruk bir sesle telefonu açtı, kendimi tanıtınca, heyecanlı ve düzgün bir sesle ''buyur abi'' dedi. ''çok uzağa gitmediysen bir uğra bakalım'' dedim.

    şimdi, işi araba yıkamak olan ama araba yıkamayı beceremeyen birisi çalışıyor burada.
    çayı güzel demliyor ama. napıcaz bilmiyorum. en azından güzel bir yıkamacı bulana ve ona da başka bir iş bulana kadar çalışsın bakalım.

    ve vicdan, bundan sen sorulmusun kardeş, hiç kusura bakma!

  • - sizce sizi bu eve neden almaliyiz?
    - rahat batiyorsa ve evinizde misafir gibi yasamak istiyorsaniz, dogru kisiyle konusuyorsunuz.
    - biraz acar misiniz?
    - bunu, gecenin dordunde siz uyurken gelip yuzunuze oturdugum zaman ya da uc kisilik kanepede oturacak yer bulamadiginiz zaman yeniden konusalim.