hesabın var mı? giriş yap

  • anladığım kadarı ile sistem şöyle işleyecek. diyelim uğur şahin öldü. arkadaş sanırım bir 15-20 milyar dolar kazandı biontech aşısından şu ana kadar. helali hoş olsun diyor adam yaşarken harca. ama bu 20 miyar doları çocuklarına ful aktar(a)ma. en fazla %70'ini aktar. iki çocuğun varsa 7şer milyar dolar alsınlar. kalan 6 milyar doları da diğer alman gençlerine pay edelim. işte gerekiyorsa iş filan kurma veya eğitim alma şartı getirelim. senin çocuklara 7şer milyar dolar hiç bir şey yapmasalar danalar gibi yatsalar bile yeter. hatta bu kesinti oranı ile seni takip eden yüz jenerasyona da yeter.

    sonuna kadar mantıklı bir önerme. şimdi diyeceksiniz ki arkadaş komunizmdir bu. evet dibine kadar komunizm. ondan sonra ağlamak istemiyor adamlar saçma sapan deli ibrahimlerin eline para verip yoyulmasın diyorlar. ha uğur şahin de bu kafada bir adam bildiğim kadarı ile. bill&melinda gates'de çokcuklarına sadece servetlerinin %10'ünü filan bırakıyorlar.
    yani babanızdan kalacak 2 dönüm tarlaya, 2 oda bir salon evin banyosuna el koymayacak devlet aman boşa dertlenmeyin...

    edit: kendi kazancı çocuklarına kalacak tabi diyenler oluyor. kardeş madem şahin'den başladık ordan devam edelim. bu alman devletinin okullarında okumadı mı bu adam, alman vergileri ile finanse edilmedi mi bu araştırma ? bundan aşıları alıp tekel haline getirmedi mi? zannedersin adam daşlık tarlayı temizleyip tarla yapmış devlet elinden alıyor. sen parayı adamdan alıp herkese eşit dağıtınca orada bunun çocuklarından daha parlak gençler çıkmayacak mı? sen bunu istersen bill gates ki kendisi abd'nin fikri mülkiyet ayağına en koruduğu girişimcilerdendir, istersen elon musk diye oku. lan bunların en kapitalist tokatlayıcısı musk ona bile abd hükümeti nasa'ydı ürünlerine vergi indirimi idi derken milyarlarca dolar aktardı. kim var bu dünyada serbest girişimci?

  • iyi bir şey mi kötü bir şey mi diye soracaklar vardır. akp'nin yaptığı her ekonomik hamleyi kesin yanlıştır diye düşünün bu kadar basit.

  • bu konudaki son sözü dostoyevski söylemiştir zamanında :

    "insanların birbirini tanıması icin en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır."

    budur.

  • aklıma umut sarıkaya, zenci, yağlanmış zenci dansçı vs. gibi bir çok itlik getiren haber. ama düşünmeyeceğim bunları. nişanlımı aradım. kına gecesi dahil herşeyi iptal ettirdim. mevlütlü düğün yapıcam.

  • yukarıda bir arkadaş ismail milli takım alt yaş kategorisinde hiç forma giymemiş, skaldal yazmış. ben size bir örnek vereyim. fenerbahçe'nin göztepe'ye kiraladığı (bkz: emir ortakaya) bu sene göztepe'nin tüm maçlarına çıktı ve şuan taraftarın en çok sevdiği oyunculardan. bugün tr u19 maçında yedek oturtuldu. hayatında hiç profesyonel maça çıkmayan ts'li ali şahin yılmaz ise ilk 11'deydi. çünkü u19 hocası eski ts altyapı hocası. milli takımların genç kategorileri böyle pislik, kokuşmuşluk ve rezilliklerle dolu. ne bekliyosunuz?

  • tekrar yazıyorum avrupanın tarım ve hayvancılıkta iddiası olmayan bir ülkesinde dana kıymanın kilosu 12 lira. inanmayan olursa fişiyle faturasıyla koyarım. aynı ülkenin alım gücü türkiyenin üç katı, gsmh ile düzeltilmiş ortalama maaş türkiyenin iki katı, benzinin litresi 3 lira, bira 50 kuruş.

    türkiyede kriz yok.
    türkiyede kriz bir yaşam biçimi.

    ayılın isyan edin diye yazıyorum şunu ama hiç ümidim yok. hayvanın yemini ithal ediyorsun, hayvanı ithal ediyorsun, hayvancıdan markete kadar araya 5 tane aracı sokuyorsun, hayvancılıkta en ilkel üretim tekniğini kullanıyorsun, hayvancılık politikan yok, buna rağmen bir kabulleniş içindesin canım kardeşim.

    eti bugün kilosu 25 liradan satıyoruz deseler camı çerçeveyi indirir 50 kilo stok yaparsın ama bu amk yerinde neden bu kadar pahalı lan bu et demiyorsun. medeni ülkeler için lüks değil lan o kıyma dediğin nane. doğru düzgün yönetilse, birilerini zengin etmek için şerefsiz fırsatçılara imkan verilmese rahat rahat yersin içersin.

    kabahat hayvancıda değil onun iliğini kemiğini emen tüccarlarda, o tüccara göz yuman devlet aklında. bir uyansan höt desen her şey değişecek canına yandığım. kurtul artık şu biz dünyanın zirvesindeyiz, herkes bize hayran, herkes bize düşman kafasından. seni kıskandığını sandığın adam her hafta kilo kilo ete ekmek banıyor sen kurbandan kurbana kavurma hayali kuruyorsun.

    isyan et arkadaşım.

    edit:
    kanıt diye yırtınan bir kitle var üşenmedim bugün markette fotograf çektim. buyrun.

    fiyat çek korunası cinsindendir.
    tl karşılığı kilosu 10.5 tl ediyor.

  • roma'da turistik bolgelerdeki marmaris carsi misali buyrun efendim aciktiniz mi iceri buyrun diyen garsonlara sahip restoranlar haric yemek yiyeceginiz her yer iyidir. birkac ufak noktaya dikkat ettikten sonra kotu bir sey yemek gercekten zor. nedir bunlar? oncelikle turist kafasindan cikmak lazim. siz oraya bir kulturu yasamaya/deneyimlemeye gidiyorsunuz. roma yemek kulturunde ise en onemli sey yoresellik ve neyin mevsimi simdi sorusu. hangi ayda gidiyorsaniz gitmeden bunu bir arastirin veya vaktiniz yoksa oraya gidince bakin pazarda hangi sebzeler, meyveler var (pazarlari gezmek ayri bir zevk). mesela baharda gidiyorsaniz o unlu enginarlari goturmenin tam zamani! italya'da bizde de oldugu gibi adamina gore muamele var. sadece restoranlarda degil kiyafet satan dukkanlarda bile. bu yuzden siparis verirken bruschetta, makarna, tiramisu uclusunden cikmak cok onemli. hani bunlari soylerseniz de kotu yemek yiyeceginize ihtimal vermiyorum ama kelimenin tam anlamiyla vasat bir tabakla karsilasmaniz cok olasi. e zaten 3-5 gunlugune gidiyorsunuz bogazinizdan sadece mukemmel seyler gecmeli! o yuzden mumkun oldugunca gunun menusu, ayin menusu tarzi seylerden siparis vermeye calisin, pisman olmayacaksiniz.

    ben sahsen gitmedim ama vedat milor ustadin tavsiye ettigi su restoran var: (bkz: la gatta mangiona). dedigine gore sehirdeki en iyi napoli usulu pizza burada yenirmis. (farki ne ola ki diyenler icin sehirde dolasirken goturdugunuz dilim pizzalar roma usulu oluyor)
    bu da ilgili videosu,
    https://www.facebook.com/…50279041837378&permpage=1

    bizim gittigimiz restoran ise yeni nesil restoranlardan urbana 47 idi. buradaki yemeklerin karbon ayak izi* sifir. yani her sey roma ve cevresinden geliyor. dolayisiyla her sey cok taze. bulundugu sokak da aksam yemekten sonra takilmak icin oldukca canli. ayrica yukaridaki bahsettigim olayi desteklemek gerekirse, ben artik son gecem oldugu icin tiramisu yemeden gitmem modundaydim. orada bulundugumuz zaman ise kestane ayi imis. neredeyse butun yemekler kestane ile ilgiliydi. neyse efendim ben tatli olarak tiramisu soyledim kiz arkadasim ise kestaneli bir tatli. aradaki farki kelimelerle anlatmam imkansiz. biri cennetten dusen bir lokma iken digerinin hicbir esprisi yoktu acikcasi. o yuzden en basta soyledigim uzere restoran muhim degil onemli olan mevsimine gore siparis vermek!
    http://www.urbana47.it/